30 Ekim 2011 15:56

Kürtlere ‘oh olsun’ diyenleri ne yapalım?

Kürtlere ‘oh olsun’ diyenleri ne yapalım?

Fotoğraf: Envato

Paylaş

Son yılların en kötü haftalarından birini geçirdik. Kurulalı 88 yıl olmasına rağmen hâlâ Kürt sorununu çözememiş bu Cumhuriyet’te, bir yanda gencecik insanlar yine dağlarda birbirlerini öldürdü; bir yanda depremden beter ırkçılık felaketinin bu 88 yılın sonunda nerelere vardığını gördük. Enkaz altında kalanların acısını yaşarken, enkaz altında kalan insanlığın karşısında üzüldük, kızdık,  öfkelendik…
Şimdi ben, bir haftadır yapıldığı gibi, Müge Anlı ya da başka bir banal ırkçıya çatsam ya da çaksam buradan ne olacak ki? Köşedeki bakkal, üst kattaki genç öğretmen ya da Facebook’taki lise arkadaşınız başka türlü mü düşünecek?
Geçen hafta boyunca sorup durdum: Neden böyle? Neden böyleler? Onları değiştirmenin bir yolu yok mu?..
Eğer yok diyorsanız, bırakalım her şeyi. Bu ülkenin yüzde 6’sı kalarak, ‘muhalif’, ‘solcu’, ‘yurtsever’ kimliklerle yaşayıp gidelim. Yok, ‘biz bu ülkeyi değiştireceğiz’ diyorsanız, gelin neden böyle oluyor anlamaya çalışalım.
Bu insanlar ezberlerine inanmak istiyor. Devlet PKK ile görüşse, bu görüşmelerde Öcalan’ın İmralı’dan çıkarılması konuşulsa da, bunlar hiç olmamış gibi davranmaları bundan.
Bu insanlar bildikleri, inandıkları şeylere artık değer verilmediğini ve verilmeyeceğini görüyorlar, seziyorlar. Bildikleri ülkenin ve dünyanın sonu geliyor ama yeni düzene de ayak uyduramıyorlar, onu anlayamıyorlar ve anlamak istemiyorlar.*
Hatta daha da kötüsü, bu bocalama döneminde kendilerini yalnız hissediyor ve alay konusu olmaktan korkuyor, saldırganlaşıyorlar.
Peki, ne yapacağız?
Elbette konuşacağız ve anlamaya çalışacağız. Ama bunu kibirli olmadan, kızmadan, alay etmeden, horlamadan, küçümsemeden, kafalarına kakmadan yapacağız.
Varsın bizler için ‘Kürtçü oldu’ desinler. Varsın devleti yönetenlerin dediği her şeyi böylesine canhıraş savunmaları sabır sınırlarımızı zorlasın.
Barış hâlâ ellerimizde.
Tam da duygusal kopuş noktasına gelmişken, hâlâ duyarlı, hâlâ sağduyulu insanların batıdaki büyük yardım seferberliği sizce de bir şeyleri onarma çabası değil mi?
Hem biz umutsuz olursak, yarını kim kuracak?
* Esra Sarıoğlu ve
Barış Ünlü’nün
“Her çıkışın bir inişi var” yazısı http://getir.net/znn


ALKIŞLAR O’NA

CNN Türk’teki 5N1K programının yapımcısı Cüneyt Özdemir Van’da sadece gazetecilik yaptı. Hepsi bu. Ama öyle bir dönemden geçiyoruz ki, holding medyasında olup da gazetecilik yapmaya cesaret edeni alkışlamak gerekiyor.
Deprem bölgesinde yaptığı köy röportajları, Başbakan tarafından ‘çarpıtma’ olarak nitelenen Özdemir, Erdoğan’a şöyle cevap verdi: “Bizim gazeteci olarak görevimiz olumlu ya da olumsuz bütün bilgileri kamuoyuyla paylaşmak. Depremde evini, yakınlarını kaybetmiş 50-60 yaşındaki köylüler eğer yardımların yetersizliğinden yakınıp omuzları sarsıla sarsıla karşımda ağlıyorsa benim görevim o köylünün çaresizlik gözyaşlarına bakıp ‘acaba Başbakan bu habere ne der?’ deyip arkamı dönmek değildir. Tam tersine o gözyaşlarını daha yere düşmeden alıp kamuoyunun ve Sayın Başbakan’ın önüne koymaktır. Bu benim için sadece gazetecilik değil vicdan meselesidir. Başbakan’ın çok sevdiği o sözdeki gibi ifade edersek durumu; haksızlık karşısında susan dilsiz şeytandır…”


GEÇEN HAFTA TWITTER'DA

ahmettulgarr: Öyle anlaşılıyor ki devlet asıl legal Kürt siyaseti ile sorunlu. Çünkü savaş bu devlet için kullanışlı bir yönetme ve sömürme aracı.

LermontovC: deprem, parçalanmış, eziyet edilmiş genç cesetler; gözaltı, hapis işkence inkar, yok sayma... 100 yıllık kürt çilesi, cumhuriyet balosu

eksihabermas: Perihan Mağden haftada 2 gün Taraf’ta yazacakmış. Böyle yazacaksa gazetenin Kadıköy belediyesinden haftada 2 gün vidanjor kiralaması lazım.

pakiteysis: Türkiye’deki fen bilgisi müfredatına şu da eklensin bak. Süblimleşme: Katı maddenin buharlaşması. Örnek: Naftalin, Vergi filan..

aethewulf: Cumhuriyetin ilk yöneticilerinin kadın vizyonu bile siyasete katılan, çalışan bireydi. Bugün tek temenni 3 çocuk yapsın, evde otursun.

Stabilizerz: Bu yılki Cadılar Bayramı’nda Müge Anlı olmaya karar verdim.

Armaganukunc: Devlet yine devlet. Stoklarında çadır yok ama gaz bombası daima var. Biz Van’a çadır yollayalım, siz gaz bombası.. Bari şu gün durun be..

_xarziyan Xarziyan: yağma nedir bilir misiniz? insanları evlerinden kentsel dönüşüm diye çıkartıp arazilerine asla alamayacakları fiyatlarda villalar yapmaktır

emekpartisi: Halktan toplanan deprem vergilerinin boşa harcandığı, hırsız müteahhitlerin, yandaşların korunduğu bir cumhuriyette yaşıyoruz.

evrensel.net
YAZARIN DİĞER YAZILARI
Sefer Selvi Karikatürleri
Evrensel Gazetesi Birinci Sayfa