14 Aralık 2014 04:29

Nefes alamıyoruz

Beyaz Saray’a girmesinin hemen ardından kendi zaferine gönderme yaparak “Irkçılık ötesi bir toplumda yaşıyoruz” diye coşmuştu Obama. O zaman bu söz -birçokları inanmak istese de- boş gelmişti. Artık kimsenin inanası da yok.

Paylaş

Tariq ALI*

Beyaz Saray’a girmesinin hemen ardından kendi zaferine gönderme yaparak “Irkçılık ötesi bir toplumda yaşıyoruz” diye coşmuştu Obama. O zaman bu söz -birçokları inanmak istese de-  boş gelmişti. Artık kimsenin inanası da yok. Toni Morrison’un bile. Ferguson, Cleveland ve New York’ta son yaşanan zorbalığa on binlerce ABD vatandaşının verdiği tepki başkentte yayılan havadan çok daha önemli ve ilginç. Bu protestoların can alıcı bir enerjisi var. Protestocuların zekası, hızı ve çapı tüm ülkeyi şaşırttı. New York’ta farklı bölgelerde çağrı olmaksızın ortaya çıktılar ki ilk fırsatta ayaklanan Bay Area polislerinin yarattığı Berkeley’de bir meydan savaşı senaryosu böylece ekarte edilmiş oldu.  Ferguson’dan yaklaşık üç kilometre uzakta polisler şehirde düzeni sağlarken beyaz elitler, siyahlara ait bir kiliseyi yaktılar. Burada cep telefonu kameralarının illegal olarak kullanılmasına dair polis devleti sözleri sarf edildi. Yani başka bir deyişle kitlesel tutuklamalardan bahsediyorlar.

BİR CLINTON DAHA?

Chicago’da tıp ve hukuk öğrencileri meydana çıkıp bir araya geldi. Onların sadece mühendislik fakültesi öğrencilerinin gölgesinde kalan ve ekonomi bölümü tarafından müsrifçe desteklenen kampüsteki en muhafazakar öğrenciler oldukları bir sır değil. Afro-Amerikan vatandaşlara yapılan devlet zulmü mağdurlarıyla dayanışma göstermeleri etkileyici bir görüntüydü. Belki de bir seferle sınırlı kalmaz?
ABD’de de radikal politikacılar, Obama’nın ilk yıllarının yarattığı yalan illüzyon ve yıkılan umutlarla havlu attı. (Savaşlara, saldırılara ve uydurulan yalanlardan ve işkencelerden sorumlu çeteyi, Cheney ve Bush’u savunmayı reddetmelerine rağmen yüzde 99 hareketinden meydanları ele geçirenlerin birkaç tanesi dahi onlara ikinci dönem şansını tanımak için tekrar oy vermedi.)  
Bu yılanların öcü mü yoksa, şu aralar aldatılmış feministler tarafından yönlendirilen Hillary Clinton’un benzer bir haz dalgasına mı tanık olacağız? Eğer melez bir başkan ırkçılık ötesi bir topluma geçiş yapamıyorsa savaş çığırtkanı (kürtaj meselesi hakkında her şeyde yanar döner bir tutum alan) bir Clinton’un patriyarka ötesi toplumun taşlarını döşemede daha ne şansı olabilir?  

BEYAZA TESLİM SİYAHLAR

Bizim bir araya ihtiyacımız var belki de bu nesil bunu sağlayacak. Belki. Son yıllarda onlarca siyah Amerikalı benzer bir öfkeye neden olmadan öldürüldü. Birçok geleneksel siyah lider hiç utanmadan Obama Beyaz Sarayı’na teslim olmuş durumda. Jesse Jackson ve Al Sharpton en iyi bilinen iki isim. İkincisi en azından itibarını bir parça da olsa yeniden kazanmak için başkente hızlı bir ziyaret düzenliyor. Kongredeki siyah partili yönetim kurulu Beyaz Saray’a bağlılar, Wall Street’e de öyle. Benzer bir durum ülkenin geri kalanı içinde geçerli. İnsanlar temsil edilmediklerini hissediyorlar. Bence son ölümler üzerinden doğan öfke, kimin seçildiğinden bağımsız olarak hiçbir şeyin değişmediği sisteme duyulan büyüyen bir nefret.

ABD YALNIZ DEĞİL

İşkencelerin açığa çıkması da etkili elbette. En kötü yönler halen kamuoyundan gizleniyor ama bunlar çok uzun süredir devam ediyor. 1975’te eski CIA ajanı Philip Agee patronlarıyla anlaşmazlığa düşüp Güney Amerika’da durdurak bilmeden süren işkencenin tutanakları olan Inside the Company (Şirketin içinden) adlı kitabı yayımladı. Vietnam’da ABD deniz askerleri yerlerini ele versinler diye bir mahkumu korkutmak için diğerinin bağırsaklarını deşerlerdi. Hâlâ Irak’ta kadın mahkumların nasıl aşağılandığına ve işkenceye uğradığına dair kapsamlı bir tutanağımız yok. 11 Eylül olaylarından bu yana her şey Avrupa Birliği’nin ortaklığıyla yapıldı. Tony Blair, Jack Straw ve David Miliband neye onay verdiklerini çok iyi biliyorlardı. Aynı Fransız, Alman ve İtalyan meslektaşlarının bildiği gibi. Doğu Avrupa da yeni efendilerine hizmet etmekten gayet mutlu.
Belki de öğrenciler ve Amerika’daki diğer protestocular sistemi pek çok yönden değiştirecek ve kalıcı olacak yeni bir şeyi ateşler. Umarım öyle olur.

*The Obama Syndrome (Obama Sendromu) adlı kitabın yazarı. Gazeteci.

(çeviren Özge KURU. Ara başlıklar Evrensel Pazar’a aittir)

ÖNCEKİ HABER

‘He’nin iki gözü iki çeşme’

SONRAKİ HABER

Yeni Osmanlı hayallere Osmanlıca makyaj

Sefer Selvi Karikatürleri
Evrensel Gazetesi Birinci Sayfa
Evrensel Ege Sayfaları
EVRENSEL EGE

Ege'den daha fazla haber, röportaj, mektup, analiz ve köşe yazısı...