05 Aralık 2020 23:30

Kadınların ücreti yalnızca erkeklerden değil asgari ücretten de düşük!

Doç. Dr. Çağla Ünlütürk Ulutaş, asgari ücret tartışmalarını değerlendirirken, Bursa'da çalışan kadın işçiler 2021 yılı asgari ücreti beklentilerini anlattı.

Fotoğraf: DHA

Paylaş

Milyonlarca işçiyi ve işçi ailesini ilgilendiren 2021 yılı asgari ücret görüşmelerinin ilk toplantısı cuma günü gerçekleştirildi. 15 kişiden oluşan Asgari Ücret Tespit Komisyonunun belirlediği 2020 yılı asgari ücreti 2 bin 324 lira iken, Türk-İş’in rakamlarına göre açlık sınırının 2 bin 550 lira yoksulluk sınırının da 8 bin 850 lira olduğu Türkiye’de asgari ücret tartışmaları kadınları da yakından ilgilendiriyor.

Doç. Dr. Çağla Ünlütürk Ulutaş, Asgari Ücret Tespit Komisyonun bileşiminin tüm işçi kesimlerini ve kadınları temsil açısından yetersiz olduğunu söylerken, kadınların aldığı ücretin erkeklerden az olmasının yanı sıra, asgari ücretten dahi az olduğunu vurguluyor.

Ülke çapında kayıtlı çalışan işçiler için taban ücret, esnek ve güvencesiz çalışanlar açısındansa ücret düzeylerinin belirlenmesinde temel alındığı için asgari ücret en büyük toplu iş sözleşmesi. Kadın çalışanlar bakımından asgari ücret tartışmalarının özgün yanları var mı?
Öncelikle ifade etmek gerekir ki Türkiye’de TÜİK’in rakamlarına göre 6 milyona yakın ücretli ve yevmiyeli çalışan kadına karşılık 2 milyona yakın kadın ücretsiz aile işçisi. Ücretli ve yevmiyeli çalışan 1 milyon civarında kadın, toplamda ise 3 buçuk milyona yakın kadın kayıt dışı çalışıyor. Kadın işsizliği yüzde 15.9 ve iş gücüne katılamayan kadın sayısı geçen yıldan bu yana 1 milyon 293 bin kişi arttı. Hal böyleyken toplumsal hayatın yükünü omuzlarında taşıyan tüm emekçiler için temel bir hak olması gereken asgari ücret, kadın çalışanların pek çoğunun henüz erişemediği bir şey. Bu verilerin bize gösterdiği asgari ücretli, sigortalı düzenli ve sürekli bir işte çalışmanın kadınlar açısından istisnai bir hal almış olduğu. Diğer yandan cinsiyete dayalı ortanca ücret farkı yüzde 16.1. Eşit değerde işler yapsalar da kadınlar erkeklerden az ücret elde edebiliyor. Yapılan az sayıda akademik çalışma, kadınların ücret düzeyinin pek çok durumda yalnızca erkek işçilerden daha az olmadığını, asgari ücretten de az olduğunu ortaya koyuyor. Dahası annelerin ortanca ücret düzeyi babalar ile kıyaslandığında ise ücret farkı yüzde 19’a çıkıyor. Kadın erkek tüm ücretli emek için temel talepler elbette asgari ücretin insan onuruna yakışır bir ücret düzeyine yükseltilip, asgari ücretlinin taşıdığı vergi yükünün kaldırılması.

Bir başka konu ise komisyonun bileşimi. Komisyonun bileşiminin tüm işçi kesimlerini ve kadınları temsil açısından yetersiz olduğu ve sayısal bileşiminin emeği koruyucu kararlar alınmasına elverişsiz olduğu açık. Ücret konusuna mutlaka cinsiyet eşitliği merceğiyle yaklaşılmalı.

Kayıt dışı istihdam içinde kadınların oranı oldukça yüksek. Asgari ücret ile kadınların kayıt dışı çalışmaya itilmesi arasında bir bağlantı var mı?
Öncelikle Türkiye’de asgari ücretin yükselişi genel olarak kayıt dışına kaçışla telafi ediliyor. Sermaye, asgari ücret ve sosyal sigorta sorumluluğundan kaçmak üzere kayıt dışı kadın ve göçmen iş gücü istihdam etme yoluna gidiyor. Göçmen iş gücü bu ülkede başka türlü hayatta kalma olanağı olmadığı için kayıt dışı çalışmaya boyun eğiyor. Kadınlar açısındansa bunun farklı nedenleri var: İlk olarak giderek daralan iş gücü piyasasında kayıtlı ve düzenli işlerde kadınlar kendilerine kolayca yer bulamıyorlar. Özellikle vasıf düzeyi görece düşük kadın işçilerin pek çoğu için istihdama dâhil olmanın tek yolu kayıt dışı işlerde istihdam. Öte yandan Türkiye’de egemen olan Bismarkyen sosyal sigorta sistemi, ataerkil normlara dayalı bir sistem. Bu sistemde kadınlar çoğunlukla hanedeki bir sigortalı erkek çalışana bağımlı kişiler olarak konumlandırılıyor. Zaten elde ettikleri gelir de çoğunlukla tamamlayıcı gelir veya katkı olarak görülüyor. Son olarak ücret düzeyleri çok düşük olduğu için pek çok kadın emeklilik gibi sosyal koruma haklarından vazgeçerek asgari ücretin bir miktar üzerinde bir ücrete kayıt dışı çalışmaya razı oluyor.

