06 Temmuz 2014 08:19

‘Muhafazakâr Cumhurbaşkanı’, CHP oylarıyla seçilecek!

Türkiye Cumhuriyeti’nde siyasetin bir oy toplama aracı olarak da en baştan bu yana dini, din adamlarını, dindarlığı kullanması ‘normal’ olandır.

‘Muhafazakâr Cumhurbaşkanı’, CHP oylarıyla seçilecek!
Paylaş

Barış AVŞAR

Türkiye Cumhuriyeti’nde siyasetin bir oy toplama aracı olarak da en baştan bu yana dini, din adamlarını, dindarlığı kullanması ‘normal’ olandır. Normaldir çünkü Kemalist kuruluşun Cumhuriyet’in ilanından sonraki en keskin ‘laik’ uygulamaları içerisinde bile dini kurumsallaştıran ve devlet katındaki yerini belirleyen Diyanet İşleri Başkanlığı vardır. Ve sonrasında da dini çoğunluktan gelen siyasiler kendi ‘mahallesinin’ oyunu almak konusunda giderek daha avantajlı olmuş, sonuçta ortaya Tayyip Erdoğan çıkmıştır. Ki bu durum bir ‘zihniyet’in gelişerek ‘muhafaza’ edilip geldiğini gösterir. Yani siyaseten ‘muhafazakârlık’ dini itikadın kuvvetliliğine göre değil, dini itikadın siyasete taşınması konusunda gösterilen başarıya göredir. Ve bu yolla elde edilen güç, kural/kanun tanımadan sonuna kadar kullanılır. Gerisi de ‘bakara makara’dır!
Cumhurbaşkanlığı seçimine doğru doludizgin ilerlerken, muhafazakâr adayların Başbakan olanının bu ‘devlet geleneği’ni muhafaza etme konusunda ne kadar kararlı olduğunu bir kez daha gördük mesela. Başbakan’ın Başbakan olmasından kaynaklı bir avantajla seçime girmesinin demokratik teamüllere uygun olmayacağı gerekçesiyle istifa etmesi gerektiğini söyleyen muhalefete AKP Genel Başkan Yardımcısı ve Parti Sözcüsü Hüseyin Çelik şu yanıtı verdi: “Başbakan, Başbakanlık seçimine, genel seçime gittiği zaman istifa ediyor mu? Hayır... Dünyada bir örneği var mı? Hayır... Ben seçime gidiyorum İsmet Paşa’yım. 1946’da Celal Bayar ile aynı şartlarda yarışayım diye ben başbakanlıktan istifa ediyorum diye bir şey var mı Türkiye’de? 50’de var mı? Hayır… Sayın Başbakan da istifa etmeyecek. Boşuna kendinizi yormayın.”
AKP hükümetine birçok noktada kızabilir, eleştirebilirsiniz ancak Çelik gibi sözcülerinin bu açık ve net cüretini takdir etmelisiniz! ‘Tüm vesayetleri paramparça eden’, ‘devletin köhnemiş yanlarını kesip atan’, ‘mazlumların makus talihini değiştirmek için yapılmadık yenilik bırakmayan’lar yeri geldiğinde ‘statükocuyuz kardeşim biz boşa kendinizi yormayın’ diyebiliyor. Tarihin tüm melanetlerinden İnönü’yü sorumlu tutup böyle bir eşitsiz yarışın referansı olarak da İnönü’yü gösterebilecek kadar da ‘elastiki’ bir muhafazakârlık bu üstelik…
