18 Mayıs 2013

Ayneyas yeni bir ülke kuracaktı

ÇOBAN ANHİSES, KAZDAĞLARI’NA ÂŞIKTI..

Troya kralı Priyamos, iyi yürekli delikanlı Ayneyas’ın amcasıydı. . Çoban Anhises de babası... Ayneyas’ın çocukluğu, amcası kral Priyamos’un ünlü oğulları Hektor ve güzel Helena’yı sözde Yunanistan’dan kaçırıp getiren Pâris’le birlikte geçti...

Ayneyas’ın babası Anhises; Kazdağları’nda sürülerini otlatırken sık sık kavalını çalar, ezgiler söylerdi. Kazdağları’na konuşlanıp Troya’daki savaşları çıkarlarınca yönlendiren tanrılar bile ona kulak kesilirlerdi...

Hatta onun yaktığı ezgileri dinleyen güzellik tanrıçası Afrodit, Anhises’i büyük bir tutkuyla sevmeye başladı. Onunla birlikte olabilmek için bütün kadınsı hünerlerini kullandı... Anhises’in ezgileriyle coştuğu birgün, tanrılar ülkesi Olimpos’tan inip Kıbrıs’taki tapınağına gitti apar topar. Orada letafet tanrıçaları Harites’ler, onu bir köylü kızı gibi bir güzel giydirip kuşattılar. Artık bir bayram günündeymiş gibi süslenip püslenen aşk ve güzellik tanrıçası Akdenizli Afrodit, Kazdağları’na gitti doğruca. Tanrıçayı çok iyi tanıyan ve seven kurtlar, ayılar, geyikler de, hemen bir çeşit “hoş geldin alayı” oluşturdular; ardına takıldılar! Afrodit bütün bu canlıların üstüne aşk kıvılcımları saçtı... Onlar da hemcinsleriyle eşleşmek üzere hemen ağaçlar arasına dağılıverdiler...

Afrodit, salına salına çoban Anhises’in kulübesine girdi. Buncasına güzel bir kızı aniden karşısında gören Anhises, gözlerini ovalaya ovalaya, böylesi bir güzelliğin ancak tanrıçalarda olabileceğini söyledi. Afrodit de;“Ben sıradan bir kızım,” dedi biraz kızararaktan. “Troya dilini bilmemin nedeni, sütannemin Troyalı olması yüzünden... Birgün gençkızlar korosunda şarkı söylerken, tanrı Hermes beni büyüleyip bu dağa bıraktı ve bu dağda Anhises adlı bir çobanla evlenmemi önerdi. O çoban sen misin yoksa? Oncasına güzel kaval çaldığına göre...”

AFRODİT’İN TA KENDİSİYDİ KÖYLÜ KIZI!

Anhises’le birlikte geçirdiği gecenin sabahında Afrodit, sevgilisine; “Ben tanrıça Afrodit’im,” diye gerçeği açıklamaya başladı. “Ama korkma; benden doğacak erkek çocuğun bakımını beş yaşına dek Kazdağları’ndaki perikızları üstlenecek. Ve o çocuk ilerde büyük bir halkın; Romalıların atası olacak! Ama sakın bu birlikteliğimizi başkalarına söyleme! Yoksa tanrıça Hera hem çocuğumuzun, hem de senin başına binbir kötülük yağdırır!..”

Anhises; Kazdağları’ndaki kulübesinde kurduğu çilingir sofrasında birgün dostlarıyla yarenlik ederken, dilini tutamadı; tanrıça Afrodit’le kulübesinde güzel bir gece geçirdiğini ağzından kaçırıverdi!.. Bu açıklamayı anında duyan Afrodit de, haliyle küplere bindi: Anhises’i anında hem kör, hem topal etti!

Bununla birlikte Afrodit; bu ölümlü çobandan doğurduğu oğlu Ayneyas’ı her zaman; özellikle Troya savaşları sırasında hep esirgeyip korudu... Bir seferinde Ayneyas, Yunanlı yağmacı orduların en ünlü savaşçılarıyla çarpışırken çok ağır yaralandı. Bunun üzerine Afrodit, tanrı Apollon’un yardımıyla onu apartopar savaş alaından uzaklaştırdı! Hatta bu çatışma sırasında yaralanan kendi elinden bile tanrısal kanlar aktı!.. Apollon ve diğer tanrılar, Ayneyas’ın biran önce iyileşmesi için elbirliği ettiler. Çünkü onun ölmemesi gerekiyordu...

TANRI POSEYDON DA BUNU AÇIKÇA SÖYLEDİ:

“Yazgısı iyileşmektir Ayneyas’ın.
Tohum ekmeden, iz bırakmadan ölmeyecek o!
Güçlü Ayneyas kral olacak Romalılara,
Kral olacak çocuklarının çocukları!”

On yıl süresince Yunanistan’dan gelen yağmacı ordulara geçit vermeyen Troya surları; içi asker dolu hileli Tahta At’ın bir tanrı armağanı olduğu gerekçesiyle kente alındığı gün Troya düştü! Yağmalandı, yakıldı...

İşte Troya’nın yağmalanıp yakıldığı bu sıralarda tanrılar; babasını da yanına alıp İtalya’ya doğru yelken açması ve orada Troya’nın eşi olacak yeni bir krallık kurmasını buyurdular Ayneyas’a...

ANHİSES KARISINI BABASINI YANINA ALDI...

Bu yüzden Ayneyas, daha yeni yeni ellenip ayaklanan oğlunun elinden tuttuğu ve babası kör ve sakat Anhises’i de sırtına aldığı gibi, karısıyla birlikte doğruca Kazdağları’na sığındı. Tanrıça Atena’nın birzamanlar gökyüzünden Troya’ya düşen Palladyon adlı tahtadan heykelini de yanına almayı unutmadı!. Çükü bu hekel Romalı tanrıçalardan biri olacaktı...Yunanlı kral Odisseus’un savaş sonrası ülkesine dönüşü sırasında gemisiyle izlediği aynı yolu izleyip Sicilya’ya yaklaştı. Tam sahile çıkacakken babası sakat Anhises yorgunluktan son soluğunu verdi...

Bu arada kopan ürküç bir fırtına, gemisiyle birlikte onu Kartaca kıyılarına savurup attı! Kartaca kraliçesi güzel Alissa da, kumsalda baygın baygın yatarken gördüğü bu yabancıyı büyük bir konukseverlikle konağına alıp götürdü... Yaralarını iyileştirdi. Giydirdi kuşattı. Haliyle Ayneyas da; Troya’da olup bitenleri, bu yolculuk sırasında başından geçenleri bir bir anlattı güzel Alissa’ya...
Alissa’yla uzun ve gerçek bir aşk yaşadı Ayneyas. Ne var ki tanrılar ve özellikle anası tanrıça Afrodit; onun yeniden İtalya’ya doğru, yakılıp yıkılan Troya’nın yerine yeni bir krallık oluşturmak üzere, hemen denize açılmasını istediler…

evrensel.net

Evrensel'i Takip Et