06 Aralık 2014 12:51

Ataerkil kodları üniversiteden sökmeye!

Biliyoruz ki kadınlar ataerkil sistemin kendilerine biçtiği rollerin içinde sıkışıp kalıyor, yaşamlarını kendilerine çizilen daire içerisinde kalarak geçirmeye mecbur bırakılıyorlar. Ama şunu da biliyoruz ki bu düzen böyle devam edemez ve gün geçtikçe de kadın mücadelesi büyüyor.

Paylaş

Hacettepe Üniversitesi Kadın Çalışmaları Topluluğu

1981 yılından itibaren 25 Kasım tüm dünyada Kadına Yönelik Şiddetle Mücadele Günü olarak anılıyor. Her yıl dünyanın dört bir yanında kadınlar bir araya geliyor, mücadelelerini omuz omuza yürüttüklerini haykırıyorlar. Bu yüzden insanlık Mirabel Kardeşler’i asla unutmayacak ama onları katledenlerse birer “hiç” olarak anılacak.
Kadına yönelik baskının, psikolojik ve fiziksel şiddetin, tacizin, tecavüzün katlanarak arttığı şu zamanlarda Mirabel Kardeşler’in mücadele azmi, korkusuzlukları, kadın çalışmalarımıza ışık tutuyor.
Gözler önünde duran bu korkunç tabloyla yüzleşmek bize şunu gösteriyor; bulunduğumuz her alanda söylemlerimizi güçlendirmeli, kadınlarla yan yana gelmeli, hiçbir şeyden çekinmemeliyiz. İçinde bulunduğumuz sistem, bizlere suskunluğu, yüz kızarıklığını dayatıyor. Gece dışarı çıkarsan tecavüze uğrarsın, etek boyun kısaysa tacize uğrarsın, çalışıp evine bakan erkeğe boyun eğmezsen şiddete maruz kalırsın ve bunlardan biri veya birkaçı başına gelmişse susmalısın, utanmalısın, iffetini koruyamamışlığının bedellerini ödemelisin.
Biliyoruz ki kadınlar ataerkil sistemin kendilerine biçtiği rollerin içinde sıkışıp kalıyor, yaşamlarını kendilerine çizilen daire içerisinde kalarak geçirmeye mecbur bırakılıyorlar. Ama şunu da biliyoruz ki bu düzen böyle devam edemez ve gün geçtikçe de kadın mücadelesi büyüyor.

“ÜNİVERSİTELİ OLUNCA EŞİT OLMUYORSUN”
Üniversiteli kadınlar olarak sözde toplumun “özgür, eşitlikçi” kurumlarında eğitim görüyoruz. Ancak ataerkil düzen, cinsiyetçi tutumlar üniversitelerde de varlığını hissettiriyor. Akademide fırsat eşitsizliği, mesleklerin cinsiyetçi kalıplara sokulması, eğitim dilinin erilliği, yurtlarda, kampüslerde psikolojik ve fiziksel şiddet karşılaştığımız sorunların belli başlıları.
Tüm bunlara karşı farkındalık yaratmak isteyen genç kadınlar olarak bizler, Hacettepe Kadın Çalışmaları Topluluğu olarak son 3 yıldır olduğu gibi bu yıl da üniversitemizde bir etkinlik programı oluşturduk. Bu programın çalışmalarına başlamadan önce okul bünyesindeki diğer topluluklara çağrıda bulunduk. Tüm kadın arkadaşlarımızı bu mücadeleye katılmaya, sesimizi daha gür çıkarabilmek için çalışmalarımızı ortaklaştırmaya davet ettik. Olumlu dönüşler de aldık. Farklı fakültelerden kadın arkadaşlarla iletişime geçtik.
25 Kasım günü bir kampüs yürüyüşü, devamında da okulumuzun hocalarından Yrd.Doç.Dr. Emek Çaylı Rahte ve Ankara Kadın Platformu’ndan Gülsen Ülker’in konuşmacı olduğu bir söyleşi gerçekleştirdik.
Uzun süredir inatla mücadelesini verdiğimiz ve defalarca geriye düşürüldüğümüz, topluluğumuzun resmileşme süreci hâlâ devam etmekte. Her etkinliğimizde karşımıza türlü sıkıntılar çıkarıyorlar. Örneğin sonuncusunda üniversite yönetimi etkinliğin resmi olmadığını gerekçe göstererek konuşmacımızı içeri almak istemedi. Yoğun uğraşlar sonunda konuşmacımızı içeri aldık ve gecikmeli de olsa etkinliğimizi başlattık. Gecikmeden kaynaklı olarak katılım tahminlerimizin altına düşmüş olsa da verimli bir söyleşi yaptık. Ve bir kez daha topluluk faaliyetlerinin devamlılığı noktasında inadımızı üniversite yönetimine göstermiş olduk.
Mirabel Kardeşler’in mücadele azmini, yılmazlığını kendimize örnek alarak çalışmalarımıza ısrarla devam ediyoruz. Üniversitelerde “özgür kadın, özgür kampüs”, “her üniversiteye taciz komisyonu” talebimizi her geçen gün daha da gürleştirerek yükselteceğiz. Tüm genç kadınları da bu mücadeleye davet ediyoruz, başka türlü bir dünya mümkün ve biz bunu görebiliyoruz.

ÖNCEKİ HABER

Niyet şiddeti önlemekse bütçeyi ona göre dengele

SONRAKİ HABER

Rasih Nuri İleri hayatını kaybetti

Sefer Selvi Karikatürleri
Evrensel Gazetesi Birinci Sayfa
Evrensel Ege Sayfaları
EVRENSEL EGE

Ege'den daha fazla haber, röportaj, mektup, analiz ve köşe yazısı...