14 Aralık 2014 02:39

Yeni Osmanlı hayallere Osmanlıca makyaj

AKP Osmanlıcı atmosferin bir parçası olarak Osmanlıcayı zorunlu ders yapmak istiyor. Algıları Osmanlı üzerine toplamaya çalışıyor. Ama Osmanlıca üzerinden gericileşme tarif etmek de idealist bir tarih anlayışından öteye gitmiyor.

Paylaş

İsmail AFACAN

Tartışılan şekliyle Osmanlıca... Diğer tabiriyle Lisanı Türki... 19. Milli Eğitim Şûrası’nda imam hatiplerde zorunlu diğer liselerde seçmeli ders olarak okutulması istendi. Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın “İsteseniz de istemeseniz de öğrenilecek” dayatmasıyla Osmanlıca tartışmaları daha da alevlendi.
“Türkçe ortadan kaldırılmaya çalışıyor” diyenden tutun da “Bu sayede çok şükür ata yadigârı eserlerimizi okuyacağız” diyene kadar geniş bir yelpazede Osmanlıca tartışması yapılıyor. Bu girdabın içinde sağlıklı bir analiz yapmak da güçleşiyor doğal olarak.
Anadolu tarihinin son on yüz yıllık yazılı kayıtları hangi dilde ve alfabede kaleme alınmıştır? Osmanlıca diye bir dil var mıdır? Osmanlı Devleti’nde kullanılan alfabe ve konuşma dili öğretilecekse nasıl öğretilmelidir? Osmanlıca orta öğretimde bir ihtiyaç mıdır? Osmanlıca nasıl bir uğraşıdır ve ortaöğretime uygun mudur? Orta öğretimde verilen Osmanlıca eğitimiyle, yazılı kaynakları incelenebilir mi? Bu sorulara aranacak yanıtlar belki Osmanlıca tartışmalarının daha akademik bir boyutta tartışılmasına olanak sağlayabilir.

***
En tartışmalı konuyla başlamakta yarar var. Osmanlıca diye bir dil var mıdır? Herhalde hanedan ismiyle anılan başka bir dil yok. Mesela Selçukluca, Gaznelice gibi... Ama ülkemizde Osmanlıca diye bir dil türetilmiş. Osmanlı Devleti’nde eğitim dili Arapça, edebiyat dili Farsça, halkın ve saray çevresinin kullandığı dil Türkçe’ydi. Bu üç dilin harmanlanması bugünkü tanımıyla Osmanlıcayı ortaya çıkardı. Osmanlı Devleti’nde resmi anlamda Osmanlıca diye bir dil tanımlaması yoktu. Osmanlı’da Tanzimat’tan sonra dilde yenileşme çabaları çerçevesinde Lisanı Osmanî ve Lisanı Türkî tartışmaları yapıldı. Mesela Şemsettin Sami hazırladığı sözlüğe Kamusu Türkî ismini vermiştir. Osmanlı Devleti’ni bir bütün olarak düşündüğümüzde Türkçe’nin başat olarak tartışma konusu olması bile imparatorluğun son yüzyılına denk gelir. Bu sebeple Osmanlı Devleti’nde konuşulan dilin Osmanlı Türkçesi olduğunu söylemek de çok doğru olmaz. Aslında Osmanlı Devleti’nde konuşulan dil için yeni bir tanımlamaya ihtiyaç olduğu kuşkusuz.  

***
İkinci aşamaya geçelim. Osmanlıca diye tanımlanan Osmanlı Devleti’ndeki konuşma ve yazı dili ortaöğretimde ders olarak verilmeli midir? Kuşkusuz Anadolu tarihindeki önemli devletlerden biri de Osmanlı Devleti... Bugünkü devlet geleneğinde, toplumsal yaşamda ve ekonomik yapısındaki etkilerini düşündüğümüzde bugünkü sığ tartışmalardan (iktidar ve ana muhalefetin) sıyrılarak Osmanlı Devleti’nin incelenmesi ve araştırılması gerektiğini söyleyebiliriz. Bu dönemi analiz etmek için de Osmanlı Devleti’ndeki yazı ve konuşma dili öğrenilmelidir. Bunun yanı sıra Anadolu halklarının tarihine ışık tutmak için de bilmemiz gerekir. Kürtlerin, Ermenilerin, Rumların... Yine Cumhuriyet dönemini kavramamız için de... Şeyh Bedreddin’i ve Celaliler anlamak için de...

