19 Şubat 2021 12:15

Denizli'de JES tarlaya zarar verdi, şirket "doğal afet" dedi

Denizli'nin Sarayköy ilçesi Tekkeköy Mahallesi'nde jeotermal enerji santralinin sıcak akışkanı yer üstüne çıkarak tarım arazilerine zarar verdi. Şirket "Doğal afettir" açıklaması yaptı.

Fotoğraf: Hilmi Mıynat/Evrensel

Reklam

Hilmi MIYNAT
Denizli

Denizli Sarayköy ilçesi Tekkeköy Mahallesi'nde Greeneco Jeotermal Enerji Santrali (JES) yakınında sıcak akışkan yer üstüne çıkınca çiftçilerin tarım arazileri zarar gördü. Şirket yetkilileri ile görüşen arazi sahibi, "Doğal afettir, olur öyle" yanıtını aldı. Büyük Menderes İnisiyatifi, sahada incelemede bulunarak muhtarlar ve çiftçilerle görüştü.

JES yanındaki araziden çıkan sıcak yeraltı akışkanı Hasan Kührem'in incir ve zeytin ağaçlarının olduğu tarlasını bastı. Yaklaşık 3 aydır şirket yetkilileri ile sorunun çözümü için görüşen Kührem, yetkililerin bunun doğal afet olduğunu savunduğunu söylediğini aktardı.

Şirket, taşan akışkanın tarladan aktarımı için başka bir açık araziye boru hattı döşedi. Kührem, "Bundan 3 ay önce bu zeytin ağaçlarının etrafı hep suydu, bunlar suyu aktarmadan evvel fotoğraflarını çektim. Şirkete gittim görüştüm. Şirket bana, 'Bizimle alakası yok, afettir, depremdir' şeklinde cevap verdi. Ben de 'Depremle ne alakası var. 40 sene önce de burada deprem oluyordu hiç su çıkmıyordu' dedim. 'Valilik tutanak tutmuştur, burası afet bölgesi' diyerek geçiştirdiler” diye konuştu.

Kührem, JES'in tarıma zarar verdiğini belirterek sorunun çözümü için valiliğe dilekçe vereceğini ifade etti.

"REENJEKSİYON TEK BAŞINA BU OVA İÇİN YETERLİ DEĞİLDİR"

Büyük Menderes İnisiyatifi Sözcüsü Mustafa Çallıca, yaklaşık üç ay önce sızıntılarla başlayan sürecin doğaya zarar verdiğine dikkat çekti.

Yetkililerin santral ya da jeotermal kuyusunun zararı olmadığı yönündeki sözlü beyanına değinen Çallıca, "Gelip gördük, sızıntılar devam ediyor. Burada jeotermal santralin gerekli reenjeksiyonu yapmadığı iddiasıyla çalışmalarımızı sürdüreceğiz. Ayrıca reenjeksiyon tek başına bu ova için yeterli değildir" diye konuştu.

"MASUM GÖRÜNEN BUHAR, İNSAN, BİTKİ VE HAYVANLARIMIZA ZARAR VERİYOR"

Büyük Menderes Havzası'nın 10 bin yıllık uygarlığa dayandığını hatırlatan Çallıca şöyle devam etti:

"Büyük Menderes Nehri son derece kirli, aynı zamanda tarımda kullanılamaz hale gelmiştir. Aynı havzamızın Türkiye Cumhuriyeti karar alıcıları tarafından koruma alanı ilan edilirken bir taraftan nasıl talan edildiğini görüyoruz. Masum görünen azot, asit vb. zehirli gazlar içeren buhar, rüzgarın etkisiyle belirli noktalarda yığılma oluşturarak, o bölgelerde yaşayan insan, bitki ve hayvanlarımıza zarar vermekte. O yüzden sadece bir bölge değil tüm havzanın jeotermal etki açısından değerlendirilmesi, toplam kirlilik ve zararın hesaplanması gerekir.”

Enerji ihtiyacının çok azını karşılayan bu bölgedeki üretimden bir an önce vazgeçilmesini istediklerini dile getiren Çallıca, “Anayasanın bize verdiği yasal görev ve sorumluluk çerçevesinde çalışmalarımıza, mücadelemize devam edeceğiz" dedi.

Çallıca, son olarak taşan akışkanın kimyasal analizinin yapılarak termal akışkan mı zehirli jeotermal akışkan mı olup olmadığının incelenmesi gerektiğini ifade etti.

Reklam