07 Ağustos 2021 10:25

Xiaomi'ye iş kapısı dedik kölelik çıktı

Salcomp'tan bir işçi yazdı: Xiaomi işletmesi Türkiye’de üretim yapacağını açıklayınca hepimiz sevindik. Bugün görüyoruz ki kuralsızlık, sadece üretim merkezli, düzensiz çalışma sistemi devam ediyor.

Fotoğraf: Delwin Steven Campbell/Flickr

Paylaş

Salcomp'tan bir işçi

Xiaomi işletmesi Türkiye’de üretim yapacağını açıklayınca hepimiz sevindik. Çünkü hem kurumsal bir firma hem de herkes için yeni bir iş imkanı doğdu. 2 bin kişinin istihdam edileceği duyurulan bu fabrikaya binlerce başvuru oldu. Şubat ayında kurulan fabrikada şu anda 800 kadar işçi çalışıyor.

Pandemi döneminde, işsizliğin rekor seviyelere geldiği dönemde Xiaomi şirketinin açtığı Salcomp fabrikasında çalışmak büyük bir fırsat gibi geldi hepimize. Şimdi ise herkes bu işyerinden kaçmaya yer arıyor, neden mi? Salgının pik yaptığı dönemde geceli gündüzlü çalışmaya devam ettik, yüzlerce çalışan kovid oldu, daha ilk aydan maaşlarımız eksik yattı. Nisan ayında maaşlar tekrar eksik yatınca montaj hattı üretimi durdurdu. Çinli yetkililer fabrikaya gelip sözler verdiler ve üretim tekrar başladı. Sözlerin birçoğu tutulmadı, 8 saat çalışma dediler, 11 saat bile çalıştık. Zorunlu mesailer sürdü gitti. Her fırsatta işçiden almaya çalıştılar. Üretim müdürü canı istediğinde çay molasını kaldırdı, kimi zaman çay saatinde çay bile vermediler. Mesela 15 dakikalık çay molasına gitmek için fabrikanın bir ucundan bir ucuna geçip x-ray cihazında sıra bekleyip iş kıyafetlerini çıkarmamız gerekiyor. Mola saatlerinde dinlenme alanımız hâlâ yok, bahçede kaldırıma, ağaç diplerine, merdivenlere oturuyoruz. 1 ay boyunca yemekhane olmadığı için konteynerde yemek yedik. Servis problemleri hiç bitmedi. Fabrika açılalı 6 ay olmasına rağmen hâlâ servis sorunu yaşayan arkadaşlarımız var. Tüm bunların yanında her ay fazla mesailerimiz yattı mı yatmadı mı kaygısı yaşıyoruz. İnsan kaynakları bordro istediğimiz zaman bizleri tersliyor. Kafalarına göre sayım var deyip bir gün iki gün üretimi durdurup bizi telafi çalışmasına zorunlu bırakıyorlar. Fazla mesailerimiz de telafi çalışmaları ile hiç oluyor.

ÇARESİZ MİYİZ?

Fabrikada çalışma şartları böyle olunca da çalışanların bir kısmı yeni iş arayışlarına girdi, işini bulan çıktı gitti. Yeni gittiği işyerinde 8 saat çalışmayı, 1 saat yemek molasını bir lüks olarak gördü.

Kalanlar da koşulların değişeceği, ücretlerin iyileşeceği umudu ile kaldı. Ama bugün görüyoruz ki kuralsızlık, sadece üretim merkezli, düzensiz çalışma sistemi devam ediyor. Bir değişim olacaksa bunu biz çalışan işçiler yapacağız. Hatırlayalım Ramazan Bayramı öncesi iş bıraktığımızda 150 liralık market çeki verdiler. Fabrika önünde atılan işçiler eylem yapacak haberi ile servisler içeri alındı, üretim müdürü iş çıkışı çikolata dağıttı. Ne zaman birlikte hareket etmemizden korktular, hepimizin ağzına bir parmak bal çalıp avutmaya çalıştılar. Neden, çünkü işçilerin birlik olmasından korkuyorlar.

