10 Haziran 2025 16:07

Cengiz Holding, Eskişehir’deki madenin ÇED raporunu jet hızıyla yeniledi | "Zehir saçacak madene geçit yok"

Cengiz Holding, Eskişehir’in Alpagut ve Atalan köylerindeki altın madeninin ÇED raporu iptal edilir edilmez jet hızıyla ÇED raporunu yeniledi. Yaşam savunucuları "Zehir saçacak madene geçit yok" diyor

Cengiz Holding, Eskişehir’deki madenin ÇED raporunu jet hızıyla yeniledi | "Zehir saçacak madene geçit yok"

Fotoğraf: Berk Başar

Berivan Özkara


Eskişehir – Cengiz Holdinge bağlı Eti Bakır AŞ. Tarafından Eskişehir’in Alpagut ve Atalan köylerinde siyanürle altın çıkarılması hedefleniyor. Eskişehir halkının tüm itirazları karşısında ilk yapılan inceleme değerlendirme komisyonu (İDK) toplantısında madenin çevresel etki değerlendirme (ÇED) dosyası iptal edilmiş, eksiklerin giderilmesi için şirkete iade edilmişti. Şirket iki ay gibi kısa bir sürede ÇED raporunu yenileyerek tekrar başvuru yaptı. İkinci İDK toplantısı ise 4 Temmuz’da Ankara’da yapılacak.

Eskişehir’de Cengiz Holdingin açmayı planladığı maden alanını, madenin olası sonuçlarını ve halkın itirazlarını Eskişehir Doğa ve Yaşam Platformundan Uygar Kurtcu ile konuştuk

“Ülkenin narenciye ihtiyacının yüzde 20’sini karşılıyor”

Fotoğraf: Evrensel

Alpagut Atalan altın madeni projesinin bulunduğu bölgeyi ve madende gelinen süreci anlatabilir misiniz?

Cengiz Holdinge bağlı Eti Bakır AŞ, Eskişehir Tepebaşı Atalan ve Mihalgazi Alpagut Mahallelerinin sınırları içinde Alpagut-Atalan altın gümüş madeni projesi başlattı. Bu proje ile başta Eskişehir olmak üzere tüm Sakarya Havzası’nı doğamızı ve yaşam alanlarımızı tehdit ediyor.

Bu bölge, Orta Sakarya Havzası’nda ve Sakarya Nehri’ne sadece 4 kilometre uzaklıkta. Dört mevsim narenciye dahil çok çeşitli sebzenin, meyvenin yetiştiği bu bölge ülkenin narenciye ve sebze ihtiyacının yüzde 20’sini karşılamakta. Yılda en az 2 ila 4 kez ürün alınabilmekte. Ülkemizde Iğdır’la birlikte mikroklima özelliği olan iki bölgeden biri. Proje sahasında 28 endemik bitki türü, 61 omurgalı tür ve 128 kuş türü bulunmakta. Proje sahası birinci arkeolojik sit alanına 200 metre mesafededir. Kısaca söylersek ormanları, tarım alanları, meraları, akarsuları ve kültürel zenginliğiyle, şehrimizin ve ülkemizin göz bebeği bir bölge.

Alpagut Atalan maden projesi ruhsat alanı 18.4 kilometrekare, yani Eskişehir’in 9 büyük mahallesinden daha büyük alana sahip. Bu proje şirketler için bir başlangıç. Proje onaylandığı takdirde kapasite artışlarıyla genişleyecek.

9 Nisan 2025 tarihinde maden projesinin ÇED sürecinin bir parçası olan İnceleme Değerlendirme Komisyonunun toplantısı Ankara’da Çevre, Şehircilik ve iklim değişikliği Bakanlığında gerçekleşmişti. Yapılan toplantı sonucunda ilgili projenin ÇED sürecinin durdurulması kararı verilmiş. Eksik ve hatalarla dolu ÇED dosyası revize edilmek üzere firmaya iade edilmişti. Firma 2 ay gibi çok kısa bir sürede dosyayı revize ederek Bakanlığa teslim etti ve 4 temmuz 2025 tarihinde yapılacak olan 2. İDK toplantısı duyuruldu.

“Eskişehir projeye karşı bir arada”

İDK toplantısını nasıl geçirmeyi planlıyorsunuz?

