ÖÇAV Ankara Baro Başkanı adayı İlke Işık: Mücadeleci baroya ihtiyacımız var
Özgürlükçü Çağdaş Avukatlar Grubu (ÖÇAV) Ankara Baro Başkanı adayı Av. İlke Işık, Bakan ile görüşüp ricacı olma döneminin bitmesi gerektiğini belirterek "Mücadeleci barolara ihtiyacımız var" dedi.

Fotoğraf: Damla Kırmızıtaş
İLGİLİ HABERLER

Özgürlükçü Çağdaş Avukatlar Grubu Ankara Barosu Başkan Adayı İlke Işık: "Kadınların mücadele birikimiyle, mücadeleci barolar yaratmalıyız"
Damla KIRMIZITAŞ
Ankara
Pandemi gerekçesiyle 1 yıl boyunca ertelenen Ankara Barosu 66. Olağan Genel Kurulu, 18-19 Eylül tarihinde yapılacak. Baro seçimlerine giderken ‘Cesaretle Savunuyoruz’ sloganıyla çalışmalarını yürüten Özgürlükçü Çağdaş Avukatlar Grubu (ÖÇAV) Baro Başkanı Adayı Av. İlke Işık ile Ankara’daki avukatların yaşadıkları sorunları demokratik bir baro talebini konuştuk. Artık “Bakanla görüştüm, gittim ricacı oldum” döneminin çok geride kaldığını belirten Işık, “Gerçekten mücadele örgütlerine ihtiyacımız var. Gerçekten meslektaşları ile toplumsal hale gelmiş memleket sorunları için mücadele eden bir baroya ihtiyacımız var” dedi.
Pandemi sürecinde engellenen Ankara Barosu Genel Kurulu, 18-19 Eylül’de hangi koşullarda toplanıyor.
Ankara’da ve ülkedeki bütün avukatların da sorunlarının giderek arttığı, olumsuz koşulların giderek sanki mesleğin normali olduğu bir dönemden geçiyoruz. Memleketten bağımsız değil yaşadığımız hiçbir sorun. Çünkü hukuk devleti kararnameler ile yönetilen bir devlet, yargı bağımsızlığı bir yana artık talimatla çalışan hale gelmiş yargı, adli yıl açılışının dualarla ve Diyanet İşleri Başkanıyla açılması suretiyle laikliği ve hukuk devletinin artık yok edildiğinin ilan edildiği bir süreç. Uzun süredir memleketin en temel taleplerinden biri adalet. İşten çıkarılan KHK’liler, iş cinayetinde öldürülen Soma’daki, Hendek’teki ve pek çok yerdeki aileler, ülkenin dört bir yanında doğa katliamlarına karşı mücadele eden köylüler, çevre mücadelesi verenler, her gün öldürülen kadınlar... Herkes adalet istiyor ama bu adalet talebi asla karşılanmıyor. Çünkü hukukun geldiği aşama, zaten adaletin tamamen siyasal iktidarla iç içe geçmiş, birlikte ilerleyen bir şeye dönüştürülmüş durumda. Ne yaşıyoruz biz özellikle bu dönemde. Siyasi iktidarın beğenmediği kararları veren hakim, savcıların aynı anda görevden alındığını, heyetlerin değiştirildiğini görüyoruz.
"MESLEKTAŞLARIMIZ ASGARİ ÜCRETLE KURALSIZ ÇALIŞTIRILIYOR"
Avukatlar çalışma yaşamlarında hangi sorunlarla karşılaşıyor?
Öncelikle ciddi bir ekonomik sorun var, büyük bir işsizlik var. Genç avukatlar, stajyer avukatlar sıfır gelirle yaşamaya çalışıyorlar. İşçi avukatlık diye bir gerçek var artık. Yine kapitalizmin yarattığı tekel haline gelmiş hukuk büroları var artık bürolarda meslektaşlarımız asgari ücrete hatta asgari ücretin altında tamamen kuralsız, saati belli olmayan, mesai mefhumu olmayan bir çalışma koşuluyla çalışmak durumunda kalıyorlar. Biz bu süreçte işçi avukatlarla toplantılar yaptık. Her gün adliyelerde broşür dağıtıyoruz ve en çok konuşulan konu bu.
