Gaziantep’te ‘gönüllü geri dönüş’ açılımı: Geri dönüş mü, sınır ötesi yeniden yapılanma mı?
Yaklaşık bir yıldır iş arayan göçmen bir işçi neredeyse iki günde bir İŞKUR’a gittiğini ancak hiçbir şekilde kayıtlı çalışabileceği bir iş bulamadığını ifade ediyor

Fotoğraf: Gaziantep Valiliği
Mesut Baylav
[email protected]
Gaziantep – Geçtiğimiz hafta Gaziantep’te, “Gönüllü Geri Dönüş Danışma ve Destek Merkezi” isimli yeni bir kurumun açılışı yapıldı. Cumhurbaşkanı Yardımcısı Cevdet Yılmaz’ın katılımıyla gerçekleşen açılışta, kurumun Suriyelilerin ‘gönüllülük’ esasına dayalı olarak ülkelerine dönüşünü destekleyeceği ifade edildi. Yılmaz’ın yanı sıra Gaziantep valisi ve Büyükşehir Belediye Başkanı Fatma Şahin de bu sürecin bir “geri dönüş”ten fazlası olduğunu vurguladı. Mayıs ayında Gaziantep Büyükşehir Belediye Başkanı Fatma Şahin Antepli patronlarla Halep’e gitmiş, Halep Valiliği ile protokol imzalamıştı. ‘Tarımdan sanayiye kurumsal ve teknik iş birliğinin güçlendirileceği’ ifade edilmişti. Yine mayıs ayında Anadolu Aslanları İş Adamları Derneği (ASKON) ile Kadın ve Demokrasi Derneği (KADEM) arasında “Güçlenen Kadın, Güçlenen Suriye” isimli, Suriyeli kadınların istihdamına ilişkin protokol imzalandı.
Yapılan açıklamalarda öne çıkan ortak mesele, Türkiye’nin -özellikle de Gaziantep’in- Suriye’nin yeniden inşa sürecinde kilit bir rol oynayacağı yönündeydi. Cevdet Yılmaz’ın sözleri şöyle: “Suriye’nin yeniden yapılanmasında en büyük faydalanıcılardan biri Gaziantep olacak. Hem güvenlik hem istikrar hem de refah açısından. Gaziantep Büyükşehir Belediyemiz ile Halep Belediyesi arasında imzalanan kardeş şehir protokolü de bu sürecin bir parçası.”
Açıklamalardan anlaşılan o ki, “gönüllü geri dönüş” söylemiyle birlikte Türkiye’nin Suriye’nin yeniden yapılanması politikası da yerel düzeyde somutlaşmaya başlıyor. Peki bu süreç göçmenler açısından gerçekten “gönüllülüğe” mi dayanıyor, yoksa ekonomik ve politik baskılarla şekillenen örtük bir yönlendirme mi söz konusu?
Göçmenler dönmek istiyor mu?
Sahada yaptığımız gözlemler, görüşmeler ve çeşitli araştırmalar; Antep’teki Suriyelilerin önemli bir kısmının henüz güvenli bir geri dönüş için koşulların oluşmadığını düşündüğünü gösteriyor. Halep, El Bab, Cerablus gibi bölgelere dönmüş olanların önemli bir kısmı; sosyal hizmetlerin yetersizliği, güvenlik riskleri ve istikrarsızlık nedeniyle tekrar Türkiye’ye dönmeyi dahi düşünüyor.
Göçmenlerin “gönüllü” geri dönüşü, ancak geri dönecekleri yerin güvenli, yaşanabilir ve onurlu bir yaşamı garanti etmesiyle mümkün olabilir. Bugün ise bu koşulların Suriye’de sağlandığını söylemek mümkün değil.
Ekonomik ve politik baskı ile şekillenen ‘gönüllülük’
“Gönüllü dönüş” söyleminin altı, pratikte farklı baskı biçimleriyle dolduruluyor. Göçmenlerin kayıt dışı çalıştırılmasına göz yumulması, denetim baskısı, geçici koruma ihlallerine karşı tehditler, mahallelerde artan ırkçı saldırılar ve medya kışkırtmaları gibi durumlar göçmenlerin dönüşünün gönüllü değil, giderek daha fazla gönülsüz ama mecbur bir tercihe yöneltildiğini gösteriyor. Mesela uzun zamandır (yaklaşık bir yıl) iş arayan göçmen bir işçi neredeyse iki günde bir İŞKUR’a gittiğini ancak hiçbir şekilde kayıtlı çalışabileceği bir iş bulamadığını ifade ediyor. Durum böyle olunca mecburen kayıt dışı işlerde çalışmak durumunda kalıyor.
Diğer yandan şehirde mülteci nüfusunun en yoğun olduğu bölgelere yerleştirilen mobil göç araçları mülteciler içerisinde günlük yaşama dahil olma gibi durumları da olabildiğince sınırlayabildi. Herhangi bir gerekçeye ihtiyaç duymadan geri gönderme merkezlerine oradan da sınır dışı edilme durumlarının çok olağanlaşması durumları, mültecilerin herhangi bir sorun olmasa dahi günlük yaşamdan dönemsel olarak soyutlanma durumlarını beraberinde getirdi. Özellikle Kayseri’de başlayan ve mültecilerin yoğun olarak yaşadığı şehirlere yayılan ‘mülteci avı’ görüntüleri bu durumun artmasında önemli bir faktör oldu. Ya güvencesiz, yoksul, baskı altında bir yaşam ya da riskli bir dönüş.
Yeniden yapılanma kimin için?
Türkiye, Suriye’nin kuzeyinde kurduğu fiili idari yapılar ve belediye ilişkileri üzerinden “yeniden yapılanma” sürecini yönlendirmek istiyor. Açılan bu yeni merkezin adı “danışma ve destek” olsa da arka planında bir ekonomik ve jeopolitik strateji yatıyor.
Gaziantep’in bu süreçte “En çok faydayı görecek şehir” olarak gösterilmesi, mültecilerin dönüşünün ‘insani’ olmaktan ziyade ekonomik çıkarlarla doğrudan bağlantılı hale getirildiğini gösteriyor. Üstelik Esad rejiminin yıkılmasının ardından özellikle Antep patronları ve onların örgütleri sürekli olarak Suriye’nin yeniden yapılandırılması noktasında kendilerine pay verilmesi gerektiğini ifade eden açıklamalar yaptılar, yapıyorlar.
Eğer gerçekten gönüllü bir geri dönüş isteniyorsa: Suriye’de dönüş yapılan bölgelerde barış, güvenlik, altyapı ve hak temelli yaşam koşulları inşa edilmeli, Türkiye içinde mültecilere yönelik baskı, ayrımcılık ve kayıt dışı çalıştırma son bulmalı, dönüş kararı mültecilerin özgür iradesiyle, bilgiye dayalı ve güvenli bir ortamda verilmelidir.
Aksi halde “gönüllü dönüş” söylemi, sadece yeni bir zorunlu göç biçiminin ambalajı olmaktan öteye gidemez.
Evrensel'i Takip Et