Bu ‘elastik muhafazakârlığı’ en iyi becerebilenin Cumhurbaşkanlığı seçimini de alması yüksek ihtimal. Ve işin garibi, ‘muhafazakârlığın’ en uzağındaki siyasi parti gibi görülen/anılan CHP seçmeni de hangi muhafazakâr adayın cumhurbaşkanı olacağına karar veren kitle olacak! Çünkü ‘CHP seçmeni’ olarak hareket edeceklerse, buna mahkûm edilmiş durumdalar… Ve söz konusu iki aday da asıl olarak bu seçmenin oyları almak için çalışacak: O yüzden ‘son vesayet bükücü’ Erdoğan, Samsun’dan Erzurum’a ‘Milli Mücadele yolları’na düşerken; Sivas katliamını ‘tahrik’ kelimesiyle birlikte anıp ‘potların efendisi’ olma yolunda önemli bir gelişme kaydeden ‘Ekmel bey’ Hacıbektaş’tan yola çıkıyor…
Erdoğan malum, “uluslararası karanlık güçler destekli paralellere karşı yeni İstiklal Harbi’ni” 17 Aralık’ta başlatmıştı zaten. Ki ‘kavram kargaşası’nda siyasi tarihimizin zirvesidir bu son ‘millicilik’! Ekmelleddin İhsanoğlu ise kendisi bir kavram kargaşası...
Ve bu iki ‘muhafazakâr’dan biri CHP seçmeninin hareketine göre Cumhurbaşkanı olacak!
Çünkü Erdoğan’ın ‘cepte’ gördüğü kendi yüzde 43’ünün üzerine ‘başka herhangi bir partiye’ oy veren seçmenlerden 6-7 puanlık bir ilave yapması lazım. Özellikle ilk turda seçilmek için... “Köşk’e çıkarsa belki daha az konuşur daha az görürüm” diye ve zaten kendi partisinin de bir ‘muhafazakâr’ı çatıya çıkarmasına kızarak Erdoğan’a oy verecek CHP’li seçmen mi arıyor peki Erdoğan? Oranı yüzde 0.5 bile olsa, varsa eğer böyle bir seçmen kaçırmak istemez elbette! Ya da sağı muhafazakâr, solu muhafazakâr CHP’li seçmenin ‘kahretsin’ deyip sandığa gitmemesi de büyük önem taşıyor Erdoğan için. Kendi seçmeninin daha önce olduğu gibi ‘full çekeceği’nden emin…
İhsanoğlu’nun durumu ise daha iç karartıcı. “MHP seçmeni, kariyerine Alpaslan Türkeş’in danışmanlığını yaparak başlamış Ekmel beye oy vermezlik yapmaz” deniyor ki doğru bir ön kabul gibi görünüyor bu… Ancak bu muhafazakâr adayımızın da derdi CHP seçmeniyle. Kimilerinin toplam seçmen içerisinde yüzde 5’lik bir orana vardığını iddia ettiği CHP’li ‘ulusalcılar’ başta olmak üzere bu parti seçmenlerinin Ekmeleddin İhsanoğlu’na oy vermesi noktasında bir ‘sıkıntı’ var gibi görünüyor. ‘Kahretsin’ diyerek sandığa gitmeyebilecek CHP’li seçmen sayısına geliyoruz yani yine!
Dolayısıyla muhafazakâr Tayyip Erdoğan’ın rakibi olarak yana yakıla aranan muhafazakâr Ekmeleddin İhsanoğlu -CHP’liler dahil- Türkiye seçmeninin iki muhafazakâr adayı birinci ve ikinci yapacak kadar siyaseten muhafazakârlaşıp muhafazakârlaşmadığının da ‘laboratuar ortamında’ denenmesi olacak!
Tabii aynı seçmen yüzde 10 civarında bir oy alarak ‘oy patlaması’ yapabileceği ancak yine de ikinci tura kalamayacağı öne sürülen ve Türkiye siyasetinin ‘muhafazakâr’ siyasetçilerinden olmadığı gün gibi ortada olan ‘üçüncü’ aday Selahattin Demirtaş’ı seçmeye karar vererek deney tüplerini patlatmazsa!

ÖNCEKİ HABER

Aleviler nasıl bir cumhurbaşkanı istiyor?

SONRAKİ HABER

‘Erdoğan gibi olmayan bir cumhurbaşkanı’ acizliği

Sefer Selvi Karikatürleri
Evrensel Gazetesi Birinci Sayfa
Evrensel Ege Sayfaları
EVRENSEL EGE

Ege'den daha fazla haber, röportaj, mektup, analiz ve köşe yazısı...