27 Haziran 2022 04:58

Yoksullaşma sağlığı tehdit ediyor

Sağlık örgütleri İstanbul’da yoksulluk ve sağlık ilişkisini masaya yatırdı. İlaca ulaşamamaktan yetersiz beslenme ve barınamamaya kadar pek çok sonucu olan yoksulluk arttıkça sağlık sorunları artıyor.

Fotoğraf: Arif Kılıç/Evrensel

Paylaş

Vural NASUHBEYOĞLU
İstanbul

Çocuk babasına “Bu yoksulluk kaç gün sürer?​” diye soruyor. Baba “40 gün sürer” diye cevaplıyor. Çocuk bu kez “Peki 40 gün sonra zengin olur muyuz?​” diye soruyor, babası ise “Yok oğul, alışırız” diye cevaplıyor.

İstanbul Tabip Odasında yapılacak olan ‘Yoksulluk ve Sağlık’ söyleşisine giderken nedense bu sözler geliyor aklıma. Cağaloğlu’ya gitmek için bindiğim Marmaray kalabalık. Bir kadın beyninde tümör olduğunu söylediği çocuğunun tedavisi için yardım istiyor. Bir elinde mendil ve kalem diğer elinde çocuğuna ait olduğunu söylediği sağlık raporlarını gösterip “Yavrum için yardım edin” diyor. Kimi kayıtsız, kimileri üç beş kuruş çıkarıp veriyor. Sağlıkta dönüşümle piyasalaşan, ‘paran kadar sağlık’ sistemi nedeniyle en temel hak olan yaşam hakkı da yoksulları es geçiyor.

Bu düşüncelerle girdiğim salonda belediyeler ve çeşitli kurumların sahada yoksullara yönelik çalışmalarını yürütenlerin yanında alanında uzman hekimler, farklı konu başlıklarında sağlık ve yoksulluk ilişkisini ve birlikte neler yapılabileceğini tartışacak.  

ÇOCUKLARA DEVREDİLEN YOKSULLUK

İlk sözü Yoksulluk ve Dayanışma Ofisi Koordinatörü Hacer Foggo alıyor. Yürüttükleri çalışmaların pandemide herkes eve kapanınca aksadığını bir süre sonra ‘Evde yiyecek yok’ telefonları almaya başladıklarını anlatan Foggo, bu yoksul ailelerdeki çocukların büyük bir bölümünün okulu bıraktığını, ailelerde bebek maması ve beze ulaşamayanların sayısının katlandığını, yoksulluğun çocuklarda bodurluğu artırdığını söylüyor. Foggo, kapanmalar bitince bu sorunlar azalır diye düşündüklerini ama artan enflasyonla birlikte yoksulluğun daha da boyutlandığına dikkat çekip bir başka noktaya işaret ediyor; derin yoksulluk içinde yaşayan bir yetişkin bu yoksulluğu ve sağlıksızlığı çocuklarına da devrediyor.   

14.8 MİLYON YETERSİZ BESLENİYOR

Sahadaki gözlemlerini verilerle destekleyen Foggo, Birleşmiş Milletler Dünya Gıda Programı’nın Türkiye verilerinde nüfusun yüzde 18’inin yani 14.8 milyon kişinin yetersiz beslendiğini gösterdiğini aktarıyor. Yetersiz gıda tüketen kişi sayısının ise sadece son 3 ayda 391 bin kişi arttığını dile getiren Foggo “Türkiye’de yetersiz beslenme oranının en yüksek olduğu il yüzde 20.6 ile Şırnak. Üç büyük şehirde ise İzmir yüzde 18.7 ile birinci sırada. 5 yaş altı çocukların yüzde 6’sı kronik yetersiz beslenirken, akut yetersiz beslenen çocuk oranıysa yüzde 1.7” bilgisini vererek yetersiz beslenmenin dünyada beş yaşından küçük çocuk ölümlerinin üçte birinden fazlasına neden olduğuna işaret ediyor.

