21 Haziran 2022 14:14
Son Güncellenme Tarihi: 21 Haziran 2022 19:51

Basın örgütleri birçok ilde sokağa çıktı: Sansür yasası çekilsin, gazeteciler serbest bırakılsın

Birçok kentte alana çıkan gazeteci örgütleri "dezenformasyon yasası"na karşı açıklama yaptı: "Yasa teklifinde keyfiyete dayalı yazılı basının kapısına kilit vuracak maddeler var."

Fotoğraf: Evrensel

Paylaş

AKP-MHP’nin "dezenformasyonla mücadele" iddiasıyla Meclise getirdiği ve sansürle sonuçlanacağı eleştirilerine neden olan kanun teklifi TBMM Adalet Komisyonunda kabul edildi, yarın Meclis Genel Kurulunda görüşülmesi bekleniyor. Basın meslek örgütleri bugün birçok kentte yasaya karşı eylemde.

Adana, İzmir, Kocaeli ve Bursa'da gazeteciler sokağa çıktı. "Dezenformasyon yasasına" karşı yapılan açıklamalarda "Yasa teklifinde keyfiyete dayalı, yazılı basının kapısına kilit vuracak maddeler vardır" denildi.

İstanbul'da Türkiye Gazeteciler Cemiyetinin Konferans Salonu’nda toplantı düzenleyen gazeteciler akşam saatlerinde de sokağa çıkarak yasaya tepki gösterdi.

İZMİR: BU YASA TOPLUMSAL BİR OTOSANSÜR DALGASI YARATACAK

İzmir'de gazeteci örgütleri yarın TBMM'de görüşülecek dezenformasyon yasasına karşı Konak Hasan Tahsin anıtı önünde basın açıklaması yaptı.

Açıkmaya İzmir Barosu, İzmir Tabip Odası, KESK, DİSK siyasi partiler ve birçok gazeteci de katıldı."Basın özgürse toplum özgürdür", "Özgür basın susturulamaz", "Susmuyoruz korkmuyoruz itaat etmiyoruz" sloganları atan kitle adına açıklamayı İzmir Gazeteciler Cemiyeti Başkanı Dilek Gappi okudu.

"BASININ KAPISINA KİLİT VURACAK MADDELER VAR"

Gappi, yasa teklifiyle medyaya yönelik öngörülen idari tedbirler arasında para cezası, reklam yasakları ve sosyal medya ağlarına bant daraltma yaptırımların da olduğunu söyleyerek, "Yasa teklifinde keyfiyete dayalı yazılı basının kapısına kilit vuracak maddeler vardır. Yaklaşık 1000 gazete, yaşam kaynağı olan resmi ilanları alamamakla ve kapanmakla karşı karşıya kalacaktır" dedi.

Bu yasa teklifi yasallaşırsa sadece gazeteci için değil vatandaş için de yanlış bilgiyi alenen yayma suçu nedeniyle 3 yıl hapis cezası riski olacağını ifade eden Gappi, "Tüm toplumun yazmaktan, eleştirmekten, sosyal medyada mesaj paylaşmaktan alıkoyulması hedeflenmektedir.  Bu yasa toplumsal bir otosansür dalgası yaratacaktır. Bu nedenle sadece gazetecilerin sorunu değil tüm toplumun sorunudur" diye konuştu.

"BİZİ ÖZGÜR BIRAKIN"

Gappi, bağımsız haberciliğin doğrudan yana mücadele eden herkes için geçerli olduğunu belirterek, "Bizi özgür bırakın. Türkiye’yi toplumu bizim üzerimizden şekillendirmekten vazgeçin. Temel insan hak ve özgürlüklerine, Uluslararası sözleşmelere ve Anayasaya aykırı olan basın tarihine kara bir leke olacak bu teklifi çekin" diye kaydetti. (İzmir/EVRENSEL)


SANSÜR YASASI ÇEKİLSİN, GAZETECİLER SERBEST BIRAKILSIN

TGS Adana Şubesi, “Sosyal Medya ve Dezenformasyon Yasası” ile ilgili basın açıklamasını Çukurova Gazeteciler Cemiyeti ile birlikte Cemiyet’in sosyal tesislerinde gerçekleştirdi.

Türkiye Gazeteciler Federasyonu Başkanvekili ve Çukurova Gazeteciler Cemiyeti başkanı Cafer Esendemir’in açılış konuşmasını yaptığı basın toplantısında ortak açıklamayı TGS Adana Şube Başkanı Salim Büyükkaya okudu.

Esendemir, Basın Kanunu ve basınla ilgili kanunlarda yapılan değişikliklerle gazetecilik mesleğinin köreltilmek istendiğini belirterek bunun için bir araya geldiklerini anlattı.

Salim Büyükkaya, teklif daha yasalaşmadan Diyarbakır’da tutuklanan gazetecilerin yaptıkları haberlerin sorgulandığını belirterek “Biz basın meslek örgütleri olarak bu istibdat yasasının geri çekilmesini istiyoruz. Biz basın meslek örgütleri olarak sansür, hapis cezası değil demokrasi ve basın özgürlüğü istiyoruz. Biz basın meslek örgütleri olarak öncelikle başta Diyarbakır’da tutuklanan meslektaşlarımız olmak üzere cezaevlerindeki gazetecilerin serbest bırakılmasını istiyoruz” dedi.

