18 Kasım 2013 19:23

Dışı boyalı içi zulüm dolu barınaklar

Her yerel seçim öncesinde, hayvanseverler ve hayvan hakları savunucuları adaylara gidip birtakım taahhütnameler imzalatıyor, onlardan hayvanları korumalarını ve hayvan haklarına saygılı olmalarını talep ediyor. Özellikle kentlerdeki adaylar, hayvan haklarının ya da “hayvana saygı”nın ne kadar prim yaptığını gözlemledikçe hayvanlar için iki söz söylemeyi önemli görüyor, bu şekilde hayvandan taraf olan kimselerin oyunu alabilir çünkü. Ama sadece vaat olarak kalan sözlere tanık oluyoruz çoğunlukla, hayvana yararı dokunacak başka hiçbir şey yapılmıyor, çünkü hayvanlardan alabilecekleri bir oy yok.

Dışı boyalı içi zulüm dolu barınaklar
Paylaş

Burak ÖZGÜNER*

Her yerel seçim öncesinde, hayvanseverler ve hayvan hakları savunucuları adaylara gidip birtakım taahhütnameler imzalatıyor, onlardan hayvanları korumalarını ve hayvan haklarına saygılı olmalarını talep ediyor. Özellikle kentlerdeki adaylar, hayvan haklarının ya da “hayvana saygı”nın ne kadar prim yaptığını gözlemledikçe hayvanlar için iki söz söylemeyi önemli görüyor, bu şekilde hayvandan taraf olan kimselerin oyunu alabilir çünkü. Ama sadece vaat olarak kalan sözlere tanık oluyoruz çoğunlukla, hayvana yararı dokunacak başka hiçbir şey yapılmıyor, çünkü hayvanlardan alabilecekleri bir oy yok.
Seçilenlerin yaptıkları ise bu taahhütnameleri imzalamalarının ne büyük yalan olduğunu gösteriyor. Hayvanları dışı boyalı, içi zulüm dolu barınaklara hapsederek onları ya vitrin malzemesi olarak kullanıyor ya da steril sokaklar yaratmak amacıyla sokak hayvanlarının kökünü kurutmak için ihaleler açıp yeni rant kapıları doğuruyor. Neticede hayvanlar ya sokakta ölüyor, ya barınakta aç-susuz bir şekilde hapsediliyor, ya da kuş uçmaz, kervan göçmez ormanlık, dağlık alanlara sürgün ediliyor. Belediye başkanları, sadece 4 Ekim Dünya Hayvanlar Günü’nde sokaklarda veya kendilerine ait barınaklarda hayvanların başını okşayıp poz vererek ya da çocukları barınaklara çağırıp etkinlik düzenlemekle hayvan haklarını korumuyor, kendi reklamlarını yapıyor.
Türkiye’de mevcut belediyecilik anlayışı hayvanları birer “sorun odağı” olarak görüyor, insan-hayvan-doğa demeden hak temelli bir çözüm önerisi üretmek yerine sorunun kaynağını ortadan kaldırdığını düşünerek hareket etmeyi seçiyor. Nasıl ki yoksullaştırılmış bir aileye kömür yardımı yaparak onun sahip olduğu doğal ve sosyal hakların gelişimine katkı sağlanmıyor ve bu yolla yoksullaştırma politikası devam ettiriliyorsa sokak hayvanlarını da kısırlaştırarak ya da sürgün ederek bir çözüm sağlanmış olmuyor. Aksine çok ciddi hak ihlâlleri (sakatlanmalar, ölümler, sonu ölüme varan hastalıklar, hak gaspları vs.) ile karşılaşıyoruz.