"KADINLAR YARIM ÜCRETLİ YARI ZAMANLI ÇALIŞMAYA MAHKUM"

Türkiye’de tam zamanlı çalışan kadınların sayısı her geçen gün azalıyor. Başta yarı zamanlı çalışma olmak üzere geçici çalışma biçimlerinde asgari ücret bir taban ücret değil aksine bir tavan ücrete dönüşüyor. Bu açıdan baktığımızda asgari ücretin yükseltilmesi talebiyle tam gün, güvenceli iş talebi arasında da bir bağ kurmak gerekiyor gibi görünüyor. Siz bu konuda ne düşünüyorsunuz?
Avrupa örneklerinde giderek yaygınlaşan 1.5 kazananlı aile modeli artık Türkiye’de de dayatılıyor. Avrupa Kadın Lobisi uzun bir süredir tam zamanlı çalışmak isteyen çok sayıda kadının tam zamanlı iş bulamadığını ve yarı zamanlı işlere sıkıştırıldığını dile getiriyor. Türkiye’de de kadın işsizliğinin, özellikle de tarım dışı genç kadın işsizliğinin eriştiği yakıcı boyut, kadınları bulabildikleri takdirde yarım ücretle, yarı zamanlı çalışmaya mahkum ediyor. Elbette kamusal çocuk, yaşlı, engelli bakım olanaklarından yoksun olduğu için bakım sorumluluğu ile gelir elde etme sorumluluğunu bir arada yürütmek amacıyla yarı zamanlı işlere yönelmek zorunda olan kadınlar olduğunu da vurgulayalım.

EVDE BAKIM HİZMETİ VEREN KADINLAR İSTİHDAMDA MI, DEĞİL Mİ?

Asgari ücretin altında bir başka ücretlendirmeyi ise bizzat devlet yapıyor. Devlet tarafından evde hasta veya engelli aile ferdine bakanlara bağlanan “bakım maaşı” neredeyse asgari ücretin yarısı kadar. Devletin bakım hizmetini aile içerisinde bu yöntemle çözmeye çalışması kadınlar bakımından nasıl sonuçlar doğuruyor? Bu hizmetlerde çalışan kadınların ücret ve iş güvencesini nasıl etkiliyor?
Türkiye’de pandemiyle giderek derinleşen bakım sorunun, muhafazakâr refah rejimi çerçevesinde tamamen aile merkezli bir yaklaşımla çözülmeye çalışılıyor. “Bakım maaşı” diye adlandırılan ödeme aslen bakım veren kadının emeğinin karşılığı olarak değil bakım alan engelli için veriliyor. Verilen ücretin yetersizliği bir yana bakım veren kadınlar sigortalanmıyorlar da. Yıllardır feminist sosyal politikacılar bu kadınların bir nevi devlet tarafından sigortasız biçimde istihdam edilmelerine karşı çıkıyorlar. Aldığımız cevap bunun bir istihdam karşılığı ücret ödemesi değil sosyal yardım olduğu. Öte yandan TÜİK Hane Halkı İşgücü Anketleri içinde bu kadınlar ücretli istihdamda görünüyorlar. Yeniden soralım: istihdamdalarsa niye asgari ücretli ve sigortalı değiller, istihdamda değillerse neden istihdam edilen kadın istatistiklerinin içindeler? (EKMEK VE GÜL)


ASGARİ ÜCRET İŞÇİLERİN GEÇİMİ İÇİN DEĞİLPATRONLARIN KÂRI İÇİN BELİRLENİYOR

Dilan KARABATAK
Bursa

Asgari Ücret Tespit Komisyonu ilk toplantısını online olarak gerçekleştirdi. Asgari ücreti belirleyenler asgari ücretle geçinmezken, belirlenen ücretle koca bir yılı geçirmesi beklenen işçilerin talepleri ise duymazdan geliniyor. Enflasyon, her gün peş peşe gelen zamlar, artan vergiler verilen asgari ücretten geriye bir şey bırakmazken, emekçilere de “Ölme ama sürün” deniyor.

Biz de iki büyük organize sanayisi ile bir işçi kenti olan Bursa’da farklı fabrikalarda çalışan kadın işçilere kendilerini ilgilendiren ancak kendilerinin dahil olamadığı 2021 yılı asgari ücretini ve beklentilerini sorduk.

