19 Mart 2014 06:00

Deprem değil belediye yıkıyor

Dosyamızın 3. gününü, kentsel dönüşümün devam ettiği mahallelere ve bu mahallelerde yaşayan emekçilere ayırıyoruz. En büyük kentsel dönüşüm projelerinin yapıldığı İstanbul ve Ankara’dan seçtiğimiz örneklerde, “Projeler hangi aşamada?”, mercek altına alıyoruz. Ayrıca, “Bu projeler, emekçilerin yerel seçimlerdeki tercihlerini etkileyecek mi?”, yine bu mahallerde yaşayan vatandaşa soruyoruz.

Deprem değil belediye yıkıyor
Paylaş

SUNU: Dosyamızın 3. gününü, kentsel dönüşümün devam ettiği mahallelere ve bu mahallelerde yaşayan emekçilere ayırıyoruz.
En büyük kentsel dönüşüm projelerinin yapıldığı İstanbul ve Ankara’dan seçtiğimiz örneklerde, “Projeler hangi aşamada?​”, mercek altına  alıyoruz.
Ayrıca, “Bu projeler, emekçilerin yerel seçimlerdeki tercihlerini etkileyecek mi?​”, yine bu mahallerde yaşayan vatandaşa soruyoruz. 
Hiçbir bilimsel veriye dayanmadan “afet riskli” ilan edilen bölgelerde, belediyelerin tek işlevi noter gibi merkezi idarenin isteklerini yerine getirmek. Burada değişen tek şey ise, dosyamızın ilk gününde Mimar Mücella Yapıcı’nın da dediği gibi, “Birinin ben bu işi daha vicdanlı yaparım” demesi.
Ankara Mamak’ta AKP ve CHP’nin vatandaşa sunduğu çözüm önerileri de buna bir örnek.
 

Hasan AKBAŞ
Haktan KERİM
Ankara


Kentsel dönüşüm projesinin devam ettiği yerlerden biri de Ankara Mamak. Belediye, mahallede yaşayanlardan tapulu ya da tapusuz ayrımı yapmadan TOKİ’ye borçlanarak anlaşma yapmalarını istiyor. Ancak mahalleliler, yıllardır oturdukları evlerinden, hem de borçlanarak ayrılmak istemiyor.
Mamak’ta yapılmak istenen kentsel dönüşüm daha çok Tepecik, Şahintepe, Araplar, Mahallelerinde sürdürülüyor. Yerel seçimlerin yaklaşmasıyla birlikte mahallelerde seçim vaatleri de sıralanmaya başladı.

VATANDAŞA SÜRGÜN, BELEDİYEYE RANT

Şehir Plancıları Odası Ankara Şube Başkanı Orhan Sarıaltun, Mamak’ta kentsel dönüşümün amacının, vatandaşları uzak yerlerde yapılan TOKİ konutlarına sürgün ederek, kalan toprakları sermayenin hizmetine açmak olarak değerlendiriyor. Tapusu olanlar için bile TOKİ’yle anlaşma yapılması istendiğini ifade eden Sarıaltun, “Belediye kolay yoldan vatandaşları uzaklaştırıyor. Çünkü başka bir müteahhitle anlaşsa vatandaşlar, belediyenin elde edeceği toprak ve mülk sayısını azaltacak. Belediye vatandaşları oradan TOKİ’ye yönlendirip kendileri de toplu konut projeleriyle satışa hazır yeni daireler elde etmek istiyorlar” dedi.

ERZİNCAN’DA DEPREM, ANKARA’DA BELEDİYE YIKIYOR

20 yılı aşkın bir süredir Tepecik’te yaşayan Selvi Çetin, Mamak’a Erzincan’da yaşanan deprem sonrası gelmiş. Oy verdiği parti dahil hiçbir partiye evini başına yıkıp yıkmayacağı konusunda güvenmediğini ifade eden Çetin, şu ana kadar hiçbir adayın kentsel dönüşüme dair bilgi vermediğini de söyledi. Kendilerine TOKİ’den başka seçenek sunulmadığını belirten Çetin, belediye yetkililerinin kendilerine “Eviniz tapulu olduğu için değerini hesaplayacağız, bunu borcunuzdan düşüp geri kalanını taksit yapacağız” dediğini aktardı.
Tepecik Mahalesi’nde yaşayan Esengül Şahin aynı zamanda HDP Mamak Belediyesi meclisi adayı. Şahin, “30 senedir bir tek taş bile  koymadılar buraya. Su patlayınca bile vatandaş kendi tamir ediyor. Kazma kürek imece usulü eşip, tamir ediyoruz. Yalvarıyoruz, yakarıyoruz. İş makinesi bile göndermiyorlar. Dişimizle, tırnağımızla yaptığımız evimizden şimdi çıkın diyorlar. Bu kadar basit mi” diye soruyor.