ESKİNİN İTLAFI, ŞİMDİNİN TOPLAMA EKİBİ
Türkiye, Evrensel Hayvan Hakları Beyannamesi’ne taraf bir devlet, ancak ne yerel yönetimler ne de devlet, hayvan haklarını gözetiyor. Aksine yaptığı akıl almaz uygulamalar nedeniyle hakları yok sayıyor, gaspediyor, kısırlaştırma adı altında soykırım uyguluyor. Bu tablo karşısında, yerel yönetimlerden hayvanlara dair hiçbir beklentimiz yok. Önce hayvana olan bakış açısı değişmeli ki bu da oldukça zor bir süreç.
Yerel yönetimlerin hayvan hakları bağlamında herhangi bir çalışma ya da projesini görebilmiş değiliz, böyle bir çalışmayı beklemek de saflık olur kanımca. Bünyelerinde neredeyse yüz yıldan fazla bir süredir, hayvanları imha etmek üzere “itlaf ekibi” barındıran bir devlet kurumu, tabii ki hayvan hakkını gözetemez, gözetmeyi bırakın bu hak onun umrunda olmaz. Dünün “itlaf ekibi” bugünün “toplama ekibi” oldu. Hayvana istenmeyen varlık, sorun odağı, çöp muamelesi yapan bir zihniyet, bugün yasaların da yardımı ile yasal katliamlar yapıyor.
Politikacılar hayvanı rant, vitrin malzemesi yapadursun biz kendi imkânlarımızı yaratarak hayvanlara daha iyi bir yaşam sunmaya devam edeceğiz çünkü bir soykırımcı, tacir ile masaya oturup uzlaşmaya çalışmak katil ile işbirliği anlamına gelir ki bunun ne gibi ölümcül sonuçlar doğurduğunu geçmişten ders çıkaran hayvanseverler çok iyi bilir.
(*) Yeryüzüne Özgürlük Derneği

HAYVAN BARINAKLARI TOPLAMA KAMPI GİBİ
2004 yılında 5199 sayılı Hayvanları Koruma Kanununun yasalaşması ile her belediyeye geçici bakımevi kurma zorunluluğu getirildi. Bu yasa ile devlet de özellikle “evcil” hayvanlara karşı yükümlü kılınmış oldu. Ancak pratikte devlet ve yerel yönetimler, bu yükümlülüğü hayvanların aleyhinde kullanıyor: Devlet barınakları birer temerküz kampı, kısırlaştırma merkezleri seri üretim mantığıyla çalışan birer soykırım merkezi haline dönüştü. Vatandaşın, sesinden ya da varlığından rahatsız olduğu sokak köpekleri, sadece bir telefon edilerek yıllardır yaşamakta olduğu sokaktan uyuşturucu tüfekler, boyun kancaları ile toplanıp adına “geçici bakımevi” denilen toplama kamplarına gönderiliyor; yavru, yaşlı, hasta olduğuna bakılmaksızın yakalanan her hayvan kısırlaştırılıyor. Hayvanları Koruma Kanunu henüz taslak halinde iken, devlete baskı yapan hayvanseverler, sokak hayvanları için zorunlu kısırlaştırma maddesini yasa taslağına geçirdi ve bugün tam anlamıyla hayvansever destekli, yasal bir soykırım uygulanıyor sokak hayvanlarına, bizzat devlet eliyle…

SİRKLERİ YASAKLAYARAK BAŞLAYABİLİRLER
Sirklerde zorla çalıştırılan hayvanlar, dayak, işkence, açlık-susuzluk ile insanları eğlendirmek için son derece zalim bir süreçten geçerek eğitiliyor. Bu gerçek bilinmesine rağmen, belediyeler, seçmenini memnun etmek, eğlendirmek için hayvanlı sirkleri ilçelerine davet ediyor. Melih Gökçek gibileri çıkıp “Ne yapıyorlar oradaki hayvanlara, eziyet mi ediyorlar, hayvanlar çıkıp gösteri yapıyor ne var bunda” diyebiliyor. Bir canlıya eziyet eden, onun haklarını yok sayan, ona sistematik şiddet uygulayan ve onu esaret altında tutan bir ticarethanenin, insanları eğlendirmesi için davet edilmesi, aslında yerel yönetimlerin hayvana olan bakış açısını çok iyi yansıtıyor. Her belediyenin, meclis kararı ile hayvanlı sirkleri ilçe ve il sınırına sokmaması gerek. Eğer hayvan haklarını önemsediklerini iddia ediyorlarsa ilk önce bu en basit kararı alsınlar, gerisi gelir…
 

ÖNCEKİ HABER

19 yaşındaki işçi iş cinayetinde yaşamını yitirdi

SONRAKİ HABER

Yaşlılık=Muhtaçlık olmamalı

Sefer Selvi Karikatürleri
Evrensel Gazetesi Birinci Sayfa
Evrensel Ege Sayfaları
EVRENSEL EGE

Ege'den daha fazla haber, röportaj, mektup, analiz ve köşe yazısı...