01 Mart 2021 09:26

Diyarbakır Barosu: 4 kez kaçırma ve ölümle tehdit edilen kadın korunmuyor

Diyarbakır Barosu üyeleri, sistematik şiddete maruz kaldığı için boşandığı eşi Mehmet Doğan tarafından en az 4 kez kaçırma ve ölümle tehdit edilen müvekkillerinin korunmamasına tepki gösterdi.

Fotoğraf: Evrensel

Paylaş

Diyarbakır Barosu Kadın Hakları Komisyonu Üyesi Avukat Öykü Çakmak, bir kadın müvekkillerinin sistematik şiddete maruz kaldığı için boşandığı eşi Mehmet Doğan tarafından en az 4 kez kaçırılmak ve ölümle tehdit edildiğini ancak koruma tedbiri taleplerinin uygulanmadığını açıkladı. Çakmak, Türkiye’nin taraf olduğu İstanbul Sözleşmesi ve 6284 Sayılı kanunun gereğinin yapılmasını istedi. 

Diyarbakır Barosu üyeleri, bir kadın müvekkillerinin sistematik şiddete maruz kaldığı için iki yıl önce boşandığı eşi Mehmet Doğan tarafından sayısızca taciz ve ölümle tehdit edilmesiyle ilgili Diyarbakır Adliyesi önünde açıklama yaptı. “Yaşamak isteyen bir kadının imdat çağrısını son çare olarak duyuruyoruz” diyen Diyarbakır Barosu Kadın Hakları Komisyonu Üyesi Avukat Öykü Çakmak, “Merkezimize başvuran kadın müvekkilimiz, imam nikâhıyla evli olduğu ve bu evlilikten 2 müşterek çocukları olan Mehmet Doğan’dan, maruz kaldığı sistematik şiddet nedeniyle 2 yıl önce ayrılmıştır. Ancak fail bu ayrılığı kabul etmeyerek müvekkilimize karşı fiziksel, sözel ve psikolojik şiddet uygulamakta, ısrarla takip etmekte ve can güvenliğini tehdit etmektedir” dedi. 

KORUMA TALEPLERİ UYGULANMADI

Müvekkillerinin her geçen gün daha da derinleşen bu şiddet sarmalına karşı 2 yıldır çocukları ile birlikte hukuk mücadelesi verdiği belirten Çakmak, “Fail erkek tarafından gerçekleştirilen 20’den fazla tehdit, hakaret, kişilerin huzur ve sükûnunu bozma, ısrarlı takip suçlarından yapılan şikâyetler neticesinde birden çok mahkemede failin yargılaması devam etmektedir. Failin sistematik şiddetinin, eziyet suçu kapsamında değerlendirilmesi gerekmektedir. Devam eden soruşturma ve kovuşturma dosyalarının hiçbirinde fail erkek hakkında yakalama, gözaltına alma, tutuklama, ev hapsi, elektronik kelepçe gibi koruma tedbirleri tüm taleplerimize rağmen uygulanmamıştır” diye belirtti.

ALINAN TEDBİRLER 30 KEZ İHLAL EDİLDİ

Son iki yılda müvekkilleri için 4 ayrı tedbir kararı alınmasına rağmen Mehmet Doğan’ın sayısız kez bu tedbir kararları ihlal ettiğini söyleyen Çakmak, “Tedbir kararlarının erkek tarafından ihlal edilmesi nedeniyle yaptığımız 30’dan fazla başvurunun bir kısmı hakkında hakimlikçe '...mağdurun soyut beyanı dışında tedbir kararının ihlal edildiğine dair bir delil bulunmadığından zorlama hapsi talebinin reddine...'  şeklinde karar verilmiştir. 6284 sayılı Kanun’un açık düzenlemesine rağmen, hakimlikçe gerekli tahkikat yapılmadan fail hakkında tazyik hapsi talebimizin reddedilmesi, 2 yıldır devam eden sistematik şiddeti, müvekkilin maruz kaldığı eziyeti görmek istemeyen haksız ve hukuka aykırı bir karar olup, erkeğe güç vermektedir” dedi. 

EN AZ 4 KEZ KAÇIRMA VE ÖLÜMLE TEHDİT EDİLDİ

Son bir ay içinde ise Mehmet Doğan’ın müvekkillerini neredeyse her gün taciz ettiğini dile getiren Çakmak, “Oysa Türkiye’nin taraf olduğu İstanbul Sözleşmesi’ne göre failin, çocuklar üzerinden şiddet mağduruna ulaşmaması için gerekli tedbirlerin alınması gerekirken, bu tedbirler alınmamıştır. Son 1 aylık süreçte müvekkil, Mehmet Doğan tarafından en az 4 kez kaçırılmakla ve ölümle tehdit edilmiştir. Söz konusu suçlarla ilgili olarak da suç duyurusu yapılmıştır. Ancak savcılıkça bu suçlar yönünden de hiçbir koruma tedbirine başvurulmamıştır. Son olarak fail 26 Şubat tarihinde müvekkilin çalıştığı işyerine gidip işvereni ile görüşerek, müvekkilin işten çıkarılmasını sağlamıştır” diye konuştu. 