‘YETER Kİ BORÇLANDIRILMAYALIM’

Eşi Arap Şahin de, yapılmak istenen kentsel dönüşüme ve belediye yetkililerinin kendilerine söylediklerini aktarıyor; “Bize, ‘Evinizi alacağız. Dua edin, tapu tahsis belgeniz var. Sokakta kalmazsınız’ diyor. Çözüm olarak da; ‘TOKİ’den ev satacağız’ diyorlar. Yahu kardeşim ben 800 lira emekli maaşı alan bir insanım. Nasıl ödeyeyim ben o evin parasını. Burada da ev vermeyecekler üstelik. Ankara’nın dışında yapılan yolu olmayan, izi olmayan yerlere. O da kurayla çıkarsa tabii” diyor. TOKİ’ye borçlandırılmaktansa, gecekonduda yaşamayı tercih ettiğini söyleyen Şahin, “Böyle mutluyuz biz. Versinler tapumuzu bizi bu halimizle bıraksınlar yeter” diye itiraz ediyor.

AKP TOKİ’YE CHP MÜTEAHHİTE


Burhan Aktaş 26 yaşında ve doğma büyüme Tepecik’te yaşıyor. Yerel seçimler dolayısıyla adaylar tarafından vaatler sıralandığını söylüyor. AKP’li belediyenin TOKİ ısrarından seçim zamanı bile vazgeçmediğini, CHP’nin ise müteahhitlerle anlaşıp herkesi daha ekonomik şartlarda ev sahibi yapacağını söylediklerini anlatıyor. “Farkı nedir?​” sorumuza ise “CHP müteahhitlerle anlaşıyor. Bu daha iyi, ama tabii bu şekilde de borçlandırılma olacak” yanıtını veriyor.
Mamak Şahintepe’de yaşayan 74 yaşındaki Ziya Deniz ve Fatma Deniz çifti, 40 yıldır Mamak’ta yaşıyor. Evlerinin tapulu olduğunu belirten Ziya Deniz, “Dört bir yanımız apartman doldu ama ortalarında bir kaç gecekondu kaldık böyle” diyor.


“TÜRKİYE’de yaklaşık 19 milyon konut var. Çevre ve Şehircilik Bakanlığının verilerine göre, toplam yapı stokunun yaklaşık yüzde 40’ı, yani  6-7 milyon konut afet riski altında yıkılacak. Yine Çevre ve Şehircilik Bakanlığının verilerine göre İstanbul’da tam 104 hektarlık alan afet riskli bölge ilan edilmiş durumda. Bu alanda şimdiye kadar 125 bini aşkın konut ve iş yeri afet riskli ilan edildi. Bu binalarda ise toplam 169 bin 247 kişi yaşıyor.”

Belediyenin ‘acele’ rantı geldi

Gaziosmanpaşa iki kere afet riskli alan ilan edildi. İlk olarak, 11 bölgede diye ifade edilen ve 14 mahalleyi kapsayan 3 milyon 930 bin metrekarelik alan, Çevre ve Şehircilik Bakanlığı tarafından riskli kabul edildi. “Afet Riski Altındaki Alanların Dönüştürülmesi Hakkında Kanun” kapsamında alınan bu karar, 26 Ocak 2013’te Resmi Gazete’de yayımlandı.

ACELE KAMULAŞTIRMA

Belediyenin resmi rakamlarına göre bu alanda 105 bin insan bulunuyor. Ancak, bu rakamın daha fazla olduğu biliniyor. Şimdilerde bu bölgelere belediye tarafından acele kamulaştırma kararı gönderilmiş durumda. Mahalleli ise, bu karara itiraz etmeye hazırlanıyor.

15 Aralık 2013’te ise ikinci bir kararla 3 mahalleyi kapsayan 350 bin metrekarelik alan riskli ilan edildi. Böylece Gaziosmanpaşa’da riskli alan ilan edilen alanın büyüklüğü 4 milyon 300 metrekareye ulaştı. Bu durumdan etkilenecek insan sayısı ise 120 bine. 

15 Aralık 2013 tarihli “afet riskli alan” ilan edilen Sarıgöl Mahallesi’nde ise yıkımlar devam ediyor. Ağırlıklı olarak Romanların yaşadığı mahallede evlerin çoğu boşaltılmış durumda. Geçen sene açılan Vialand Parkı’nın karışısındaki Sarıgöl mahallesinin yerinde yükselen “Sarıgöl Kent Konutları”nın satışına ise başladı bile.

