07 Aralık 2021 11:25

"Savaş çıksa Madran Dağı bu kadar tahrip edilemezdi!"

Çine Madran Dağı'ndaki maden ocağını genişletmek için onlarca patlayıcı deliği açıldı. Köylüler dağın savaş çıksa bu kadar tahrip edilemeyeceğini söyledi.

Fotoğraf: ÇİYAP

Reklam

Özer AKDEMİR
Aydın

Türkiye’nin en kaliteli kaynak sularının çıktığı, fıstık çamlarının yetiştiği Aydın Çine Madran Dağı'ndaki maden ocağını genişletmek için onlarca patlayıcı deliği açıldı. Köylüler yanı başlarındaki madenin yaşam haklarını ellerinden aldığından şikayet ederken dağın savaş çıksa bu kadar tahrip edilemeyeceğini söyledi.

Eysim Madencilik’in aylardır Madran Dağı’ndaki Topçam köyü yakınlarında işlettiği kuvars madeninde genişleme çalışmaları sürüyor. Maden ocağı, köy meydanına 500 metre, en yakın yerleşim yeri olan Coşkun ailesinin evine ise sadece 60 metre uzaklıkta. Dinamit ve ANFO gibi patlayıcılar kullanılarak yapılan madencilik nedeniyle Ali Coşkun ve ailesi diken üstünde yaşıyor.

Çine Yaşam Platformu (ÇİYAP) ve Aydın Ekoloji ve Yaşam Platformu (AYEP) üyeleri, köylülerin madene karşı mücadelesine destek vermek için önceki gün Topçam'a gitti. Şirketin onlarca patlatma kuyusu açtığı ormanlık alanda toplanan köylüler, madenin hukuksuz şekilde yaşam haklarını ellerinden alacak biçimde çalıştığını dile getirdi.

"'ÇALIŞMA VAR' TABELASIN BİLE BİZ VARINCA DİKTİLER"

Şirket görevlileri ve jandarmayla sık sık tartışmalar yaşanırken orman idaresine bağlı yetkililer, şirketin ağaç kesim bedellerini ödediğini ve gerekli izinleri aldığını ileri sürdü. ÇİYAP Sözcüsü Ahmet Uslu ise orman yetkililerinin şirket görevlilerine bazı evrakları daha yeni imzalatırken gördüklerini belirterek, "Muhtemelen eksik evrakla çalışıyorlardı, orman idaresi onları tamamlattı. Hatta çalışmanın tabelası bile yoktu, bu evraklar imzalandıktan sonra tabela dikmeye durdular" dedi.

"TÜRKİYE'NİN EN DEĞERLİ KAYNAK SULARI VAR BURADA"

Eysim şirketinin Topçam'daki madeni bir taşerona devrettiğini belirten Uslu, "Taşeron şirket, maden ocağını genişletmek için onlarca dinamit kuyusu açmış. 25-30 metre derinliğe kadar yerleştirilen patlayıcıların patlatmasıyla bölgede bulunan ormanlar ve fıstık çamları tamamen yok olacak. Burası Türkiye'nin en değerli kaynak sularının olduğu yer ama bu maden çalışmaları yüzünden köylüler aylardır susuzlukla karşı karşıya. Suları ancak belli günlerde mahalle mahalle veriliyor. Su kaynağında susuz kaldı köylü" dedi.

Köylülerin muhtarlarına "Maden yanlısı" diye tepki gösterdiklerini aktaran Uslu, "Köylüler, muhtarın şirkete satılan arazilerden komisyon aldığını, kendilerine madenle arabuluculuk yapmayı teklif ettiğini ileri sürüyorlar. Zaten madenin evraklarında köy tüzel kişiliği olarak muhtarın imzasının olduğunu jandarma ve maden yetkilileri de söylüyor" dedi.

