Yeni paralel yapı bulundu
Dikran M. ZENGİNKUZUCU
Aslında Türkiye’de 100’ün üzerinde gazeteci tutuklu olmayacakmış da gazeteleri zor yaşayan, matbaa bulamayan, dağıtamayan azınlık gazeteleri hükümeti ve yargıyı manipüle ediyorlarmış… Aslında bu gazetecilerin KCK ile ilişkilendirilerek ya da devlete karşı suçlardan içeride tutulmalarına, TMK’nın kaldırılmamasına ve KCK tutuklularının özgür bırakılmamasına “Türklüğe hakaret” etti diye yargılanan, kamuoyu önünde linç edilen, sonunda da öldürülen Hrant Dink’in arkadaşları neden olmuş…
Recep Tayyip Erdoğan meydanlarda “Tek millet, tek bayrak, tek vatan, tek devlet” diye bağırdığı konuşmaların metnini de Varlık Vergisi ile malı mülkü ulusal sermayeye hortumlanmış, yetmemiş Aşkale’ye çalışma kamplarına gönderilmiş, 1950’lerde “vatandaş Türkçe konuş” kampanyalarında tacize uğramış, 1970–80’lerde sokakta ismi duyulmasın diye takma isim kullanmış Yahudiler, Rumlar ve Ermeniler yazmış olabilir…
Roboski’de bilerek yanlışlık (!) sonucu 34 kişiye bomba yağdıranlara da yanlış istihbaratı bir 24 Nisan günü askerde öldürülen Sevag’ın arkadaşları vermiş…
Meğerse Türkiye’de sendikal hakların önündeki engeller Ameleperver Cemiyeti’nin kuruluşunda ön safta yer alan Rumlar ve diğer azınlıklardan kaynaklanıyormuş…
VALİ AMCA
Sanki geçen yıl 1 Mayıs’ta işçi, emekçi, devrimci ve demokratların taleplerini Taksim’e taşımaları hükümeti rahatsız etmiyordu da Artin Dayday ile Müsü Movses bir gece Taksim’de kocaman bir çukur açtılar, Vali Amca da göstericileri çukura düşmekten kurtarmak için kafa-göz gaz bombası yağdırmak zorunda kaldı…
Meğerse temsili sistemi egemen ideolojinin temsilcilerine tahsis eden yüzde 10’luk seçim barajını aslında AKP kaldıracakmış da her seçimde barajı aşan ve Meclis’te temsil edilen Yahudi politikacılar engel olmuş. Hatta büyük tantana ile açıklanan “demokratikleşme paketi”nde az daha Başbakan barajın kaldırılacağını ve ‘milli irade’nin Meclis’e tam olarak yansıtılacağını kesin bir dille açıklıyormuş da “şöyle de olabilir, böyle de… hangisi işimize gelirse, bakarız…” şeklinde konuşmasına prompterı bozan Rum hacker grubu “#Rumhack” neden olmuş…
Aslında yumurta attı, pankart açtı diye öğrenciler 2 yıla yakın hapiste tutulmayacakmış da bu ülkede hâkim ve savcı olamayan Artin Ağparik engel olmuş…
Aslında bu ülkede her koya bir otel, ormanlık arazilere inşaat hiç yapılmıyormuş da bunu tek yapan Sivan Nişanyan’mış…
Gerçekte barış sürecini Karadeniz’de anlatmaya giden HDK heyetine Sinop ve Samsun’da yaşayan Rum delikanlılar saldırmışlar…
Aslında Kürt esnafların dükkânlarını, 6-7 Eylül’de dükkânları yağmalanan Rumlardan kurulu bir tim yakmış…
Türkiye’de Kürt köyleri boşaltılmayacakmış da 1930’larda, 40’larda, hatta 80-90’larda baskılarla Anadolu’da köylerini boşaltıp kaçmak zorunda kalan Ermeniler, Süryaniler komplo kurmuşlar…
Akyazı’da, Düzce’de ve diğer yerlerde göçmen yoksul mevsimlik işçilere, Bolu’da, Afyon’da ve diğer illerde Kürt öğrencilere yapılan saldırıların arkasında da hâlbuki 1934 Trakya olaylarında malı mülkü yağmalanmış, öldürülmüş, evinden kovulmuş Yahudi aileleri varmış…
Meğerse Sivas’ta 35 canın diri diri yakılmasının ardında büyük dedesi Sivas’ta bir kiliseye hapsedilip ateşe verilmiş, dedesi soykırımdan Müslüman olarak kurtulmuş, kendisi ise Ermeni olduğunu askerde komutanından öğrenmiş bir paralel kimlik varmış…
Meğerse Alevileri bugüne kadar sapkın olarak niteleyen, “bir mezhep değil kültürdür” diyen, meydanlarda yuhalatan 1915’de bir Alevi köyüne sığınarak kurtulan ve Güney Amerika’ya göç eden Mardiros’un ta kendisiymiş…
ERMENİ OLDUĞUNDAN!