Birlik olursak kazanamayacağımız hak yok, biz daha güçlüyüz maaşlarımızı onlar verse de. Biz üretmezsek onlar kazanamaz. Bant başına geçip kendileri mi telefon üretecekler? Bizi işsizlikle mi korkutacaklar? Asgari ücret her yerde aynı arkadaşlar, bizim kaybedecek bir şeyimiz yok ama kazanacak çok şeyimiz var. Bizim gibi birçok metal fabrikasında sendika var, işçiler yeni işbaşı yaptıklarında asgari ücretin en az 500 lira üzerinde ücretle işe başlıyor. İkramiyeleri, yakacak yardımları, çocuk parası, eğitim destekleri alıyorlar, fabrikalarında kreşler var. Bizde niye olmasın? Salcomp’un bunu verecek gücü yok mu? Var elbette. Günde binlerce telefon üretiyoruz, en ucuz telefon 2 bin lira ama en basiti, onu almaya dahi gücümüz yetmiyor. Bu yüzden insanca yaşayacak bir ücreti ve çalışma koşullarını sağlatabiliriz.

ÇÖZÜM İŞTEN AYRILMAK DEĞİL, BİRLİK OLMAK

Hak verilmez alınır sözü işte tam burada devreye giriyor. Hiçbir patron işçisine böyle bir çalışma ortamı vermek istemez. Kârlarından zarar etmek istemezler. Onlar istiyor ki köle gibi, karın tokluğuna çalışalım, gel dediklerinde gelelim git dediklerinde gidelim. Buna dur demek için önce birliğimizi kurmalıyız. Kendi bölümlerimizde komitelerimizi kurmalı, temsilcilerimizi seçmeli, ortak talepler etrafında birleşmeliyiz. Bir fabrikada işçilerinde sözü olacaksa bunun da yasal olarak tek dayanağı sendikadır. Toplu sözleşme ile ücretlerimizi, sosyal haklarımızı çalışma zamanlarımızı belirleyebilir, en önemlisi iş güvencemizi kazanabiliriz. Patronun iki dudağı arasında olan işten atılma kaygımıza son verebilir, geleceğe güvenle bakabiliriz. Sendikalar işçilerin birliğinin ete kemiğe bürünmüş halidir, hiçbir sendika gelip bizi kurtarmayacak bunu bilmeliyiz. Biz fabrikada birlik olmadığımız sürece sendikaların yapacağı bir şey yoktur. Yüzlerce Salcomp işçisi e-devlet üstünden üyeliklere başladı. Salcomp fabrikasının işçilerin sendikalaşma sürecine müdahale etmemesini istiyoruz. Bugüne kadar onlarca işçiyi sendikalaştıkları için işten çıkardınız, buna artık bir son verin. Sendika anayasal hakkımızdır.

Sendikalaşma sürecinde işçilerin söz hakkının olduğu, kapalı kapılar ardında pazarlıkların yapılmadığı, temsilcilerin bizlerin içinden, işçiler tarafından seçileceği demokratik, şeffaf bir sendikal anlayışı tartışmalı ve bunun için mücadele etmeliyiz. Bunun için nasıl bir sendika tartışmasını daha derinden yürütmeliyiz.

Bizi ek ücret adı altında verilen parayla susturup, bu tür şeylerle bölmek isteyen işverenin oyununa gelmeyelim. Bugün verdiklerini yarın alacaklardır. Daha iyi bir ücret ve işçilerinin de sözünün dinlendiği bir çalışma ortamı için birleşelim.

ÖNCEKİ HABER

Urfa'da iş cinayeti | Açık ihmaller inşaat işçisi Halil Erdil'in canına mal oldu

SONRAKİ HABER

Sedat Peker'den “Burhan Kuzu, Zindaşti, Ümitcan Uygun, Aleyna Çakır” iddiaları

Sefer Selvi Karikatürleri
Evrensel Gazetesi Birinci Sayfa
Evrensel Ege Sayfaları
EVRENSEL EGE

Ege'den daha fazla haber, röportaj, mektup, analiz ve köşe yazısı...