14 Nisan 2022 11:42

Moda Sahnesi'nin elektrik günlüğünden bir sayfa: Dayanışma bugün değilse zaman? 

Sonradan öğrendik ki şirket çokça bilenmiş Moda Sahnesi'ne. Özel bir grup kurulmuş, grup üzerinden birbirlerini gazlıyorlar: “Hadi alnınız dik bir şekilde çıkın oradan.” Orası neresi, savaşta mıyız?

Fotoğraf: Kübra Yeter

Paylaş

Kübra YETER

Her güne yeni bir zamla uyandığımız, market ve fatura fiyatlarının günlük değişimini öfkeyle takip ettiğimiz şu günlerden herkes gibi kültür emekçileri de nasibini aldı. Fahiş zamların ardından gelen elektrik faturasına isyan eden Moda Sahnesi, geçtiğimiz ay "#Ödemiyoruz" diyerek zamlara tepki göstermişti. Bir ayda iki defa elektrikleri kesilen Moda Sahnesi, ticari bir tiyatro olmadıklarının, aksine kamusal bir tiyatro olduklarının altını çizerek hakları olan elektriği kullanacaklarını duyurmuş ve mühürlenen elektriklerini açmıştı. Bunun karşısında harekete geçen Sabancı Holding, Ayedaş üzerinden yaptığı açıklamayla hem Moda Sahnesi'ni tehdit etmiş hem de '90'lı yıllardan bildiğimiz bir yöntemle “Bu işi desteklerseniz zararımızı sizin cebinize yansıtırız” şeklinde bir üslupla tiyatroseverlere de gözdağı vermişti. Bunun üzerine geri adım atmayacağını duyuran Moda Sahnesi çarşamba günü saat 14.00’e çağrı yaparak tüm tiyatroseverleri dayanışmaya ve bu zamlara karşı ses çıkarmaya çağırdı. Ben de bu çağrıya uyarak dayanışmak, hem tarihe not düşmek hem de şahit olmak için orada yerimi aldım.

HERKESİN DERDİ ORTAK

Halil Ethem Sokak yokuşunu yavaş yavaş çıkarken Moda Sahnesi'nin önü dayanışma için gelen insanlarla dolmuştu. Kimi oyuncu kimi yönetmen kimi tiyatro öğrencisi kimi de desteğe gelmiş sosyalist çevreler, partiler ve basın.

Tanıdıklarla kısa bir selamlaşmadan sonra biraz da neler konuşuluyor merak ettim doğrusu ve sessizce etrafı dinlemeye koyuldum. Herkesin derdi ortak: Artan faturalar, her gün gelen fiyat artışları, kiralar… Özetle: İnsanca yaşamak.

Ülkenin, daha doğrusu tek adam yönetiminin yanlış politikalarının faturası halkın omzuna yüklenmiş durumda. Bugün bi’rokaya on lira veriyorsak bunun sorumlusu ne biziz ne de o güzelim roka. Gerçi işin müsebbibi de üstüne almıyor ya ülkenin bu ahvalini, üstüne ne söylenir bilinmez.

Hal böyleyken güç bela ulaştığımız temel ihtiyaçlarımızın yanında kültür sanat da iyice lüksler kamarasında yerini aldı. Pandemiyle beraber tiyatroların yalnızlaştırılması bu süreci hızlandırdı. Kültür Bakanlığının göstermelik bir yardım fonu oldu ama bu yardımı da kimler neye göre aldı, gerçekten tiyatro mu yapıyorlardı, muamma. Mesela Moda Sahnesi bu yardımdan “Türk örf ve adetlerine aykırı bir sahne” olduğundan faydalanamadı. Bu desteklenememenin ardından enerji tekellerinin tam da meşreplerine uygun şekilde faturalara yaptığı yüzde 200’lük zam tiyatroları büyük bir çıkmaza soktu. Ya tüm bu giderleri biletlere yansıtacaklardı (yani yine halka dönecek ibrenin ucu) ya da "Yeter, ödemiyoruz" diyeceklerdi. Moda Sahnesi tam da bu noktada ikinci seçeneği seçti. Hem gerçekten ortada ödeyebilecekleri bir para kalmadığı için hem de bu zamları halka dayatan sermayenin çiğliğini teşhir etmek için. Nitekim bir ayda iki defa faaliyetleri durdurulan ve bunun kızgınlığını taşıyan Moda Sahnesi emekçileri saat 14.00’te Ayedaş’tan gelen ekipleri karşıladı.

