12 Ocak 2014 06:00

Haziran’da oyunlara ve metinlere sığındık

Kumbaracı50’de ‘Altıdan Sonra Tiyatro’ oyunuyla karşımıza çıkan Sevinç Erbulak’la tiyatrodan Gezi'ye, memleket meselelerinden gelecek tahayyüllerine uzanan bir sohbet gerçekleştirdik. Twitter bio’sunda “Çapulcu çapulcunun halinden anlar” diyor Erbulak, biraz da buna güvenerek sorduk “keskin” sorularımızı...

Haziran’da oyunlara ve metinlere sığındık
Paylaş

Özgür ÖZGÜLGÜN

Kumbaracı50’de ‘Altıdan Sonra Tiyatro’ oyunuyla karşımıza çıkan Sevinç Erbulak’la tiyatrodan Gezi'ye, memleket meselelerinden gelecek tahayyüllerine uzanan bir sohbet gerçekleştirdik. Twitter bio’sunda “Çapulcu çapulcunun halinden anlar” diyor Erbulak, biraz da buna güvenerek sorduk “keskin” sorularımızı...

Bu sene özel tiyatrolardasın. Özel tiyatrolar, devlet yardımsızlığı, iktidara göre ahlaka ayrılık... Neler oluyor tiyatrolarda?
Özel bir seçim değil aslında. 22 sezondur büyük keyifle sahnelerinde oynadığım Şehir Tiyatrosu’nda bu sezon oyunum yok. Bu mola bana çok iyi gelecek diye düşünürken seyircisi olmayı çok sevdiğim Kumbaracı50’den bir oyun teklifi geldi... Ben de işaretleri takip ettim hepsi bu. Kumbaracı50 kendimi yeniden öğrenci hissettiğim bir tiyatro. Bir daha ne zaman sahneye çıkacağımı bilmediğim meslektaşlarımla aynı sahnedeyim şimdi. Sen de çok iyi bilirsin ki bizim mesleğimizde her zaman için sevdiklerinizle aynı sahnede buluşamazsınız. Kumbaracı50’ye giden işaretleri biraz da bu sebeple, bir daha olmazsa üzülürüm diye çok dikkatli takip ettim. Şu an ikinci oyunumun provasındayım. İnsan bazen aldığı kararların doğruluğunu sonradan tartar ya, aynen öyle hissediyorum şu an.

Alternatif tiyatrodan biri olarak Haziran ayında başlayan Gezi sürecini nasıl değerlendiriyorsun?
Ben sadece geçen mayıstan beri oyuncu olarak içerideyim. O güne kadar seyirci koltuklarındaydım. Değerlendirme konusuna gelirsek... Alternatif tiyatrolar sadece oyun oynamıyor. Yazarlık atölyeleri, çocuklara drama kampları, resim atölyeleri ve provalarla da yetinilmiyor artık bu tiyatrolarda. Bir sürü kampanyaya da ön ayak olunuyor. Van’a koliler hazırlandı geçen hafta. Gezi olayları sırasında “Makarnamız, Wİ-Fİ’miz sohbetimiz var, kapımız açık” tweet’leri atıldı anbean. Seyirci alternatif tiyatroların zaten sahip olduğu özelliği daha yakından fark etti diye düşünüyorum. Oyunlara, metinlere, atölyelere, binalara sığındık haziranda.

Sosyal medyada direnişin kadın hali gibisin. Her şey ağaca sahip çıkmakla mı başladı?
Ağaç bir simge. Her şey “İstediğim gibi olmak istiyorum. Bir başkası olmamı isteyen sana bunu anlatacağım” demekle başladı.

Oyunculuğunun yüzde 50’sini evde mi tutuyorsun?
Yüzde yüzünü sahneye salıyorum. Yerinde duramıyor şu sıralar çünkü. Evde milyonlarım var ama hep bağış için yani sakın yanlış anlama değişik ebatlarda kutularda duruyor.

HAYATA DAHA UMUTLU DEVAM EDİYORUM

Televizyon izlemeyen bir kuşağın oyuncususun. Uzun süredir de dizilerde yoksun. Gezi sonrası yeni biri olarak mı başladın hayata?
Çok yeni biri olarak başlamadım ama daha umutlu biri olarak devam ediyorum hayata. Kızımı düşünüyorum, onu ve arkadaşlarını nasıl bir geleceğin beklediğini düşünüyorum. Tam karamsarlığa kapılacağım aklıma Gezi geliyor, ağaçlar gibi yeşeriyorum.

