03 Haziran 2021 00:47

İşsizliğin mecbur bıraktığı meslek: Motokuryelik

Artan işsizlik motokuryeliğe yönelimi artırdı. Konuştuğumuz motokuryelerden biri işten çıkarılmış bir muhasebeci, diğeri yeni mezun olmuş bir ziraat mühendisi.

Arşiv| Motosikletli kuryeler | Fotoğraf: İsa Terli/AA

Paylaş

Duygu AYBER GÜLTEKİN
İstanbul

Pandemi döneminde öne çıkan mesleklerden biri oldu motokuryelik. Her köşe başında bir paket servis elemanını görmek mümkün. Sayıları da iş yükleri de arttı. Sokağa çıkma kısıtlamaları nedeniyle insanların adeta eli kolu oldular. Yemek, su, evrak vs. ihtiyacımız her neyse hızlıca ulaştırıyorlar ancak şirketlerin bu hızlı servis baskısı kazaların artmasına yol açıyor. Uzun mesai saatleri, trafikte görmezden gelinmek, ayrımcılığa maruz kalmak gibi sorunlar da cabası... Ancak öne çıkan öyle bir şey var ki Türkiye’de işsizliğin geldiği boyutu çarpıcı biçimde gözler önüne seriyor. Konuştuğumuz üç motokurye de bu işe başlamaya mecbur kalmış. Biri işten çıkarılmış bir muhasebeci, diğeri yeni mezun olmuş bir ziraat mühendisi. Birinin ev kredisi borcu var ve iş seçme lüksünün olmadığını söylüyor, diğeri kazasız tek bir ay geçirmese de bu işe ne kadar ihtiyacı olduğunu anlatıyor.

Sadece İstanbul’da trafikte olan 150 bin motosiklet var. Sigortası olmayan, mülteciler gibi kayıt dışı çalışan motokuryeleri de hesaba katarsak bu sayı katlanıyor. Haliyle kazalar da önceki yıllara göre artmış durumda. Daha birkaç gün önce 20 yaşındaki bir üniversite öğrencisi çalışırken hayatını kaybetti.

Can kayıplarında ise bir netlik yok. Tüm Anadolu Motosikletli Kuryeler Federasyonu Başkanı Çağdaş Yavuz, 9 Mart 2020’den 27 Mayıs 2021 tarihine kadar toplam 222 kuryenin yaşamını yitirdiğini belirtiyor. Motosikletli Kuryeler Derneği Genel Sekreteri Ergün Pedük ise bu rakamların gerçeği yansıtmadığını söylüyor. Sayının pandemi döneminde 30’u geçmediğini öne süren Pedük’ün anlattıklarına göre son 2 senedir İstanbul’da çalışırken hayatını kaybeden motosikletli kurye sayısı 4.

“KAZASIZ BİR AY GEÇİRMEDİM”

İzmir’de yaşayan Deniz Kurtul, yeni mezun bir ziraat mühendisi. İş bulamadığını belirten Deniz, “Motor kullanıyordum zaten, kurye oldum” diyor. Deniz, çalışma koşullarını şöyle anlatıyor:

“Günde 12 saat çalışıyoruz. İşe başlarken şahıs şirketi açıp vergi mükellefi oluyoruz. Hesabıma 9 bin 200 TL yatıyor ama giderler bana ait. Vergiler, motor masrafları, yemek vs. aylık bana ne kalıyor bilmiyorum. Kazasız bir ay geçirmediğim için hiç tam maaş alamadım.”

