Başbakan iş var diyor ama iş yok
Ben yaklaşık 4 yıldır aynı fabrikada çalışmaktayım. Çalıştığım fabrika dünyaca ünlü bir marka. Çalışma koşulları açısından bakıldığında her şey kağıt üzerinde düzgün, fakat aldığımız ücret ve çalışma politikası anlamında diğer fabrikalar gibi sınıfta kalır.
Ben bu süreçte gerek Gezi Parkı ve gerekse ülkenin koşullarına baktığımda; gerçekten işçiler ve emekçiler işlerine daha sıkı sarılmalı. İşsizlik Başbakanın konuştuğu gibi değil. İstanbul’da iş bulmak bugün açısından gerçekten zor.
Oysa ki aslında Başbakan İstanbul’da her alanda iş var diyor. Fakat tüm büyük fabrikalar ya taşındılar ya da çalıştığım fabrika gibi taşınacaklar. Artık iş bulmak alış-veriş merkezlerinin temizlik işçileri olmaktan öte geçmez. Çünkü büyük fabrikalar ya Gebze ya da Çatalca ve Çerkezköy tarafına taşınıyorlar. Bu da işçi ve emekçilerin İstanbul’u boşaltmaları ve zenginlere terk edilmesi anlamına geliyor.
Yine, sayın Başbakan daha seçilmeden önce asgari ücreti en az 1000 TL yapacağız demişti. Ancak şimdiye kadar ne Asgari Ücret Belirleme Komisyonu toplantılarından ne de Toplu Ücret Belirleme Komisyonu toplantılarından, maalesef böyle bir karar çıkmamıştır.
Oysa işçi ve emekçiler açlık sınırının altında yaşamaktalar. Açlık sınırının altında yaşayan işçiler tabi ki ülkedeki karmaşayı anlayamaz ve idrak edemezler. Zaten yandaş medya da doğru haber yapmayınca işçiler doğruyu göremez ve düşünemez halde olurlar. Çünkü işçi ve emekçiler sürekli kazandıkları ve giderleri üzerinde hesap yapmaktadırlar. Çok acıdır ki işçi ve emekçiler bugün işlerinden kafalarını kaldırıp siyaseti takip edecek konumda değiller. Çünkü hepsi ya bankaya, kredi kartına ya da ev sahibine borçlular.
Özellikle yaz dönemi olduğunda işlerin azalması ve gerçek anlamda sendikaların işçileri bilinçlendirmemesi ve eğitim vermemesinden kaynaklı işçi, emekçiler kapısını çalacak, sıkıntısını anlatacak kimseyi bulamamaktadırlar.
Burada işçilerin sendikalara ve eğitime gerçekten ihtiyacı olduğu ve işçilerin, emekçilerin kardeşçe aynı masada yemek yedikleri ve aynı işi yaptıkları hatırlanarak güçlerinin de emekten, alın terinden geldiğini belirtmek gerekir.
Sendikaları zorlamalı, hatta sendikalara baskı yapmalıyız. İşçiler artık emeklerinin karşılığını tıpkı Taksim Gezi Parkı’ndaki gibi direnerek kazanmalıdırlar ve haykırarak istemelidirler.
*Güneşli/İstanbul
Evrensel'i Takip Et