05 Ekim 2014 09:28

Murgul’un fendi, Cengiz’i yendi

Artvin’in Murgul ilçesi geçtiğimiz hafta içerisinde bir dizi tarihi sıfatını hak eden gelişmeye sahne oldu. Murgullular ilçenin yarım yüzyılı aşkın süredir tek geçim kaynağı bakır işletmesine karşı ayaklandılar ve koca bir haftayı iş bırakarak, kepenk kapatarak, eylemlerle - ve elbette horon vurarak - geçirdiler.

Murgul’un fendi, Cengiz’i yendi
Paylaş

Sinan ERENSÜ*

Bölgeye gitmemiş olanların adını ortaokul coğrafya kitaplarından anımsayacağı Artvin’in Murgul ilçesi geçtiğimiz hafta içerisinde bir dizi tarihi sıfatını hak eden gelişmeye sahne oldu. Murgullular ilçenin yarım yüzyılı aşkın süredir tek geçim kaynağı bakır işletmesine karşı ayaklandılar ve koca bir haftayı iş bırakarak, kepenk kapatarak, eylemlerle –ve elbette horon vurarak– geçirdiler. İşin ilginci 900 işçinin bir haftalık grevi ile taçlanan, 6 bin 500 kişilik kasabayı top yekûn ayağa kaldıran eylemler ne iyileştirilmesi gereken iş koşullarına ne de ücretlere ilişkindi. Bu alanlarda da kuşkusuz dertli Murgullular’ın bu kez esas itirazı doğrudan madenciliğin kendisine; halihazırda bakır çıkaran şirketin altın madeni işletme ve ayrıştırma için siyanür havuzu yapma kararına yönelikti. Artvin merkez ve ilçelerden gelen desteğin yanı sıra parti ayrımı yapmaksızın kenetlenen Murgul halkı bu olağanüstü bir haftanın semeresini Eti Bakır’ın bölgede siyanür kullanılmayacağına dair protokol imzalamak zorunda kalmasıyla aldı. 

Anaakım medyada bir kaç çekingen değinme dışında hak ettiği yeri bulamayan, hükümet yanlısı basında tek satır bile haberi yapıl(a)mayan Murgul’un siyanür karşıtı ayaklanması ve zaferi aslında kasaba sınırlarının çok ötesinde büyük manalar ve ibretlik dersler barındırıyor. Öncelikle Murgullular’ın kime karşı çıktığı ile başlayalım. Eti Bakır A.Ş., namı değer Cengiz Holding’e, o da kamuoyunun çılgın projelerdeki rolü ve bunları sinkaflı anlatımı ile tanıdığı Mehmet Cengiz’e ait. Portfolyosunda nice barajlar, havaalanları, maden lisansları, dolgu alanları ve otoyol projeleri bulunan, havuz konusunda uzman Cengiz Holding’e ülkenin ücra sayılabilecek bir köşesinde siyanür havuzu kurdurtmamak gerçekten büyük başarı. 

MURGUL’UN DÖNÜŞÜMÜ

Murgullular’ın başkaldırısını önemli kılan bir başka faktör de bu güçlü itirazın neredeyse 20 yıllık bir güvencesizleştirme ve özelleştirme dalgasının ardından geliyor oluşu. Murgul, sosyal devletin kanlı canlı var olduğu zamanlarda müthiş bir çekim merkezi, hali vakti yerinde bir işçi kasabasıydı. 4 bin civarı işçiye asgari değil, hayat boyu insani standartlarda geçinebilecek maaş ve sosyal güvenlik sunan Murgul Bakır İşletmeleri önce atıllaştırıldı sonra da özelleştirildi. Nüfusu 1990’da 13 bini bulan kasaba bugün 6 bin sınırını aşabilirse mutlu oluyor. Şimdilerde onu ilk kez görenlere görece virane gelen ilçe merkezinin bir kaç bakkal ve kahvehane bir de internet kafeden oluşan bugünkü görünümüne aldanmamak lazım. Murgul Bakır İşletmeleri özelleştirilmeden önce ilçe 2 sinema ve 1 özel tiyatroya ev sahipliği yapıyor; önceden Murgul’a bağlı belde şimdi köy olan Damar, yüzlerce lojman ve sosyal tesislerle sakinlerine çok daha canlı bir hayat sunuyordu. Tüm çevre zararlarına rağmen Murgul’u geçinilebilir bir kasaba yapan bakır işletmesinin bugünkü özelleştirilmiş halinin Murgul’a katma değeri ise neredeyse yok; Eti Bakır’ın tuvalet kağıtlarına kadar tüm ihtiyaçlarını kasaba dışından temin ettiği anlatılıyor. Murgul’un siyanür karşıtı duruşunu tüm bu iktisadi ve sosyal çözülmeye rağmen gösterebildiğinin altını çizmek gerekiyor. 