Haziran’da ne yaptın, anlatsana...
Olaylar başladığında şehir değildim. Önce anlamadım, akıl sınırlarımı zorladı. İnsanın insana yapabileceklerini bilmeme rağmen anlamakta zorlandığım çok fazla şey oldu. Hem iyi hem kötü anlamda. Acayip insanlar tanıdım, arkadaşlıklarımla yüzleştim. Canım çok yandı bazılarına. Biz açık tiyatroda sığınılacak mekan, olaysız sokak adresi verirken, sosyal medyada klibin yayınlayan, yeni ayakkabısının fotoğrafını çekip yollayan arkadaşlarım oldu. Haziranda ben en çok “şaşırdım” diyebilirim.

Penguen medya veya Gezi sürecinde medya dendiğinde ne geliyor aklına?

Gezi sürecinde medya mı? Medya bir harikaydı dostum! Şimdi de harikalar. Destan yazıyorlar bence. Yazamamanın, kul olmanın destanını yazıyorlar. Penguen müthiş bir simge oldu. Babam olsaydı neler çizebileceğini düşünüyorum. Mizah zaten dünyadaki en güçlü “tek” silah olmalı. Gülüyoruz ağlanacak halimize ama güzel günler geldiğinde elimizde çocuklarımıza değeri ölçülemeyecek mizahtan bir şato kalacak.

Forumlar sence miadını doldurdu mu?
Londra’da Speaker’s Corner var Hyde Park’ta. İnsanların ne hakkında konuşmak istiyorlarsa konuşabildikleri bir köşe... Bizde de böyle bir özgür konuşma alanı olana kadar hiçbir forum miadını doldurmaz.  

DEMOKRASİNİN ANLAMI HAYAT BULSUN YETER

Artık biz de varız diyebiliyor musun?
Hep vardık. Farklılıklar hep vardı. Farkındaydık, saygılıydık. Aynı saygıyı beklediğimizi duyurduğumuzu düşünüyorum ama iktidar o kadar tahammülsüz ki bizim konuşmamızdan ne anlıyor, onu dinleyene sormak gerek. Karşısındaki konuşurken susabilen bir iktidar olduğunda sorarız.

Başka bir demokrasi mümkün mü? Yeni demokrasinin veya başka demokrasinin sanat karşılığı nedir?
Demokrasinin anlamı hayat bulsun yeter. Başka demokrasi ne ki? Boşalan demokrasinin içi dolsun ama banknotlarla değil insanla. Sanata gelince sanat hep muhalif olacak. Biz vardık, yaşadık, yaşarken böyle oldu diyecek. Sanat hep sonraya kalmak içindir, ucube değil yani, boru değil! O kadar sonsuz ki sanat yapıtları onunla aşık atmaya kalkana çok üzülüyorum. Oscar Wilde söylemiş; “Hepimiz aynı çöplüğün içerisindeyiz. Sadece bazılarımız yıldızlara bakıyor.” Yıldızlara bakan heykelleri, tiyatro oyunlarını, besteleri, bugünden sonra yaratılacak olan her şeyi rahat bırakmalı çünkü yapıtlar ölümsüz, insan ölümlü.

Sen de ülkenin sinirlenince güzel olduğunu düşünenlerden misin?
Sinirlenmek kötüdür derler ama ülke bir sinirlendi, ben uzaktaydım olduğum yerden baktım acayip güzel görünüyordu.

Senin için de “bu daha başlangıç” mı?
Devam!

Ve sonuç, istediğin hayat, beklediğin sanat mı?
İstediğim insan gibi yaşamak. Beklediğim farklılıkları tehdit olarak algılamayan bir yeni tür. Gelecekler bence yakında.


KISA KISA...

Çarşı: Yeni aşkım.
Kırmızılı kadın: İnsan.
Talcid Man: İnsan.
RedHack: İyi ki varlar.
Duran Adam: Ah! Müthişti. Keşke daha uzun durabilseydi.
Biber gazı: Bir harika!
Gezi Parkı: Açık mı?

ÖNCEKİ HABER

Ece Temelkuran’da Araplar, Kadın ve Ütopya

SONRAKİ HABER

Bülent Habora: Başmusahip Sokağı’ndan Palmiyealtı’na

Sefer Selvi Karikatürleri
Evrensel Gazetesi Birinci Sayfa
Evrensel Ege Sayfaları
EVRENSEL EGE

Ege'den daha fazla haber, röportaj, mektup, analiz ve köşe yazısı...