Bununla birlikte kadın avukatların çokça sorunu var. Çocuğunu bırakacak yeri olmadığı için bürosuna gelemeyen, evden çalışmak durumunda kalan ya da bürosunu tamamen kapatıp evden çalışmaya zorlanan çok sayıda kadın arkadaşımız var. Bu dönem aynı zamanda büyük bir yalnızlık anlamına da geldi. Ankara Barosu mesela şunu takip eder durumda değil; kaç avukat bürosunu kapattı, kaç avukat özellikle bu süreçte işçi avukat haline geldi, Ankara’da işçi avukatlar hangi koşullarda yaşıyor... Mesleğe yeni başlamış genç avukatlara hayatlarını sürdürebilmeleri için ne gibi olanaklar sunuluyor ve aslında ne gibi dayanışma göstereceğiz.
"BİR YILDIR SEÇME SEÇİLME HAKKIMIZI KULLANAMIYORUZ"
Parti kongreleri, hatta son olarak aşı karşıtı mitinge bile izin verilirken baro genel kurulları pandemi gerekçe gösterilerek ertelendi. Bu konuda ne düşünüyorsunuz?
Baroların genel kurulları yasayla düzenlenir ve ne zaman yapılacağı bellidir. Pandemi bahane edilerek neredeyse 1 yılı geçirdik. Oysaki o dönemde herkese izin verilirken nedense barolara bir türlü genel kurul ilan edildikçe izin verilmedi. Ama bunların hiçbir zaman gerçek gerekçeler olmadığını biliyoruz. Çoklu baro yasası ile getirdikleri direkt olarak siyasal iktidarın siyasal müdahalesinin sonuçlarını yaşadık. Özellikle üç büyük baroya genel kurul yaptırmak istemediler. Muhtemelen yine siyasal iktidarla çok bağımlı hatta eş haline gelmiş bir Barolar Birliği sorunumuz var bizim. Barolar Birliği tamamen bir vesayet makamına dönüşmüş durumda. Biz avukatlar 1 yıldır seçme seçilme hakkımızı kullanmıyoruz. Bu genel kurulda da en çok siyaseti konuşmamız gereken genel kurul. Şimdi yargı bağımsızlığını konuşmak zorundayız, çünkü her gün karşılaşıyoruz. Sadece bir grup ‘solcu’ yaşamıyor artık. Avukatların hepsi yaşıyor.
Fotoğraf: ÖÇAV Twitter hesabı
"GERÇEKTEN DEMOKRATİK, KATILIMCI BİR BARO TARİF EDİYORUZ"
Bu kadar sorun karşısında nasıl bir baro olmalı?
Şöyle bir dönemi artık biz çoktan geride bıraktık; bakanla görüştüm, bakandan bilgi aldım, gittim ricacı oldum, otopark sorununu böyle çözeceğim, Ankara’ya tek bir adliye yapılacak, bilmem kimden sözünü aldım... Bunlarla işin içinden çıkamayız. Yıllardır böyle bir baro anlayışı vardı. Geldiğimiz aşamada hem memleketin, hem hukukun, hem savunmanın hem de mesleğimizin sorunları içinden çıkılmaz durumda. Biz gerçekten demokratik, katılımcı bir baro tarif ediyoruz. Her aşamada meslektaşlarıyla birlikte karar veren, her meslektaşın çok rahatlıkla kişisel olarak baronun kapısını çalabildiği, her sorunua birlikte çözüm yolu arandığı, birlikte karar verildiği. Yani kapalı kapılar arkası, sadece yönetim birkaç kişi, onun bunun adamı olarak değil. Gerçekten demokratik olarak örgütlenmiş baro meclisleriyle karar alan, baronun kurul ve merkezlerinin hem de memleketin sorunlarına ilişkin daha etkin merkezler haline getirerek hayatın mesleğin ve hukukun her yerine müdahale eden ve toplamında bir mücadele çerçevesi içerisinde yapan barolara ihtiyacımız var. Gerçekten mücadele örgütlerine ihtiyacımız var bizim. Gerçekten meslektaşları ile mücadele eden aksi takdirde bu kadar büyük ve toplumsal hale gelmiş memleketin sorunları için mücadele eden bir baroya ihtiyacımız var.
