Ordu devrime engel oldu
Şu anda ordunun müdahalesinin Mısır’daki mücadelenin doğasını değiştirip değiştirmeyeceğini bilmiyoruz. Eğer Mısırlılar, Mursi’yi sonuna kadar kendi güçleriyle devirseler daha farklı bir güç ortaya çıkardı. Ve bu ortaya çıkan güç tüm bölgeyi etkilerdi.
Şüphesiz ki kitlelerin Mursi karşıtı ayaklanmaya hakları vardı. Mursi hükümeti düştü, çünkü Fransız Devrimi’nde söylenen meşhur cümle gibi: “Devrimi yarısına kadar yapanlar kendi mezarlarını kazarlar.”
MK ESKİ SİSTEMİ KORUMAYA ALDI
Müslüman Kardeşler (MK), Mısır’ın egemen sınıfları tarafından satın alınmıştır. Ve yönetimde kaldığı süre boyunca gücünü egemen sınıfları memnun etmek için kullanmıştır. MK yönetimi iktidarda olduğu süre boyunca içinde bulunduğu sistemi demokratikleştirmek için adım atmamıştır. Aynı şekilde MK işçilerin örgütlenmesini sağlamak ve yoksulluğu gidermek için hiç çaba sarf etmemişlerdir. Her şeyden önce Müslüman Kardeşler eski sistemi korumaya almıştır.
Fakat bu yaşanan şerefli bir darbe değildir. Bu hareket, yaşanan ayaklanmayı geri çekmiştir. Guardian’dan Jack Shenker’ın de söylediği gibi: “Caddeleri ve sokakları dolduran kitleler mevcut sistemi devrimci bir dalgayla kuşatmıştır, fakat ordu bir anda ortaya çıkıp bu süreci durdurmuştur. Yani ordu devrime önderlik etmemiş, onu durdurmuştur.”
ORDU DEVRİMCİ DALGADAN KORKTU
Devrimin tohumlarının atıldığı ilk süreçte, ordu ortaya çıkmış ve Mübarek dönemini sonlandırmıştı. Çünkü ordu yaratılan devrimci dalganın kendilerini etkilemesinden korkmuştu. Bilhassa halk hareketinin kendi hareketlerini kısıtlayacağından ve eskisi gibi hareket edemeyeceğinden korkmuştu. Bugün ordu Mursi’yi devirmiş gibi davranmaktadır. Böyle davranmaktadır çünkü bu büyük halk hareketinin kendi varlığını tehdit etmesini engellemek istemiştir. Bu önceden hazırlanmış bir darbeydi. Bu darbenin yapılmasında Mursi çok küçük bir nedeni oluşturuyordu. Asıl hazırlık yapılan halkın giderek büyüyen tepkisinin orduya bir tehdit oluşturmadan engellenmesi sağlandı.
TAHRİR MEYDANI’NDA DOLAŞAN PARADOKS
Bu paradoks şimdilerde Tahrir Meydanı’nda kutlama yapanlarının aklının bir köşesinde duruyor. Kutlamalar esnasında bir adam birden bağırıyor. “Bir dakika, bizler nasıl olurda Maspero’yu, Muhammet Mahmut’u, Abaseya’yı unutabiliriz. Son kez politik gücü ellerine aldıklarında, bizlerin başlattığı hareketi engellemek için ne yaptıklarını nasıl unuttunuz?”
Mısır’da halk ilk başta Mübarek’ten kurtulmanın kendileri için yeterli olacağını düşünmüştü. Bunun yetmediğini anladılar. Mübarek’ten sonra yönetimi devralan orduyu, gitmeye zorladılar ve ilk seçimlerini yaptırdılar.
SÜREÇ İHTİYAÇLARI KARŞILAMADI
Seçimlerde devrimin ihtiyaçlarını karşılamadı. Halk ordunun bir aday çıkarmasına karşı çıktı ve ardından Mursi seçimleri kazandı. Demokratik seçimler de devrim için yeterli değildi. Mısır halkı her seferinde daha da fazla ayağa kalktı. Mursi’nin gitmesi için ayağa kalan kitleler öncesinin kat be kat daha fazlaydı.
Ve artık ordunun son müdahalesi de bu süreci etkilemeyecek. Ordu bu süreçte kendine Müslüman Kardeşlerden daha bağlı bir rejim istiyor. Ulusal Kurtuluş Cephesi lideri Baradey’i, Hıristiyan papazı ve bir İslam alimini önererek kurulacak cephenin, seçimler olana kadar 6 ay içinde kendi çıkarları için hareket etmesini sağlayacak.
Ama bu 6 ay kolay geçmeyecek. Bu 6 ay yoksulluğu bitirmeyecek, yeni özgürlüklere kapı aralamayacak. Savaş tıpkı Mübarek düştüğü zaman ki gibi devam edecek. Ve daha cevaplanması gereken bir çok soru var. Müslüman Kardeşler savaşa devam edecek mi?
Peki ya ordu verdiği sözleri tutacak mı?
Ama şu açıktır ki ordu tamamlanmış devrimi kullanmaya çalışacak. Henüz arkasında güçlü bir lider ve örgütlülük bulunmayan hareket ordu tarafından kullanılmaya çalışılacak. Fakat kitleler çıkarları çatıştıkça mücadele etmeye devam edecekler.
Evrensel'i Takip Et