Hrant inandıkları uğruna kalemiyle yürüdü
Antalya
Sermayenin egemen olduğu bir ülkede zordur gerçekleri yazmak ve yansıtmak. Hrant Dink ve Metin Göktepe gibi gazeteciler bu zoru başarmak üzere çıkmışlardı yola. Fakat kapitalizm koşullarında olan biteni halka anlatmanın ‘elbette’ bir bedeli vardı. Yoksa insanları nasıl susturabilecekler, ayakkabı kutuları için nasıl yer açabileceklerdi? İşte Hrant Dink de bu düzenin, devletin istediği şeyi yapmamış; sermayenin ve onun iş birlikçi medyasının tersine halktan, emekten, ezilenden yana bir politika izlemiştir.
2002 yılında bir konferansta yaptığı konuşmada Hrant “Ben Türk değilim Türkiyeliyim ve Ermeni’yim” dediği için “Türklüğü aşağılamak” suçlamasıyla hakkında dava açıldı ve üç yılla yargılandı. Bu saçma cezayı isteyenler, hep aynı şeyleri tekrarlayan koro, Hrant Dink’i anlamaktan aciz olan bu tuhaf zihniyet insanlık dersinden olduğu gibi ilkokulda okuma parçalarını takiben gelen ‘okuduğumuzu anladık mı ?’ dersinden de sınıfta kalmışlardır. Türkiye’de sıkılan kurşunlar altında can veren gazetecilerden biri olan Hrant Dink, bu ülkede inandığı uğruna kalemiyle yürümek isteyen, insana ırkından, dilinden, dininden daha fazla önem veren biri iken devletin de desteklediği hasta ruhlu insanlar tarafından katledildi.
Ermeniler seslerini Agos gazetesiyle, Hrant’la birlikte duyurdular. Onlar seslerini yükselttikçe devletin ayakkabı kutuları yönündeki endişeleri arttı.
Hrant Dink’in ve onun şahsında ezilenden, emekten yana olan tüm devrimci gazetecilerin katledilişi Türkiye tarihinin kara lekelerindendir. Ama farkında olmadıkları şey; Hrant Dink bugün sadece Ermenileri değil Türkiye’de ezilen tüm halkları temsil etmekte, nasıl susturulmaya çalışıldığımızı insanlara anlatmaktadır.
Ne yazık ki bu ülkede Hrant Dink, Metin Göktepe gibi etnik kimliği ve düşünceleri yüzünden katledilen insanlar var.
Evrensel'i Takip Et