Zaten Sabiha Gökçen de Ermeni olduğuna göre için Dersim katliamı da Ermeni paralel yapılanmasının uygulamasıydı…
Meğerse AKP aslında ÖYM’lerdeki olağandışı yargılama usullerine, delil yaratmalara izin vermeyecekmiş, ÖYM’leri toptan kaldıracakmış ve normal mahkemelerde yeniden yargılama yolunu açacakmış da Fenerbahçe’nin “sözde” şike davası da yeniden görülür diye Trabzonsporlu Rumlar engel olmuşlar…
Anadilde eğitim aslında Türkiye Cumhuriyeti’nin kuruluşundan beri tanınıyormuş da okullarını ancak Lozan gibi bir uluslararası sözleşmeye dayanarak zor zar açık tutan gayrimüslim azınlıklar ile bu haklarını geçen seneki Danıştay kararına kadar kullanamayan Süryaniler yüzünden uygulanamıyormuş…
Türkiye’de aslında LGBT hakları tanınıyor, cinsel kimlik ve yönelime karşı suçlar nefret suçları kapsamına alınıyordu da Apollon ve ‘in torunları engel oldular…
Aslında Başbakan’ın ve zamanın Adalet Bakanının bahsettiği “nefret suçları” düzenlemesinde etnik kimliğe atıfta bulunulmamasının ardında ismi bir küfür olarak kullanılan “Ermeniler” varmış…
Türkiye’de kültüre, tiyatroya her zaman sahip çıkılıyor, destekleniyordu da ah bir de Güllü Agop’lar, Çuhacıyan’lar olmayaydı…
AKP aslında yerel yönetimleri güçlendirmeyi, egemenliğin kullanılmasını merkezden yerele yaymayı, kamu işlerinin ve hizmetlerinin yerel düzeyde ve halkın doğrudan katılımıyla düzenlenmesini, halk meclislerini kurmayı, Avrupa Yerel Yönetimler Şartı’ndaki çekinceleri kaldırıp şartı uygulamayı ne kadar çok istiyor ama devlet bürokrasisinden, yargıdan dışlanmış ve ancak geçen dönem bir Süryani milletvekili girebilen Parlamento’da 1960’dan beri temsil olanağı bulamayan fakat yoğun yaşadığı yerlerde yerel yönetimlere zaman zaman sesini duyurabilen azınlıklar engelliyor…
Türkiye’de ormanlık alanlar talan edilmiyor, inşaya açılamıyor da 1600 yıllık Mor Gabriel bunu ihlal ediyordu…
AKP Anayasa’dan “Türk vatandaşı” ibaresini kaldırıyormuş da “bizi yalnız Türk diye çağırın” diyen azınlık lobilerinin kurduğu baskı engelliyormuş…
Aslında AKP Hükümeti Suriye’de İslamcı unsurları beslemeyecekmiş de iç savaşta yakınlarını, mallarını, mülklerini kaybedip mülteci durumuna düşen Süryani ve Ermeniler onları yanlış yönlendirmişler…
Ülkede siyasilerin, Kürt yurtseverlerin, devrimcilerin, demokratları, öğrencilerin fişlenmesini çocukları daha doğar doğmaz “soy kodu” ile fişlenen Rum, Ermeni, Yahudi ve Süryaniler sağlıyormuş…
* Yrd. Doç. Dr., Nişantaşı Üniversitesi, İİSBF.
Evrensel'i Takip Et