26 Temmuz 2020 23:54

Kazuo Ohno ve butoh dans

"Ohno, performansını sergilerken bütün vücudu yoğun duygu aracına dönüşür. Sanki sevinç ve kederin özünü izleyicileriyle paylaşma arzusuyla doluymuş gibidir."

Fotoğraf: Flickr

Paylaş

Anıl YURDAKUL
İstanbul

"İnsanlar, dansı güzellik olarak düşünürler, ama dans bir hayattır. Ve hayat her zaman mükemmel değildir.”
Tadashi Endo

İkinci Dünya Savaşı’nın ertesinde Japonya’da ortaya çıkan butoh dans akımı, varoluşçuluk, sürrealizm, Alman ekspresyonizmi, kabuki (Japon halk tiyatrosu türü) tiyatrosunu ve Doğu manevi düşüncesinin unsurlarını içerisinde birleştirmişti. Butoh dans; ana akıma, geleneğe, Amerikanlaşmaya ve modernleşmeye karşı olan, İkinci Dünya Savaşı’nın dehşetine tepki olarak doğmuş bir sanat akımıdır. Vücutla konuşma hali olan, Batı sanatlarının aksine belirli kuralları içermeyen, tüm toplumsal yapıları, ruhsal varlığın olduğu her yerde “Biçimin kendiliğinden” geldiği bir dans akımıdır. Batılılaşmanın sunduğu “kurallı dans” algısını kıran ve hayatın saf gerçekliğini sunan butoh dansını ortaya çıkaran; eski bir Japon subayı Kazuo Ohno’ydu.

Kazuo Ohno, 27 Ekim 1906 yılında Hakodate şehrinin Hokkaido bölgesinde doğdu; babası bir balıkçı, annesi bir müzisyendi. Bir yıl öğretmenlik yaptıktan sora Japonya Atletizm Koleji’ne girmek için Tokyo’ya gitti. 100 metreyi 11.5 saniyede, 400 metreyi ise 57 saniyede koşabiliyordu!

1926’da kolejde öğrenciyken Tokyo’daki İmparatorluk Tiyatrosu’nda “Kastanyet Kraliçesi” olarak bilinen, Arjantinli Flamenko Dansçısı Antonia Mercé’nin bir performansına katıldığı zaman onun için her şey değişti. Ohno, bu deneyime dansçı olma arzusunun kaynağı olarak işaret eder…

Mezuniyetinin ardından Yokohoma’daki özel bir Hristiyan lisesi olan Kanto Gakuin Lisesi’nde beden eğitimi öğretmenliği yapmaya başlar. Okulun müdürünün etkisi altında, 1930’da Baptist inancını benimser. Dini inancının etkisi daha sonraki yıllarda sanat çalışmalarında belirginleşecektir. 1933’te Chie Nakagawa ile evlenir; Yoshito ve Yukito adlarında iki oğlu olur.

1934’te Alman Ekspresyonist Dansçı Harold Kreutzberg (Mary Wigman’ın öğrencisi) dansını görmesi, 1936’da Takaya Eguchi ve Souko Miya ile çalışmaya başlamasını sağlar.

1938’de Japon ordusu tarafından askere çağrılan Ohno, ikinci teğmen olarak başladığı askerlikte subaylığa yükselir. Çin ve Yeni Gine’de dokuz yıl geçirdikten sonra iki yıl savaş esiri olarak tutulur. Savaş, Ohno için korku dolu olduğu kadar dansı için ilham kaynağı olur. Japonya’ya geri gönderilecek esirleri taşıyan gemide olduğu süre içerisinde gemiden denize atılan askerlerin cansız bedenleri, Ohno’nun 1949 yılında Tokyo’da sahneye koyacağı “Jellfish Dance” performansının temelini oluşturur. Bu performans, butoh dansın öncüsüydü.

"KOSTÜM KOZMOSTUR"

Ohno, performansını sergilerken bütün vücudu yoğun duygu aracına dönüşür. Sanki sevinç ve kederin özünü izleyicileriyle paylaşma arzusuyla doluymuş gibidir. Sahnede olmak ya da sahnede olmamak arasında ayırım yapmazdı. Her zaman dans ediyordu. Onun hayatı danstı ve kendisini ifade edebildiği zaman mutluydu. Sevginin kaynağının sadece şiirsel tanımı vardı. Tüm toplumsal yapıları, ruhsal varlığın olduğu her yerde “Biçimin kendiliğinden” geldiğine inanarak, özü attı. Sevgi, acı ve hayaletin masumiyetinden aldığı vahiyleri büyük bir yaşlı sezgisi ile aktarırdı.

