20 Nisan 2014 13:44

Bergman’ın Kadınlarında Biçim ve Model

Bergman için geçmiş son derece canlıdır. Bunu yapımlarındaki teatral havada da hissetmek pek tabi mümkündür. Bu durum tarihsel gerçekçilik ayrıntılarına olan sadakatine dayanmaktadır

Bergman’ın Kadınlarında Biçim ve Model
Paylaş

Burcu TOHUM
Filoloji Bölümü
İstanbul Üniversitesi


Bergman’ın filmleri, varoluşun külleri ve yıkımları arasında yeni bir birey türünün ortaya çıkışını anlatarak, modern dünya perspektifinin kültürel sınırlarını yeniden tanımlamaya girişmiştir. Ürünlerinde uçsuz bucaksız, sonu gelmeyen saatler geçirten Bergman; bu algının iyimserliği ile daha başlangıçta epistemolojik ve ahlaki bir duruşla, dünyanın değiştirilmeye elverişli bir yer olmayabileceği ve filmlerindeki kahramanların kendi karşı çıkışının enerjisiyle parçalanabileceği yönünde bir şüpheyle mücadele etmek zorundaydı.
İçinde bulunduğu yüzyıl, sanatı ile hazları aktörel yasakların sisinden kurtarıcı rol oynadı. Öyle ki, çağdaş dünyanın sorunları içinden çıkılmaz gibi görünmüş ve toplumsal yapının gücü kahramanların çabalarının altını oyup bunları yok edebilecek bir kötü niyetlilik sergilemişti. Ortaya çıkan sonuç, küçük kahramansı başarı gösterilerine dayanan şartlı onaylamaydı. Bergman’ın sinemasında baskıya verilen örgütlü siyasal tepkiler ancak nadiren betimleniyor.

İMGE MERKEZLİ SİNEMA ANLAYIŞI

Bergman’ın imge merkezli sinema anlayışını tanımlamak ve örneklemek için ‘Kuleshovcu’ kurgu örneklerini vermek gerek. Bu çekimin başlıca işlevi, her ne kadar belirli önemli tematik motifleri devreye soksa da izleyicinin merakınıröntgenciliğini harekete geçirmektedir. Çekimin yöntemi oyuncu ya da oyunculuğun neredeyse devre dışı bırakılmasını içerir. Hareketlerdeki kesin olarak hesaplanmış her ayrıntı, dekor ve kamera hareketi kesin bir düşünceyi aktarır ya da izleyiciyi yönlendirip Bergmanvari oyun içindeki bir stratejiyi gösterir.
Bütün filmlerde Bergman, farklı bakış noktalarından benliği kültürden ayırmanın zorluğunu kabul ederken benlik ve grup arasındaki değişken gerilimleri gözlemliyoruz. Bergman’ın filmleri özerk bireyin daha geleneksel, kültürel normlar bağlamında nasıl ve nereye konumlandırılacağı ikilemine verilen bir dizi cevaptır. Bergman’ın benliği, kutsallığına olan inancı zaman zaman toplumun gücünün ve benliğin toplumsal olarak inşa edilişinin barındırdığı gerçekliklerin göz önüne alınmamasına neden olmuştur.
Bergman’ın kadınları Brecht’in önerdiği türden dört dörtlük bir toplum analizi olmaksızın, çoğu zaman bireysel kahramanlık mitlerine dayalı bir siyasi çözüm başarısızlığına mahkumdur. Bergman’ın ikilemi, yarattığı karakterlerdeki bireyin Don Kişotvari bir hedefin peşinden saplantılı bir şekilde giderken toplumsal gruplarla olan karşılıklı etkileşime dayalı bağlantıları koparabileceğine olan inancıdır. Karakterlerin özü bireyin toplumsal talepleri reddetmesi gerektiğine, bireyin ise bunu yapabileceğine dair güçlü bir hisse sahipti.

CANLI BİR GEÇMİŞ

Bergman için geçmiş son derece canlıdır. Bunu yapımlarındaki teatral havada da hissetmek pek tabi mümkündür. Bu durum tarihsel gerçekçilik ayrıntılarına olan sadakatine dayanmaktadır. Bergman’ın sinemasında çok sık vurgulanan röntgenci eğilimler ile bunun arasında yakın ilişki olduğu açıktır. Belki de en canlı örnek bir kez daha bütün filmleri arasında en yoğun biçimde kişisel ve tek amaç olarak izleyiciyi yönlendirmeye adanmış film olan Viskningar och ropadlı yapımında bulunabilir. İzleyicinin filmdeki karakterler üzerinde zihinlerindeki gözetleme deliğinden baktığı sırada bu hem bizim hem de Bergman’ın gözü haline gelir. Sommaren med Monika tamamı bu ilkenin geliştirilmesi olarak görülebilir. Yönetmenin filmlerinin ardındaki yaratıcı dürtülerin her sanatçıda bir düzeye kadar olası olan psikopatolojideki kaynaklarının izini sürmek, onların terapötik itkileri üzerinedir.

