27 Nisan 2011 12:58

Birleşen işçi, mücadeleci sendika!

Manisa Organize Sanayi’nde çalışan işçilerin oluşturduğu Manisa İşçi Kurultayı Düzenleme Komitesinin çağrısıyla bir araya gelen işçiler, sorunlarını  ve buna karşı neler yapabileceklerini tartıştılar.“Taşeronlaştırmaya ve Kötü Çalışma Koşullarına Karşı; Birleşen İşçi, Mücade

Birleşen işçi, mücadeleci sendika!
Paylaş
Uygar Elmas

“Taşeronlaştırmaya ve Kötü Çalışma Koşullarına Karşı; Birleşen İşçi, Mücadeleci Sendika” şiarıyla geçtiğimiz hafta sonu Manisa Öğretmenevi Konferans Salonunda gerçekleşen kurultayda, sendikalaşmanın ve mücadele etmenin önemine vurgu yapıldı. Örgütlü, örgütsüz bir çok fabrikadan işçilerin katılıp söz aldığı kurultaya konuşmacı olarak Birleşik Metal-İş Sendikası Manisa Bölge Sorumlusu Kemal Alim ve Genel-İş Sendikası İzmir 3 No’lu Şube Sekreteri Can Bahadır katıldı.
Birleşik Metal-İş ve Eğitim Sen’in destek verdikleri kurultayın açılış konuşmasını Eğitim Sen Manisa Şubesi Yönetim Kurulu Üyesi Tarık Özkan yaptı.  Özkan konuşmasında, organize sanayi bölgesinin patronlar için ucuz iş gücü cenneti olduğunu söyledi. Özkan, yoğun bir emek sömürüsünün yaşandığı Sanayide işçilerin örgütlü olmamasının sömürüyü  daha da arttırdığını dile getirerek, kurultayın Manisa işçisinin örgütlenmesine ve yer yer süren sendikalaşma çabalarına hizmet edeceğine inandığını söyledi.

FABRİKA ÖRGÜTLENMELERİ GEREKİYOR

Açılış konuşmasının ardından ilk sözü alan Birleşik Metal-İş Manisa Bölge Sorumlusu Kemal Alim; organize sanayi bölgesinde en son Schneider’da örgütlendiklerini, böylesi büyük bir sanayi havzasında örgütlenme çalışmalarının devam edeceğini söyledi. Fabrika örgütlenmeleri gerektiğini söyleyen Alim, her örgütlenmenin yeni bir fabrikanın örgütlenmesini beraberinde getireceğini ifade etti. Sendikalaşmanın sadece sendikanın girdiği o fabrikaya değil o sanayi bölgesindeki diğer fabrikadaki işçiler açısından da önemli olduğunu ifade eden Alim; patronların sendikalaşma mücadelesinin kendi fabrikalarındaki işçilere de sıçramasından korktukları için çalışma şartlarını az da olsa düzelttiklerini, ücretlere korkudan zam bile yaptıklarını dile getirdi. Organizedeki işçilerin sendikalaşma içerisindeki işçi kardeşlerine destek olmaları gerektiğini, birlik olmaları gerektiğini söyleyen Alim, “Sendikaların ortak mücadelesinin zemini yaratılmalı. Sendikal harekette son otuz yıldır ihanet yaşanıyor. Sermayenin saldırılarına karşı sendikalar bu sürece uygun davranmalı; birlikte mücadele etmelidir” dedi.

KURULTAYLARI İŞ YERLERİNDE ÖRMEK GEREKİYOR

Genel-İş İzmir 3 No’lu Şube Sekreteri Can Bahadır TEKEL işçilerinin direnişiyle başlayan süreçte ülkenin pek çok sanayi bölgesinde, işçi havzalarında işçi kurultaylarının örgütlendiğini belirterek, sermayenin ve AKP Hükümetinin çok yönlü saldırılarına karşı topyekün  mücadeleye geçilmesi gerektiğini ifade etti. Sendikaların şu haliyle mücadeleci anlayıştan uzak olduğunu söyleyen Bahadır; bunu değiştirmek için de bütün sendikaların tabanlarının birleşmesi gerektiğini vurguladı. Bahadır, tüm dünyada işçi ve emekçilerin hakları ve gelecekleri için mücadele ettiğini söyleyerek “Yapmamız gereken şey, sınıfın en geniş birlikteliğini aşağılarda sağlamak olmalı. Emekçiler birlikte olduğunda, mücadele ettiğinde başarı gelecektir. Bundan sonra da en yaygın bir şekilde iş yerlerinde bu kurultayları örmek gerekiyor” dedi.