"PARÇALANMIŞ ADLİYELER VATANDAŞIN ADALETE ULAŞMASINI ENGELLİYOR"
Adli yılı dualarla açtılar. Yargıyı merdiven altı yerlerden kurtaracağım diye bir açıklama yaptı Cumhurbaşkanı. O gün biz de açılan 7. adliyenin önünde adli yıl açılışı yaptık. Yeni açılan adliye Söğütözü’de, zor ulaşılabilinen, toplu taşımanın direkt olarak gitmediği, insanların ulaşmakta çok zorluk çekeceği bir yer. Biz avukatlar yetişemiyoruz mesela. Aynı gün içinde 7 tane adliyeye gidebilmek, duruşmalara girebilmek ve bunları takip edebilmek olanaksız halde. Aynı zamanda vatandaşın oraya gitmesi, adalet araması da olanaksız. Aile mahkemelerine en çok kadınlar gider. Her kadın, avukat bulma durumunda değil. Her kadın kendi davasını da bir bakıma kendi takip ediyor. Oraya gitmek, dilekçe vermek için ulaşmaya çalışmak çok zor. Geldiğimiz aşamada vatandaşın da yargıya, adalete ulaşmasına engel olan bir şey var. Bu yüzden tek bir adliye çok somut bir talebimiz.
Tek bir adliyeyi de ancak mücadele ederek sağlayabiliriz.
"İKTİDAR AVUKATLARIN SORUNLARIYLA DEĞİL SAVUNMAYI YOK ETMEK İLE İLGİLENİYOR"
Siyasal iktidar avukatların sorunlarıyla ilgilenmiyor. Onların başka dertleri var savunmayı yok etmek, etkisizleştirmek gibi. O yüzden biz, avukat arkadaşlarımızla her aşamada konuşarak, fikirlerini alarak hareket etmeliyiz. Sadece baroyu yöneten kişilerin çözebileceği bir şey değil. Çoklu baro yasası da bunu göstermişti. Bütün avukatların sürece katıldığı, mücadeleye katıldığı bir şekilde örgütlenmeliydi. Ankara Barosu ne yazık ki bunu yapmadı. Bütün bunları birleştirecek bir mücadeleye ihtiyacımız var. İşçi avukatlıktan, genç avukatlardan, kadın avukatlardan bahsettik. Mesleğin çoğunluğu bu artık. Meslek böyle devam ediyor. Avukatlar refah içinde değiller. Biz uzun zamandır meslekteki tekelleşmeye dikkat çekiyorduk. Avukatların çalışma koşulları giderek zorlaşıyor. İşçi avukatlık diye bir gerçek var ve oradaki kuralsızlığa hiçbir şey yapmayan bir baro var. Baro buna ilişkin prensip belgesi yayımladığını söylüyor. Ve gidip onlarca işçi avukat çalıştıran bürolarla bu belgeyi imzalıyor. İşçi avukata o maaş, çalışma koşulu sağlanmazsa ki sağlamayacaklar bu belgenin bir yaptırımı yok. Yine genç avukatlar kadın avukatlar da aynı şekilde. Artık bu arkadaşlarımızın baroyu yönetmesi gerekiyor. Bizim gayet yeni bir şeye ihtiyacımız var. Sil baştan bir şeye ihtiyacımız var. Mevcut anlayışla devam edebilmek bizim sorunlarımızın çözülmesi için hiç bir anlam taşımayacak. Biz Özgürlükçü Çağdaş Avukatlar olarak bunun temsilcisiyiz.