HANGİ HABERİN DOĞRU OLDUĞUNA SAVCILAR, HAKİMLER KARAR VERECEK

Yasanın basın ve ifade özgürlüğünü tamamen yok edecek, Türkiye tarihinin en ağır sansür yasası olduğunu dile getiren Büyükkaya, “Dezenformasyonla mücadele adı altında, sadece gazeteciler değil tüm sosyal medya kullanıcıları denetim altına alınacak, haber kaynağını açıklamayan gazeteciye hapis cezası verilecek. Hangi haberin ‘yalan’, hangi haberin ‘doğru’ olduğuna muğlak düzenleme doğrultusunda savcılar, hakimler karar verecek.” dedi. Hapis cezaları, kapatmalar, sansür ve internet medyasına ağır denetimler anlamına geldiğini ifade eden Büyükkaya, “Teklif daha yasalaşmadan Diyarbakır da 20 meslektaşımız sabaha karşı evlerine yapılan operasyonlarla gözaltına alındı, 8 günlük gözaltının ardından 16’sı tutuklanarak cezaevine kapatıldı. Suç delili diye kameraları sergilendi.

Sorguda ise yaptıkları haberler ve çektikleri yayınlar soruldu. Meslektaşlarımızın suçu  gazetecilik yapmaktan başka bir şey değil.” dedi. (Adana/EVRENSEL)


İSTANBUL'DA 7 BASIN MESLEK ÖRGÜTÜNDEN AÇIKLAMA: SANSÜR YASASINA HAYIR

Basın meslek örgütleri yarın TBMM’de görüşülmesi beklenen yasaya karşı bir araya geldi, Türkiye Gazeteciler Cemiyetinin Konferans Salonu’nda toplantı düzenledi.

Açıklamada, "Sadece gazetecilik faaliyetini değil, aynı zamanda toplumun haberleşme kanallarına dönüşen sosyal medya ağlarını da kontrol altına alan, onları da susturmaya çalışan bir kanun.” vurgusu yapıldı.


KOCAELİ'DE GAZETECİLER 'SANSÜRE HAYIR' DEDİ

Gazeteciler Kocaeli’de de Uğur Mumcu Parkında bir araya geldi. Açıklamayı Gazeteci Deniz Karamert okudu. Karamert “Biz basın meslek örgütleri olarak sansür, hapis cezası değil demokrasi ve basın özgürlüğü istiyoruz” ifadelerini kullandı.

Karamert “Basın Kanunu deniyor ama basın meslek örgütlerine sorulmadan hazırlanıyor. İçinde gazetecileri koruyacak, haberi koruyacak bir madde bulunmuyor. Tam tersine hapis cezaları, kapatmalar, sansür ve internet medyasına ağır denetimler geliyor.” diyerek yasanın bir an önce geri çekilmesini istedi.

(Kocaeli/EVRENSEL)


BURSA'DA BASIN ÖRGÜTLERİ SANSÜR YASASINA TEPKİ GÖSTERDİ

Bursa’da alana çıkan gazeteci örgütleri "dezenformasyon yasası"na karşı açıklama yaptı.

ÇGD Bursa Şubesi, DİSK Basın İş ve Türkiye Gazeteciler Sendikası’nın çağrısıyla bir araya gelen gazeteciler yarın ÇGD Lokalinde basın açıklaması yaptı. Yapılan ortak açıklamayı Ozan Kaplanoğlu okudu.

Kaplanoğlu, “Tüm yapıcı önerilere rağmen Meclis komisyonlarından geçirilen yasa teklifi, doğrudan basın özgürlüğünü hedef almakla beraber, düşünce ve ifade özgürlüğüne yönelik yeni kısıtlamalar içermektedir” dedi.

“1 TIKA 3 YIL HAPİS CEZASI”

"Bu yasa teklifi, iktidarın beğenmediği tüm bilgilerin, gerçeklerin saklanması; gerçeği dile getirecek herkesin hapsedilmesi anlamına gelmekte" diye konuşan Kaplanoğlu, “Zamanının büyük bir çoğunluğunu adliye koridorlarında haklarında açılan davalarla harcamak zorunda kalan gazetecilerin, muğlak bir tanımla birer suçluya dönüşmesi anlamına gelmektedir. Bu yasa teklifi, sosyal medyada tek bir paylaşımla 3 yıl hapis cezası alınabileceği anlamına gelmektedir” ifadelerini kullandı.

Açıklamada konuşan Bursa Barosu Başkan Metin Öztosun, “Basın özgürlüğünü kısıtlamaya çalışan bir yasa teklifidir. TBMM’yi bu yasa teklifini geri çevirmeye çağırıyoruz” dedi.

