29 Haziran 2014 07:58

1999

Hemşinli’nin filmini çekmişler, üniversiteden mektuplaştığı çocuklar varmış onları anlatıyor da anlatıyor, dediğinde kırmızı ışıkta durdu dolmuş.

1999
Paylaş

Fevzi ÖZLÜER

Hemşinli’nin filmini çekmişler, üniversiteden mektuplaştığı çocuklar varmış onları anlatıyor da anlatıyor, dediğinde kırmızı ışıkta durdu dolmuş.  Bitmeyen cümlenin arasından zorladım açtım arka camı. Kafasını içeri uzattı, şoföre yönelip, “hemşerim Fındıklı’ya kaçta geçer dolmuş” dedi. Şoför, “on takkaya geçer, bilemedin on beş, yirmi kesundur” dedi, yeşil yandı.  Yarım saat sonra Moy’un önündeydik.  Selçukların pansiyona gidin kalın, en iyisi oradır deyince Yakup;  Şenyuva Köprüsü’nün başına kadar yürüyüverdik.
Sabah erkenden Mustafa Dayı’nın yanına çıkacaktık. Erkence uyandığımızda Mustafa Dayı kahveye çoktan inmişti. Bizi bu kahveden arayıp şikâyet etmişlerdi işte Cömert, dedim.  Kahvenin penceresinden köprünün üzerine baktım. Aradan on dört yıl geçmiş, Fırtına Deresi yine de derin.  “Bak Yaklaşıyor Fırtına, Suyumuzu, Enerjimizi” sattırmayacağız pankartı gözümün önünde canlandı. Basın açıklamasını okumak için köprünün üzerine yüz elli kişi birden çıkınca, aceleyle okuduğumu hatırladım, çökmez miydi, çökerdi. Hele bir de “dünya yerinden oynar diye zıplamaya başlarlarsa” kesin çökerdi.  Köprüden aşağıya pankartı sallandırdığımızda, otuza yakın arkadaşın flaşı patladı. Ama aramızda bir tek gazeteci vardı, Evrensel’in muhabiri Barış. Tamam demek ki uçmayız aşağıya dedim.
Mustafa dayı bizi bekliyor, gidelim dedi Cömert. Orman yolundan eve doğru tırmanmaya başladık.  Pankartı yanlış hatırlıyorsun galiba, “Fırtına Özgür Akacak” yazıyordu belgeselde dedi yolda yürürken Sinan. Evet, seyrettim, Remzi Kazmaz’ı tebrik ettim, Ankara’da bir toplantı sonrasında,  “Vatandaş Mustafa” güzel belgesel olmuş,  meslektaşım ellerinize sağlık, Mustafa Dayı’da uzun uzun bizi anlatmış sağ olsun, ama keşke pankartta yazanları bilgisayarda değiştirmeseydiniz, dedim.
Gerçekten mi dedi, Elif. Ateş alma durağına vardığımızda.
Evin merdivenlerine oturduğumuzda, Mustafa Dayı on dört yıl önce gönderdiğimiz mektupları aldı, geldi. Avuç içlerimi ateş bastı.  İki tane de dergi göndermişim, İksir Dergisi’nin ilk iki sayısını, utandım. Mektupları okumak istedim, izin vermedi. Dünyayı yaşa, git arıları sev, olmadı bir çay demle dedi Mustafa Dayı.  Kovanlara yöneldiğimde hızını alamadı, “geçen geldiğinizde kızıyordun arkadaşlarına, ya kafaları önde yürüyorlar ya da fotoğraf çekiyor diye, ne oldu unuttun mu?​” dedi.
Babamın söyledikleri geldi o an aklıma, “şarap yapmayı öğrendin de şu suyun arkı niye kıvrılarak akar, bir türlü anlamadın.”  Oracıkta bir kutunun içinde tüm düzeniyle duruyorsa mektuplar, görülmeliydi. Ne de olsa sen göndermiştin, sen düzenlemiştin onları. Bir nehir de öyle değil miydi,  bu yatak neden düzgün değil diye sordun yıllar yılı Babana. Kıvrılarak akıyordu, otun çöpün içindeydi su. Elmanın yanında hemen ne işi vardı kirazın hem. Hele çilek ile nane iç içe geçmişti bahçede. Dalların tepesinde saksağanlara ayrılan ceviz dalları da gereksiz uzamıştı. İki yaz sonra, köstebeğin deliğine su akıyor niye kapatmadın Baba, dediğinde “bırak aksın, kapatırız biraz sonra” dediğini hatırladım. Yıllar önce düzensizliğe karşı gelmiştik bu vadiye, bir nehrin önüne baraj öreceklerdi; politik aklın böyle bir enerjinin “rasyonel” olmadığını kesiyordu. Kesiyordu kesmesine de samuru pek de düşünmemiştin o zaman. Kayınlar ağlar suyu keserseniz deseydin, önce “iç kantin”de güldürürdün kendini.  Kısa cümlelerle tüm dünyayı anlatabilirdin bir nehir gibi sonunu göremediğin sözcüklerin arasında.
Gözlem kuyusuna attığımız taşın halkaları arasında, kovanların etrafında dolaşırken, gel gel yeni sağdık dedi Emine teyze. Bir parmak bal çaldım ağzıma, bildiğim durağa geldim; ne oldu bu aralar pek sesiniz soluğunuz çıkmıyor Emine teyze, dedim.
Canımız çekmiyor, madem erkeklerin filmini çekiyorlar, onlar kıpraşşsınlar, sallanmazsa biz sallarız dediğinde çaydanlığın suyu bitmişti çoktan.

ÖNCEKİ HABER

Heyyamola!

SONRAKİ HABER

Nehre altın kelepçe vurmuşlar, ah...

Sefer Selvi Karikatürleri
Evrensel Gazetesi Birinci Sayfa
Evrensel Ege Sayfaları
EVRENSEL EGE

Ege'den daha fazla haber, röportaj, mektup, analiz ve köşe yazısı...