01 Haziran 2014 08:30

Galeano için Marcos’un ölümü

Subcomandante Insurgente Marcos, Öğretmen Galeano için varlığını sona erdirirken son sözlerini halkın iktidarının doğrudan, lidersiz, öncüsüz mücadelesi ile olabileceğine olan inancını belirtmekten yana kullanmıştır. İhtiyacımız sadece biraz utanç, bir tutam onur ve çokça örgütlenmek. ¡Zapata vive, la lucha sigue!

Galeano için Marcos’un ölümü
Paylaş

Ertan EROL

İsyan ve mücadele etmek için ne liderlere, ne şeflere, ne Mesihlere, ne de kurtarıcılara ihtiyaç olduğu inancı bizim hem kanaatimiz hem de pratiğimizdir. Mücadele etmek için sadece biraz utanç, bir tutam onur ve çokça örgütlenmek yeterlidir’. Marcos
EZLN hareketi 20’nci yılını doldururken, hareketin en bilinen üyesi Subcomandante Insurgente Marcos geçtiğimiz hafta Marcos olarak varlığına ve EZLN’deki sözcülük görevine son verdiğini açıkladı. Marcos bu kararı 2 Mayıs’ta Cioac-H (Tarım Emekçileri ve Köylülerin Bağımsız Merkezi), PVEM ve PAN’a (Meksika Yeşil Ekolojist Partisi ve Ulusal Hareket Partisi) ve bağlı kişilerin Zapatista köylülerinden José Luis Solís López ya da diğer adıyla Öğretmen Galeano’yu öldürmesinin ardından aldı. EZLN’ye bağlı köylüler ve Cioac-H arasında uzun süredir yükselen bir gerginlik EZLN’ye bağlı köylülerin kullandıkları su kaynağının Cioac-H hareketine bağlı gruplar tarafından kesilmesi üzerine tırmanmış, Zapatista ve Cioquista temsilcilerinin müzakereleri esnasında olay yerine silah, taş ve satırlarla gelen paramiliter Cioquistalar Galeano’yu öldürmüşler ve 12 Zapatistayı da yaralamışlardı.
Marcos’un açıklaması ile tam olarak da belli olmayan –ya da farklı yorumlamalara açık- bir durumun ortaya çıktığı söylenebilir. İlk bakışta, Marcos’un asıl amacının Galeano’nun adını alarak öldürülen öğretmenin anısını yaşatmak mı olduğu yoksa daha önceki aldığı isimlerden farklı olarak bu sefer daha radikal bir değişime mi gittiğini tam olarak tahmin etmek pek de kolay değilmiş gibi gözükebilir. Daha açık söylemek gerekirse, bildiriden çıkarılabilecek ihtimaller arasında Marcos’un mevcut durumunu koruyarak sadece bundan böyle Subcomandante Insurgente Galeano olarak anılması ya da Subcomandante Galeano olarak EZLN içinde en azından kamuoyu önünde daha pasif bir rol üstlenmesi pekâlâ mümkün görünmekte. Marcos’un açıklamasının ayrıntılarına baktığımızda bundan sonra EZLN’nin sözcülüğünü yapmayacağını söylemesi, hareketin gerekli olgunluğa ulaşarak yeni bir safhaya erdiği ve gerek ulusal gerekse uluslararası medya tarafından yaratılan Marcos imajının hareketin doğasına aykırı hal alan dikkat dağıtıcı bir unsur haline geldiği tespiti ikinci seçeneğin daha muhtemel bir durum olduğunu ortaya koymaktadır.
Marcos’un bu tarihi bildirisinde önem verdiği birkaç konuya da vurguda bulunduğu söylenebilir. Marcos, EZLN mücadelesinin geldiği yeni safhayı açıklarken, Meksika hükümeti ile 1996 yılında yürütülen San Andrés Larráinzar müzakerelerinin sonunda imzalanan fakat daha sonra hayata geçirilemeyen anlaşmalar ile birlikte silahlı mücadeleden vazgeçilmesinin Zapatistaları aslında daha zor olan seçeneğe, yani yaşayarak mücadele etmeye ittiğini ve bunda da Zapatistaların başarılı olduğunu belirtmiştir. Bu vurgunun arkasındaki temel argümanın da EZLN’nin 2005 yılında ortaya koyduğu ‘Diğer Kampanya’ çerçevesinde antikapitalist ve yatay mücadelenin temel hatlarının iktidarın devlet düzeyinde ele geçirilmesi yerine yerel düzlemde üretilmesi düşüncesine dayandığını söylemek mümkündür. Bu bağlamda Marcos, Zapatistaların ne kendilerini vaat edilmiş topraklara götürecek bir çoban ne de güdebilecekleri bir sürü aramadıklarını belirtmiş, önderlikten halka, üstteki iktidarı ele geçirmekten aşağıdan iktidar yaratmaya, profesyonel politikadan yaşamın her anını kapsayan politikaya üretmeye ve öncü devrimcilikten gerçek manada katılımcı özgürlüğe geçişi aradıkları ve bu konuda önemli oranda başarı sağlandığını söylemiştir.
