Savaş bir yağma kavgasıydı
NAMUS TEMİZLEME BAHANESİYLE...
Tanrıça Tetis’in ölümlü bir kraldan olma oğlu Ahilleus; Başkral Agamemnon’un başlattığı sözde namus temizleme amaçlı savaşın, aslında bir yağma savaşı olduğunu anlayınca, bütün savaşlardan iğrenip çadırına çekildi.
Çünkü savaş nedeni sayılan Troya kralının oğlu prens Pâris, Yunanlı güzel Helena’yı zorla kaçırmamıştı.. Ama bir iş için Yunanistan’a gittiğinde, güzel Helena’yla tanışmıştı. Ama aşk tanrıçası Afrodit’in saldığı aşk okları yüzünden birbirlerine deli divane vuruldular. Sonra da birlikte Troya sarayına geldiler....
Yunan kent krallıklarının başı Agamemnon da; Baştanrı Zeus’un kendisiyle birkaç kez konuştuğunu, Helena’nın namusunu temizlemesi için savaş açma buyruğu verdiğini söylemeye başladı. Yüzlerce kent krallıklarından derlediği en seçme askerlerle; Troya surlarına dayandı. Artık yakında Troya hazinelerini ve de en güzel kadınları-kızları köle olarak gemilerine yükleyip döneceği ve onları en yakınlarına peşkeş çekeceği düşleriyle yatıp kalkmaya başladı...
KIZIN BABASINI TEKME TOKAT KOVALADI!
Ne var ki Troya surları ve Troyalı direnişçiler, Yunanlı talancılara geçit vermiyordu... O yüzden Agamemnon’un orduları hep surların dışında kaldı yıllarca. Bu arada gereksinimleri için haliyle çevre kentlerde ve adalarda çapulculuk seferlerine çıkıyorlardı. Ele geçirdikleri hazineleri, en güzel kadın ve kızları; aslan payı Başkral Agamemnon’a verilmek üzere,kalanını aralarında bölüşüyorlardı. Bir keresinde tanrı Apollon’un tapınağındaki rahibin iki güzel kızını, Briseyis’le Hriseyis’i ele geçirdi bu talancılar... Blüşüm sırasında güzel Briseyis, Ahilleus’a düştü. Hriseyis de Agamemnon’a... Birsüre sonra bu iki kızın rahip babası; altın, takı ne kadar pahada ağır, yükte hafif kurtarmalığı varsayanına alıp Agamemnon’un ordugâhına dayandı. Gözyaşları döktü; önüne gelen her komutana dert yandı... Agamemnon’un çadırında alıkoyduğu kızı Hriseyis’i geri istiyordu....Agamemnon olayı öğrenince küplere bindi. Hakaretler yağdıraraktan gözü yaşlı ihtiyarı, vurduğu bir tekmeyle iki büklüm edip kovdu...
YAŞLI BABA TANRI APOLLON’A DERDİNİ ANLATTI
Ülkesine dönen rahip, tanrı Apollon’la dertleşti uzun uzun... Agamemnon’un kendisini nasıl tekme tokat kovaladığını anlattı yana yakıla. Zaten yağmacı Akhalara diş bileyen Apollon küplere bindi . Hemen Troya surlarının önündeki yağmacı orduların üstüne, veba saçan oklar ve fareler yağdırmaya başladı. Çok geçmeden Yunanlı askerler ardı ardına kırılmaya başladılar... Bu ok yağmuru tam dokuz gün sürdü! Başkral Agamemnon, ordunun demirbaş bilicisi Kalhas’tan olup bitenler konusunda bilgi istedi. Kalhas da;tanrı Apollon’un öfkesini yatıştırmak için rahibin kızı Hriseyis ‘i geri vermesi ve yüz sığırı da kurban olarak Apollon’a sunması gerektiğini söyledi. Kalhas bunları söylerken orada bulunan Ahilleus ve diğer ünlü komutanlar, Agamemnon’un Hriseyis’i geri vermesi için bilici Kalhas’ı desteklediler. Agamemnon haliyle gene küplere bindi:
Doğrusunu isterseniz,
Asıl karım Kütaymestra’dan üstün Hriseyis!
Ondan aşağı değil yapısı, boyu posu...
Geri vermeye razıyım gene de ,
Yok derseniz başka yolu.
Agamemnon’un aklı fikri bundan sonra Ahilleus’un sevgilisi Briseyis’e takıldı!
DOSTUNUN SEVGİLİSİNİ ALIP GÖTÜRDÜ
Bu yüzden geri verdiği köle Hriseyis’in yerine Briseyis’i istedi herkesin önünde Ahilleus’tan!... Bunu duyan ve kulaklarına inanamayan Ahilleus’un öfkesi haliyle şahlandı da şahlandı. Zaten Agamemnon’un sömürgen kişiliğine; halkına ve ailesine karşı takındığı ikiyüzlülüğe karşı çoktandır büyük bir öfke ve isyan içindeydi. O yüzden yumdu gözünü, açtı ağzını:
Seni gidi edepsiz, çıkarına düşkün herif!
Kargı salan Troyalılarla savaşa gelmiş değilim ben!
Hiçbirşey yapmadılar, dokunmadılar onlar bana...
Ne sığırlarımı çaldılar, ne atlarımı alıp götürdüler.
Gölge veren dağlar var, denizler var aramızda zaten..
Geldik buraya utanmaz herif, senin ardından,
Tek gönlün olsun diye senin...
Kavga uzadıkça uzadı. Ama Agamemnon; Briseyis’i alıp ille de kendi yatağına götüreceğini söyledi!...Ahilleus da hemen elini kılıcına attı. Ama aynı anda, kavgayı izlemekte olan tanrıça Atena, çok sevdiği Ahilleus’un kılıcının kınına giden elini tuttu. Onu tatlı sözlerle yatıştırmaya çalıştı... Kavga yerinden biraz ötelere alıp götürdü. Agamemnon da, güzel Briseyis’i kendi barakasına kapattı!...
Ahilleus artık savaşlara veda edip çadırına çekildi...Durmadan ağlayıp yırtınıyordu öfkesinden. En sonunda deniz kıyısına gidip, her sıkıştığında yaptığı gibi, ayağı gümüş halhallı anası tanrıça Tetis’i çağırdı yardımına... Kendisi savaşa katılmadıkça Yunanlıların hep yenilmesi için Zeus’un yardımcı olmasını istedi ondan.
Zaten Baştanrı Zeus’un da gönlü, ne kadar saklamaya çalışırsa çalışsın, işgal altında inleyen Troyalılardan yanaydı hep... Üstelik Ahilleus’un anası ayağı gümüş halhallı tanrıça Tetis de, Baştanrı Zeus’un yüreğinde hep yanık duran ilk göz ağrısıydı!
O yüzden Agamemnon’un orduları; Troyalıların önünde yenilgi üstüne yenilgi yaşamaya başladılar....
Evrensel'i Takip Et