1 Ağustos 2025 18:03

Beklenen yüzde 50, verilen yüzde 24

"Çok fazla şey istemiyoruz. İnsanca yaşamak, ailemize çocuğumuza bakmak istiyoruz. Taleplerimiz oldukça haklı."

Beklenen yüzde 50, verilen yüzde 24

Fotoğraf: Evrensel

Harb-İş üyesi bir işçi


Öncelikle Evrensel Gazetesi'ne teşekkürler. Taleplerimiz çok az kanalda ve alanda paylaşılırken Evrensel defalarca kamu işçilerinin taleplerini dile getirdi. Ben de yaşadığımız süreci, neredeyse bitirilmeye getirilen bu süreci biz işçilerin gözünden anlatabilmek için yazıyorum. Kısacası şöyle söylemek gerekiyor; "Beklenen enflasyon yüzde 50 işçiye verilen yüzde 24". Evrensel'in süreç içerisinde paylaştığı manşet bizleri özetler nitelikte. Bu nedenle süreç başlamadan önce sendikalar tarafından yapılan anketler ve ortak fikrimiz neticesinde, ' Yüzde 50 zam, taban ücret 1800 TL' talebini dile getirdik. Hükümet ise yaptığı her teklifte bunu görmezden geldi. Gelen zamlar, enflasyon verilen teklifi hiç ediyor. Ankara'da bugün ekmeğe 2.5 Tl daha zam geldi. En basitinden 20.000 TLaltına kiralık ev bulamazsınız. Peki, kamu işçisi ne kadar kazanıyor? 38.000- 40.000 TL bandında. Maaşımızın nerede yarısı kadar bir ücret de vergi kesintisine gidiyor. Bu nedenle 'vergi dilimi yüzde 15'e sabitlensin' dedik. Sözün kısası kulağımıza çalınıyor kimi zaman; "2 asgari ücret alıyorlar da beğenmiyorlar" diye.

Çok fazla şey istemiyoruz. İnsanca yaşamak, ailemize çocuğumuza bakmak istiyoruz. Taleplerimiz oldukça haklı. Çünkü bu ülkede devletin işçisi dahi bu zamları alırsa emeğin karşılığını almak yalan olmuş demektir. Her iş kolunda huzurlu bir maaş yok demektir.

Ülkede yaşamak için gerekli ücretin ne olduğunu bağlı olduğumuz konfederasyon açıkladı. Türk İş'in söylediğine göre, yoksulluk sınırı 86.000 TL. Aynı Konfederasyonun başkanı Ergün Atalay Cumhurbaşkanlığı ile yaptığı görüşmenin ardından ne dedi ? "Teklifi olumlu karşılıyoruz." Kabul etmediğimiz teklifin üzerinde çok küçük düzeltmelerden başka bir şey yok. Hatırlatmak isterim ki; teklif, açıklamış olduğunuz yoksulluk sınırının oldukça altında. Hadi hükümet bize bunu layık görüyor. Onu biliyoruz zaten. Anlaşılacağı üzere Başkanlar Kurulu da bu tutumu 'olumlu' karşılıyor! Ergün Atalay konuşması sırasında "Türk İş sizin eviniz, bu koltuk sizin koltuğunuz" dedi. Ne koltukta ne evde biz yokuz başkan. Biz yüzde 50 dedikçe siz yüzde 5 altı mı üstü müye sıkıştırdınız. Biz eylem dedikçe, grev dedikçe vakti gelecek dediniz. Cumhurbaşkanı bizzat Türkiye Maden İş Sendikası'nın başlatacağı grevi yasakladı, yaptığınız görüşmeyi olumlu karşıladınız.

Hükümet sadece bu kararla değil süreç başından beri bizlerin taleplerini görmezden geliyor ya da bizi köşeye sıkıştırmaya çalışıyor. Savunma iş kollarında çalışan işçilerin zaten grev hakkı yok. Şimdi neredeyse her iş kolunda grev denilen hakkı geçersiz hale getirmeye çalışıyorlar. İşçi artık son çaresi olan grev yapabilme özgürlüğüne de sahip olamıyor. Grevin anlamı; "hak aramak değil, grev kararı asıldıysa kesin alttan anlaşılmıştır." Olmuş! Bir işçi sendikası daha fazla böyle anılmamalı!

Ben işçi arkadaşlarıma sesleniyorum:

Bu yaşananları unutmayalım! Bekleme, umutlanma, bir sonraki sözleşme devri geçti. Ekmek aslanın ağzında! Türk İş Başkanı 'İşçilere soracağız' dedi. Sözleşme öncesi zam beklentimizi sordular da noldu ? Evet ya da hayır demenin ötesine geçelim. Elbette bu sözleşmeyi kabul etmeyelim. Bu süreçten ders çıkaralım. Bir dönem daha bekleyip aynı şeyleri yaşamayalım. Sendikalar işçilerle birlikte hareket etmeli, bizler de daha kararlı olmalıyız. Bize gereken budur arkadaşlar.

Hükümet ile tahminimce üstten anlaşan konfederasyonumuz başkanı Ergün Atalay'a, sendikamızın başkanı Alaattin Soydan'a, şubeye ağızlarından defalarca çıkan şu sloganı hatırlatmak istiyorum:

Taleplerimiz yoksa, iş yoksa, ekmek yoksa, barış da yok!

Evrensel'i Takip Et