Öncelikle bir önceki toplantıda da olduğu gibi meslek odası temsilcilerinden ve alanında uzman kişilerden oluşan Eskişehir Doğa ve Yaşam Platformu Teknik Komisyon bileşenleriyle revize edilen projeyi inceleyecek ve teknik itirazlarımızı oluşturacağız. Teknik Komisyonun çalışması haricinde madenden etkilenecek yöre halkı ve tüm Eskişehirlilerin itirazlarını ve tepkilerini duyurmaya çalışacağız.

İlk toplantıda da ilettiğimiz gibi Eskişehir halkı, bu projeye karşı bir arada. Önemli olan bu tepkileri örgütlemek ve harekete geçirmek. İDK öncesi bu karşı duruşu örgütlemek için elimizden gelenin fazlasını yapmaya çalışacağız.

“Tüm halkı şenliğe davet ediyoruz”

Toplantı öncesi Eskişehir halkına bir çağrınız var mı?

Eskişehir halkı bilinçli bir halk. Havasına, suyuna, toprağına sahip çıkar. Daha önceden Alpu Termik Santraline karşı verdikleri mücadele ile projeyi durdurmayı başarmışlardı. Aynı birlikteliği ve karşı duruşu siyanürlü altın madeni projelerine karşı da gösteriyorlar.

Platform olarak, stantlarla, panellerle, basın açıklamalarıyla, diğer alanlarda bizimle aynı mücadeleyi yürüten dernek ve platformlarla dayanışma eylemleriyle, maden tehdidi altındaki yörede gerçekleştirdiğimiz buluşmalarla, panellerle sürekli bir eylem halindeyiz diyebiliriz. İDK toplantısı öncesi yağma ve talan projesi tehdidi altındaki Mihalgazi ilçesinde büyük bir doğa şenliği planlıyoruz. Tüm halkımızı yakında duyurusunu yapacağımız şenliğimize davet ediyoruz.

 ‘Yerli milli’ propagandalı broşürler saçılıyor

Fotoğraf: Evrensel

Kurtcu bu süreçte şirketin de boş durmadığını “Eskişehir halkıyla birlikte verdiğimiz bu mücadeleyi kırmak için siyanürlü altın madenciliğinin ne kadar güvenli ne kadar güzel ne kadar faydalı olduğunu anlatan, halkın değerlerini de kullanarak halkı kandırmaya çalışan broşürler hazırlamış ve şehrin dört bir yanında dağıtıyorlar. Hemen hemen şehrin her yerinde posta kutularına bahsettiğimiz broşürlerini bırakıyorlar. Sokaklara saçılmış halde bu broşürler karşımıza çıkıyor. Yine sosyal medyada sahte hesaplarla, bu projelere karşı mücadele yürüten platformumuzu ve kişileri karalayan, hedef gösteren paylaşımlar yapıyorlar. Gözlemlediğimiz ve şahit olduğumuz üzere Eskişehir halkı yürüttükleri bu çalışmalara kanmıyor. Platform olarak hem şehirde hem sosyal medya üzerinden yalanlarını ortaya koyuyoruz. Tüm bu karşı propagandalar ve saldırılar mücadelemizde ne kadar başarılı olduğumuzu gösteriyor. Halkın bir olduğu koşullarda bu projelerin her şeye rağmen durdurulabileceğini gösteriyor. Asıl amaçları da bu birlikteliği kırmak” diye anlatmıştı.

Eskişehir’in sokaklarında dağıtılan bu broşürleri ayrıca Eskişehir Doğa ve Yaşam Platformundan Ozan Devrim Yay ile konuştuk.

“Zamanlaması manidar”

“Altın Madenciliği Milli Mücadelemiz” başlıklı bu bildirilerin dağıtılmasını nasıl yorumluyorsunuz? Ayrıca şirketler altın madenciliğini kabul ettirmek için şimdiye kadar nasıl yöntemler denedi.

