26 Şubat 2014 20:53

Amatör ruhlu genç sanatçılar

Sahneyi sağdan soldan topladıkları suntaların üzerine yapmışlar. Atölyedeki dekorların, kullandıkları eşyaların hiçbirine para vermemişler. Milletin çöpe attıklarını toplamışlar, tamir etmişler ve onları kullanıyorlar

Amatör ruhlu genç sanatçılar
Paylaş

Mehmet Ali KALKAN
İstanbul Üniversitesi

Yeraltında gizli bir sığınak, insanların birbirinden güç alarak birlikte ürettikleri, paylaştıkları kolektif dayanışmanın yaşandığı bir yer; Atölye. Atölye’ye gittiğimizde bizi yeraltındaki gizli sığınaklarında, kafalarından bütün sorunları uzaklaştırarak toplum ve insanlık için bir şeyler üretmeye çalışan bir grup genç sanatçı arkadaş karşılıyor. Ve onlarla Atölye’yi nasıl kurduklarını, burada neler yaptıklarını, neler ürettiklerini, ne gibi zorluklarla karşılaştıklarını konuştuk.

İlk sözü alan Muhammed Karademir İstanbul Aydın Üniversitesi Konservatuvar Bölümü öğrencisi. Lise yıllarında tiyatro yapıyorlarmış, daha sonra bir şekilde tiyatrodan kopup kahvede batak oynayan gençler haline gelmişler. Ama sonra üç arkadaş bir araya gelerek bir şeyler yapmalı deyip bu depoyu kiralamışlar. Depoyu kiraladıklarında belli bir amaçları yokmuş ama daha sonra akıllarına sahne yapmak gelmiş. Sahneyi de sağdan soldan topladıkları suntaların üzerine yapmışlar. Atölyedeki dekorların, kullandıkları eşyaların hiçbirine para vermemişler. Milletin çöpe attıklarını toplamışlar, tamir etmişler ve onları kullanıyorlar.

IŞIKLANDIRMALAR YAĞ TENEKELERİNDEN

Ardından Alper Özgen söze giriyor. “Işıklandırmalarımız bile yağ tenekelerinden.” diyor. Atölye’deki asıl amaçları bağımsız bir yaşam alanı oluşturmakmış bu şekilde bir araya gelmişler. Boş vakitlerinde sağda solda kafelerde oturmak yerine burada kendi çaylarını demliyorlar, böylece dışarıda harcayacakları parayı atölyenin kirasını ödemek için kullanıyorlar ve daha çok atölyede zaman geçiriyorlar. Öncelikleri tiyatro ve bir estetik yaratarak kendilerini özgürce ifade ettikleri yer Atölye. Amatör bir yapı olduklarını söylüyor. Tiyatronun dışında sinema ve belgesel gösterimi yapıyorlar ve her Cuma da ritim atölyeleri var. Avcılar Belediyesi de dahil birçok belediye tiyatrosuyla çalıştığını ama burada daha mutlu olduğunu söylüyor Alper. Yeşilkent’te bir ortaokulda da tiyatro yapıyorlar. İmkan olursa hapishanede de tiyatro yapmak istediklerini ekliyor.

ATÖLYE DE KARAR KILDIK

Sözü alan Balaban ise sinemayla ilgileniyor ve sinemacı olmak istiyor. Emir vererek bunu yap onu yapma diyen oluşumlardan kaçmış. Atölye’de olma sebebi; insanların sahneye çıkarak nelerden rahatsız olduğunu rahatça söyleyebilmesi ve herkesin görüşünün farklı olmasına rağmen ortak bir yerde buluşup aynı dili konuşabilmeleri.

Son olarak konuşan Özge Yavuz, atöl-yenin adından bahsediyor. İlk geldiğinde atölyenin adı Parodi Sanat Topluluğu imiş. Sonra Atölye olarak değiştirmişler. Bir isme, sıfata ihtiyaç duymadıkları, amatörce bir şeyler yapılan bir ‘Atölye’ olarak kalmak istediklerini için Atölye’de karar kılmışlar.


 İLK ADIMIMIZ TİYATRO

ADEM Kömürcü ise Kazım Koyuncu’yu anıyor: “Ezildikten sonra hepimiz aynı şarabız, farklı dillerde konuşmamızın hiçbir önemi yok.” Atölye’de yaptıkları işten herkes zevk alıyormuş, oyun birinin içine sinmiyorsa o oyunu oynamıyorlarmış. Dünyanın değişmesi gerektiğini düşünüyorlar. Kendi bellediklerini oluşturabilmek için ilk adımları tiyatro. Dünyanın da bu yaşam alanı gibi değişebileceğini düşünüyorlar. Gezi de olan komün gibi burası da bizim küçük komünümüz diyor. Burada bir aile olmuşlar. Atölye’de yer alanlardan Selin’in annesi ile yaşadıklarını anlatıyor: “Buraya gelmişti bir kere, ‘Sen kimlerle takılıyorsun söyle bakayım.’ diye sormaya, sonra bizimle bir oyun oynadı.

ÖNCEKİ HABER

Güvenlikçilere kızdık, gittik sarıldık

SONRAKİ HABER

Uzaktan sahne

Sefer Selvi Karikatürleri
Evrensel Gazetesi Birinci Sayfa
Evrensel Ege Sayfaları
EVRENSEL EGE

Ege'den daha fazla haber, röportaj, mektup, analiz ve köşe yazısı...