"İŞVEREN PANDEMİYE RAĞMEN KÂRINA KÂR KATIYOR"

Demirtaş Organize Sanayide dokuma işçisi: Çalıştığım fabrikada arkadaşlarımla asgari ücret ne kadar olmalı diye konuşuyorum. Herkes geçinemediğinden, maaşın yetmediğinden bahsediyor, fakat bir taraftan da “Pandemi sürecinde işimiz var, en azından çalışıyoruz aldığımıza da şükredelim” diyenler oluyor. Ben böyle düşünmüyorum çünkü biz sürekli çalıştık ara vermeden, stoklarımız doldu. Dokuma eksiksiz çalışıyor iplik aktarma, kalite kontrol bütün makineler çalışıyor. Gece yarısı tırlarla sevkiyat yapıyorlar, yetişsin diye bizim yemek saatlerimiz kısıtlanıyor ve yemeğe hep geç gidiyoruz. Yani işverenin herhangi bir zararı yok, onlar sürekli kârına kâr ekliyor. Bizim aldığımız maaşsa hiçbir ihtiyacımızı tam karşılamıyor, pazarlar marketler çok pahalı, her şeye bu süreçte çok zam yaptılar, denetleyen yok. Yani demem şu ki aldığımız yeterli değil herkes cebini dolduruyor. Asgari ücret en az 3 bin 500 lira olmalıdır, fakat ona da çözümleri var. Asgari ücret uygulanmadan her şeye zam geliyor, bizden nasıl geri alacaklarının yollarını da biliyorlar. Pandemi sadece biz işçileri emekçileri vurdu, evi kira olmayan az maaşı olan şükrediyor. Tamam, şükredelim ama hakkımızı da alalım, bu bizim alın terimiz, mücadele edip hakkımızı arayalım artık canımıza tak etti.

"SADECE MAAŞIN YATTIĞI GÜNÜ BİLİRİM, SONRA BEŞ KURUŞ KALMIYOR"

Metal işçisi: Çalıştığım firmada neredeyse işçilerin hiçbir hakkı tam ödenmiyor, özellikle de bu süreçte mesailerimiz çok fazla ve ücretlerimiz hep eksik ödeniyor. Böyle bir ülkede asgari ücret ne kadar artabilir ki sizce? İşveren ve Aile, Çalışma ve Sosyal Hizmetler Bakanlığı aynı zihniyetteler. Asgari ücret işçilerin geçimi için değil patronların kârı için belirleniyor. Okuyan iki çocuğum var, eşim mart ayında işten çıkarıldı, evde tek ben çalışıyorum. 2300 lira ile 4 nüfuslu bir aile geçinir mi? Sadece maaşın yattığı günü bilirim, ertesi gün beş kuruş kalmıyor. Derdimiz saymakla bitmez. Hükümete güvenmiyorum o nedenle bir beklenti içinde değilim. Sadece hızlı adımlarla ölüme sürükleniyoruz.

"BEKAR OLMAMA RAĞMEN ASGARİ ÜCRETLE AY SONUNU GETİREMİYORUM"

Metal işçisi: Aralık ayı denince akla zam geliyor, ama bu kime göre neye göre, durumumuz resmen içler acısı. Bekâr bir kadın işçisi olmama rağmen asgari ücret bana yetmiyor, ay sonunu o parayla getiremiyorum. Dönüp çevreme baktığımda ise asgari ücretle kira ödeyen, fatura ödeyen, kredi ödeyen, çocuk okutan onlarca insan var. Hele ki bu pandemi sürecinde çocuk okutmak kadar zor bir durum olamaz, evinde interneti olmayan tableti olmayan onlarca işçi borçla, krediyle bu ihtiyaçlarını gidermeye çalışıyor. Ama bizden iyisi yok gibi davranılıyor.Artık bu işin sorumluları kimse biz işçileri görmezden gelmesinler, biz sadece insanca yaşayabilecek bir ücret istiyoruz, hakkımızı istiyoruz.

"ASGARİ ÜCRET VERGİ DIŞINDA KALMALI"

Tekstil işçisi: Beklenti çok ama yapan yok. Asgari ücretten önce insani yaşam koşullarını karşılayacak bir sosyal devlete ihtiyacımız var. Asgari ücretten önce her şeye zam geliyor aldığın asgari ücretin hiçbir değeri kalmıyor. Mesailerden aldığımız ücret vergiye kesiliyor, yıl sonu vergi ödemekten maaştaki vergi kesintilerinden maaşı gördüğümüz yok. Öncelikle asgari ücret vergi dışında kalmalı. Ülkede her şey her gün kötüye gidiyor, herkeste bir karamsarlık var. Geçim sıkıntısı çok, herkes sağlıklı iyi bir hayat istiyor ama kim sağlayacak! Biz işçilerin ayrımsız birlikte ses çıkarması gerekir ve herkes emeğinin karşılığını almalı. Çocuklarımıza iyi bir gelecek hazırlamak için bunu yapmalıyız.

ÖNCEKİ HABER

Yazar Aydın Çubukçu: Çırpınmakta olan kapitalizmin başı belada

SONRAKİ HABER

İç Anadolu Çevre Platformu: Kapadokya stratejik ÇED kapsamına alınsın

Sefer Selvi Karikatürleri
Evrensel Gazetesi Birinci Sayfa
Evrensel Ege Sayfaları
EVRENSEL EGE

Ege'den daha fazla haber, röportaj, mektup, analiz ve köşe yazısı...