YAKIN KORUMA TALEBİ OLUMLU SONUÇLANMADI

Giderek artan ölüm tehditleri ve can güvenliği riski nedeniyle Diyarbakır Valiliği’nden talep ettikleri yakın koruma taleplerinden olumlu sonuç alamadıklarına dikkat çeken Çakmak, “Ayrıca müvekkilimizin can güvenliği riskinin yoğunlaşması sebebi ile Diyarbakır Valiliği ile görüşme yapmak için 24-25 Şubat tarihlerinde talep ettiğimiz randevu talebimiz; Valilik sekretaryası tarafından 'karakol ile görüşsünler' denilerek reddedilmiştir. Oysa müvekkilin defalarca karakola yapmış olduğu başvurular kolluk tarafından 'evine git, sen yine mi geldin, bu memleketi terk et, sen şikâyet ettikçe sonuç alamayacaksın, bu adamdan ne istiyorsun, adam iş yerine gelip gitmiş sana hiçbir şey yapmamış' denilerek ciddiye alınmamış ve müvekkilin can güvenliği için gerekli işlemler yapılmayarak ölüm tehditleri ile baş başa bırakılmıştır” dedi. 

FAİLLER CEZASIZLIK POLİTİKASINDAN GÜÇ ALIYOR

Faillerin bu cezasızlık politikalarından güç aldığını bildiklerini söyleyen Çakmak şöyle devam etti: “Özellikle İstanbul Sözleşmesi özelinde kadınların kazanımlarına yönelik saldırıların siyasal iktidar eliyle arttığı son 2 yılda adli ve idari mercilerin kadınları korumaması, kısa süreli ve uygulanabilirliği olmayan tedbir kararları ile korumasız bırakması yaygın bir devlet politikası haline gelmiştir. Oysa kadını şiddetten koruyan tedbir kararlarının çoğunda faile hiçbir yük yüklenmemektedir. Kadınların can güvenliği endişesi karşısında genellikle tek talepleri 'failin kendilerine yaklaşmamasının sağlanması ve iletişim araçlarıyla rahatsız etmemesinin sağlanması' iken bu tedbir bile kadınlara çok görülmektedir. Çünkü tüm süreçlerde kadınların değil fail erkeklerin hakları merkeze alınmaktadır.”   

KADINLAR ERKEĞİN İNSAFINA BIRAKILIYOR

“Tedbir kararı almak isteyen kadınlar için kısa süreli ve etkisiz tedbirlere hükmedilerek kadınlar yıldırılmakta, şiddet uygulayan erkeğin insafına terkedilmektedir” diyen Çakmak, “Adli ve idari merciler Türkiye’nin taraf olduğu İstanbul Sözleşmesi ve 6284 Sayılı Kanun gereği; kadınların şikâyetini dikkate almalı, inandırıcılıklarını sorgulamayı ve delil istemeyi bırakmalı, durumun aciliyetini kavrayarak derhal gereken işlemi yapmalı, can güvenliği tehlikesi nedeniyle kadının haklarını merkeze almalı, arabuluculuk rolüne son vermeli, şiddet tehdidi altında olan kadınlara ve çocuklarına sosyal ve ekonomik destek sunulmalı, kadınların şiddete ilişkin şikâyetlerini “aile içinde hallonulması gereken mahrem/özel konular” olarak değerlendirmeyi bırakmalı, kadınlara yönelik sistematik şiddet dosyaları bir bütün olarak değerlendirilmeli ve eziyet suçunu oluşturduğu gözetilmeli, cezasızlık politikasına son verilerek kadınların adalete erişimi önündeki tüm engeller kaldırılmalıdır. Aksi halde müvekkilimiz dahil öldürülen ve şiddete uğramaya devam eden her kadının faili adli ve idari mercilerdir” diye seslendi. (Diyarbakır/EVRENSEL)

ÖNCEKİ HABER

TTB, KESK, DİSK ve TMMOB 8 Mart için çağrı yaptı

SONRAKİ HABER

Ataşehir Belediyesi’nde toplu sözleşme imzalandı

Sefer Selvi Karikatürleri
Evrensel Gazetesi Birinci Sayfa
Evrensel Ege Sayfaları
EVRENSEL EGE

Ege'den daha fazla haber, röportaj, mektup, analiz ve köşe yazısı...