KUTSAL "EREN MEZARI" DA YOK OLACAK

Madenin patlatma yaptığı yerde köylülerin kutsal olarak nitelediği "Eren Mezarı"nın da bulunduğunu ifade eden Uslu, "Köylüler, ÇED toplantısının bile pandemi yasakları gerekçesiyle kendilerinin evlere hapsedildiği, jandarmanın ‘Kimse dışarı çıkmasın’ diye anons yaptığı bir gün gerçekleştirildiğini, muhtar ve bir köylü dışında köyden kimsenin haberinin dahi olmadığını söylüyorlar. Ne yazık ki bölgenin su deposu olan, fıstık çamları ve ormanlarla kaplı, birçok arkeolojik eserin ve kültür varlığını bulunduğu Madran Dağı dinamitlerle böylesine alt üst edilirken ne devletten ne yerel yönetimlerden tık çıkıyor" dedi.

"MADEN MÜHENDİSİ 'KÖYLÜLER EZİLMEYE MAHKUM' DİYOR"

Şirketin patlatma yapmak için açtığı kuyuların başında madene tepki gösteren köylülerden Eyüp Aslan, "Bu patlatmalar nedeniyle çok zarar görüyoruz. Patlatmalardan sonra sıçrayan taşlar yoldan geçenlere, canlılara zarar verebiliyor. Bu madenlerin kapatılmasını istiyoruz. Sularımız giti, hayvanlarımız, ormanlarımız gitti. Hayvanlarımız aç. Madenin mühendisi bize hakaret ediyor. ‘Biz buraların parasını verdik, her şeyi yapmak hakkımız var. Siz köylü olarak ezilmek zorundasınız’ diyor" dedi.

"ÇOCUKLARIMIZ NEREDE BÜYÜYECEK?"

Topçam köyü gençlerinden Özgür Aslan, ağaç parçalarıyla oynayan çocukları göstererek, "Bizim geleceğimiz bunlar. Bu çocuklar yarın neyle oynayacaklar burada orman, toprak olmayınca? Madenci işi bitince olduğu gibi bırakıp gidiyor. Aşağıda bir kavak vardı, beş kişi el ele tutuşsa gövdesine dolanamazdık. Şimdi maden pasalarının altında kaldı. Benim babam geçenlerde maden yetkilileriyle tartışma sırasında bayıldı kaldı, hiç oralı bile olmadılar" dedi.

ORMAN, KÖYLÜDEN ALINIP MADENCİYE TERK EDİLİYOR

Topçam'da anayasal hakların hiçe sayıldığını belirten köylülerin avukatı Hicran Danışman, bu haklarını kullanmak isteyen köylüye ise "Suç işliyorsun, mukavemet ediyorsun, burası senin malın değil ormanın malı, ormanı madene terk edip git, çünkü madenci iznini aldı, parasını ödedi, ormanda istediğini yapabilir, suç da işleyebilir deniyor. Yetersiz mevzuata dahi uyulmadan maden çıkarılıyor” dedi.

Köylüyü mukavemetle suçlayan kanun adamlarının gözlerini kapatıp "yetkileri dahilinde olmadığını" söylediklerini belirten Danışman, şöyle devam etti:

“Maden hafriyatlarından oluşan tepecikler, kuruyan çamlar, maden tozuna bulanmış akan sular, dinamitle derinlere kaçıp yok olan sular anayasayı yeterince ihlal etmiyormuş gibi mevzuata göre can ve mal güvenliği dahi alınmadan, yok edecekleri çam ağaçları damgalanıp envanteri dahi çıkarılmadan, hatta sahayı ormandan teslim dahi almadan maden çıkarma işlemine başlanması ayrı bir hukuksuzluk. Haklarını bilmeyen köylü 'Senin tapun yok, burası ormanın' denile denile susturuldu dün. Az sesi çıksa 'Mukavemetten alırım bak' diye korkutuldu. Orman, köylüden alınıp madenciye terk ediliyor."

Reklam