PATRON İŞÇİLERE İNSAN GİBİ DAVRANMIYORDU

Daha sonra söz alan işçiler fabrikalarında yaşadıkları sorunlara değinerek, yaşadıkları sıkıntıları  ve bunlara karşı neler yapmaları gerektiğini dile getirdiler.  Turgutlu’daki FCNB’de Birleşik Metail-İş’te sendikalaşma mücadelesi veren Ünal Şaşmaz on yıllık işçinin 700 liraya çalıştığını, kırk aydır ücretlerine zam alamadıklarını belirterek, patronun işçilere insan gibi davranmadığını, bütün bunların üzerine sendikalaşma mücadelesini başlattıklarını ifade etti. 36 saat gibi kısa bir sürede Birleşik Metal-İş’e üye olduklarını söyleyen Şaşmaz; “Fabrikada yaşadıklarımız, çalışma koşullarımız üzerinden çok kısa bir süre içerisinde birlik beraberliğimizi sağladık. İşçiler olarak masaya yumruğumuzu vurduk. Sendikalaşmayı başardık. Fabrikada birliğimizi sağlayınca, örgütlenince özgüvenimiz arttı. İşveren bize artık insan gibi davranmaya başladı. İşçiler birleştiği ve mücadele ettiği zaman hiçbir güç karşılarında duramaz” dedi.

SENDİKAL MÜCADELE HAYATIMDA ÇOK ŞEYİ DEĞİŞTİRDİ

Bir süredir Birleşik Metal-İş’te örgütlenme mücadelesi veren Schneider İşçisi Mehmet Uslu, işçilerin işsiz kalma korkusuyla örgütlenmekten vazgeçmemeleri gerektiğini dile getirerek, örgütlenmedikleri zaman da işten atıldıklarını dile getirdi. Sendikalaşma mücadelesine girdikten sonra hayatında bir çok şeyin değiştiğini ifade eden Uslu, bu süreç içerisinde çok şey öğrendiğini vurguladı. Hükümetten işçi açılımı yapması isteyen Uslu, sendikalar yasasının çıkarılmasını, noter şartının ve yetkiye itirazın kaldırılmasını istedi. Uslu; sendikaların birbirlerine rakip olmaması gerektiğini söyleyerek, “Sendikalar birbirleriyle mücadele edeceklerine, patrona karşı mücadele eden işçilere destek vermeliler. Birleşik Metal-İş gibi mücadele etmeliler” dedi.

Manisa Organize Sanayi’nde bulunan Endel’de işçi olarak çalışan bir işçi ise taşeronlaşmayla beraber haklarının geriye doğru gittiğini, çok kötü şartlarda çalışmak zorunda kaldıklarını belirtti. Örgütlenmenin önündeki en büyük engelin de taşeronlaştırma olduğunu belirten Endel işçisi; “Sendikanın ne demek olduğunu organizede çalışan çok sayıda işçi bilmiyor. Bununla ilgili çalışmalar yapılmalı. Mücadeleci sendikaların organizede daha fazla örgütlenmesi gerekiyor” dedi.

Kurultayın sonunda; işçi kurultaylarının dar bölgelere yayılarak fabrikalarda, iş yerlerinde en geniş birlikteliği sağlayarak devam ettirilmesi, taşeronlaşmaya karşı mücadelenin örgütlenmesi ve Manisa’da bir işçi şenliğinin yapılması kararlaştırıldı. (Manisa/EVRENSEL)


BU TÜR KURULTAYLARI ÇOĞALTMALIYIZ

Vestel’de çalışan bir işçi: İşçiler, sendikaya üye olmaktan korkuyorlar, güvenmiyorlar. Sömürü hat safhaya ulaştı. Vestel’de  bize gönüllü mesaiye kalmamız için zorla bir belge imzalatıyorlar. Bu olaya karşı bile birlik olup itiraz edemedik çünkü işçi arkadaşlarımız işsiz kalmaktan korktuklarından hiç bir şeye karşı çıkamıyorlar. Patronlar, işçilerin sendikalaşmasını, örgütlenmesini istemiyorlar. Vestel’in yanındaki Bianchi’de sendikalaşma mücadelesi başladı, Vestel patronu; işçilerin grevi görmemeleri için servislerin yönünü değiştirdi. Bizlerin örgütlenmesinden bu kadar korkuyorlar. Bu tür kurultayları daha da fazlalaştırmalıyız.