17 Mayıs’ta yaptığı kaza nedeniyle Deniz’in şu an ayağı kırık ve istirahatte.

KADIN KURYELERİN EN BÜYÜK SORUNU: TACİZ

Çalışırken neler yaşadığını sorduğumda anlattıkları ise kadın kuryelerin neler yaşadığını özetler nitelikte:

“En çok trafikte sorun yaşıyorum. Mesela kaza yaptığım gün motor ayağımın üstüne düştü, kaldıramadım. Erkekler tek eliyle kaldırıp yoluna devam ediyor. Ben 5 kişiden yardım alıp kaldırmak zorunda kalıyorum. Taciz ediliyorum. Kırmızı ışıkta beklediğimde yanımdakinin ya gözüne ya da sözüne maruz kalıyorum. Motoru bilerek önüme kırıyorlar. Servise gittiğim mahallelerde zerzevatçı bile megafondan laf attı. Müşteri tarafından taciz edilen arkadaşlarım oldu. Bir de trafikte çok fazla hayvan ölüsü görüyoruz. Bu görüntü beni çok etkiliyor. Kazayı da o gün yapmıştım.”

Çok sık yaşadıkları bir diğer sorunun site veya apartman yönetimlerinin asansör kuralları olduğunu söyleyen Deniz, şöyle anlatıyor:

“Asansöre girmemize izin vermiyorlar. ‘Kuryenin kullanması yasaktır’ yazıyorlar. Elimde bir sürü yük site içinde yol yürüyorum. Damacanayı üst katlara çıkarmak zorunda kalanlar var.”

PANDEMİYE KARŞI ELLERİNDEKİ TEK GÜÇ DAYANIŞMA

Taşımacılık sektöründe çalışanlar aşılamada öncelikli grupta. Ancak SGK kayıtlarında nace kodlu olmayanların sayısı fazla. Her motokuryenin aşılanmasını isteyen Deniz, motokuryelerin arasındaki dayanışmayı şu sözlerle anlatıyor:

“Biz zaten Kovidli evlere gidiyoruz daha çok. Birebir temastayız. Paketi uzaktan bırakıp kaçmaya çalışıyorum. Birbirimize haber veriyoruz, şu daire Kovidli dikkat et diye. Olabildiğince birbirimize yardımcı olmaya çalışıyoruz. Kovid-19’a karşı kendi kendimize önlem alıyoruz aslında. Mecbur bırakıyorlar çünkü.”

“CANIMIZI RİSKE ATIYORUZ DİYE DEĞERSİZ GÖRÜYORLAR”

Tek başına yaşayan ve tekrar çalışmak için gün sayan Deniz’e taleplerini soruyorum. “Hangi birinden başlayayım” diyerek gülüyor. Sitemkar dile getirdiği isteklerini olduğu gibi aktarıyorum:

“Trafikte görünür olmak istiyoruz. Hız baskısı var. Trafik sıkışınca telefonumuza sipariş gecikme uyarısı geliyor. Aradan dereden geçmeye çalışıyorum. Hız kaygısı olmasın isterim. Bana kalsa motosikletler için ayrı yol yapılmalı. Aşılanmak isterim. Kadın kuryeleri destekleyici teşvikler isterim. Teşvik etmek yerine önümüzü kapatıyorlar bilerek.

Kuryeler toplumda değersiz görünüyor. Başka bir hayatımız yokmuş gibi algılanıyor. Aslında hepimiz üniversite mezunu ve işsiz olduğu için kuryelik yapıyor. Ziraat mühendisi, yazılım mühendisi olan arkadaşlarım var. Belediyede buz hokeyi sporcusuyum. Hobilerimiz var nitelikli olduğumuzu düşünüyorum. Ama bedenimizi riske atıp çalıştığımız için değersiz görünüyoruz. Ben her şeyi riske atıp ayağımı kırıyorsam buna mecbur olduğum yapıyorum.”

TEK İSTEDİĞİ ESKİ MESLEĞİNE DÖNEBİLMEK

Yaklaşık 1 yıl 2 aydır Yemek Sepeti’nde çalışan Ömer Gökhan, eski muhasebeci. Anlattığına göre, 7 yıl boyunca çalıştığı firma daralmaya gittiği için işten çıkarmalar olmuş. O da işten çıkarılanlar arasında. Bir süre piyasada iş bakmış ama eski işinde kazandığının yarısını bile teklif etmemişler. Ev kredisi borcu olduğu için daha fazla işsiz kalmaktan korkarak motokuryeliğe başlamış. 17 yıldır motosiklet kullandığını belirten Ömer, “İlk defa ticari amaçlı kullandım, aslında mecbur kaldım” diyor. Günde 8 saat çalışan Ömer, kendisini diğer kuryelerle kıyaslayarak şanslı görüyor. “Ailemize, çocuğumuza vakit ayırabiliyoruz. Diğer yerlerde 12-15 saat çalışanlar var. Eğitim almıyorlar. Bu da kazaların artmasına neden oluyor” diyor.

