Fahiş girdi maliyeti çiftçiyi bitiriyor, çiftçi kente göçe zorlanıyor

Adana'da çiftçilik yapan Yusuf Zihni Alan fahiş girdi maliyetleri karşısında hükümetten gerçek manada destek beklediklerini söyledi ve ekledi: "Bu maliyetlerle bir iki sene sonra küçük çiftçi kalmaz."

15 Mart 2022 00:49
Son Güncellenme Tarihi: 15 Mart 2022 14:44
Paylaş

Volkan PEKAL
Adana

Adana’nın Karataş ilçesinde çiftçilik yapan Yusuf Zihni Alan, iktidarın günü kurtarmaya yönelik politikalarının kırsalda yaşanan göç yarattığını söyledi. Giderek artan borçları nedeni ile ‘çiftçinin’ kalmayacağını kaydeden Alan, fahiş girdi maliyetleri karşısında hükümetten gerçek manada destek beklediklerini söyledi.

Rusya’nın Ukrayna’yı işgal girişimi sonrası petrol fiyatlarında dünya genelindeki artış Türkiye’de yüksek dolar kuru nedeni ile daha derinden hissedildi. Mazot, gübre, tohum, zirai ilaç gibi girdileri doğrudan dolar kurundaki artışa bağlı olan çiftçi, geçen sen 6 liraya aldığı mazotun fiyatı 23 lirayı bulunca kara kara nasıl üretim yapacağını düşünmeye başladı. Adana’nın Karataş ilçesinde çiftçilik ve hayvancılık yapan Yusuf Zihni Alan, zirai ilaç ve gübreden kısıp üretim yapmaya çalışan çiftçinin mazot konusunda yapacağı bir şeyin kalmadığını anlattı. Çiftçinin sadece ürünü ekerken mazot harcamadığını dile getiren Alan, “Sularken su motoru, ilaçlarken traktör mazot yakıyor, gübrelerken mazot yakıyor. Buğdayda bile tarlaya 6-7 defa girmeniz gerekiyor. Tohum, mazot, gübrede, zirai ilaçlarda dışa bağlı olduğumuz için döviz kurunun bir anda artması çiftçinin belini kırdı” dedi.

Devletin tarımsal gıdada günü kurtarmaya yönelik hamle yaptığını dile getiren Alan, “Bilerek mi yaptı bilmiyorum ama önceki Bakan Pakdemirli çiftçinin ayağına sıktı. Günü kurtarmak için çiftçiye ‘Senin maliyetin yüksekse buğday ekme, dışarıdan alırız’ denildi. Tabii o zaman döviz kuru bu kadar yüksek değildi. Dışarıdan buğday, saman ve et getirildi. Bir zamanlar canlı hayvan da getirildi. Dışarıdan daha ucuza getirildiği için çiftçinin eli ürettiği üründen çekildi. Rusya ve Ukrayna’dan ciddi miktarlarda buğday alıyorduk. Pandemi ile bize ucuza bu ürünleri satanlar ‘Artık dışarı satmayacağız, kendi ihtiyaçlarımıza kullanacağız’ deyince talep aynı arz olmayınca fiyatlar bir anda yukarı fırladı” dedi.

"BU MALİYETLERLE 1-2 SENE SONRA KÜÇÜK ÇİFTÇİ DİYE BİR ŞEY KALMAZ"

