07 Temmuz 2020 00:22

Ürünü elde kalan Mersinli üretici borç batağında

Mersin'de üreticiyi bu yıl, fırtına, dolu, sel ve korona vurdu. Ürününü satamayan köylüler arasında tarlasını satıp, sattığı bahçede işçi olarak çalışan var.

Fotoğraf: Sedat Başkavak/Evrensel

Paylaş

Sedat BAŞKAVAK
Mersin

Mersin sınırlarına kara yolu güzergahından girildiğinde ilk göze çarpan narenciye bahçeleridir. Hayvancılıktan gül üretimine, muzdan salatalık domatese, üzümden zeytin kayısı ve elmaya kadar daha pek çok ürünün üretildiği bir şehirdir. Toplam arazisinin yüzde 23’ü tarım arazisi olmasına rağmen Mersin muz, limon ve çilek üretiminde ülkede birinci sıradadır. Kesme gül ve biberde ikinci, mandalin ve salatalıkta üçüncü, üzüm ve portakalda dördüncü, domateste ise beşinci sıradadır. TÜİK verilerine göre  2017 yılında ildeki toplam tarımsal üretim değeri 9 milyar TL’dir. Yaklaşık 370 bin hektarlık tarım alanının ancak yüzde 60’ı sulanırken bu rakam aynı zamanda çiftçi kayıt sistemine kayıtlı tarım alanıdır. İl Tarım Müdürlüğünden aldığımız bu bilgiler ışığında Mersin’deki tarım alanlarının yüzde  40’ı sulanamadığı gibi çiftçi kayıt sisteminde de kayıtlı değildir. O nedenle de, İl Tarım Müdürlüğü hatta Tarım Bakanlığı Mersin’de tam olarak ne kadar tarım ürünü yetişir bilmemektedir desek yeridir.

KAZANLI’DA ÇİFTÇİ BORÇLU, CEBİNDE PARA YOK

Tarım üretimi ve üretici köylünün durumunu konuşmak için Mersin’in çeşitli bölgelerine gittik. Kazanlı’dan başlayalım.

Büyükşehir-Bütünşehir düzenlemesi ile bir gecede belediyesi feshedilen ve mahalleye dönüşen Kazanlı Mersin’in sebze üretim bölgesi ve üç beş yıldır muzdan para kazanılıyor diye serasını bozup muz serasına çeviren de az değil. Kazanlı’daki bir kahveye ziyarette bulunuyoruz. Kazanlıyı anlatan Cem Atmaca  koronavirüs bizi hem kahvede hem tarımda vurdu diyerek başlıyor. “İş yok, kahvede işçim aynı zamanda kardeşim ama bırak beni onun günlük harçlığı bile çıkmıyor. Tarım bitti, pikapla hale sebze taşıyarak eve ekmek götürmeye çalışıyorum, gençler ise uyuşturucu kıskacında, akşama kadar konuştuğun gençle gece konuştuğun genç çok farklı. Görsen sende şaşarsın” diyor.  

Habit Çoşkun ise bir arkadaşına 300 bin liralık tarım kredisi için kefil olmuş. 48 dekarlık yüksek serasına haciz gelince satmış ve kefillik borcunu ödemiş. “Malıma yetti gücüm. Sattım, şerefimi kurtardım ama Kazanlı’da benim gibi kefil olan ya da direk çektiği tarım kredisi nedeniyle hacizlik olan yüzlerce kişi var” diyor. SSK emeklisi olan Habit Coşkun, 7 bin gün pirim yatırdım ve emekli oldum, aldığım maaş 1360 lira, hani korona nedeniyle emekli maaşları 1500 lira olacaktı diyerek eğer sadece emekli maaşına kalsa aç kalacağını da ekliyor.  “Üreticinin elinde biber varken fiyat 80 kuruştu. Bir kadının yevmiyesi 86 lira. 100 kg biber toplayacak ki, kendi yevmiyesi çıksın. Şimdi biber 2.8-3 lira ama köylünün elinde biber yok.

MAYIS AYINDA PATLICAN BİBER ELDE KALDI

Şimdi ürün azaldı fiyat ediyor diyen Tüm Üretici Köylüler Sendikasının kurucularından Meysem Görüroğlu, üretici köylünün ürününü ucuza sattığını, halkın ise pahalı tükettiğini söylüyor.  “Bakma sen biz kendimize değil komisyoncuya üretim yapıyoruz. Ben de dahil üreticinin çoğu tüccara üretim yapıyor. Çünkü banka ve tarım kredi borçları nedeniyle kimsenin cebinde para yok. Üretim için tohum lazım, fide lazım, gübre ve ilaç lazım. Komisyoncu, ben bunları sana veririm ama hem verdiğimin faizini hem de satılan üründen yüzde 15-18 komisyon alırım diyor. Kazanlı’da yüzde 80 verim kaybı var. Yağmur ve sel bir yandan, aşırı sıcaklar diğer yandan, bir de yaprakları solduran bir hastalık peydah oldu, diğer biberlere bulaşmasın diye çiçeği solan biberi kökünden söküyoruz. Böyle giderse 5 ile 10 bin lira arası zararım olur.

