22 Eylül 2014 06:00

Kürtler için altın çağ başlıyor

Yavuz Ekinci’nin yeni romanı Rüyası Bölünenler ile okura Kürt sorununun çözüme kavuşmasının insani boyutuyla okura sunuyor. Dağa giden kardeşinin peşinde giden ağabeyinin babasına verdiği sözü yerine getirmesiyle geçen süre içinde yaşadıklarını anlatıyor. Ekinci, sorularımızı yanıtladı.

Kürtler için  altın çağ başlıyor
Paylaş

Şerif KARATAŞ
İstanbul


Yavuz Ekinci’nin yeni romanı Rüyası Bölünenler ile okura Kürt sorununun çözüme kavuşmasının insani boyutuyla okura sunuyor. Dağa giden kardeşinin peşinde giden ağabeyinin babasına verdiği sözü yerine getirmesiyle geçen süre içinde yaşadıklarını anlatıyor. Yazar Ekinci, Kürtlerin yaşadığı ve yaşadığı mağduriyete dikkat çekerek, Kürtler hep ölüyor ve öldürülüyor. Fakat şu an ve bundan sonra Kürtler için altın çağ başlıyor. Çünkü Kürtler çok örgütlü bir halk” dedi. Ekinci, sorularımızı yanıtladı.

Romana Tevrat’tan Yakup ile Yusuf’un hikayesi ile başlıyorsun. Romana Tevrat’taki hikaye ile başlamanın ve hikayenin romanın konusuyla benzerlik göstermesi nedenini açıklar mısın?
Eski ve Kutsal metinlere çok büyük bir ilgim var. Bu metinler insanlığın büyük hikayesidir. Zaman geçer. Evlerimiz, şehirlerimiz, yaşantımız, giysilerimiz değişir ama büyük hikayemiz hiç değişmez, hep aynı kalır. Yakup, oğlu Yusuf’un yolunu gözlemekten ve ona olan özleminden kör olur. Bugün binlerce gerilla babası da Yakup gibi oğullarının yolunu gözlemekte. Bir baba oğlunu ancak Yakup kadar özleyebilir. Yusuf kurtuluştur halkını ve Mısır’ı kıtlıktan kurtarandır. Anlatmak istediğim hikaye ile Yakup ve Yusuf’un hikayeleri arasında çok benzerlik vardı o yüzden ikisi arasında paralellik kurdum. Çünkü kendimi benden önce hikaye anlatanların mirasçısı olarak görüyorum.

Romanı okuduğumuzda hem çok yakın tarihimiz ‘90’lı yıllar hem de şuan içinde bulunduğumuz zamana dair yaşanmışlıklardan kesitler buluyoruz. ‘90’lı yıllarda ‘failli meçhuller’ ve günümüzde Roboskî katliamı romanınızda geçiyor. Bu süre zarfında Kürtler için değişinler neler oldu?
Kürtler hep ölüyor ve öldürülüyor. Fakat şu an ve bundan sonra Kürtler için altın çağ başlıyor. Çünkü Kürtler çok örgütlü bir halk. Ortadoğu’da üç önemli kültür var. Türk kültürü, Arap Kültürü ve Fars Kültürü. Tabi bunların dışında da çok önemli kültürler var ama son yüzyıllarda Ortadoğu’ya bu üç kültür şekil vermiş. Kürtlerin toprakları yüzyılın başında bu üç kültürün kurmuş olduğu devletler arasında paylaşıldı. Fakat artık Kürtler onların okulundan mezun oldu. Ve kendi kültürlerini bildikleri gibi onlarında kültürlerini biliyorlar.   

‘BU ÇAĞI YAZIYORSANIZ BUNLARI ES GEÇEMEZSİNİZ’

Batman’da yaşayan bir yazarak olarak, anlattığınız hikayenin gerçek yaşamda bulmak mümkün. Mesela Çağdaş Batman gazetesinin ‘bugün failli meçhul yok’  manşetine de yer veriyorsunuz....
Bir metnin gerçek olup olmaması önemli değil. Asıl olan okuyucuyu inandırmasıdır. Kimi yerlerde gerçek isimler ve tarihler kullandım çünkü bende her romancım gibi okurumu anlattığım hikayeye inandırmak istiyorum. Onu yaratığım dünyanın içinde dolaştırırken her şeyin gerçek olduğuna inanmasını isterim. O yüzden kimi yerlerde gerçek isimler ve gerçek tarihler kullandım. Google, facebook, twiter bunlar artık hayatımızın içinde ve merkezinde. Bir dinden daha fazla bağımlılık yaratıyorlar. Bu çağı yazıyorsanız bunları es geçemezsiniz.

Roman kahramanlarından İsmail’in gerillaya katılan kardeşi Yusuf’un izini sürerken, , pişmanlıkları, vicdan hesaplaşmaları söz konusu...
Kalmak ve yaşamak en zor olanıdır. Giden bir kez ölür oysa kalan her gün defalarca ölür. İsmail yaşamak için ülkesini terk eder fakat oraya ait olamıyor. Çünkü ardında ölenlerden kendini sorumlu tutar. Onları koruyabileceğini düşünü ve bu vicdanla her gün defalarca ölür. Kirlendiğini hissettiği için tenini kazırcasına yıkar. İsmail bu suçluluk içinde hapsolur.
 
Romanınızda bir savaşın yarattığı dramı bir babanın yaşadığı acıyı da anlatarak söz ediyorsunuz. Babanın gözüyle anlatmanız nedeni açıklar mısınız?
“Anneler ağlamasın” söylemi çok sık kullanılır. Oysa en az bir anne kadar babalarda içten içe ağlıyor ve oğlunun yolunu gözlüyor. Hikayemi baba üzerinde kurdum çünkü anne üzerinde kursaydım daha fazla ajite edeceğimden korkuyordum. Oysa ajite dilinden hiç hazmetmem.

GEÇMİŞ ASLA PEŞİMİZİ BIRAKMAZ

Bir yandan da çözüm süreci sürerken, başta basın olmak üzere hala savaş dilinin varlığı ise orta yerde duruyor. Bir edebiyatçı olarak neler diyeceksiniz bu duruma?
Zilan katliamında bir gazete manşet olarak “Temizlik Başladı” diyordu. Yani Kürtlerin öldürülüp katledilmesini okuyucularına temizlik olarak veriyordu. Yine gerillaların ölümünü devlet yöneticileri ve basın sürekli “etkisiz hale getirildi” şeklinde verdi. Bu dil çok çirkin ve çok yaralayıcı. Çünkü her öldürülen ve ölen gerillanın ardında bir hikaye, bir yaşantı var. Onu bekleyen, onu özleyen bir aile var. İnsan düşmanına dair mert davranmalı.Barış müzakerelerinin yapıldığı bugünlerde bu çirkin dilin kullanılmaması gerekir. Şunu unutmayalım hiçbir şey kaybolmuyor. Ve geçmiş asla peşimizi bırakmaz. 

ÖNCEKİ HABER

ANF: 300 PKK/PYD’li öldürüldü haberi yalan çıktı

SONRAKİ HABER

Ya taşerona teslim olacağız ya da birlikte kazanacağız

Sefer Selvi Karikatürleri
Evrensel Gazetesi Birinci Sayfa
Evrensel Ege Sayfaları
EVRENSEL EGE

Ege'den daha fazla haber, röportaj, mektup, analiz ve köşe yazısı...