Aslında broşürler imzasız ve Eskişehir’de altın madeni işleten/işletmeyi planlayan tek şirket Cengiz Holding değil ancak tespitiniz büyük olasılıkla doğru çünkü Eskişehir’de altın madeni işleten Koza Altın (isminin Türk Altın İşletmeleri AŞ olmasına dair Cumhurbaşkanlığı kararı yayımlandı) kendi algısına göre “Üsküdar’ı geçti.” Tabii broşürün hâlâ tek bir şirket tarafından değil altın lobisi tarafından dağıtılan ortak bir broşür olması da mümkün. Aynı sektörde rakip firmalar olsalar da sermayenin doğası gereği ortaklaşarak bu tür propaganda faaliyetlerini birlikte yürüttüğü biliniyor. Ayrıca Koza Altın’ın Kaymaz’daki tesisi civarında cevherin çoktan tükendiği ve başka bölgelerden gelen cevherlerle üretim yaptığı/yapacağı biliniyor. Bunların önemli bir kısmı ya Eskişehir’in başka bölgelerinde (örneğin Sarıcakaya’da) bulunuyor ya da nakliyat güzergahı kent merkezi dahil Eskişehir’i kapsıyor. O yüzden Koza Altın’ın da faaliyetlerini kamuoyuna meşru göstermek için propagandaya ihtiyacı var.

Altın lobisi propagandayı sürekli yapıyor olsa da broşürlerin zamanlaması ayrıca anlamlı. Cengiz Holdingin işletmeyi planladığı tesisin ÇED süreci başından beri hukuksuzluklarla ve yanlış bilgilendirmelerle yürüdü. Sürecin ilk adımı olan halkın katılımı toplantısında bakanlık temsilcisinin açıkça şirket yanlısı tutumuna herkes tanık oldu. Sonrasında şehirde altın madenciliğine karşı çok ciddi bir örgütlenme yaratıldı ve bu örgütlenme bugüne dek güçlenerek devam etti. İDK toplantısında ÇED sürecinin sorunları ve ÇED raporundaki sorunlar o kadar net ve kararlı bir şekilde dile getirildi ki komisyon ÇED raporunun eksikliklerini kabul etti ve eksikliklerin giderildiği yeni bir ÇED raporu hazırlanmasına karar verdi. Şirket yeni raporu birkaç gün önce bakanlığa sundu. Bakanlık düzeyinde süreci böyle yürüten sermayenin bir yandan da kendi bilindik tezlerini yerel propaganda ile desteklemesi gerekiyordu. İşte bu broşürlerin zamanlaması bahsettiğimiz bu ÇED süreci ile doğrudan ilişkili.

“Yıllardır aynı bilim dışı propaganda”

Fotoğraf: Evrensel

Bildiride verilen bilgiler Türkiye’de altın madenciliği konusunda gerçekleri ne kadar yansıtıyor?

Bergama’da 30 yıl önceki ilk altın madeni girişiminden beri şirketlerin ve halkın, bilimin, doğa savunucularının gerçekleri apayrı. Bergama’da Eurogold firmasının ilk girişimi sırasında Dokuz Eylül Üniversitesi Çevre Mühendisliği Bölümünden gelen ve altın madenciliğinin olumsuz çevresel etkilerini açıkça ortaya koyan rapordan sonra devlet eliyle hızlıca o dönem “TÜBİTAK raporu” olarak bilinen bir rapor hazırlatılarak aksi yönde görüşler kullanıldı. Bugünlerde Eskişehir’de dağıtılan broşürlerde de olduğu gibi “meyvelerde de siyanür olduğu” ifade edildi. Bunlar ilgisiz konuları madenin etkileriyle eşitleyerek önemsiz göstermeye çalışan argümanlar 30 yıldır bildiğimiz argümanlar.

“Şirket lobisi örgütlü, halk da örgütlü olmalı”

Eskişehir'de maden şirketlerinin kendi kamuoyunu yaratmaya çalışmasına karşı nasıl bir yol izlenmeli?

Bu sorunun yanıtı çok kısa bir şekilde; sermayenin örgütlü mücadelesine karşı yaşamı ve doğayı savunanların da mücadelesinin örgütlü olması. Eskişehir Doğa ve Yaşam Platformu olarak bunun başarılı bir örneğini sergilediğimizi düşünüyoruz. Mücadelenin teknik ve hukuki ayaklarını da hep örgütlü ve düzenli bir şekilde yürüttük. Bundan sonra da bu mücadeleyi büyütmeye kararlıyız ve bunun için güç birliği çağrımızı, başından beri mücadelemizin basın ayağının önemli bileşenlerinden olan Evrensel aracılığıyla bir kere daha tekrarlamak isteriz.

ABONE OL

Evrensel'i Takip Et