MEZARLIK BİLE RİSKLİ ALAN İLAN EDİLDİ

Gaziosmanpaşa’nın ‘riskli alan’ hikayesinde yaşanan bir olay ise, Zaytung haberlerini hatırlatacak cinsten. Bölgede bulunan 55 bin metrekare büyüklüğündeki Taşlıtarla mezarlık alanı dahi riskli alan kapsamına alındı.

KÜLTÜRÜMÜZ DE YOK OLUYOR

Sarıgöl Roman Derneği eski Başkanı Şadi Çatı: Biz Selanik göçmeniyiz. 1923 tarihlerinde göçmen olarak gelmişiz. Yıllardır oturduğumuz evlerimiz için 2006’da belediye kentsel dönüşüm yapacağı, yıkıp yeniden yapacağız dedi. 2007 yılında kentsel dönüşüm kalktı diye duyurdular. 2010 yılında da tekrar kentsel dönüşüm çıktı. Fakir insanlar olduğumuz için ne yapacağımızı bilmiyorduk. Sonra dernek kurup mücadeleye başladık. Evlerimizin yıkılmamamsını, tapularımızın olduğunu, komşuluk adetlerimizi kaybetmek istemediğimizi, ilk kurulan bir mahalle olduğumuzu söyledik. Şimdi bu haklarımızın elimizden alınması bizi çok üzdü. Belediye, biz burada kimseyi mağdur etmeyeceğiz dedi. Ama bu sözler tutulmadı. Evlerimizi zorla yıktılar başımıza, şimdi koca koca binalar yaptılar. Kültürümüz, örf ve adetlerimiz, Çingenece dilimiz yok olmak üzere. 5 aile oraya, 3 aile oraya, 10 aile oraya gönderiyorlar. Böyle fakir insanlara yapıyorlar bu dönüşümü. 


Zengine başka, yoksula başka

İstanbul’un en eski gecekondu mahallelerinden biri olan Derbent, 2004’ten beri yıkım gündemiyle yaşıyor. İstanbul’un deprem riski açısından en güvenilir yerlerinden biri olan Derbent Mahallesi, İstanbul Büyükşehir Belediyesinin talebi üzerine Bakanlar Kurulu tarafından 24 Ocak 2013’te 6306 sayılı Afet Yasası kapsamına alınarak ‘riskli alan’ ilan edilmişti. Ancak ne hikmetse, riskli alanın kapsamı, mahallenin hemen yanı başındaki MESA Maslak lüks konutlarının başladığı yerde bitti.

DERBENT İÇİN AYRIMCI DÖNÜŞÜM

2004 yılından beri yıkım gündemiyle yaşayan Derbent’te yapılacak olan projenin detayları da ortaya çıktı. Mahalledeki 280 dönümlü alana lüks ve sosyal konutlar yapılacak. Mahallelinin de dava açarak itiraz ettiği proje hayata geçerse, mahalleyi tam bir ayrımcı dönüşüm bekliyor.

Çünkü, projeye göre, dışarıdan gelenlerin oturacağı 924 lüks daireye 100 dönümlük alan ayrılırken, Derbentlilerin oturacağı 1652 sosyal konutun bulunacağı alana ise sadece 77 dönüm ayrılıyor. Derbent sakinlerine 51-74 m2 arasında daireler verilecek, lüks konutlar ise 137-291 m2 büyüklüğünde olacak. Sosyal konutların tesis edileceği alanın yaklaşık 18 dönümlük kısmı ise, otobanın metrelerce altında kalıyor. Derbentliler, buraya yapılacak evlerin yaklaşık 4-5 katının yol seviyesinin altında kalacağını ve bu evlerde oturacakların güneş görmeyeceğini ifade ediyor.

PROJE SAHİBİ ŞAİBELİ

Projenin kendisi kadar, projeyi üstlenen firma da tartışmalı: Yorum inşaat. Bu firmanın sicili pek de parlak değil. Türkiye’yi sarsan 17 Aralık rüşvet ve yolsuzluk operasyonun inşaat sektörlerine yönelik yapılan ayağında Yorum İnşaatın Sahibi Osman Ağca da gözaltına alınmış, ardından serbest bırakılmıştı. Suçlamalar ise gırla. Tabi ki çoğu imar usulsüzlükleriyle ilgili. 

MAHALLELİNİN BURAYA YERLEŞMESİNİ İSTİYORLAR

Derbent'te yapılacak yıkımların ardından, vatandaşların geçici bir süre kalması için Ferahevler’de bulunan kurban kesim yeri arazisi üzerine  geçici konut alanı oluşturuldu. Geçici bir süre dediğimiz 5 yıl. Buraya prefabrik konteyner evler yapılıyor. Mahalleliler ise, bu konutlara “asla gitmeyeceğiz” diyor.


