Dostlarımı yemiyorum!
Ceylan Ertem
“Şimdi sana huzur içinde bakabilirim; artık seni yemiyorum"
Kafka
Benim babam tavukçuluk yapıyor. Dedemin babası, dedem, amcam, babam... Aslında babam futbolcuymuş ancak dedem aile geleneğini sürdürmesini istemiş. Ailemde herkes ete çok düşkündür. Özellikle çocukluğumda maddi durumumuz yerindeydi ve et sofradan eksik olmazdı. Ben de bu gelenekle büyüdüm.
Bundan 8 yıl öncesine dek etsiz tek bir günüm geçmezdi. Bir gece televizyonda bir belgesel seyrediyordum ve gördüklerime inanamadım. ‘Bir inek soframıza gelmeden önce nasıl öldürülüyor, parçalanıyor’ görüntüleriydi seyrettiğim.
Kanım dondu.
Elbette biliyordum "et" dediğimiz şeyin çeşitli kara ve deniz hayvanlarının parçaları olduğunu. Ancak ekmeğin arasındayken veyahut biçimli kesilmiş, pişirilmiş, üzeri soslanmış halleriyle tabağımızdayken, sanki onlar hayvan değiller gibi hissederiz ne tuhaf öyle değil mi? O vahşi görüntüler bu gerçekle beni yüz yüze getirmişti. Hemen televizyonu kapadım. Düşündüm. Ve o geceden beri 8 yıldır "hayvan" yemiyorum.
Vejetaryenlik konusunda hayvan yiyen arkadaşlarıma karşı saygılı ve nazik olmaya çalışıyorum, bazen uzun sohbetler ediyorum, bazen geri çekiliyorum. Ancak eğer Türkiye'de vejetaryen ya da vegan'sanız sizinle alay edilecek, eleştirileceksiniz, bu tercihinizden vazgeçirilmeye çalışanlarla mücadele edeceksiniz, haberiniz olmadan yemeğinize et suyu ya da et katılacak, hatta anneniz gözyaşı bile dökecek, babanız azarlayacak (: Bir restoran ya da büfeye gittiğinizde "Etsiz ne yiyebilirim, vejetaryenim" dediğinizde "sucuk verelim abla, tavuk döner..." gibi sorular ve tekliflerle karşılaşacak bazen kızacak bazen gtaryen, üleceksiniz. Herkes sizin uzun yaşayamayacağınızı, sağlığınızı tehlikeye attığınızı, hatta erken yaşta bunayacağınızı söyleyecek. "O zaman marul da yeme, o da canlı yazık değil mi" gibi -düşük zeka ve bilgi seviyesi- kaynaklı tacizlere de hazırlıklı olun :)
Çok yerde okuyamayacağınız vejetaryen ya da vegan beslenmenin yararları ile ilgili birkaç cümle paylaşayım sizlerle;
Vejetaryenlerin kolesterol seviyesi et yiyenlere göre çok düsüktür ve kalp rahatsızlıkları çok nadir görülür. Geçmişi 1920’lere kadar dayanan çok sayıda araştırma vejetaryenlerin tansiyonlarının, diğerlerine oranla daha düşük olduğunu göstermiştir. Şeker hastalığı üzerine yapılan son araştırmalar, sadece bitkisel besinlerde bulunan kompleks karbonhidratlar yönünden zengin ve yağ oranı düşük diyet reçetelerinin diyabeti kontrol altında tutmak için en uygun beslenme şekli oldugunu göstermiştir. Vejetaryen beslenmenin kanseri önleyici etkisi vardır. Vejetaryenler üzerine yapılan bir araştırma, kanser yüzünden ölüm oranının genel nüfusa oranla çok düşük olduğunu göstermiştir. Vejetaryen metabolizmasi daha az böbrek taşı ve safra kesesi taşı oluşturmaktadır. Buraya sığdıramayacağım daha çok yararı var bu beslenme şeklinin. Yani annelerinizin kaygıları boşuna :)
Burada bizim aslında etobur olmadığımız ile ilgili, dini yönden, fiziksel ve psikolojik açıdan birçok öneri/açıklama/bilgi sıralayabilirim. Ancak yapmayacağım. Önünüzde internet kocaman bir dünya olarak durmakta, binlerce video ve yazı elinizin altında, haydi araştırın, seyredin, okuyun. Öğrendikleriniz sizi çok şaşırtacak, eminim. Çünkü şimdiye dek öğretilenler aslında yalan. Aslında reklamcıların, bazı doktorların, büyük şirketlerin, politikacıların tuzağına düşürüldük. Çok yazık.
Benim bu yazıyla beslenme şeklinizi değiştirmek ya da sizi birtakım diyetlere ikna etmeye çalıştığımı düşünmeyin. Özellikle altını çizmek istediğim; "vicdan" güdüsü.
