05 Ekim 2021 00:37

Madran Dağı’nın hem taşını hem tarihini yağmalıyorlar

Madran Dağı’ndaki terk edilmiş maden alanlarını ve iş makineleriyle tahrip edilmiş kültür varlıklarının olduğu bölgeleri Çine Yaşam Platformu üyesi Ahmet Uslu ve Sertaç Acıoluk ile gezdik.

Fotoğraf: Özer Akdemir/Evrensel

Reklam

Özer AKDEMİR
İzmir

Aydın Çine’deki Madran Dağı’nın maden işletmeleri tarafından talanı tüm hızıyla sürüyor. Yöre halkı maden işletmelerinin cevher arama adı altında dağdaki tarihi yapıları ve kaya mezarlarını da tahrip edip, soyduklarını iddia ediyor.

KAÇAK MADENLER DOĞAYI KATLEDİP ÇEKİP GİTMİŞLER

Önceki gün Çine Yaşam Platformu (ÇİYAP) üyelerinden Ahmet Uslu ve Sertaç Acıoluk ile Madran Dağı’ndaki çoğu terk edilmiş maden alanlarını ve tahrip edilmiş kültür varlıklarının olduğu bölgeleri gezdik. Dağda gece gündüz üretimini devam ettiren büyük maden şirketlerinin yanı sıra çoğu kaçak olarak işletilmiş ve sonrasında terk edilmiş irili ufaklı onlarca maden ocağı var. Yeniköy ve Tatarmemişler Mahallelerinin üst taraflarında yer alan terk edilmiş maden işletmeleri arkalarında bir doğa yıkımı bırakarak çekip gitmişler. Tatarmemişler köyüne birkaç yüz metre uzaklıktaki terk edilmiş kuvars maden alanının pasaları gelişi güzel yığılmış. Maden işletmesi sırasında üzeri sıyrılıp açık ocak haline getirdiği dağın yamacı ormanların içinde kel ve çorak bir alan olarak kalmış. Tahtacı Alevi köyü olan Yeniköy’den Sertaç Acıoluk, bu maden işletmelerinin bazen rezerv yetersizliği, bazen ürün kalitesi ya da cevherin tükenmesi sonrası bulundukları alanı olduğu gibi terk edip gittiğini anlattı. Acıoluk, “Bu madenler dağı bir ur gibi kemiriyor. Dağda çok büyük maden işletmeleri gece, gündüz çalışıyor şu an. Fıstık çamlarının, kızılçamların arasında maden işletmelerinden çıkan tozlar nedeniyle ağaçlar bembeyaz görünüyor. Bu maden işletmelerinin dinamit patlatmaları ya da kayaları yerinden almaları sonrası su kaynaklarımız da artık kurudu” dedi.

"İNSAN GÖVDESİ KALINLIĞINDA SU KAYNARDI"

Gerçekten de yaklaşık 5 saat süren gezimiz boyunca, Türkiye’nin en kaliteli kaynak sularının çıktığı Madran Dağı’nın güney tarafında rast geldiğimiz kır çeşmelerinin çok büyük bir kısmının kurumuş olduğunu gördük. Maden şirketi tarafından işletilip terk edilen maden alanının hemen yanı başında çok büyük bir su kaynağı olduğunu belirten Acıoluk, “İnsan gövdesi kadar kalınlıkta su kaynardı dağın içinden. Şimdi maden ocağı olan yerlerde göl gibi sular vardı. Şimdi damla kalmamış” dedi.

"30 YILLIK ÇOBANIM BÖYLE KURAKLIK GÖRMEDİM"

Tatarmemişler köyüne birkaç kilometre uzaklıktaki terk edilmiş maden alanının yanı başından geçen dereden genişliği 30 cm, derinliği üç-beş parmak kadar kalmış çok az miktarda suyun aktığını gördük. Bu alanda keçilerini güden Tatarmemişler köylüsü Kamil Acar, yaklaşık 30 yıldır çobanlık yaptığını belirterek, “Bu güne kadar böylesi bir kuraklık görmedim. Dağdaki çalılar, öbek öbek makiler kurudu. Çeşmelerin suyu kesildi, dereden akan suyu görüyorsunuz. Tek damla yağmur düşmedi aylardır. Hayvanların içeceği suyu bile zor buluyoruz dağda artık” dedi.

İŞ MAKİNESİYLE KARYA MEZARI SOYGUNU

Sertaç Acıoluk maden işletmelerinin sadece doğayı değil dağdaki binlerce yıl önceden kalan tarihi yapıları ve kaya mezarlarını da tahrip ettiğini söyledi. Acıoluk’un bizi götürdüğü Mutaflar köyünün üst taraflarındaki Murtat Tepe denilen bölgede bulunan nekropolde (toplu mezar alanı) bulunan bütün mezarların açıldığı, Karya döneminden kaldığı düşünülen kral mezarı ve tümülüsün büyük oranda tahrip edildiğini gördük. Tümülüs’e yapılan müdahalenin insan eliyle değil iş makineleriyle yapıldığını belirten Acıoluk, “Maden şirketleri buralarda cevher arama bahanesiyle kaçak kazılarla mezar soygunculuğu yapıyor. Böyle onlarca ören yeri, tümülüs ve kaya mezarı tahrip edilmiş, soyulmuş. Dağını, taşını yağmaladıkları gibi tarihini de yağmalıyorlar” dedi.

BÖLGEDEKİ TARİHİ KALINTILARI YOK EDİP MADEN ALANI YAPMAK İSTİYORLAR

ÇİYAP Sözcüsü Ahmet Uslu da maden işletmelerinin hiçbir kural tanımadan dağı yağmaladığını, siyasi iktidarın ise bu sermaye gruplarının arkasında durduğunu söyledi. Uslu, “Bu gördüğümüz talan edilmiş tarihi yapıları ve mezarları soymanın ötesinde tamamen tahrip etmek istemişler diye düşünüyorum. Belki de bu tarihi varlıkları yok ederek buralarının ileride koruma altına alınmasını önlemeyi, böylece rahat rahat madencilik yapabileceklerini düşünüyorlar” dedi.

MADRAN DAĞI’NDA KAZAYAĞI MOTİFLİ MEZAR TAŞLARI

Tatarmemişler köyünden dağın yükseklerini tırmanırken kızılçam ağaçların arasında gördüğümüz Tahtacı Alevi mezarlarının mezar taşlarının üzerlerinde kazayağı işareti bulunuyor. Kazdağı ve diğer Tahtacı Alevi Türkmenlerinin yerleşimlerinde gördüğümüz kazayağı figürüne Madran Dağı’nda rastlamak, yörenin farklı inançların konup göçtüğü önemli bir yer olduğunu ortaya koyuyor. Kendisi de Tahtacı Alevi Türkmenlerinden olan Sertaç Acıoluk, bölgedeki mezarların en az 400 yıllık olduklarını ve mezarlara o zamanlar ortaya çıkan bulaşıcı bir hastalık nedeniyle ölenlerin gömüldüğünü aktardı. Acıoluk, mezarların 500 metre kadar uzağında daha yüksekçe bir yerde yapılan Kirman Ana (Girmena) yatırı ziyaretgahında Alevi Türkmenler yılın belli günlerinde adadıkları kurbanları kesip, cem ederlermiş. Çine Belediyesinin kilit taşı döşeyerek türbeye ulaşımı kolaylaştırma çalışmaları sırasında köklerine zarar verilen birkaç çam ağacının kuruduğunu gözlemledik.

Reklam