Asansör kullanmalarına izin verilmediğinden bahseden Ömer, “Asansörsüz bir binaya gittiğimde dördüncü kata çıkmak zorunda kalıyorum. İnsanız, kullanmak benim de hakkım. Bir kere tartışma yaşadım ama ısrarla kullandım. Yorucu bir çalışma temposu var aslında” diye anlatıyor yaşadıklarını.

“Trafikte fark edilmeme” sorununa ise katılmıyor. Kuryeleri kurallara uymamakla suçlayan Ömer, “Araçlar bir saniyede hareket ederken, biz saniyenin onda birinde hareket edebiliyoruz. Sizi fark etmemeleri çok doğal. Sen kendini riske atıp onun sağına soluna girersen seni fark etmez tabi. Ben bunu 17 yıldır motosiklet kullanan biri olarak söylüyorum. Bunun sebebi de eğitimsizlik. Bu güvenli sürüşte anlatılıyor. Aslında kurallara uyulsa ve eğitim alınsa bence bu görünürlülük sorunu çözülür” diyor.

“Hayat böyle geçmez” diyen Ömer’in ise tek istediği ekonomik krizin bitmesi ve eski mesleğine dönmek.

SİSTEMİN YARATTIĞI BASKI HIZLANMAYA İTİYOR

Tıpkı diğerleri gibi ekonomik kriz nedeniyle mesleğini bırakmak zorunda kalan motokuryelerden biri de Alper Öksüzler. 2 yıldır Getir We Go için çalışıyor. Alper, “Fuar sanat tasarımı yapıyordum. 3 boyutlu modelleme üzerineydi işim. Ama kriz, sonrasında bu pandemi darladı beni. Ehliyetim varken bari kuryelik yapayım dedim” diye anlatıyor nasıl başladığını. “Full ekipman gittiğim için daha düzgün davranıyorlar bana. Yoksa ciddiye alınmıyorsun” diyen Alper de kendi şirketini açmış. Tüm masraflar ona ait, giderlerden geriye kalanla geçiniyor. Saati 30 liradan 12 saat çalışıyor. Kazaları hatırlattığımda hem şirketlere hem de kuryelere kızarak şunları söylüyor:

“Kazaların tek bir sebebi yok. Sistem sizi daha hızlı hareket etmeye zorluyor. Yemek Sepeti diyordu ki, ‘Acele etmeyin, sizden önemli değil’ ama sipariş süresi tanımlıyor. Bu ne perhiz bu ne lahana turşusu? Müşteri de haklı olarak sizi darlıyor. Ama sepetimde can taşıyorum nihayetinde.”

Pandemi nedeniyle yaşadığı şeyleri öğrenmek istediğimde insanların tavırlarından yakınmaya başlıyor. Kuryelere orta çağ faresi muamelesi yapıldığını anlatıyor: Sanki ben yayıyorum virüsü gibi davranıyorlar. Yol değiştirenler, aynı asansöre binmeyenler, çöp asansörüne yönlendirenler... Kızamıyorum aslında. Gün içinde 20 siparişe gittiğimi varsaysak taşıyıcı olma ihtimalim var. İnsanlar da tedirgin. Şakası yok bu işin, aşı olmayı isterim.

