28 Kasım 2014 10:48

Bir Kürt söylencesi: Dengbêj

Dengbêjlik böylesine güzel, böylesine gerçek, böylesine tarih kokuyor. Bu kokuyu almak, nefesi nehirlere dökmek gibidir. Her döktüğün nefes bir gelecek olup akıp duracak. Unutulmayacak, dile getirilecek ve kirlenmeyecektir.

Paylaş

Zerê ZERDELLE
Ataşehir
İstanbul

Dengbêj, Kürtçe’de deng (ses) ile bêj (söz) kelimelerinden oluşmuştur. Bu kelime sözün bir ahenkle icra edilmesini sağlayan kişi anlamındadır. Dengbêjlik ise Kürt toplumunda yazılı olmayan, sözlü yolla dile getirilen tarihin bir nevi çığlığıdır. Yokluğun, çaresizliğin, aşkın, sevginin, sürgünün, çatışmanın, toprağın kokusunu dört bir yana salan bir Kürt’ün destansı yaşamıdır. Birçok millet tarihe yazarak başlamış, Kürtler ise söyleyerek... Sesin ve rengin gücünü yaşam olgusuyla, farkındalıkla, gerçeklikle birleştirerek en güzel yazıcılığını bu şekilde yaptı.
Kürt’ün bu hep süregelen kültürü hiçbir zaman son bulmamış. Ne zaman bir yıkım, bir sevdalanış, bir diriliş olsa ses kendini orada belli eder. Ona yaklaşmamızla tarihin bize verdiklerini hatta bizden aldıklarını bir bir hissederiz.

İNSAN SAHİPLENDİĞİ KADARIYLA YAŞAR

Dengbêjlerin biz insanlara aktardıkları her sözün içinde Kürt medeniyetinin bir nevi doğuşu yatmaktadır. Yazılı kaynaklara aktarılamayan bu sözler dillerde destanlaşabildi. Kürtçe’nin yasaklanışı, yok edilmek istenilişi bu sözlü kültürün en büyük nedenidir ve dengbêjlerin aktarmak istedikleri tarihimizin bir ışığıdır. Karanlıkta dahi göremediklerimizin birdenbire ortaya çıkmasıdır. Onların bu çabasını sahiplenmemek, değer vermemek onlara ve kendimize yapacağımız en büyük ihanettir. Kültürü yaratanlarla yaşamak ve böyle büyük bir kültürü yaşattırmak biz insanların en büyük görevi ve en büyük sahiplenişi olmalıdır. “İnsan ne ile yaşar?” diyen Tolstoy’a Kürt’ün bir cevabı da şu olmalıdır: “İnsan sahiplendiği kadarıyla yaşar”

KADIN DENGBÊJLER

Bu anlattıklarımın yanı sıra kadınlarımızın her daim ayrı bir yeri olduğundan kadın dengbêjlerimizin de var olduğunu belirtmek istiyorum. Çünkü saydığım ve anlattığım çoğu isim erkek dengbêjlerimizdir. Kadınlar erkekler kadar özgür değillerdi. Çoğu kadınlarımızın hayatları feodal zihniyet üzerinden şekilleniyordu. Baskıcı bir sistemin getirisi olan bu zihniyet kadının sanata, müziğe olan yetkinliğine karşı savaş açmış durumdaydı. Bu feodal zihniyete karşı duruş sergileyen sanata gönül veren birçok kadın dengbêj var olmuştur. Bunlardan biri de güzelliğiyle, sesiyle tüm insanları büyüleyen Meryem Xan’dır. Hayatına ya müzik ya evlilik denilerek karşısına iki seçenek sunulan, müziği bütün yüreğiyle seçen bir sanatçıdır kendisi. Sayısızca eser bıraktı ardından, Mezopotamya’nın unutulmayan kadın dengbêjleri arasında yerini aldı.

NEFESİ NEHİRLERE DÖKMEK

Bir başka kadınımız Gula Govende (halayların gülü) diye hitap edilen Sovyetler Birliği’nde yaşayan Kürtler içerisinde ilk Kürt kadın dengbêji
olarak anılan Sûsika Simo’dur.

Çevredeki insanların onu sırf kadın diye dengbêj kimliğini almaması için yaptıkları engellemelere rağmen o da Mezopotamya’nın unutulmaz kadın dengbêjleri arasında yer aldı. Ayşe Şan var bir de. Kadife sesli, Amed’in güzel kadını. Baba evinde kurulan dengbêj divanlarında büyüyüp çok sayıda sürgüne maruz kalan bir hayatı vardı onun da. Kürtler üzerine kurulan baskıcı zihniyete karşı durmuş, Kürdistan’ı birçok alanda tanıtmıştır. Dillere destan Qederê parçasında bütün hüznünü bu şekilde dile getirmiştir.

Dengbêjlik böylesine güzel, böylesine gerçek, böylesine tarih kokuyor. Bu kokuyu almak, nefesi nehirlere dökmek gibidir. Her döktüğün nefes bir gelecek olup akıp duracak. Unutulmayacak, dile getirilecek ve kirlenmeyecektir.


 KÜRT TARİHİNİN İZLERİ

Dengbêjlerin hayatlarına baktığımız zaman çoğu sürgünlerden, çatışmalardan, kıyımlardan kaçarak kendi hayatlarını birleştiriverdiler eserlerinde. Örneğin; Şeroyê Biro Ermeni ve Yezidi kıyımından kaçarak Serhad bölgesinden Kafkasya’ya göç eder. Çîya Bilinde adlı eserini söyler ve hayatına, bizlere tanıklık eder. Bir başka dengbêj Karapêtê Xaco ise Ermeni tehcirinde anne babası Bileyder Köyü’ndeki evlerinin önünde kendisi, kız kardeşi ve ağabeyinin gözleri önünde kurşuna dizilerek öldürülür. Şeyh Said yenilgisinden sonra gelen idamlardan etkilenerek bir gece yarısı kendini Suriye sınırına vurur. Ardından Evdalê Zeynê, Endîwere Paytexte, Edûlê, Zembîlfiroş, Genc Xelîl adlı eserlerini bırakır bizlere. Böyle sayısızca dengbêjler yaşamlarını eserlerinde birleştirerek Kürt tarihinin izlerini tekrardan bize bir bir hissettirdi, hissettirmeye de devam ediyor.

ÖNCEKİ HABER

Söz konusu dinse gerçekler teferruat mı?

SONRAKİ HABER

'Hırsızlıklarını namazla temizleyemezsin'

Sefer Selvi Karikatürleri
Evrensel Gazetesi Birinci Sayfa
Evrensel Ege Sayfaları
EVRENSEL EGE

Ege'den daha fazla haber, röportaj, mektup, analiz ve köşe yazısı...