14 Aralık 2014 13:22

‘Hükümet Türkiye’yi zapturapt altına almak istiyor’

Polise geniş yetkiler veren ve kamuoyunda "iç güvenlik paketi" olarak bilinen yasa tasarısına ilişkin değerlendirmelerde bulunan Süleymanşah Üniversitesi Öğretim Üyesi Doç. Dr. Cengiz Aktar, hükümetin paketle birlikte Türkiye'yi zapt u rapt altına almak istediğini söyledi. Gazeteci-yazar Cengiz Çandar ise, "Bu paketin tartışılması toplumdaki rahatsızlıklara karşı duyarlılığın baskı yöntemleriyle karşılanması zihniyetini yansıtıyor" dedi.

‘Hükümet Türkiye’yi zapturapt altına  almak istiyor’

Zuhal ATLAN
Sinan TUNÇDEMİR

Kamuoyunda "iç güvenlik paketi" olarak bilinen ve polise verilen yetkileri artıran yasa tasarısına tepkiler artarak devam ediyor. Molotofkokteyli ve sapanın silah sayılacağı ile polise motolof bulunduranlara "öldürme" yetkisi verecek ve eylemlerde yüzlerini kapatacak olan eylemcilerin de yakalanmaları durumunda cezalandırma yetkisi veren paketi değerlendiren gazeteci Cengiz Çandar, paketin toplumdaki rahatsızlıklara karşı duyarlılığın baskı yöntemleriyle karşılanması zihniyetini yansıttığını belirtirken, Süleymanşah Üniversitesi Öğretim Üyesi Doç. Dr. Cengiz Aktar, hükümetin bu paket ile Türkiye'yi zapt u rapt altına almaya çalıştığını söyledi.

'PAKETLE, KÜRDİSTAN'DAKİ FİİLİ DURUMUN KONTROL ALTINA ALMA NİYETİ VAR'

Polise geniş yetki veren yasaların yeni olmadığını 2006'da Cemil Çiçek'in Adalet Bakanı olduğu dönemde Terörle Mücadele Kanunu'nu geriye doğru tadil edilmesiyle başladığını dile getiren Süleymanşah Üniversitesi Öğretim Üyesi Doç. Dr. Cengiz Aktar, "Yani, bizim 2002-2005 arasında yaşadığımız demokratik ortamdan geri dönüş 2006'da başladı. Bu Güvenlik Paketi denilen yasa tasarısı artık bu sürecin geldiği tepe noktasıdır. Eskiden, hükümet bu tip paketler çıkartırken adına özgürlük, yargı ve demokrasi paketleri derdi. Artık, bugün açık açık göğsünü gere gere 'güvenlik paketi' diyor. Çünkü, bu meselenin Kürdistan'daki fiili durumu kontrol altına alma niyetiyle birebir alakası vardır. Yani kamu düzeninden kasıt, orada bir fiili duruma 'ben izin vermem' demeye getiriyor" dedi.

'HÜKÜMET GÜVENLİK PAKETİYLE TÜRKİYE'Yİ ZAPT U RAPT ALTINA ALIYOR'

Türkiye genelinde ve özellikle de Türkiye'nin batısında totaliter bir gidişat varken Türkiye'nin doğusunda da barışın olmadığını belirten Aktar, şunları söyledi: "Çünkü sonuç itibariyle bu 'güvenlik paketi', sadece Türkiye'nin batısını değil, tüm Türkiye'yi kapsıyor. Polise en geniş yetkiler veren, 48 saat gözaltı süresi, molotof ve sapanın suç aleti sayılması tüm Türkiye'yi ilgilendiriyor ve bu genel güvenlikçi bir gidişattır. Yani hükümet Türkiye'yi zapt u rapt altına alıyor güvenlik paketiyle birlikte. Bunu herkesin görmesi lazım. Kürtlerin de görmesi lazım. Bir taraftan barış oluyormuş gibi hissiyat var. Ancak böyle bir ortamda herkesin kendine şu soruyu sorması lazım: Barış ne kadar olur?"

'TÜRKİYE'Yİ YAKIN GELECEKTE SIKINTIYA SOKACAK BİR HUKUKİ DÜZENLEME'

Gazeteci-yazar Cengiz Çandar da, Türkiye'de daha önce polis salahiyetleri kanununda da polise fazlaca yetki verildiğini belirterek, "Türkiye'nin demokratikleşmesi, toplumun ferahlaması ve en önemlisi de Kürt sorununun çözüm noktasında sağlam ve güvenilir bir şekilde ilerleyebilmesi için o maddelerin kaldırılması ya da değiştirilmesi gerekiyordu. Ancak tam tersine üstüne tüy diken, yepyeni ağırlaştırılmış polis yetkilerine imkan veren yasa tasarısı ortaya çıktı" diye konuştu. Tasarının 6-8 Ekim Kobanê için yapılan eylemlerden sonra tartışılmaya başlamasının ilginç olduğunu söyleyen Çandar, şöyle konuştu: "Dolayısıyla bu toplumdaki rahatsızlıklara karşı duyarlılığın baskı yöntemleriyle karşılanması zihniyetini yansıtıyor. Türkiye'de epeydir bir süredir özellikle Gezi olaylarından bu yana gözlenen otoriteleşme hatta bir tür faşizanlaşma sinyallerini veriyor. O bakımdan çok can sıkıcı, tatsız ve Türkiye'yi yakın gelecekte sıkıntıya sokacak bir hukuki düzenleme."

'DAVUTOĞLU ÖNCE BİR RÜŞTÜNÜ İSPAT ETSİN'

Kobanê eylemleri için hükümet tarafından HDP'yi hedef gösteren açıklamalar yapılırken ve geçtiğimiz günlerde yine "Akacak kandan Demirtaş sorumludur" açıklaması yapan Başbakan Ahmet Davutoğlu'nun sözlerine ilişkin değerlendirmelerde de bulunan Çandar, şunları ifade etti: "40 kişinin hayatını kaybetmesi cumhurbaşkanının kalkıp 'Kobanê düştü düşecek' gibi müjde verir gibi konuşmaları ve 'Orada 2 terör örgütü vuruşuyor' deyip her gün Kobanê'den Kürtler defnedilirken Kürtlerin duygularını hiçe sayarak hatta Kürt yüreklerine yanan ateşe benzin dökerek yol açtığı olaylardır. O olayların sorumluluğunu kendisi değilmiş gibi kalkıp Demirtaş'ın üstüne yüklemesi ve arkasında bu tür kanunlara başvurması olacak işler değil. Bunların Türkiye'de Kürt meselesinin çözümüne ve toplumsal barışa hiçbir faydası yok. Davutoğlu'nun sözlerine gelince onun sıfatı Başbakan da daha neye hükmediyor neye hükmetmiyor onu bilmiyoruz. Türkiye'de yetkilerin giderek cumhurbaşkanı Erdoğan'ın elinde toplanmaya çalışıldığı durumda atanmış bir Başbakan var. Önce rüştünü bir ispat etsin, seçimlere bir girip çıksın, ondan sonra Davutoğlu'nun sözlerini ciddiye alıyor muyuz almıyor muyuz?" (İstanbul/DİHA)

Evrensel'i Takip Et