2020 Mültecilere Yönelik Hak İhlali Raporu’nda 3. ülkeye gitme talebi öne çıktı
İHD'nin 2020 Mültecilere Yönelik Hak İhlalleri Raporu'na 658 hak ihlali yansıdı.

Mülteciler | Fotoğraf: DHA
İLGİLİ HABERLER

Uluslararası Mülteci Günü'nde mülteciler anlattı: Biz varız ama aslında yokuz

Mülteci kadınların değişmeyeni: Şiddet, sömürü, ayrımcılık

İzmir’de Suriyeli mülteciler mahalleli tarafından darbedildi

Sınıra gitmeye çalışan mülteciler: Son fotoğrafımızı al, ne olur ne olmaz
Hilmi MIYNAT
Denizli
Türkiye’de kayıtlı 4 milyon civarında mülteci yaşıyor. İnsan Hakları Derneği (İHD) İstanbul Şubesinin hazırladığı 2020 Mültecilere Yönelik Hak İhlalleri Raporu'na 600’den fazla hak ihlali yansıdı. Bu yalnızca İHD’nin ulaşabildiği ihlaller, bunun dışında basına yansımayan veya derneğe ulaşmayan ihlaller de var. Yaşam, eğitim, sağlık, adil yargılanma hakkı ihlallerinden daha birçok konuda temel insan haklarından mahrum kalan mülteciler derneklerden, devletlerden temel insani hakları konusunda yardım talep ediyor.
Raporda, derneğe yapılan başvurulardan örneklerle birçok hak ihlali yer alırken basın taramasından elde edilen verilerde ağırlıklı olarak; gözaltı, işkence ve kötü muamele, yaşam hakkı ihlalleri, mültecilere dair haber yapan gazeteci ve avukatlara yönelik baskılar öne çıkıyor. Yapılan başvurularda mültecilerin 3. ülkeye göç etme talebi de öne çıkanlar arasında.
Raporda, 176 yaşam hakkı ihlalinin 6’sını güvenlik güçlerinin neden olduğu ölümler, 7’sini nefret cinayetlerinde yaşamını yitirenler ve 101’ini ise iş cinayetlerinde yaşamını yitirenler oluşturuyor. 96 sığınma hakkı ihlali, 18 işkence, darp, kötü muamele, 16 haksız gözaltı, tutuklama, 16 geri gönderme yasağı ihlali, 25 geçici koruma kimliği alamama, 12 mültecilere yönelik haber yapan gazetecilere yönelik baskı, gözaltı, tutuklama, 209 seyahat hakkı ihlali ve daha birçok ihlalle birlikte 658 hak ihlali yer aldı.
Aile, Çalışma ve Sosyal Hizmetler Bakanlığı 31 Mart 2019 tarihinde yaptığı açıklamada 4 milyon Suriyeli mülteci içinde Türkiye’de çalışma izni verilen Suriyeli sayısının yalnızca 31 bin 185 kişi olduğu belirtti. 2019 yılının başından 20 Temmuz’a dek 43 bin kişinin sınır dışı edildiğini ve yıl sonuna dek ortalama 80 bin göçmenin sınır dışı edilmiş olacağını belirten İçişleri Bakanı Süleyman Soylu 15 Ekim 2020 tarihinde yaptığı açıklamada, ülkesine dönen Suriyeli sayısının 414 bin 61 olduğu belirtmişti. İçişleri Bakanlığı 30 Aralık 2019 tarihi itibarıyla 110 bin Türk vatandaşlığı verilen Suriyeli olduğunu açıklamıştı. Uluslararası anlaşmalara rağmen hak ihlali yaşayan yüzlerce mülteci İHD’nin kapısını çaldı. Başvurulardan bazılarına raporda yer verildi. Türkiye işçilerden daha fazla sömürü ve şiddete maruz kalan mültecilerin çoğunluğu Türkiyeli birçok genç gibi Avrupa ülkelerine göç etmenin hayalin kuruyor.
“KİMSE EV VERMİYOR, İŞ VERMİYOR”