“İŞSİZLİK KORKUTUCU AMA BİR ARADA OLMAK GEREK”

Sorunlara rağmen iş bulamayacağım kaygısının ağır bastığını söyleyen Alper, “En azından işim var, buradan çıkarsam ne olur, bozulmasın diyenler var. İşsizlik ciddi anlamda korkutucu olabiliyor. Müşteri ve işyeri ayrı darlıyor, ekonomik sıkıntılar var, hele borcu olan varsa paket başı çalışan kuryeler daha fazla çalışmak istiyor. Bir saatte 6-7 sipariş götüreyim diyen var. Haliyle tersten giriyor, düzden çıkıyor. Sigara molası dahi vermiyor” diye anlatıyor. Alper, koşullarının düzelebilmesi için önce bir araya gelebilmenin önemli olduğunu şu sözlerle vurguluyor:

“İnsanlar mevcut düzene itiraz edebilse işleri biraz daha rayına oturtabilir. Bir bölgede pizza dağıtan kuryeler bir araya gelip ‘Biz yarım saatte götürmek istemiyoruz, canımızı seviyoruz’ dese ve buna diğer kuryeler destek verse, işletme de işten çıkarmayı göze alamaz. Çünkü onu çıkarsa kimse gelmeyecek. Ama ‘üç kuruşa çalışırım’ diyenler olunca işletmelerin de seçenekleri çok oluyor. İnsanlar da işsiz kalmamak için tedirgin oluyor.”

HIZLI GÖTÜRMEZSEN İŞİNDEN, GÖTÜRSEN CANINDAN OLUYORSUN

“Üniversite mezunu gençler bir işe girip, yoksulluk sınırının üzerinde bir maaşın haliyle yaşıyor. Ama istihdam az olduğu için iş bulamıyor. Atanamayan öğretmenler; FETÖ’cü ve KHK’li gibi bahanelerle işinden kovulanlar bu işe yöneldi.” Bu sözler Tüm Anadolu Motosikletli Kuryeler Federasyonu Başkanı Çağdaş Yavuz’a ait. Yavuz’un anlattıklarına göre; bu mesleği yapmak için herhangi bir koşul yok. Lisans belgesi veya sertifika olmadan isteyen herkes yapabiliyor. A sınıfı ehliyet dışında çoğu yerde tecrübe bile aranmıyor. Tecrübesiz başlamanın en büyük sorun olduğuna vurgu yapan Yavuz, refleksler gelişmediği için kaza sayısının da arttığını söylüyor. “Hızlı götürmezsen işinden, götürürsen canından oluyorsun” diyen Yavuz, kuryelerin işverenle müşteri arasında nasıl ezildiğini şu sözlerle anlatıyor:

“Firmalar artınca rekabet oluştu. Primler de kuryeleri günde 16 saat çalışmaya itiyor. Ama tecrübesi olmadığı için yoruluyor, refleksleri yavaşlıyor, patronların ‘Neden geciktin’ baskısıyla kaza yapıyor. Yani prim sistemi aslında köleleştirme sistemi. Bizi ölüme sürüklüyor. 9 Mart 2020’den bugüne toplam 222 kuryenin yaşamını yitirdi. Son 1 haftada 5 arkadaşımızı kaybettik.”

Yaptıkları eylemlerle dikkat çeken motokuryelerin en önemli sorunlarından biri de örgütlü olmak. “Kaç üyeniz var?​” diye sorduğum Yavuz, Türkiye genelinde dağıtıma çıkan 7 binden fazla üyelerinin olduğunu söylüyor. Ancak bu rakamın çok az olduğunun farkında. Bunun için çalıştıklarını belirten Yavuz, “Umarım örgütlenmenin önemini anlarlar” diyor.

"ÖLMEMEK İÇİN KALİTELİ EKİPMAN İSTİYORUZ"

Yavuz, taleplerini şöyle sıralıyor:

  • “Bu meslek adına bir belgenin zorunlu hale getirilmesini,
  • Çalışma standartlarımızın devlet tarafından tanınıp, Resmi Gazete’de yayımlanıp, tam kapsamlı bir meslek haline getirilmesi,
  • Trafikte bizi fark ettirici tabelalar, örneğin her trafik lambasının üzerine ‘motosikletleri fark edin’ tabelasının konmasını, bununla ilgili kamu spotlarının yayımlanmasını ve eğitimde motosiklet müfredatının olmasını,
  • Motosiklet ekipmanlarının ek gümrük vergilerine, özel tüketim vergilerine maruz kalmamasını istiyoruz. Bir kask olmuş 3-4 bin lira. Kaliteli ekipman almak istiyoruz, bizi hayatta tutacak ekipmanları alabilmek istiyoruz. Bunun için ÖTV’lerin kaldırılmasını istiyoruz.