Hayvanlar olmasaydı bu dünya yaşanmaz olurdu. Bundan hepimiz oldukça eminiz öyle değil mi? Kedi ve köpekleri ne kadar sevip koruduğunuzu biliyorum. İnekleri, koyunları, kuzuları, tavukları... gördüğünüzde, okşadığınızda içinizin nasıl huzurla dolduğunu, onların gözlerine bakınca nasıl rahatladığınızı ve sevgi hissettiğinizi de biliyorum. Kanıtlanmış bir bilgi daha; İnsanlar, eti şu 4 sebeple tüketiyor; Alışkanlık, gelenek, kolaylık ve tat. Tüm bunlardan vazgeçemiyor musunuz? Peki. Dünyada uygulanan ve işe yarayan bir diyet var, belki haberdarsınız. Her pazartesi yapacağınız 'Etsiz Pazartesi' rejimine başlamaya ne dersiniz? Sadece bir gün et yemeyi bırakmanın ne kadar önemli olduğuna inanamazsınız. Üstelik kendi sağlığınız için, doğa için... Ama en önemlisi hayvanların özgürleşmesi için.
Çünkü adalet, özgürlük ve barış taleplerimiz, direnişimiz sadece insan içinse çok yazık.
Hayvanlar tüm masumiyetleriyle bizden daha çok hakediyor güzellikleri, iyilikleri, korunmayı ve sevgiyi...
Hayvan hakları haftası. Kürkleri için katledilen, tecavüze uğrayan, deneylerde kullanılan, sirklerde oynatılan, hayvanat bahçelerinde hapsolan ve hazlarımız için öldürdüğümüz can dostlarımız için sadece bir hafta değil, ömrümüzü adamalıyız. Gelin, yarından itibaren karar alın ve Etsiz Pazartesi'ye başlayın.
Herkes değişebilir. Çocuksu hislerinize geri dönebilirsiniz. Çocukken hepimiz tüm hayvanları severdik. Büyürken bir şeyler değişti. Nasıl oldu biliyorsunuz. Buna meydan okumak elinizde.
Size bu değişim sürecinizde yardım edecek birkaç kitap önerim olacak;
"Hayvan Özgürleşmesi "Peter Singer , "Hayvan Haklarına Giriş (Çocuğunuz mu Köpeğiniz mi?)", Gary L. Francione, "Hayvan Yemek" Jonathan Safran Foer.
Ve yazıya Hayvan Hakları Aktivisti Gary Yourofsky’nin cümleleri ile son veriyorum:
İnsancıl kesim diye bir şeyin olduğuna gerçekten inanıyor musunuz?
Sizce "insancıl"ın tanımı nedir?
İnsancıl tecavüz diye bir şeyin varlığına inanıyor musunuz peki?
İnsancıl çocuk tacizi?
İnsancıl kölelik?
İnsancıl soykırım?
Size göre soykırımın tanımı nedir?
İnsanların topluca katledilmesi mi? Yoksa masum varlıkların topluca katledilmesi mi?
Ben masumların katledilmesi olduğunu düşünüyorum.
Bu da bizi en büyük soykırım katliamına getiriyor; her yıl sadece Amerika'da 10 milyar kara hayvanı, 18 milyar deniz canlısını öldürüyoruz.
Sağlık, hayatta kalma, nefsi müdafa nedenleriyle değil.
'Barış, Aşk, Sevgi, Günışığı' tişörtü giymek, arabanıza 'bir arada varolmak' etiketi yapıştırmak harekete geçmek değildir...
Siyasi ve dini dogmalar aksini iddia etse de; hayvanlar bize ait değildir.
Onlar eşya ya da mal değildir.
Hissetmek ve düşünmekten aciz yaratıklar değildir.
Televizyon reklamlarında insanları şarkı söyleyip dans ederken, tofu, ahududu, soya filizi, mantar yerken görüyor muyuz?
Hayvan istismarcıları muazzam bir propaganda yapıyorlar.
Bunları televizyonlarda göremezsiniz.
Bunun yerine ne görüyoruz?
DAHA FAZLA ET YİYİN!
Sonra kanser ilaçları reklamları, kalp ilaçları, enerji içecekleri...
Sizi de, hayvanları da öldürüyorlar.....
Köle, sahip, menfaat, kurban insan ırkına özgü mü?
Bu gaddarlıkların yegane kurbanları zenciler, yahudiler, çocuklar, kadınlar mı?
Peki inekler köleleştirilmedi mi?
Sizi dininizden koparmaya da çalışmıyorum.
Hiçbir din et yemeyi emretmez.
Dinlerdeki altın kural; “Size nasıl davranılmasını istiyorsanız başkalarına da öyle davranın.”
Ve 'başkaları' kategorisine hayvanlar da giriyor...
Tüm dinlerde en çok gözardı edilen söz ise; “ÖLDÜRMEYECEKSİN”
G.Yourofsky
* Şarkıcı/Söz Yazarı
Evrensel'i Takip Et