Yazılı başvuruda bulunan Suriyeli F.A. başvurusunda şu ifadeleri kullanıyor; “2012 yılından bu yana Türkiye’de ikamet etmekteyim. Kalp krizi geçirdim, şeker ve tansiyon hastasıyım. Aile olarak 23 kişi aynı evde kalıyoruz. Hepimiz işsiziz. Çoluk çocuk perişan durumda. Hiçbir devlet kademesinden yardım alamıyoruz. Komşularımız şikâyetçi, kimse ev vermiyor, iş vermiyor. Hastalığımla mücadeleyi yurt dışında yerine getirmek istiyorum. Yurt dışında yaşayıp (Avrupa) orada çalışmak ve ailenin geri kalanına bakmak istiyorum, yardımınızı istiyorum.”
Yine Avrupa ülkesine göç etmek isteyen bir başka mülteci A.J. başvurusunda 11 yaşında oğlunun Suriye’de bombalamada öldüğünü belirterek 7 çocuğum ve eşimle birlikte geldiklerini söylüyor. J. devamında; “Suriye’de doktor olarak çalışıyordum. Ama Türkiye’ye gelirken tüm belgelerim, diplomalarım Suriye’de kaldı. Evimiz bombalandığı için hiçbir evrakımızı yanımıza alamadık. Evde sadece bir kızım çalışıyor ve geçinemiyoruz. Avrupa’da başka bir ülkeye gidip çalışmak ve hayatımızı düzene sokmak istiyoruz” sözleriyle Avrupa’ya gitme taleplerini dile getiriyor.
“PASAPORTU YÜZÜME FIRLATIP BENİ KOVDULAR”
Göç İdaresinde yaşadığı baskı ve şiddeti anlatan Lübnanlı M.A, eşcinsel olduğu için ailesinin kendisini öldürmek istediğini ve bu yüzden ülkesinden kaçtığını belirtiyor. A., Eylül ayında Göç İdaresine gittiğini belirterek şunları söylüyor; “Neden ikamet istediğimi sordular, LGBTİ olduğum için Lübnan’da hayati tehlikem var dedim. Ama böyle bir gerekçeyi kabul etmiyoruz diye başvurumu kabul etmediler. İstanbul’da da Hizbullahçı gençler beni bulmak için arıyorlar. Buraya geldikten sonra da ailemden tehdit mesajları almaya devam ettim. Çalışmak zorundayım, param yok, ikamet belgem yok. İstanbul İl Göç kabul etmeyince Sakarya’ya gittim. Oradakiler de pasaportu yüzüme fırlatıp beni kovdular, başvurumu kabul etmediler. Yanında kaldığım yengem eşcinsel olduğumu bilmiyor. İkamet almama yardın edin. Lübnan’a dönemem, beni öldürecekler. Uluslararası korumaya ihtiyacım var.”
“HASTANE 4 GÜN İÇİN 3 BİN 897 TL FATURA ÇIKARDI”
2014 yılında yasal yollarla Türkiye’ye gelen Pakistanlı A.R. sağlık hakkı ihlalini şu sözlerle ifade ediyor; “Türkiye’ye geldikten 8-9 ay sonra kimlik belgemi kaybettim. Pasaportumun süresini uzatmak için kendi konsolosluğumuza gittim. Ama uzatmadılar. Kimlik de alamadım. Kimlik belgemiz olmadığından hastanelerde sadece ücretli muayene olabiliyoruz. O yüzden kızım için bir eczaneye gidip ilaç aldım. Ancak kızım hala iyileşmeyince mecburen Okmeydanı Eğitim ve Araştırma Hastanesine gittik. Orada muayene edip tahliller yaptıktan sonra çocuk servisine yatış yaptılar. 21.02.2020 tarihinde yatışı yapıldı. Tahlillerde kan değerleri düşük çıktı, demir eksikliği var dediler. 15 gün sonra Çocuk Hematoloji servisine kontrole gelmek şartıyla 25.02.2020 tarihinde taburcu ettiler. Hastane 4 gün için bize 3 bin 897 TL fatura çıkardı.”
Birleşmiş Milletler Mülteciler Yüksek Komiserliğinin Türkiye’deki idareyi İl Göç İdarelerine devretmesiyle birlikte ihlallerin, çözümsüzlüğün arttığı bir yılın ardından mülteci sorununa kapsamlı bir çözüm sunulabilmiş değil. Devletler aralarında pazarlıklarını sürdürürken binlerce mülteci göç yollarında, yüzlercesi iş cinayetlerinde hayatını kaybediyor. Mülteciler sivil toplum örgütlerinden, siyasi partilerden, devletlerden hak temelli çözüm bekliyor.
Evrensel'i Takip Et