Girdi fiyatları karşısında desteklemelerin komik rakamlar olduğunu ifade eden Alan, “Dönüme verilen mazot desteği sadece bir litreye geliyor. Desteklemelerin çok ciddi rakamlar olması lazım ki çiftçi borçlanmadan üretim yapabilsin. Şimdi çiftçi ya bankaya ya da zirai ilaç firmalarına borçlu. Herkes hasadı bekliyor. ‘Hasatta öderim’ hesabı yapıyor. Hasat çiftçinin beklentilerini karşılayamazsa, buğday ekildi, hava yağmurlu gitmez, düzenli bir şekilde soğuk olmazsa buğday kardeşleme yapmaz. Dolayısıyla kurak geçen bir sezonda tonaj çok az olur. O zaman da borcunu ödeyemez. Bir sonraki hasada kalır, borcu büyür ve batar. Çünkü çiftçi yüksek faizlerle kredi alıyor. Ziraat Bankasına gittiğimizde bizden teminat istiyorlar zaten arsamız, malımız, mülkümüz olsa bu işi yapmayız. Ziraat Bankası çiftçiye vereceği parayı yandaşlara, futbol kulüplerine veriyor. Onlar da ödemiyorlar” dedi.

"GÖÇÜ DURDURACAK POLİTİKALAR OLMASI LAZIM"

Altı ayda, bir senede bir, tarım bakanının değiştiğini, planlı bir ekim olmadığını ifade eden Alan , “Destekleme dedikleri komik rakamlar. Neresinden tutarsanız elinizde kalan bir durum söz konusu. Dışa bağımlılık artarken tarım toprakları da imara açılıyor. Çiftçi kazanamadığı için arazilerini satıp tarımdan çekilmeye başladı. Şehir planı dışarı doğru genişletilince arazileri şehir planı içerisinde kalan çiftçilerin de arazilerini parselletiyor. Buna da belediyeler ve hükümet yol veriyor. Yağ krizi var. Bunun bu kadar hissediliyor olmasının sebebi İstanbul’dan Edirne’ye kadar olan arazilerin imara açılması oldu. Karataş’ta da çiftçi daha büyük üreticilere arazilerini satmak durumunda kalıyor ve göç başlıyor. Her emlakçıda satılık tarla var. İnsanlar tarlasını satıp kente göç etmek zorunda kalıyorlar. Büyük çiftçiler daha fazla büyüyor, daha fazla kredi çekebiliyor. Yandaş şirketlerin borçları siliniyor, buna artık dur dememiz lazım. Bu saatten sonra çiftçi bir iki sene daha borçlanır, sonra küçük çiftçi namına bu memlekette bir şey kalmaz. Göçü durduracak politikaların olması lazım” dedi.

"DEVLET ÇİFTÇİYİ DESTEKLERSE TARIMDA DIŞA BAĞIMLILIĞIMIZ ORTADAN KALKAR"

İç piyasada ürüne ne kadar ihtiyaç olduğunu, hangi ürünler ne kadar ekildiğini, boş kalan arazileri tespit edip, alet edevat, tohum, akaryakıt desteğinde bulunduğu gerçek teşviklerle üretimi planlaması gerektiğini dile getiren Alan, “Türkiye dört mevsimin yaşandığı, tarımda kendine yetebilen bir ülke olduğu için birçok ürünü dışarıya bağımlı olmadan üretebileceğimizi düşünüyorum” dedi.

"MERALAR ISLAH EDİLSİN"

Hayvancılık da yapan Alan, mera alanları ıslah edilmediği için arazilerine reglas ot ekmek zorunda kaldığını ifade etti. Karataş’ın 350 dönümlük bir mera alanı olmasına rağmen mera alanının çorak olduğunu ifade eden Alan, “Türkiye’de meraların ıslaha ihtiyacı var. Tarım Bakanlığının meraları ot yetişecek hale getirmesi, ıslah etmesi gerekiyor. Öyle olursa biz de hayvanlarımızı oraya götürürüz. Hayvanlar yayılır biz de kendi arazilerimize katma değeri yüksek ürünler ekeriz” dedi.

Reklam
ÖNCEKİ HABER

Bir ayçiçeği yağı iki yevmiye parası

SONRAKİ HABER

Meslek liselilerin gelecek kaygısı büyüyor

Sefer Selvi Karikatürleri
Evrensel Gazetesi Birinci Sayfa
Evrensel Ege Sayfaları
EVRENSEL EGE

Ege'den daha fazla haber, röportaj, mektup, analiz ve köşe yazısı...