KENTSEL DÖNÜŞÜMÜN BİR DE BU YANLARI VAR

ÖLÜMLE SONUÇLANAN RANT YIKIMLARI
Ulus’ta Ankara Büyükşehir Belediyesi tarafından hayata geçirilen kentsel dönüşüm çalışmaları kapsamında yapılan yıkım esnasında, bir binanın yanındaki gecekondunun üzerine yıkılması sonucu bir vatandaş yaşamını kaybetmişti.
Tarihi bölgede yapılan yıkımlar ise kontrolsüz bir biçimde hâlâ devam ediyor. Şehir Plancıları Odası Ankara Şube Başkanı Orhan Sarıaltun, yıkımların kontrolsüz bir biçimde alelacele yapılmasını, “Tarihi bir bölge olan Ulus ve civarının rantı diğer bölgelerden daha çok” diyerek açıkladı.  Sarıaltun, bölgenin İsmetpaşa, Hıdırlıktepe mahalleleriyle birlikte kentsel dönüşüme tabi tutulduğunu, ancak belediyenin buraya dair hiçbir plan ve kararının olmadığını söyledi. Yıkım ve yapılacak kentsel dönüşüme ilişkin projelerin belediye meclis kararlarınca, yahut deklare edilen bir kararla belirlenmediğini ifade eden Sarıaltun, çalışmaların rastgele yapıldığını söyledi. Bölgenin kentsel dönüşüme ihtiyacı olduğunu belirten Sarıaltun, “Ancak bu bölgede iyileştirme ve daha iyi konutlar ortaya koymak için plan ve projeler geliştirilmesi gerekiyor. Yaşananların hepsi belediyenin alelade, gelişi güzel olarak giriştiği projelerden bir tanesidir” dedi. 

YIKIMLARDA ASBEST ZEHİRİ SAÇILIYOR

Kentsel dönüşüm kapsamında yapılan yıkımların bir başka boyutu daha var, o da asbest. Özellikle inşaat sektöründeki yalıtımlarda kullanılan asbest, ölümcül hastalıklara neden oluyor. Asbest, ısıya, aşınmaya ve kimyasal maddelere dayanıklı lifli yapıda bir mineral.
Türkiye’deki binaların hemen hemen hepsinde kullanılan asbest, sadece içinde yaşanırken değil binalar yıkılırken de tehdit oluşturuyor. Asbestli binaları yıkmadan önce asbestli maddelerin sökümünün gerçekleşmesi gerekiyor.  Örneğin Hollanda’da durum böyle. Asbestli binaların yıkımı sırasında çevrede yaşayan insanların 1 ay süreyle yıkım alanından uzaklaştırılıyor. Türkiye’de ise, ne bir yıkım yönetmeliği, ne de bir asbest prosedürü var. Bugüne kadar yıkılan binaların hiç birinde ise gerekli önlemler alınmadı. Üzstüne üstlük, yıkımlar toplu törenler eşliğinde, davul zurnayla gerçekleştirildi.

MAHALLE Mİ, ÜZERİNDE YAŞAYANLAR MI RİSKLİ?

Kentsel dönüşüm gerçekleştiği mahalleler genelde, geleneğinde direniş olan mahalleler. Derbent, Armutlu, Gazi, Kadifekale, Okmeydanı, Dikmen...
Haber yapmak için bu mahallere gittiğimizde, mahallede oturanların dikkat çektiği bir başka boyut da bu konu oluyor. Mahallerinin afet riskli bölge ilan edilmesini “Acaba bizim mahallemiz mi afet riskli, yoksa üzerinde yaşayan bizler mi riskliyiz?​” diyerek sorguluyorlar. Yazar Ayşe Hür de arkitera.com sitesinde çıkan röportajının bir bölümünde Diyarbakır ve Kürtler üzerinden verdiği örnekle, bu konuya dikkat çekiyor: “AKP de bir anlamda modern konutlar ve modern mahalleler yoluyla Kürt meselesini halledeceğini düşünüyor. Sosyolojik açıdan onlarca yıl sürecek dönüşümü toplu konut alanlarıyla çözme hayalindeler. Ama bu çözme pozitif bir anlamda değil. Yoksul Kürtleri geleneksel bağlarından koparıp, kentin merkezine veya iş alanlarına uzak bir yere hapsedip site yönetimi aracılığıyla devlete bağımlı hale getirme veya devlete minnettar bırakma yanı daha ağırlıklı.”
 

ÖNCEKİ HABER

Direnen asistan hekimler kazandı

SONRAKİ HABER

Gökçek’in gözü Portakal Çiçeği’nde

Sefer Selvi Karikatürleri
Evrensel Gazetesi Birinci Sayfa
Evrensel Ege Sayfaları
EVRENSEL EGE

Ege'den daha fazla haber, röportaj, mektup, analiz ve köşe yazısı...