BURSA BAROSU BAŞKANLIĞI: ANAYASAYA VE İNSAN HAKLARINA AYKIRI SANSÜR YASASINA HAYIR

"Dezenformasyon yasayı"na karışı Bursa Barosu da bir açıklama yaptı. Barodan  yapılan açıklamada şu ifadeler kullanıldı:

“Cumhuriyet tarihine baktığımızda 1950’lerin 2. yarısında iktidarda bulunan hükümet 1956’da radyo ve yayın yoluyla işlenen suçlar kanununa ‘Kötü niyetle ya da özel maksada dayanan yayında bulunmak, hükümetin dışarıdaki itibarını mübalağalı ve özel maksada dayanan haberlerle sarsmak’ gibi muğlak ifadelerle getirdiği yasaklara, 1958’de ABD Doları’nın 2,8 TL’den 9,0 TL’ye çıkmasıyla yaşanan devalüasyondan sonra ağır ekonomik bunalımı örtmek ve basın tarafından verilen haberleri sansürlemek için özel bir kanunla Meclis’te bir de Tahkikat Komisyonu kurmuş, komisyon her gün yeni yasaklar koyarak basın özgürlüğünü neredeyse yok olma noktasına getirmişti.

Maalesef ki geçen iki sene içinde üç katına çıkan döviz, altı ay içinde dört katına çıkan enerji fiyatları ve bunun yarattığı ağır yoksulluk sebebiyle tarih, 60 yıl sonra tekerrür etmektedir. İfade ve düşünce özgürlüğü, bilim özgürlüğü, basın özgürlüğü 60 yıl önceki şekilde; ‘Gerçeğe aykırı bilgi, haber saiki, kamu barışını bozmaya elverişlilik’ gibi önceden öngörülemez, belirlenemez kavramlarla kısıtlanmaya çalışılmaktadır.

Bu yasaya baktığımız zaman; bilginin gerçeğe aykırı olduğuna kimin karar vereceği belli değildir. Gerçek muhtemeldir ki ‘yürütmenin gerçeği’ olacak, yürütmenin gerçek dediğinin dışındaki gerçekler gerçek sayılmayarak kanun kapsamında sansüre uğrayacak, üstelik bu bilgiyi veren ve yayan örneğin; bir tweet atan ve bunu rt eden ceza tehdidine maruz kalacaktır.

Aynı muğlaklık ‘haber ya da bilginin hangi saikle yayımlandığı’ hususun da ortaya çıkacak ‘Kamu barışını bozmaya elverişlilik’ gibi diğer muğlak bir kavramın eklenmesi ile de; örneğin TÜİK rakamlarından ayrı ve hepimizin gerçek olduğunu adımız gibi bildiğimiz, ancak yürütmenin resmi gerçek kabul etmeyeceği bilim adamlarının yaptığı araştırmalar bu kapsamda kabul edilecek, çarşı pazar dolaşan basın muhabirlerinin yaptığı haberlerden, kamuyu ilgilendiren tüm haberler bu kapsama sokularak yukarıda bahsettiğimiz en temel anayasal özgürlüklerimiz askıya alınmış olacaktır.

TBMM’ne hatırlatmak isteriz ki, Anayasanın 14. maddesinin 2. Fıkrasında ‘Anayasa hükümlerinden hiçbiri, devlete veya kişilere, anayasayla tanınan temel hak ve hürriyetlerin yok edilmesini veya anayasada belirtilenden daha geniş şekilde sınırlandırılmasını amaçlayan bir faaliyette bulunmayı mümkün kılacak şekilde yorumlanamaz’ hükmüne amirdir.

Bu sebeplerle TBMM yasama yetkisini Anayasa’daki sınırlar içinde kullanmalı ‘Anayasayla tanınan temel hak ve hürriyetlerin yok edilmesini veya Anayasa’da belirtilenden daha geniş şekilde sınırlandırılmasını amaçlayan bir faaliyette bulunmayı’ mümkün kılacak bu yasayı reddetmelidir. Yoksa ağır bir anayasa ihlali gerçekleşmiş olacaktır.

Açık, erişilebilir, öngörülebilir olmayan, bireyin yaptığı bir eylemin sonuçlarının ne olacağını önceden açıklıkla görebilmesi anlamını taşımayan, hukuk devletinin ve demokrasinin temel taşı olan ifade özgürlüğünü, basın özgürlüğünü ve bilim özgürlüğünü ortadan kaldıracak, hakikati iktidarın belirlediği, mutlak bir rejimi çağrıştıran, anayasanın temel niteliklerine aykırı, açıkça halkın bilgi alma hakkını engelleyebilecek, bir yıl sonra yapılması planlanan genel seçimi etkileyerek, seçimin de manipüle edilebileceği kaygılarını arttıran ve seçimin meşruiyetine de gölge düşürebilecek olan yasa teklifine en yüksek perdeden tarih önünde itiraz ediyor ve yasa teklifinin geri çekilmesini talep ediyoruz." (HABER MERKEZİ)

ÖNCEKİ HABER

Elazığ’da ekmeğe ve ulaşıma zam yapıldı

SONRAKİ HABER

Kılıçdaroğlu'ndan Prens Selman ziyaretine tepki: Devletin başındaki kişi cinayet emrini veren katille kucaklaşacak

Sefer Selvi Karikatürleri
Evrensel Gazetesi Birinci Sayfa