***
Osmanlıca nasıl bir uğraştır? Osmanlıca her şeyden önce akademik bir uğraşıdır. Bir yönü yazı dili bir yönü ise konuşma dilidir. Alfabesi hepimizin bildiği üzere Arap alfabesidir. Ama Arap alfabesinden daha zordur. Arapçadan farklı olarak hareketsiz okunur. Bu durum okunmasını daha da güçleştirir. İkincisi Osmanlı Devleti’nde, Arap alfabesi farklı biçimler almıştır. Osmanlı diplomatik belgeleri incelendiğinde bunu daha iyi görebiliriz. Okumak için ayrı bir uğraşı ve akademik bir bilgi gerekmektedir. Lisans eğitimi sırasında Osmanlıca dersi alan Edebiyat ve Tarih Bölümü öğrencilerinin mezun olduktan sonra bile Osmanlıca metinleri çözümlemesi zordur. Yani Türk Dili ve Edebiyatı öğretmeninin Fuzuli’yi ve Baki’yi kendi dilinde anlaması pek mümkün değildir... Keza tarih öğretmeninin Şeyh Bedreddin’in Varidat’ını okuyamayacağı gibi. Aslında akademide verilen Osmanlıca eğitiminin de sorgulanması gerekir. Titrinde doçent ve profesör yazan nice kişilerin Osmanlı diplomatiklerini okumakta zorlandığını görmüş biri olarak söylüyorum. Osmanlıca daha çok o alanda uzmanlaşmak isteyen öğrencilerin ekstra emek harcayarak öğrendiği bir alan. Tarih ve edebiyat bölümlerinde verilen eğitim ön giriş niteliğindedir.

***
Osmanlıca eğitimi nasıl verilmelidir? Sorunun düğümlendiği nokta da burası... Ortaöğretimde zorunlu ders olarak Osmanlıcanın herkese dayatılmasının sağlıklı sonuçlar vermeyeceği ortadadır. Çünkü öğrencinin Osmanlıcayı öğrenebilmesi için asgari düzeyde Farsça ve Arapça bilmesi gerekmektedir. Bir diğer yönü ise Osmanlıca’yı kullanmayacak öğrencilerin bu dersi almasının anlamı da olmayacaktır.
Türk Dili ve Edebiyatı, Tarih ve İlahiyat gibi bölümlerde lisans eğitimi almak isteyen öğrencilerin Osmanlıcayı orta öğretimde seçmeli olarak öğrenmeleri sağlanabilir. En azından lisans eğitimine başladığında Osmanlıca ile karşılaştıklarında güçlük çekmezler ve bir ön hazırlık niteliği taşır.
En ufak bir alt yapı hazırlanmadan Osmanlıca eğitiminin canlı bomba gibi Milli Eğitim Şûrası tarafından kamuoyunun gündemine sunulması eğitim sisteminde bir hengâmeye daha davetiye çıkarmak anlamına geliyor. Ki dersi kimlerin bile vereceği bile belli değil. Tarih ve Edebiyat öğretmenlerinin vereceği tartışılıyor... Ne kadar yeterli olacağı ise muamma...
***
İktidar partisi, yeni Osmanlıcı hayallerine makyaj yapmak için Osmanlıca dersini “Atalarımızın mezar taşlarını okumak için öğrenilmeli” diyerek pazarlıyor. Az buçuk Osmanlıca eğitimi almış kişiler mezar taşlarını okumanın orta öğretimde alınan eğitimle pek mümkün olmayacağını biliyor.
AKP iktidarı yaratmak istediği yeni Osmanlıcı atmosferin bir parçası olarak Osmanlıcayı orta öğretimde zorunlu ders yapmak istiyor. Algıları Osmanlı tarihinin üzerine toplamaya çalışıyor. Ama Osmanlıca üzerinden gericileşme tarif etmek de idealist bir tarih anlayışından öteye gitmiyor. Çünkü tarih eğitim sisteminde egemen sınıfın çıkarları doğrultusunda yazılıyor ve yorumlanıyor. Tarihi gelişmeleri diyalektik ve materyalist bir tarih anlayışıyla yorumlamadıktan sonra geçmiş ister Kiril ister Arap ister Latin alfabesiyle yazılsın tarih her zaman egemenlerin çıkarlarına hizmet edecektir.

ÖNCEKİ HABER

Nefes alamıyoruz

SONRAKİ HABER

Asker selamı

Sefer Selvi Karikatürleri
Evrensel Gazetesi Birinci Sayfa
Evrensel Ege Sayfaları
EVRENSEL EGE

Ege'den daha fazla haber, röportaj, mektup, analiz ve köşe yazısı...