Fotoğraf: ÖÇAV
"İŞÇİ AVUKATLARIN ÇALIŞMA KOŞULLARININ BELİRLENMESİNDE YAPTIRIMLAR OLMALI"
Seçilirseniz nasıl bir baro yönetimi göreceğiz?
Öncelikli olarak katılımcı, demokratik bir baroyu mutlaka sağlayacağız. Tüzüğünü ve çalışma koşullarını birlikte oluşturduğumuz baro meclislerine ihtiyacımız var. İşçi ve genç avukatlar en kritik yerde duruyor. Keza stajyer avukatlar da. Bir yıl boyunca hiç gelir elde etmeksizin tamamen bir sömürü düzenine dönüşmüş durumda. Biz bir dayanışma sergilemek durumundayız. Ankara Barosu tarafından kredi verilen ama 2 yıl sonra faizi ile geri istenen, hatta icra takibi yapılan bir sistem bunun çözümü değil. O yüzden karşılıksız bir destek mekanizması yaratmak gerekiyor. Genç avukatlar, çok uzun süredir işsizlik, geleceksizlik ve belirsizlik, büro tutamama, mesleği sürdürebilecek fiziki, maddi her türlü olanaktan yoksun. Kullanabilecekleri bürolar baro tarından ayarlanabilir. Baronun bu tip mekanları var. Bunlar geliştirilebilir. Aynı zamanda gelirsiz geçirdikleri dönemde destekleyici mekanizma kurmak gerekiyor. Bir dayanışma olanağı oluşturulabilir. Somut önerilerimiz olacak. Yine işçi avukatların çalışma koşullarının belirlenmesinin çok net yaptırıma tabi olması ve bunun ihlalinin olanaksız hale getirilmesi gerekiyor ki insanca yaşanabilecek bir ücret alsınlar. Belirlenen ücretin altında ücret verilmesinin yasak hale getirilmesi, bu biçimde hazırlanmış iş sözleşmesinin baroya mutlaka verilmesi, baronun takip etmesinin sağlanması, sözleşmeyi ihlal eden avukatlar için bunun meslek kuralı haline getirilmesi. Mülteci emekçiler, işçiler, mülteciler Ankara’da çok ciddi sıkıntılar durumlarla karşı karşıyalar. Ankara Barosunun Mülteci Hakları Merkezi var. Çok daha etkin çalışmalar yürütmesi, geliştirilmesi gerekiyor.
YALNIZ HİSSETTİRMEYECEK BİR BARO
Biz her gün duruşmalara giren avukatlarız. Mesleği oturduğumuz yerden yapmıyoruz. Tekellere dönüşmüş bürolar sahibi değiliz. Gerçekten mesleği kan ter içinde, bir fiil yapan ve böyle yürütmeye çalışan avukatlarız. Biz adliye koridorlarını biliyoruz, baro servislerine biniyoruz, duruşma salonlarının önünde bekliyoruz, baro odalarında meslektaşlarımız ne yaşıyorsa biz de onu yaşıyoruz. Oralarda konuşulanlar aslında bir mutsuzluk, umutsuzluk ve yalnızlık tablosu çiziyor. Başından beri dediğim mücadele eden baro, bir mücadele örgütü haline gelmiş baro bir yandan da bunu sağlar: Yalnız değiliz. Hepimiz bu sorunları yaşıyoruz. Bir dayanışmaya ihtiyacımız var. Yalnız değiliz ve birlikte çözebiliriz. Bu mücadele hepimize umut verecektir. O yüzden Ankara Barosunu değiştirmek durumundayız. O yüzden yeni bir anlayışın, mücadeleci bir anlayışın yönetmesi önemli. İhtiyacımız olan bu. Bunu sağlamaya çalışıyoruz. Bunun için uğraşıyoruz. Hafta sonu da genel kurulda bunları söylemeye devam edeceğiz.
Evrensel'i Takip Et