Bu açıdan Marcos’un muhtemel kayboluşu aslında Zapatista hareketinin başından beri savunduğu ilkelerin doğal bir sonucu ve Zapatista hareketinin evrildiği yeni bir safhanın işaretçisi olarak görülebilir. Diğer Kampanya’yı takip eden uzun sessizlik sürecinden sonra 21 Aralık 2012’de binlerce Zapatista’nın Chiapas eyaletinin 5 şehrine yaptığı sessiz yürüyüşten saatler sonra Morcos’un sunduğu bildiri bu sürecin ilk işareti gibidir;
“2012’nin Aralığının 21’i
İlgili kişiye:
Duydunuz mu?
Bu sizin yıkılan dünyanızın sesidir
Bu bizim yeniden dirilen dünyamızın sesidir,
Gün diye bilinen gün aslında geceydi.
Ve gece aslında gün olacak olan gün olacak.  
Demokrasi! Özgürlük! Adalet!’’
Zapatistaların bu sessiz yürüyüşü ve 30 Aralık 2012’deki bildirisi ile Marcos, Zapatistaların mücadeleden vazgeçmediklerini, tam tersine mücadelede ilerleme göstererek Zapatista ilkelerinin tahkim edildiğini teyit etmekteydi. Fakat hiç şüphesiz EZLN’nin bu hareketliliği Meksika’nın içine girdiği mevcut politik krize karşı EZLN’nin verdiği bir cevap olarak da nitelendirilmelidir. 2012 başkanlık seçimlerinde ülkeyi 70 sene boyunca aralıksız yönetmiş olan Kurumsal Devrimci Partisi’nin (PRI) ve mevcut hâkim sınıfların adayı olarak görülen Meksika Eyaletinin eski valisi Enrique Peña Nieto’nun adaylığına karşı 2012 yazında ortaya çıkan öğrenci hareketi YoSoy132 bu politik krizin görünür kılan bir mücadele sahası yaratmıştır. Bununla birlikte, devlet petrol şirketi PEMEX’in özelleştirilerek çok uluslu sermayeye açılması, eğitim reformu, iş yasası reformu gibi kanuni değişikliklere karşı yapılan mücadeleler ve yerlilerin yaşam kaynaklarına ve alanlarına müdahale eden hidroelektrik santrallere ve diğer büyük ölçekli altyapı projelerine karşı geliştirilen kolektif yerli hareketleri ile en son Michoacán eyaletinde uyuşturucu kartellerine karşı ortaya çıkan öz savunma güçleri, Meksika’da hegemonik bir krize dönüşme sinyalleri verebilecek bir politik buhranı derinleştiren olaylar olarak tanımlanmalıdırlar.
Bu bağlamda politik alanda silikleştiği ve önemsizleştiği eleştirisi ile karşı karşıya kalan EZLN, bu eleştirilere aslında daha önce de belirttiğimiz, iktidarın politik alanını ele geçirmekten çok kendi iktidarını yaratma sorunsalı ile meşgul olduğunu teyit ederek cevap vermiştir denebilir. Marcos’un son açıklaması ve Marcos kimliğini öldürme kararı bu çerçevede değerlendirilmelidir. EZLN, pratiği ve ideolojisi ile hayatları toprak ve su ile bütünleşmiş olan yerlilerin kapitalist hegemoniye karşı kendi iktidarlarını ve mücadelelerini önce toprak ve suyu savunmak ve daha sonrada insanın demokratik yaşantısını bu çizgi üzerinde inşa etmek olduğunu kabul etmiş bir harekettir. Bu çizginin sonunda, Marcos’un, Marcos’u öldürmesi şaşkınlık uyandırmaması gereken bir gereklilik olarak ortaya çıkmaktadır. Subcomandante Insurgente Marcos, Öğretmen Galeano için varlığını sona erdirirken son sözlerini halkın iktidarının doğrudan, lidersiz, öncüsüz mücadelesi ile olabileceğine olan inancını belirtmekten yana kullanmıştır.  İhtiyacımız sadece biraz utanç, bir tutam onur ve çokça örgütlenmek. ¡Zapata vive, la lucha sigue!

ÖNCEKİ HABER

Puro kokan sokaklar

SONRAKİ HABER

Nazım Hikmet’te umut

Sefer Selvi Karikatürleri
Evrensel Gazetesi Birinci Sayfa
Evrensel Ege Sayfaları
EVRENSEL EGE

Ege'den daha fazla haber, röportaj, mektup, analiz ve köşe yazısı...