"HİÇBİR GÖNDERİ KURYEDEN KIYMETLİ DEĞİL"

Motosikletli Kuryeler Derneği Genel Sekreteri Ergün Pedük, 1990’da bu işi yapmaya başlamış. Pandemi döneminde sayısı artanların paket servis elemanları olduğunu söyleyen Pedük, motosikletli kurye ile paket servis elemanı arasındaki farkı şöyle anlatıyor:

“Büyük markaların elemanları bir depoya bağlılar. Siz o merkeze ulaşıp sipariş veriyorsunuz. Kurye ekrana düşen o işi bulunduğu bölgede size getiriyor. Geri dönüp sıradaki işi yapıyor. Fast food zincirleri, mahalle arasındaki restoranlar, kebapçılar, Getir gibi firmalar da böyle. Ama motosikletli kurye merkeze hiç uğramaz. Bazen başka şehre evrak götürür. Yani motosikletli kurye daha uzun mesafelerde hizmet eder ve bozulabilir gıda dışında her şeyi taşır.”

MÜLTECİLERE DAHA AZ ÜCRET VERİYORLAR

Hâlâ asgari ücretle çok uzun saatlerde, kötü koşullarda çalışan kuryelerin olduğunu söyleyen Pedük, mültecilere ayrı bir parantez açıyor:

“En az 5 bin 200 lira olması gerekirken bu maaşı vermeyip bir de daha çok göçmenleri kullananlar var. Restoran, kebapçı tarzı yerlerde çalışan elemanlar bunlar. Sigortaları yapılmıyor. Bin 500 - 2 bin lira veriyorlar. Kayıt dışı oldukları için kaç mülteci kurye var net rakamı bilmiyoruz.”

Pedük’ün aktardığına göre; Türkiye genelinde 450 bin civarında motosikletli kurye ve paket servis elemanı var. Sadece İstanbul’da trafikte olan 150 bin motosiklet var. 30 bini kışın kullanılmıyor. Geriye kalan 120 binin 30 bini kurye ve bunun en az 20 bini pandemi başlayınca işe giren paket servis elemanı.

Kaza yapan bir motosikletli kuryenin akşam eve ekmek götürme derdinden dolayı çalışmaya devam ettiğini söyleyen Pedük, pandemi döneminde yüzlerce can kaybı olduğuna ise inanmıyor. Haberlerin asparagas olduğunu ifade eden Pedük, “Bu sayı pandemide 30’u geçmez. Son 2 senedir İstanbul’da çalışırken hayatını kaybeden motosikletli kurye sayısı 4. Kaza sayısı çok ama hayatını kaybeden sayısı bu kadar. TÜİK verileri de bize net bir rakam vermiyor” diyor. Pedük, son olarak hem kuryelere hem müşterilere hem de şirketlere şöyle sesleniyor:

“Trafikte bizi görmüyorlar. Kuryeler de kurallara uymalı. Müşteriler siparişini verirken ‘çok acil’ demesin. İşletmeler ‘her zaman müşteri haklıdır’ kafasında olmasın. İşletme o paketi soğumayacak şekilde muhafaza etse, parayı o ambalaja verse, kuryeye ‘sağ salim git’ dese kazalar da azalacaktır.”

ÖNCEKİ HABER

TTB: Pandemi desteğinin yalnızca yüzde 10’u halk için yapıldı

SONRAKİ HABER

Milletvekili Oya Ersoy: Erdoğan’dan başka 3. doz aşı olan biri daha var mı?

Sefer Selvi Karikatürleri
Evrensel Gazetesi Birinci Sayfa
Evrensel Ege Sayfaları
EVRENSEL EGE

Ege'den daha fazla haber, röportaj, mektup, analiz ve köşe yazısı...