23 Mart 2014 07:25

Siyasetin tıbbı, tıbbın siyaseti: Bir adet doktor raporu

Ne zaman zora düşsek etraftan bir akıl veren çıkar. “Tanıdık bir doktordan rapor al”. Mahkemeye mi çıkmak istemiyoruz, sınav mı zor geldi, okul yerine dershaneye mi gitmek istiyoruz, ablamızın düğününe patron izin mi vermedi toplumsal çıkış kodu değişmiyor: Doktor raporu.

Siyasetin tıbbı, tıbbın siyaseti: Bir adet doktor raporu
Paylaş

Zeki GÜL*

Ne zaman zora düşsek etraftan bir akıl veren çıkar. “Tanıdık bir doktordan rapor al”. Mahkemeye mi çıkmak istemiyoruz, sınav mı zor geldi, okul yerine dershaneye mi gitmek istiyoruz, ablamızın düğününe patron izin mi vermedi toplumsal çıkış kodu değişmiyor: Doktor raporu.
Kenan Evren mahkemeye çıkmak istemediğinde, Ergenekon şürekâsı yargı muafiyeti peşinde koştuğunda da hekim raporu aranır; faşist Evren ve taifesi bir çocuğu, Erdal Eren’i idam etmek istediğinde de yaşını büyütmek için bir hekim raporu bulunur elbet. Hatta her ilkbahar iki milyona yakın genç ve çocuk sınav öncesi hekim raporu ile hasta olarak kayıtlara geçer. Tıkanıklık hekim kanaati ile aşılmaya çalışılır bu ülkede; öyle değil mi? Valisinden amelesine, bakanından öğretmenine, avukatından çiftçisine ve dahi güvencesizlere toplumsal tahayyül hekim raporunda vücut bulur.
Ülke yine tıkandı. En somut delili hekim meslek örgütü TTB’nin hafta başında yaptığı basın açıklamasının nice insana bir ilaç gibi gelmesi. “Başbakan Erdoğan’ın Duygu Durumundan Endişeliyiz”.
Bu ülkede herkes son dönemde başbakanda vücut bulan söz ve eylemin gerçek olduğunu biliyor ama gerçeklik dar geliyor. Herkes ama herkes bir çıkış peşinde. Ya koca bir ülkenin ekseriyeti hekim raporluk olacak ya da tek bir kişiye doktordan rapor gelecek! Misal Radikal’de Cüneyt Özdemir’in son yazılarından birisinin başlığı “Yetiş Modern Tıp” ise varın sokağın halini siz düşünün.
Hiç de kolay değil devlet envanterinden bir silahla yaşamı sonlandırılmış henüz on beşinde bir çocuğun resmi literatüre başbakan imzası ile “terörist olarak” kaydedilmesini kabullenmek. Hiç kolay değil oynadığı bilyeleri mezarı üstüne konan bir çocuğun ardından başvekilin o sözlerini sineye çekmek.
Gezi günlerinde yaralılara camiyi açan müezzinin sürüldüğü, şifa dağıtan hekimlerin yargılandığı, yaralıları taşıyanların gerçeğe aykırı bir ithamla alkol içmekle suçlandığı, yetmedi çıkarılan bir yasa ile halkın doktoru olmanın / acil gönüllü tıbbi destekte bulunmanın üç yıl hapisle tehdit edildiği bu muktedirler diyarında ülkenin ekseriyetinin ruh hali pek sakin değil.
“Gezi olaylarını faiz lobisi çıkardı.”
“Dolmabahçe Camii’nde içki içtiler.”
“Benim başörtülü bacılarıma saldırdılar.”
Bu sözleri unutmak ne mümkün! Buradan hareketle hekim meslek örgütü TTB Merkez Konseyi kamuoyuna şöyle seslendi:
“Başbakan Recep Tayyip Erdoğan’ın Gezi Direnişi’nden bu yana kullandığı ayrıştırıcı, ötekileştirici, kutuplaştırıcı dili hekimler olarak kaygıyla izliyoruz. Gaziantep Mitingi’nde Berkin Elvan’la ilgili söylediklerini dinlediğimizde ise dehşete kapıldık.
Normal/de hiç kimse çocuklarını kaybetmiş iki aileyi karşı karşıya getirmeye çalışmaz.
