16 Mayıs 2025 20:00

19 Mart krizi ekonomi yönetimi için fırsata mı dönüyor?

Doç. Dr. Ümit Akçay ve Dr. Ali Rıza Güngen Kriz Notları'nda bu hafta, Türkiye ekonomisindeki son gelişmeleri, Mehmet Şimşek'in ekonomi programını ve 19 Mart operasyonunun etkileriyle birlikte önümüzdeki döneme dair beklentileri detaylı şekilde ele alıyor.

19 Mart operasyonu ve finansal sıkılaştırma

Operasyon sonrası Merkez Bankası'nın yüklü miktarda rezerv satması ve faiz oranlarının %49'a kadar yükseltilmesi, ekonomide beklenmedik bir finansal sıkılaştırma yarattı. Bu durum, ironik biçimde Şimşek programının iki yıldır beceremediği enflasyonu kontrol altına alma koşullarını oluşturdu.

Londra'da ekonomi yönetiminin açıklamaları

Merkez Bankası Başkan Yardımcısı Cevdet Akçay ve Mehmet Şimşek, Londra'daki Avrupa İmar ve Kalkınma Bankasının (EBRD) toplantısında yaptıkları konuşmalarda, 19 Mart operasyonunun yarattığı ekonomik etkilerin enflasyonu düşürmek için gerekli ortamı sağladığını vurguladılar. Şimşek ayrıca programa siyasi desteğin tam olduğunu ve küresel ticaret savaşları ikliminde Türkiye'nin olumsuz etkilenmeyeceğini belirtti.

Sermaye hareketlerindeki iyileşme işaretleri

Mart ayındaki net sermaye çıkışları yerini Nisan'da hisse senedi ve tahvil piyasalarına pozitif girişlere bıraktı. Bu durum, Merkez Bankası'na rezerv biriktirme imkanı sağlıyor. Swap hariç net rezervlerde üç milyarı aşkın bir artış gözlendi.

“Liberal kadercilik”

Akçay ve Güngen, "ekonomik durumun otoriterleşmeyi engelleyeceği" tezini "liberal kadercilik" olarak eleştirerek, aksine ekonomik zorlukların otoriterleşmeyi artırdığını belirtiyor. 19 Mart sonrası gelişmeler, bu tezin bir kez daha yanlışlandığını gösteriyor.

Bütçe açığı ve borçlanma durumu

2025'in ilk dört ayında yıllık planlanan açığın %45-46'sının verildiği belirtiliyor. Yüksek faiz politikasının ekonomik durgunluğa neden olarak bütçe gelirlerinde azalmaya yol açabileceği, ancak Şimşek'in ısrarla bunun sürdürülebilir olduğunu vurguladığı aktarılıyor.

Ekonomik büyüme beklentilerinde düşüş

Uluslararası kuruluşlar ve bankalar Türkiye'nin büyüme beklentilerini aşağı yönlü revize etti. Özellikle sonbahardan itibaren ekonomide belirgin bir yavaşlama ve işsizlik oranında artış öngörülüyor.

Yüksek faizler nedeniyle üretim yapmak yerine hazine kağıtlarına yatırım cazip hale geliyor. Bu durum, 1990'lardakine benzer şekilde, Türkiye'nin üretim kapasitesi ve yapısında bozulmaya yol açabilir. Özellikle emek yoğun sektörlerde ve küçük üreticilerde işten çıkarmalar tehlikesi yükseliyor.

Toplumsal etkiler ve asgari ücrette ara zam tartışması

Yüksek faizlerin işsizliği artırması ve borçlanma olanaklarını azaltması bekleniyor. Özellikle alt gelir grupları için ciddi sorunlar yaratabilecek bu duruma karşı muhalefetin Temmuz'da asgari ücret artışını gündeme getirmesinin önemi vurgulanıyor.

Kamu toplu iş sözleşmelerinin önemi

600 bin işçiyi ilgilendiren kamu toplu iş sözleşmesi görüşmelerinin, asgari ücret tartışmalarında bir işaret olabileceği belirtiliyor. Dezenflasyonist ortamda çalışanları tatmin edecek ücret artışının olası görünmediği, ancak buna karşı sendikalardan veya muhalefetten güçlü bir tepki gelip gelmeyeceğinin izlenmesi gerektiği ifade ediliyor.

İktidarın çeşitli otoriterleşme adımlarını sürdürerek ekonomik konuları ikinci plana atması beklenirken, muhalefetin nasıl tepki vereceğinin "kilidi açacak anahtar" olduğu vurgulanıyor. (Ekonomi Servisi)

Evrensel'i Takip Et