YOL PARASI YOK HASTANEYE GİDEMİYOR

Araştırmaların çocukların beden, zihin, sosyoduygusal gelişimindeki büyük eksikliklerin yaşadıkları derin yoksulluktan kaynaklandığını gösterdiğini anlatan Foggo, bütün bunların yoksulluğun, hastalıklarla ilişkili olduğunu aynı zamanda yoksulluk derinleştikçe önlenebilir hastalıkların tedavi edilemediğinde ölümle sonuçlandığını ortaya koyduğunu belirtiyor. Derin yoksulların hastaneye ve doktora erişemediğini anlatan Foggo, çarpıcı bir örnek veriyor: “Kanser hastası; iyi beslenmesi gerek ama yapamıyor, kemoterapiye gitmeli ama hem randevu yok hem de yol parası.”

500 BİN KİŞİ DERİN YOKSULLUK YAŞIYOR

Halk Sağlığı Uzmanı Prof. Dr. Kayıhan Pala, sağlık perspektifinden yoksulluk nasıl ele alınmalı sorusuna cevap ararken, Türkiye’de 25 milyon hanenin yüzde 2’sinin (yaklaşık 500 bin kişi) derin yoksulluk yaşadığını söylüyor. Yoksulların sağlığa erişemediğine ilişkin anlatımları ise Genel Sağlık Sigortası (GSS) kapsamında 10 milyon kişinin olduğunu bu kişilerin GSS borçları her yıl ertelense de yıl içinde borcu olanların hastaneye erişemediğini hadi hastaneye erişti katkı payı ödemeden ilaç alamadığına dikkat çeken Pala, bu sorunun paranın, kaynakların dağıtımına doğal olarak kapitalist sisteme ve onun sağlık politikalarına itiraz etmeden düzelemeyeceğine vurgu yaptı.

SAĞLIK HAKKI ÜCRETSİZ VE ULAŞABİLİR OLMALI

Kovid-19’dan en fazla yoksulların etkilendiğini hatırlatan Pala, bunun bir tesadüf olmadığını, erken bebek ve çocuk ölümlerinde hane halkı geliri ile ölümler arasında ciddi bir bağlantı olduğunu söyleyerek ekliyor: “Varsıl erkekler yoksullara göre 15 yıl, kadınlar ise 10 yıl fazla yaşıyor. İnsanlar yoksul oldukları için daha az yaşıyor.”

Türkiye’de çocukluk aşılarının ücretsiz olmasına rağmen 2008’de tam aşılı oranı yüzde 80 iken 2018’de yüzde 66.9’a düştüğü bilgisini veren Pala, refah düzeyi en düşük olanlarda bu oran yüzde 57 yani ücretsiz olmasının yanında ulaşılabilir olması için de çaba gösterilmesi gerektiğine vurgu yaptı.

YOKSULLUK VE TÜBERKÜLOZ

Göğüs Hastalıkları Uzmanı Doç. Dr. Haluk Çalışır, “Dünya haritasında yoksullukla tüberküloz neredeyse tıpa tıp aynı seyri izliyor” dedi. Özellikle tekstilde merdiven altı, havasız, kalabalık çalışma ortamında bulaşıcı hastalıkların çok daha kolay yayıldığını anlatan Çalışır, tekstilde çalışan kadınların yarısında tüberküloz gözlendiğini söyleyerek, ‘Güneş girmeyen eve doktor girer’ sözünü hatırlatıp artık doktora ulaşmanın da bu kesimler için imkansız hale geldiğine işaret etti.

KADINLARIN YÜZDE 37’Sİ PEDE ERİŞEMİYOR

Doktor Yeşim Yasin ise yoksulluğun kadın sağlığı üzerine etkilerine dikkat çekerek ‘cinsiyet körü’ olan hiçbir kriz olmamıştır hepsinin cinsiyete duyarlı olduğunu ve yoksulluğun, kadınları her açıdan erkeklerden daha fazla etkilediğini söyledi. Zengin ülkelerde yaşayan kadınların yoksul ülkelerdekinden ortalama 19 yıl daha fazla yaşadığını söyleyen Yasin “Türkiye’de son 1 yılda hijyenik ped fiyatı yüzde 51 arttı, kadınların yüzde 37’si pede erişemiyor. İstanbul’da tek adet ped satan yerler var” dedi. Yasin, rahim ve meme kanseri nedeniyle ölen kadınların büyük çoğunluğunun da yoksul kadınlar olduğunu söyledi.