Normal/de hiç kimse ekmek almaya giderken polis tarafından başından vurulan, 269 gün ölümle pençeleştikten sonra hayatını kaybeden 15 yaşındaki bir çocuğu terörist ilan etmez.
Normal/de hiç kimse oyun çağında öldürülen bir çocuğun mezarına konan oyuncak misketleri “demir bilye” olarak çarpıtmaz.
Normal/de hiç kimse daha iki gün önce evlâdını toprağa vermiş bir anneyi miting meydanında yuhalatmaz. Bizler hekimiz. İnsanın bin bir ruh halini, bin bir duygu durumunu biliriz. Başbakan Erdoğan’ın duygu durumundan endişe duyuyoruz. Kendisi, çevresi, ülkemiz adına endişe duyuyoruz”
Bu sözler toplumun ekseriyetine ilaç gibi gelmekle birlikte açıklamanın ardından demokratik hekim kamuoyunun örgütlü kesimlerinde “etik /hukuki sorumluluk” başlığında bir tartışma da açıldı doğası gereği. “Kabul edilmiş olan etik kurallar, psikiyatrın hasta-hekim ilişkisi içinde muayene etmediği kişilerle ilgili olarak hiçbir kitle iletişim aracında tanı ve yorumda bulunmamasını öngörüyor” tespiti bu tartışmaların ana eksenini oluşturmakta. Diğer bir eleştiri ise politik olup hukuki bir arka plandan hareket ediyor: “Amaçlanan bu olmasa da TTB açıklaması yaşadığımız süreci kişinin ruhsal sorunlarına indirgeme riski taşıyor. Bir diktatörü duygu durumundaki bozulma üzerinden tanımlama hafifletici bir neden ortaya koyar. Sonuçta, tedavi olunmasını değil, hesap verilmesini beklediğimiz bir durumla karşı karşıyayız.”
Söylenenlerde gerçeklik payı olmakla birlikte TTB’nin açıklamasını her bahar iki milyona yakın öğrencinin aldığı hekim raporları ile benzer bir ihtiyaca cevap verdiği için yaşamsal buluyor kamuoyu. “Ülke tıkandı, yetiş a doktor” da diyebiliriz bu sürece.
TTB yakın tarihine dönüp baktığımızda benzer bir açıklamanın Tansu Çiller’in başbakanlığı döneminde de yapıldığını hatırlatmak isterim. O açıklama da ekseriyete iyi gelmişti. Tansu Çiller’in “bu vatan için kurşun atan / yiyen” sözlerini, o yıllarda Sivas Madımak’ta katledilen canları sanırım hatırladınız.
Tüm bu etik itirazlara karşın başbakanın diyecek sözü olmamalı ve aynaya dönüp bakmalı. Başbakan unutmamalı ki makam arabasında bayıldığında balyozla kırılan cam ardından kamuoyundaki hastalığına dair basındaki dil bizzat TTB tarafında basın açıklaması ile eleştirilmiş ve bu bağlamda bizzat kendisi TTB’ne teşekkürlerini iletmişti.
Tüm bunların ışığında diyebiliriz ki “gündelik hayatın tıbbileştirilmesi” modern tıbba en büyük eleştiri iken Cüneyt Özdemir’in “Yetiş Modern Tıp” başlığı gündelik siyasetin gereksinimleri / tıp üzerinden benzer riskler taşıyor. Bir hekim ve insan olarak toplumun hekimlerden beklentisini, başbakanın ruh halini “psikiyatrik bir tanı” ile yumuşatması konusundaki gereksinimini anlamakla birlikte Turgut Özal ve Bülent Ecevit’in ölümlerindeki tıbbi gölgeyi unutmamak gerekiyor.
Siyasetin, toplum ve devletin tıkanma alanlarının adli tıp, psikiyatri dahil tıbbın olanakları ile şekillendirilmediği bir ülke özlemi ile iyi pazarlar diliyorum.

*Hekim

ÖNCEKİ HABER

Rojavalılar Newroz’u işgal kaygısıyla kutluyor...

SONRAKİ HABER

Asıl biz itham ediyoruz!

Sefer Selvi Karikatürleri
Evrensel Gazetesi Birinci Sayfa
Evrensel Ege Sayfaları
EVRENSEL EGE

Ege'den daha fazla haber, röportaj, mektup, analiz ve köşe yazısı...