"ANNEM BENİM YÖNETMENİMDİ"

Ohno, bir keresinde kendi sanatı hakkında şöyle demişti: “Birisinin bana söyleyebileceği en iyi şey, performansımı izlerken ağlamasıydı. Ne yaptığımı anlaması önemli değil. Anlamamanız daha iyi. Ama sadece dansa tepki gösterin.” Bir başka röportajındaysa annesinin yönetmeni olduğunu söylemişti:

“Annem benim yönetmenimdi. Annemin hareket motifleri, annemin rahminde yaptığımı düşündüğümden geldi. Onun içindeydim, orada ne yapıyordum? Sonra kostüm, kostüm nasıl giyilir geldi. Kostümün kozmos olduğunu hissediyorum. Kozmosu giyip içinde hareket etmeliyim.”

1959’da Daiichi Seimei Salonu’nda “Yaşlı Adam ve Deniz”i (Ernest Hemingway’in romanından yola çıkarak) gerçekleştirdi. Daiichi Seimei Salonu’nda “650 Kişilik Bir Deneyim”de Hijikata’ya katıldı. Hijikata, Jean Genet’in “Notre-Dame des Fleurs”un Divine karakterine dayanarak Ohno için koreografiye alınmış bir bölüm içeren “Kinjiki”nin (Yasak Renkler) revize edilmiş iki parçalı bir versiyonunu gerçekleştirdi. 1960’ların başlarındaysa Yokohama banliyölerindeki Kamihoshikawa’daki evinin arkasındaki bahçede kendi elleriyle inşa ettiği prova stüdyosunda “açık” atölyeler vermeye başladı.

CIRCLE ÖDÜLÜNÜ KAZANDI

Uluslararası ilgi gören ilk eseri 1977’de Hijikata’nın yönettiği La Mercury’ye hayran olmak ve Mercé’ye rüya gibi bir saygı göstermekti. Yapım Japonya'da Dance Critics, ‘Circle' ödülünü kazandı. Ohno aynı zamanda sık sık oğlu Yoshito ile dans etti ve “Annem”, “Nilüferler” ve “Ölü Deniz” gibi eserlerde birlikte çalıştılar.

Butoh dansın sonraki neslinin temsilcilerinden Jay Hirabayashi, Kazuo Ohno ile olan neşeli bir anısını şöyle anlatır;

“Eylül 1995’te Natsu Nakajima beni, Yokohama Ohno ile Kazuo Ohno’nun sınıfına aldı. Kazuo, o dönem 89 yaşındaydı. Kazuo Ohno’nun 1961 yılından beri öğretmenlik yaptığı Ohno Dans Stüdyosu’na gitmek için uzun bir merdiven çıkmanız gerekiyor. Natsu ve ben stüdyoya yaklaşırken, tepeden aşağı inen Kazuo Ohno ile karşılaştık. Natsu ve Kazuo, birbirlerini sıcak bir şekilde selamladıktan sonra birkaç dakika konuştular. Natsu, aralarında orjinal butohu yaratan Tatsumi Hijikata’nın da olduğu ilk öğrencileri arasındaydı. Dikkat ettim, Kazuo arkasında bir şeyler saklıyordu; stüdyoya bitişik evine gitmek için bizden ayrıldığında Natsu gülmeye başladı. Komik olanın ne olduğunu sorduğumda Natsu; “Büyük olasılıkla yememesi gereken bir paket şekeri saklıyordu” dedi. Bu yaşlı adamın bir çocuk kadar hayat dolu olduğunu fark ettim.”

Kazuo Ohno, bacakları onu taşıyamayacak kadar güçsüz olduğunda, stüdyoya taşınmayı istedi ve öğrencilerine kolları ve elleriyle dansını sergiledi. 2010 yılının 1 Haziran günü hayatını kaybettiğinde 103 yaşındaydı.

ÖNCEKİ HABER

Bağcılar'da "koronaya selam, eğlenceye devam" partisi yapıldı

SONRAKİ HABER

İBB Halk Süt dağıtım ekibi saldırıya uğradı 

Sefer Selvi Karikatürleri
Evrensel Gazetesi Birinci Sayfa
Evrensel Ege Sayfaları
EVRENSEL EGE

Ege'den daha fazla haber, röportaj, mektup, analiz ve köşe yazısı...