Bakırhan: Sivil toplum izleyici değil, barış sürecinin mimarı olmalıdır
DEM Parti Eş Genel Başkanı Bakırhan, Türkiye’de barış sürecinin dışlandığını, medyanın savaş diline teslim olduğunu belirterek sivil topluma çağrıda bulundu: “Barış için herkes sorumluluk almalı.”

Fotoğraf: MA
Ankara — Halkların Eşitlik ve Demokrasi Partisi (DEM Parti) Eş Genel Başkanı Tuncer Bakırhan, “Barış ve Demokratik Toplum Buluşmaları” kapsamında Ankara’da sivil toplum örgütleriyle bir araya geldi. Türkiye Mühendis ve Mimar Odaları Birliği’ne (TMMOB) bağlı Makine Mühendisleri Odası Eğitim ve Kültür Merkezi’nde düzenlenen etkinlikte konuşan Bakırhan, barış süreci ve demokratikleşme çağrısında bulundu.
Saha buluşmalarına ilişkin değerlendirmelerde bulunan Bakırhan, şimdiye kadar yaklaşık 2 bin toplantı gerçekleştirdiklerini, bu toplantılarda on binlerce yurttaşla bir araya geldiklerini söyledi. Bu süreçte toplumdan gelen taleplerin önemine dikkat çeken Bakırhan, “Henüz barış çağrısına uygun bir dil kullanılmıyor. Ancak biz bunu halklarla, emekçilerle birlikte aşmaya çalışıyoruz” dedi.
“Barış sadece Kürtlerin talebi değil”
Barış ve çözüm sürecine dair kamuoyunda oluşturulan algıyı eleştiren Bakırhan, “Bu süreci sadece Kürtlerin yürüttüğü ya da sadece Kürt sorununun tartışıldığı bir süreç olarak tarif etmek doğru değil” dedi. Medyada yer alan söylemlerin süreci çarpıttığını belirten Bakırhan, “İktidar medyasının pozisyonu açık ama muhalif medyada bu konuda savaş diline teslim olmuş durumda” ifadelerini kullandı.
Dünya siyasetinde yeni bir dönemin başladığını belirten Bakırhan, yaşanan gelişmelerin emekçilerin ve ezilenlerin mücadelesini daha da yakıcı hale getirdiğini ifade etti. “Kapitalist-emperyalist sistemin ciddi şekilde sorgulandığı bir eşikteyiz. Biz de bu dönemde yol arayışındayız” diyen Bakırhan, demokrasi, adalet ve özgürlük mücadelesinin bu yeni dönemin temel dinamiği olduğunu söyledi.
“Kurucu hafıza yeniden hatırlanmalı”
Bakırhan, Türkiye’nin yakın tarihine atıf yaparak, farklı halkların ve inançların ortak kurucu iradesine vurgu yaptı. Yüz yıl önce Ankara’da kurulan çok kimlikli yapının zamanla tekçi bir anlayışa dönüştüğünü ifade eden Bakırhan, “O dönemde Kürtler ve Türkler birlikte mücadele etmişti. Bugün bu kurucu hafızayı hatırlamak ve onun ışığında hareket etmek gerekiyor” dedi.
Barış sürecine yönelik engellerin sadece iktidar çevreleriyle sınırlı kalmadığını belirten Bakırhan, cezaevinden tahliye edilen kişilere yönelik tepkileri eleştirerek, “Barışa karşı çıkmak en utanç verici şeydir” ifadelerini kullandı. Muhalefet içinde de bu tür yaklaşımların olduğunu söyleyen Bakırhan, Kürt halkının taleplerinin kriminalize edilmesine tepki gösterdi.
“Savaş maliyeti ülke için kullanılsaydı farklı bir tablo olurdu”
Türkiye'de 40 yılı aşkın süredir devam eden çatışma ortamının toplumsal maliyetine dikkat çeken Bakırhan, “Bu savaş ve çatışmalara yaklaşık 3–4 trilyon dolar harcandığını tahmin ediyoruz. Bu kaynak demokratik bir ülke inşası için kullanılsaydı bugün çok farklı bir tablo olurdu” dedi. Bakırhan, barışın sadece vicdani değil, aynı zamanda ekonomik bir zorunluluk olduğunu ifade etti.
Sivil toplumun barış sürecinde temel bir aktör olması gerektiğini vurgulayan Bakırhan, bu sürecin sadece Mecliste kurulan komisyonlara bırakılamayacağını ifade etti. “Sivil toplum izleyici değil, barış sürecinin mimarı olmalıdır. TMK gibi yasalar sadece Kürt halkının değil, tüm toplumun sorunudur” diyen Bakırhan, sivil toplumu aktif katkı sunmaya çağırdı.
(MA)
Evrensel'i Takip Et