"BİZ DE MEMNUN DEĞİLİZ BU ZAMLARDAN ABİ"

Ekipler ilk başta 6 gündür elektriği olmayan sahnenin elektrik kablolarını kontrol edeceklerini söylediler. Ne hikmetse! Akabinde de sayacı görmek istediler ama sahne oyuncuları ve çalışanları buna engel oldu.

Bir de aralarında ilginç bir diyalog yaşandı. Ekibe elektrik zamlarından memnun olup olmadığını sorduklarında biri “Biz de memnun değiliz bu zamlardan abi” derken diğer yetkili arkadaş “Evet, çok memnunuz” diyerek cevap verdi. Zaten bu cevabı veren kişi sonrasında ortamı bulandırmak için sert bir üslupla işini yapmaya devam edecekti.

Sonradan öğrendik ki şirket çokça bilenmiş Moda Sahnesi'ne. Özel bir grup kurulmuş, grup üzerinden birbirlerini gazlıyorlar: “Hadi alnınız dik bir şekilde çıkın oradan.” Orası neresi, savaşta mıyız?

İlk başta sayaca bakması engel olunan ekipler, birkaç saat sonra polislerle beraber geri döndü ve sayaç sökme işlemi başlamış oldu. Ben de boşluk bu boşluk diyerek birkaç isimle süreci değerlendirdim.

İlk konuştuğum isim Moda Sahnesi kurucu ortaklarından Kemal Aydoğan oldu. En son saati açıp çalıştırdıklarını ve hakları olan enerjiyi kullandıklarını belirten Aydoğan, Ayedaş’ın yaptığı açıklamada onları destekleyenlerle de aralarına nifak tohumu ekmeye çalıştığını belirtti. Yaptıkları eylemin kaçak elektrik kullanımına indirgenemeyeceğini dile getiren Aydoğan sözlerine şöyle devam etti:

“Anayasa’nın 64. maddesi sanatın ve sanatçının desteklenmesini söylüyor. Bunu mücbir sebep sayabiliriz. Çünkü biz bu akşam oyunumuzu sergileyeceğiz ve bu maddeye göre elektrik temel hakkımız. Dolayısıyla hem Sabancı hem de Sabancı’nın gönderdiği firmalar yasaya aykırı davranıyorlar. Biz de suç duyurusunda bulunacağız.”

Akabinde tiyatro çevresinden bu eylemin sessizlikle karşılandığı gözlemimi de paylaştığım Kemal Aydoğan’a kendisinin bu konuda ne düşündüğünü sordum. Tiyatro çevresinden yalnız bırakılmış gibi gözlemlense de aslında çok fazla dostları olduğunu dile getiren Aydoğan, sözlerine “Hem seyircilerimizden hem ilişkide olduğumuz sol-sosyalist çevrelerden çok dostumuz var. Onların desteği tiyatroları aratmıyor. Bazı tiyatrocu arkadaşlardan birkaç gündür sesler geliyor, yok değil. Bu yaptığımız şeyin aslında hepimizin hayatını kolaylaştıracak olan talepler olduğunu anladığımızda umarım geç olmaz. Çünkü bizim bunu sonsuza kadar sürdürecek gücümüz olmayabilir. Bitirdiğimizde umarım bir kazanım elde etmiş oluruz. Yoksa hepimiz aynı bataklıkta debelenmeye devam ederiz” şeklinde devam etti.

"BÜYÜK BİR EKONOMİK BASKI VAR"

Sayaç sökme işlemi devam ederken sohbetimize Moda Sahnesi oyuncularından Gökhan Azlağ’la devam ettim. Yılın başından beri hayat pahalılığının devam ettiğini ve bir tiyatro oyuncusu olarak yaşamsal ihtiyaçlarında zorlandığını dile getiren Azlağ, faturalara gelen zamların ödenecek boyutta olmadığını söyledi. Ne sanat kurumları ne de bireysel olarak kimsenin ödeme gücünün kalmadığını da belirterek sözlerine şöyle devam etti:

“Bu konuda devletin sanat kurumlarına karşı destek politikası gütmesi lazım. Geçmişte de yoktu ama artık dönem itibarıyla büyük bir ekonomik baskı var. Moda Sahnesi de bunu reddediyor, ödemiyor çünkü ödemesi mümkün değil. Çözüm bulunana kadar ödemiyoruz.” 