ÇİFTE STANDART!

Kadınları anlama babında eşsiz bir eğilimi olan Antonioni gibi Bergman’ın da kendi sinemasında ‘kadın’ figürünü onun gibi ele aldığı söylenir. Bergman’ın kadınları daha çok günlük yaşamda karşımıza çıkan kadınlar gibidir. Sadece çeşitli nüanslara sahiptirler. Anlamak için pencereyi biraz daha aralamak gerekebilir. Öyle ki bu ‘kadın’ figürünün yer yer Bergman’ın birebir kendisi olduğuna dair söylentiler de mevcuttur. Yönetmen anlatacağım hemen her şeyi işte bu kadın karakterleri üzerine yükler zira kendisi bir duygunun en taze, saf ve boş şeklinin bu figürler üzerinden yürütülebileceğine inanır.
Esasında bu açıdan baktığımızda karşımızda çifte standart vardır. Onun sinemasında erkekler etik bir realizm, kadınları ise biyolojik bir duruş sunar. Bergman’ın erkekleri karmaşık bir oluşa gebe iken kadınları antipatik, yaratıcı bir doğaya sahiptir. ‘Cinsellik’ eleştirisi kişisel imzayı övmeye ve onun tekrar tekrar ortaya çıkan özelliklerini teşhis etmeye son vermeye kolayca razı olmuştur. Her önemli sanat yapıtının merkezinde bireysel bir yaratıcı yeteneğin olduğu doğruysa da; belirli bir yapıtın başarısı ya da başarısızlığı ne yalnızca o yeteneğe atfedilebilir ne de bir sanatçının en önemli yapıtının nitelikleri özel bir kendini ifade etme özgürlüğünden kaynaklanır.


 SANATÇILAR HAKKINDA AZ YAPITLAR HAKKINDA ÇOK

 Bergman’ın filmleri fazlasıyla Bergman’ındır. Bu filmlerin önemli oluşları malzemenin bireysel yeteneğe verdiği özel yönelime ve bazen de malzemenin belirli kişisel eğilimlere dayattığı sınırlamalara bağlıdır. Zaman geçtikçe büyük sanatçılar hakkında daha az, büyük yapıtlar hakkında daha çok konuşma eğilimi taşıyor. Kariyerinin başından itibaren ilgi çekmeyen bir Bergman filmi yoktur: Kvinnors väntan, Sommaren med Monika, Kvinnodröm, Nära livet, För att inte tala om alla dessa kvinnor, Persona, Viskningar och rop ilk yarısı ve Höstsonaten büyük başarılar olarak karşımızda duruyorlar.


 MADDİ BİR GÜÇ OLARAK KÜLTÜR

Bergman maddi bir güç ve birçok gerilimi besleyen bir alan olarak kültüre çok daha hassastı. Yeri geldiğinde buna oluşturduğu karakterler üzerinde sıklıkla tanıklık ediyoruz. Yönetmenin diyalektik bir alan olarak kültüre özen göstermesi daha sonra Fransız Yeni Dalga sineması tarafından yapılan türde toplumsal incelemelerin habercisidir. Bergman’ın filmleri bu gerilimleri soruşturuyor, ideolojik çatlaklar ve zayıf noktalar bulmak için derine nüfuz ediyor ve soruşturma biçimlerini sürekli değiştiriyor. Eğer Bergman çağdaş filmlerinde kendisini ateşin ortasına atıyor, mevcut anın aciliyetlerine tamamıyla müdahil oluyorsa, dönem filmlerinde ardıl zamanlı bir soruşturma için uygun olan daha analitik ve felsefi bir duruşu benimsiyor. Bu ölçüde Bergman’ın kadınları geçmişin anlamı, yapısı, dokusu ve modern çağla olan alakasına dair bir dizi soruşturma sunuyor.


 

ÖNCEKİ HABER

Fışkiye’yi Biz Kırdık!

SONRAKİ HABER

Kendimiz Hakkında Konuşuyoruz

Sefer Selvi Karikatürleri
Evrensel Gazetesi Birinci Sayfa
Evrensel Ege Sayfaları
EVRENSEL EGE

Ege'den daha fazla haber, röportaj, mektup, analiz ve köşe yazısı...