'Ben de savaş kurbanıyım Hektor'
Troya savaşları sırasında Yunanlı Başkral Agamemnon, yarı-ölümsüz Ahilleus’un sevgilisini alıp kendi çadırına götürdü. Ahilleus da, Başkral’a ilençler, küfürler yağdırdı. Tanrıça Atena engellemesetydi onu öldürecekti. Sonunda Ahilleus, bütün savaşlardan iğrenip çadırına çekildi. Onun çekilmesiyle de Troyalılar, yengi üstüne yengi kazanmaya başlayınca, Ahilleus’a yeniden savaşa katılması için Yunanlılar yalvaryakar oldular: “Troya halkı bana ne kötülük etti de onları kırıp geçireceğim?” dedi kendini almaya gelen elçilere.. Ama Yunanlıların çok sıkıştığı bir sırada, can dostu Patroklos’u, kendi tanrısal silahlarıyla donatıp kısa bir süre için savaşa gönderdi...
Ne var ki Patroklos’u da Troyalıların komutanı Hektor; kargısıyla vurup yere devirdi! Ve toz toprak içinde kıvranmaya başlayan Patroklos, son söz olarak; “Bak Hektor , bu uğursuz savaş kimselere yaramayacak. Ölümler ölümleri getirecek hep!” diyebildi son söz olarak....
Hektor; öldürdüğü Patroklos’un sırtındaki tanrı yapısı özel silahları aıp, yengisinin bir nişanesi olarak karısı mahzun Andromahe’ye ulaştırması için özel ulağına verdi.
Bu arada Troyalı askerler, savaşın yorgunluğu, ama özellikle bıkkınlığıyla geri çekilmişlerdi artık. Troyalılara yardım için gelen Likyalıların yeni önderi, bunu görünce Hektor’a çıkışmaya başladı: “Bak Hektor,” dedi üzgün üzgün. “Biz Likyalılar, kralımız Sarpedon’la size yardım için ta buralara geldik. Biliyorsun, Baştanrı Zeus’un oğluydu o!.. Sırf siz Troyalıların gevşekliği yüzünden onu yitirdik. Üstündeki silahları da Yunanlı askerler alıp götürdü. Biz Likyalılar da artık bugün olmazsa yarın; bizi bekleyen mahzun eşlerimizin, çocuklarımızın, kısaca halkımızın yanına döneceğiz. Senin askerlerin isteselerdi, senin öldürdüğün o ünlü savaşçı Patroklos’un ölüsünü alıp Troyaya götürürlerdi. Biz de onun karşılığında kralımız Sarpedon’u geri alırdık Yunanlılardan...”
SAVAŞLAR BİTMESİN DİYE VERİYORUZ O SİLAHLARI
Hektor hemen özel ulaklarına Patroklos’un silahlarını geri getirmelerini buyurdu... İki asker kısa bir süre sonunda silahlarla geri döndüler. Hektor, öldürdüğü Patroklos’un silahlarını kuşanmaya başladı hemen...
HER SAVAŞ, YENİ BİR SAVAŞ GETİRECEKTİ
“Haydi bakalım Hektor,” diye yeniden sessiz konuşmasını sürdürmeye başladı Baştanrı Zeus. “Şimdi sana sevinçle o silahları kuşanasın diye şevk ve güç veriyorum. Bu savaştan sağsalim çıkamayacağın için, bu son rahatlığı veriyorum sana. Artık o silahları karın mahzun Andromahe’ye bir yengi nişanesi olarak gösteremeyeceksin! Öldürdüğün ve silahlarını aldığın Patroklos’un ölüsünü de Yunanlıların elinden alamayacaksın. Onun ölüsü daha nice ölümler getirecek... Bak senden önce benim kendi öz oğlum Sarpedon da öldü, biliyorsun. Onun ölüsünü de alamadınız... Onun ölüsünü ben gönderdim ülkesi Likya’ya; karısının, çocuğunun yanına... Seni sakın suçladığımı sanma... Savaş, savaşı tetikleyenleri de vuruyor... Ben de savaş kurbanıyım Hektor, acılıyım...”
Bu sözlerden alınan Hektor; “Sen neler diyorsun, Glaukos?” dedi biraz gülümseyerekten. “Biliyorum, o güzel dost Sarpedon’un ölümü hepimizi sarstı. Ama bak, onu öldüren Yunanlıların en güçlü savaşçısı Patroklos’u devirdim!.. Tanrı yapısı silahlarını alıp Troya’ya gönderdim. Ama şimdi o silahları geri getirtip kendim kuşanacağım!.. Ve gidip Patroklos’un ölüsünü alıp Troya’ya götüreceğiz. Böylece aldıklarımızı geri verip bu savaşı belki de burada bitreceğiz... Haydi sevgili Glaukos, ben o ttanrısal silahları almaya gidiyorum. Sonra da Patroklos’un ölüsünü alıp götürmek isteyen Yunanistanlılarla vuruşacağız!”
Aynı anda da savaşı Kazdağları’nın doruklarından savaşı yönlendiren Baştanrı Zeus, silahlarını kuşanan Hektor’u o haliyle görünce acı acı gülümsedi: “Vah zavallı Hektor, vah! “ diye kendi kendine konuşmaya başladı. “O kuşandığın silahları biz bir tanrıçayla evlenen kral Peleus’a düğün armağanı olarak vermiştik.O da Troya’ya savaşa giderken oğlu Ahilleus’a armağan etti. Ahilleus da savaşlardan ve savaşı tetikleyen krallardan iğrenip çadırına çekildi. Ama can dostu Patroklos, Troyalılarla savaşmak isteyince, Ahilleus da o silahları o dostuna verdi.Sırf iyi savaşıp ölmesin diye! İşte zavallı Hektor, şimdi de sen o bizim ilençli silahları kuşanıyorsun!.. Amacımız o silahlarla bazı kişilerin ün ve yengi kazanma hırslarını kışkırtmaktı. . İnsanlar o silahları ve benzerlerini kullandıkça, yeryüzünde savaşlar bitmeyecek, bizlerden hep yeni yeni silahlar isteyeceklerdi...İşte sen o silahları kuşanıyorsun. Senden sonra da, o silahlar ve onların benzerleri, binyıllar boyunca elden ele geçecek. Ve biz tanrılar, o silahları sürekli yenileyip daha da etkinleştireceğiz...” İşte Baştanrı Zeus, içinden böyle şeyler geçirirken, Troya ovasındaki Hektor’dan da gözlerini ayırmıyordu.
Baştanrı Zeus, tanrısal silahlarla kuşanan Hektor’u bir süre daha izledi. Hektor, kendisine güç ve şevk katan o pırıl pırıl ışıldayan uğursuz silahları kuşandıktan sonra askerleriyle birlikte öldürdüğü Patroklos’u almaya gitti.
Ama bir kızılca kıyamettir koptu ölünün başında. Sonunda Yunanlılar, kendilerinden olan Patroklos’un ölüsünü, nice kırımlar pahasına da olsa, Troyalılara bırakmadılar...
Ne var ki Patroklos’un can dostu Ahilleus’un olup bitenlerden daha haberi yoktu... Ve o sağsalim dönüşünü bekliyordu can dostu Patroklos’un...
Evrensel'i Takip Et