Murgul’dan yükselen itiraz hakkında daha uzun süreler konuşmamızı gerektirecek asıl sebep ise elde edilen başarının bir çevre-emek koalisyonun ürünü oluşu. Bir grup gencin önderliğinde Murgul Siyanür’e Hayır Platformu çatısı altında başlayan siyanür karşıtı hareketlilik esas enerjisini Eti Bakır işçilerinin davaya destek verme kararları ile arttırıyor. 26 Eylül 2014 tarihinde işçiler Cengiz Holding’in Murgul’a kurmayı planladığı siyanür havuzundan vazgeçene kadar –“bu işçi bu halkın katili değil!” sloganları atarak– iş bırakma kararı alıyor ve işin rengi o noktada geri dönülmez bir şekilde değişiyor.  

ÇEVRE-EMEK KOALİSYONU

Bilmem belirtmeye gerek var mı? İşçi sınıfının çevresel bir dava etrafında mobilize olması, hele hele süresiz greve gidebilmesi hiç de sık karşılaşılan bir durum değildir. Aksinden bahsetmek ise çok daha mümkün: Üretim kaynaklı ekolojik sorunlar etrafında birleşen çevre hareketleri ile üretim içi emek mücadelesi veren işçi örgütlenmeleri sık sık karşı karşıya gelir; işçiler çevrecileri hayalperestlikle, çevreciler işçileri bencillikle suçlar. Murgul’u özel kılan beklenen senaryonun ötesine geçmeyi, benzerini Eva Morales’i Bolivya’da iktidara getiren su savaşları eylemlerinde gördüğümüz, ekoloji-emek birlikteliğini kurmayı başarmış olması. Murgul’un mücadelesi emek hareketi ile birliktelik sağlayabilen ekoloji/yaşam alanı mücadelelerinin ne kadar güçlü olabileceğinin, böylesi ortaklıkların ne kadar hızlı sonuç alabileceğinin kanıtı.

Bu anlamı ile Murgul ‘Ekoloji mücadelesi ile emek mücadelesi örtüşür mü?​’ şeklinde özetleyebileceğimiz kadim bilmecemize yeni bir pencere aralıyor. Bir başka deyişle çevre sorunlarının çözümü ile sınıfsal mücadele hedefleri arasında kapanamaz mesafeler olmadığını gösteriyor. Sermaye birikim süreç ve yöntemleri fabrika içi üretiminden, mahallelere, vadilere, sahillere kısaca yaşam alanlarına doğru kaydıkça mücadele alanı da kaçınılmaz olarak bu değişime göre şekilleniyor. Bu bağlamda siyanür karşıtı koalisyonun tam da bu günlerde, tam da Murgul’da gerçekleşmiş olması çok anlamlı. Gezi ile emek-ekoloji (yaşam alanı) koalisyonlarına gözü biraz açılmış olanlar dileyelim ki Murgul’dan gereken ilhamı alabilsinler.

NOT: Eti Bakır’ın imzaladığı protokolün ne kadar bağlayıcı olacağı sorusunu bir kenara bırakırsak Murgul’un Siyanür’e Hayır! Eylemliliği –en azından şimdilik– büyük bir zaferle sonuçlanmışa benziyor. Ama bu maçın çok yakında daha büyük ölçekli bir rövanşı var. Murgul’a siyanür havuzu projesi Artvinlileri Artvin kentinin üst kotlarında açılması planlanan (ve bilin bakalım kime ait olan) altın madenine ikna kampanyasının bir parçasıydı. Eti Bakır, Artvin merkezden çıkardığı altın cevherini önce Murgul’a taşımayı ve orada siyanürle ayrıştırmayı vadediyordu. Geçen hafta Murgullular siyanür havuzuna Artvinliler ile omuz omuza karşı çıktı. Kim demiş Türkiye’de çevre mücadelesi ‘benim arka bahçemde olmasın da nerede olursa olsun’dan ibaret diye!...

* Minnesota Üniversitesi/Doktora Öğrencisi

ÖNCEKİ HABER

Zorunlu din dersi

SONRAKİ HABER

Aşkın rekabet ister

Sefer Selvi Karikatürleri
Evrensel Gazetesi Birinci Sayfa
Evrensel Ege Sayfaları
EVRENSEL EGE

Ege'den daha fazla haber, röportaj, mektup, analiz ve köşe yazısı...