YEMEK YERİNE SU KAYNATAN ANNELER…

Toplantıya  katılanlardan Melek Uygun, uzun süre sahada çocuk yoksulluğu üzerine çalışmış. İstanbul Harbiye’de bir ailenin eksi 2. katta 1 oda ve mutfaktan ibaret yaşadığı evde sadece mutfakta küçük bir pencere olduğunu anlatan Uygun, “Pencere bir bankanın sigara içme alanına açılıyor. Çocukların o sağlıksız koşullarda bodur kaldığını gördük. İzmir Sasalı’da yaşlı çiftten erkek olanı yıkanmak için denize gidiyor. Kadın ise çamaşır yıkamak için tenekede su ısıtmak zorunda. ‘Çamaşır makinesi iyi olmaz mı’ deyince kadın ‘Çamaşır makinesi olsa da evde su yok’ cevabını veriyor. Yoksullar bırakın gıdayı suya bile erişemiyor” diyor. Uygun, bazı kadınların çocuklarını uyutabilmek için tencerede yemek yaptığını söyleyip su kaynatıp çocukları oyalayarak akşamları yatırmak zorunda kaldıklarını da aktardı.

BODRUM’UN GÖRÜNMEYEN YÜZÜ

Bodrum Belediyesi Yoksulluk Çalışmaları Koordinatörü Özgür Sevgi Göktaş, lüks yaşamlarla akıllarda yer eden Bodrum’un görünmeyen yüzünü gazetemize anlattı. Belediye olarak 10 mahalle belirlediklerini aktaran Göktaş, geri dönüş yaptıkları tüm kapılarda açlıkla karşılaştıklarını söyledi. Bu yoksulların çoğunun Van’dan göçle gelenler olduğunu ve mevsimlik inşaat işlerinde çalıştıklarını anlatan Göktaş, diyabet hastası bir çocuğun evinde buzdolabı olmadığını ve ilaçların komşunun buzdolabına konulduğunu söyledi. Bu aileye buzdolabı temin ettiklerinde ise elektriklerin kesik olduğunu öğrendiklerini belirten Göktaş “İzbe, 1+1 evlerde aileler birleşmiş 8-10 kişi bir arada yaşıyor” dedi.  

BUNUN ADI AÇLIK

Elif Gömçen ise sigortası olmayan, randevu alamayan, hastaneye gidecek parası olmayan, ilaca ulaşamayanların sayısının giderek arttığını belirtiyor. En son İzmir’de uyuz vakasına rastladıklarını anlatan Göçmen’in sözleri salondan ‘Bodrum’da bile var’, ‘İstanbul’da da çok var’ çıkışlarıyla kesiliyor. Öte yandan sahada gördüklerinin artık yetersiz beslenme diye nitelenemeyeceğini anlatan Göçmen, gittiğimiz bir evde ‘Uzun süredir canımız çekiyordu 10 liralık aldık’ denilenin peynir olduğunu öğrendiklerini söyleyerek “Bunun adı resmen açlık” dedi.

Toplantının sonunda yoksulların sağlığa erişimi için ne yapılacağı, nasıl bir yol izleneceği konuşuldu. Bu konuda sahada çalışanlarla hekimler arasında bir koordinasyon kurulması kararlaştırıldı.

ÖNCEKİ HABER

Kayseri'de Madımak'ta hayatını kaybedenler anıldı

SONRAKİ HABER

Hava asbestli, kanser her yerde, insan bedava

Sefer Selvi Karikatürleri
Evrensel Gazetesi Birinci Sayfa