Pınar Gündüz (Eski Vestel İşçisi): Ben Vestel’de çalışıyordum. Yeni işten ayrıldım. Kötü şartlara dayanamayıp ayrıldım. Posta başlarının baskıları, köle gibi çalıştırılmamız, ikramiyelerin kaldırılması, zorunlu mesailer, ücretsiz izinler… Bütün bunlara artık dayanamadım. Bence işçilerin birleşmesindeki en büyük engel dışarıda bekleyen binlerce işsiz. Patronlar bunu çok iyi kullanıyorlar. Ama bizler yılmayıp, işsiz kalmaktan korkmayıp; birleşebilmemizin önündeki engelleri kaldırıp, mücadele etmeliyiz.

Hüseyin Topaç (Schneider): Mücadeleci sendikacılık anlayışında hak verilmez alınır. Mücadeleci sendika üyesinin arkasında durur. Mücadeleden kaçmaz. Ben daha önce çalıştığım yerden mobbing yüzünden ayrıldım. İş birlikçi sendika suç duyurusunda dahi bulunmadı. Bu tür sendikalar da var ama mücadele eden işçinin arkasında duran Birleşik Metal-İş gibi sendikalar da var. Biz işçiler sınıf olduğumuzun farkında olmalıyız ve mücadele etmekten kesinlikle vazgeçmemeliyiz.

Ayakkabıcılar Sitesi’nden bir işçi: Bizim en büyük sorunumuz yalnız hareket etmemiz, örgütsüz olmamız. İşçiler sendikanın ne olduğunu bilmiyorlar. Bilmedikleri için sendikalaşmadan korkuyorlar. Bunda sendika yöneticilerinin de payı var; yeterince işçi mücadelesinin arkasında durmuyorlar. Organize Sanayi’de, Bianchi’de işçiler sendikalaşma mücadelesi veriyorlar. İşten atılan işçiler fabrikanın önünde direnişteler. Biz o arkadaşlara kurultaya çağrı bildirilerini götürdük. Türk Metal Sendikası yöneticileri bildirileri dağıtmamıza izin vermediler. Dağıttığımız bildirileri işçilerin elinden geri topladılar. Çünkü işçinin bilinçlenmesinden korkuyorlar. Bu tür sendikacılık anlayışı yıkılmalı artık. Bu kurultaydan sonra çalışmalarımıza devam etmeliyiz.

Sema Özdiyar (Celal Bayar Üniversitesi Hastanesi SES İş Yeri Temsilcisi): Taşeron uygulamasıyla bizler 15 yıl önce tanıştık. Sağlık sektöründe özelleştirmelerle birlikte yaygınlaştı. Amaç ucuz iş gücüne insan çalıştırmak. Örgütlülüğün önünü tıkamak. Taşeronda çalışan arkadaşlarımız da mutlaka sendikalaşmalıdır. Zaten bunun mücadelesini veriyorlar. Biz kadrolu çalışan sağlık emekçileri olarak da sendikamızla birlikte destek vermeliyiz. Aynı iş yerinde çalışan emekçiler olarak birlik olursak haklarımızı alabiliriz.

Hakan Eroğlu (Eğitim Emekçisi): Bu kurultayda işçi arkadaşlarımız düşüncelerini çok yalın bir şekilde anlattı. Bugün bir kez daha birleşmenin önemi ortaya çıktı. Emekçiler olarak birleşip mücadele etmeliyiz.

ÖNCEKİ HABER

Kölelik belgesini imzalamadılar, atıldılar

SONRAKİ HABER

İstanbul'dan Hey Tekstil işçilerine destek

Sefer Selvi Karikatürleri
Evrensel Gazetesi Birinci Sayfa
Evrensel Ege Sayfaları
EVRENSEL EGE

Ege'den daha fazla haber, röportaj, mektup, analiz ve köşe yazısı...