Gökhan Azlağ’ın ardından dayanışmaya gelenler arasında pandemide tiyatro sorunlarına ses olmak için susma eylemi yapan Cenk Dostverdi’yle karşılaştık ve onunla süreci değerlendirdik. Moda Sahnesinin mücadelesini salonlu ve salonsuz tiyatrolar için örnek bir mücadele olarak gördüğünü söyleyen Cenk Dostverdi, faturalara gelen bu fahiş zamlar ödendiği takdirde salon kiralarının artması, sahnesiz tiyatroların oyun için bu yerleri kiralayamaması ve az oynaması gibi sorunlarla zincirleme bir şekilde karşı karşıya kalınacağını dile getirdi. Böyle olursa güvencesi olmayan oyuncuların işlerini yapamaz hale geleceğine değindi. Pandeminin başından beri politik yok saymanın devam ettiğini söyleyen Dostverdi, sözlerine “Burada atlamamamız gereken kamusallaştırma gücü ve tiyatroyu kamusal alan ilan etme refleksiyle karşı karşıyayız. Buna sahip çıkmalıyız. Tartışmayı buradan yükseltmenin çok kıymetli olduğuna inanıyorum. Burayı terörize ve legalize etmeden bazı tanımları yeniden tartışmalı ve konuşmalıyız diye düşünüyorum. Tam da burada ve bu keskinlikte” diyerek son verdi.

Dayanışmaya sadece tiyatro camiasından isimler değil Moda Sahnesi'nde oyun izlemiş, orayı seven ve sahiplenen tiyatroseverler de gelmişti. Gelenler arasında üniversite öğrencisi Leyla da birkaç şey söylemek istediğini iletti. Seyirci olarak sık sık buraya geldiğini ve burada olmanın kıymetli olduğunu dikkat çeken Leyla, “Bu eylemin daha çok sahiplenilmesini ve buranın daha kalabalık olmasını beklerdim. Moda Sahnesi sadece bir tiyatro değil, biz öğrencilerin buluşma mekanı da, hatta ders çalışma yerimiz de. Burası bize kapılarını sonuna kadar açan bir ev gibi. Öğrenciler de bu pahalılıktan oldukça etkileniyor. Toplumca buna bir ses çıkarmalı ve o ses nereden geliyorsa orada yerimizi almalıyız” dedi.

BUGÜN DEĞİLSE NE ZAMAN

Bu kısa konuşmaların ardından ekiplerin sayaç sökme işlemi son bulmuştu. Plana göre yeniden takılan sayaç da açılacak ve Moda Sahnesi elektriği ödememeye devam edecekti fakat Kemal Aydoğan’ın deyimiyle “Sabancı Holding, sahnenin suç işlemesine engel oldu.”

Ekiplerin gitmesinin ardından açıklama yapan Aydoğan “Anayasa’ya aykırı hareket eden bu kurumlara suç duyurusunda buluşacağız ve elbet kazanacağız” açıklamasında bulundu.

Yavaş yavaş toparlanmaya hazırlanırken orada ne olduğunu soran yaşlı bir kadınla aramda şöyle bir diyalog gerçekleşti. N’olduğunu sorduğunda sahnenin elektriğinin kesildiğini söyledim. Ya, hay allah, deyip normal bir şeymiş gibi uzaklaştı. Sanırım mesele tam da böyle. Her gün o kadar kötü ve korkunç şeyler yaşıyoruz ki bir süre sonra bunu normalleştiriyoruz. Halbuki alışmaktan vazgeçmenin ve öfkemizi iyice bilemenin tam da zamanı değil mi? Sahi bugün değilse ne zaman...

ÖNCEKİ HABER

Elon Musk, Twitter'ın tamamını almayı teklif etti

SONRAKİ HABER

Denizli’de 1 Mayıs buluşması: Bu tarihsel güne güçlü katılım önemli

Sefer Selvi Karikatürleri
Evrensel Gazetesi Birinci Sayfa