CİVANYAYLA VE BEKİRDE KÖYLÜLERİ: EMEĞİMİZİN KARŞILIĞI YOK

15 milyondan fazla kesme gül üretilen Mersin’in Civanyayla ve Bekirde köyleri bir kısmı narenciye bir kısmı gül üretimi yapılan köyler. Köylüler, gül üretiminde birinci Yalova’nın sonra Adana ve Mersin’in bilindiğini Ancak Mersin’nin Adana’yı geçip ikinci sıraya yerleştiğini söylüyor. Bölgede 200 dönüm arazide gül üretimi yapılıyor.

Civanyayla girişinde 1.3 dekar arazide güle ilaç veren İlhami Öztaş ve ailesi ile gül üretimi üzerine konuşuyoruz. Erkekler çalışıyor görünse de asıl en çok biz kadınlar çalışıyoruz diyor Saniye Öztaş. 5 nüfus, 5 aydır çoluk çocuk içindeyiz ve bir bu kadar daha emek vereceğiz. 5 kişi küçük büyük demeden tarlanın hazırlanmasından, çubuğun dikilmesine, otunun alınmasından ilaçlanmasına, budamadan bağlanmasına derken günlük burada çalışıyoruz. 10 sefer ilaç verdik ve belki de toplamaya kadar bir 10 sefer daha ilaç verilecek. Bir gün durup bir gün suluyoruz. Budamaya günlüğü 100 liradan 17 yevmiye verdik, 70 liradan bağlamacılar yevmiye  alıyor 17 yevmiye de onun için verdik. Bizim emeğimizin hesabı yok.

İlhami Öztaş, gül üretimi aynı bebek bakımı gibi diyor. “Bebeğe mama verdiğin gibi sürekli bakacaksın, koruyacaksın ve doyuracaksın, bu gün kırmızı örümcek ve küllemeye karşı ilaç atıyoruz,  diyor. “Neredeyse 10 gün arayla ilaç veriyoruz, hastalık bitmiyor. Hayat zor ekim yapmak lazım, bakım lazım, ev yapmak lazım, çocukların ihtiyaçları, evin ihtiyaçları harcadığın kazandığına denk gelirse ne mutlu. 25 bin çubuk buraya diktik. 12 bin de diğer bir yerimiz var, toplam 37 bin çubuk diktik ama bunun 7-8 bini aşı tutup dal ve gül vermez 25 bin çubuktan gül alırsak başarı. Onu da 70 bine satarsam, 40 bin harcanandan sonra ele geçen 30 bin lira da 5 kişi bizim emeğimiz yevmiyeye vursan zarardayız.   

KENDİ BAHÇESİNİ SATIP, SATTIĞI BAHÇEDE İŞÇİ OLARAK ÇALIŞAN VAR

Bekirde Köyü Muhtarı Ahmet Hamdi Er, insanların gücü kalmadı, tüccar kimin ihtiyacı varsa çöküyor tepesine, üretici çoluk çocukla bahçe arasında kalınca tüccara mecbur kalıyor diyor. “Güçlü olan ayakta kalıyor, güçsüz olan da köyü terk ediyor. Kendi bahçesini satıp, sattığı bahçede işçi olarak çalışan var. Narenciye, erik, kayısı, biraz da sebze var. Erkenciler iyi gitti diyebiliriz ama sonrası para etmedi. Dolu, sıcak bir yandan bir de hırsızlıkla uğraşıyoruz. At arabası ya da pikapla gelip ürünü bahçede dalından çalıp götürüp satıyorlar. Sigorta var işe yaramıyor. Geçen yıl 7 bin lira sigortaya para verdim. Ancak don olacak da kısmen zararı karşılayacak. Yağmur yağınca kapsam dışı, mal çürüdü dökülüyor, ağacın tepesindekini sayıyorlar ama yere döküleni saymıyorlar. Halbuki ürün yerde. 10 dönüm narenciye 5-6 bin lira ilaç masrafı var. Eskiden yüzde 70 gelir, yüzde 30 gider yani masraf olurdu. Şimdi ilaç, gübre, mazot, işçilik vs. derken giderimiz yüzde 70’i geçti, gelir yüzde 30’u bulmuyor.

OY VERDİM, UMUTLUYDUK SÖZÜNDE DURMADI

Musa Karadağ Urfa’dan göçle gelerek köye yerleşen ailenin Merin’de doğan oğullarından biri. 3 dekar süs biberi ekmişler. “Tohum 45 günde fideye, fide de 45 günde meyveye duruyor. Naylonu, otunun alınması, çapası, ilacı, gübresi emeği çok, gelir az. Süt, hayvan para etmiyor. 35 yaşındayım AK Parti’ye oy verdim. Umutluyduk sözünde durmadı. Köylüyü adam yerine koymuyor” diyerek siyasi iktidardan beklentilerinin yerine gelmediğini söylüyor.

KÖYLÜ ŞEHRE İNİP ASGARİ ÜCRET İÇİN ÇALIŞIYOR

Tarlada, bahçede yapacak iş var, 365 gün çalışıyorum. Bir yevmiye az vereyim diye uğraşıyorum diyen Yasin Temel gül aşısı için erkek 100, kadın 75 lira yevmiye alıyor, kahvaltı vs. veriyorsun. 40 bin fide diktim, kendim de aşı yapıyorum. Çiftçi BAĞKUR’una yıllık 10 bin lira ödüyoruz. Ödemesen sosyal güvenlik yok, ödesen elde para yok. 15 senedir şu köyde bir tane inşaat yapılmadı. Bu demektir ki; bu köyün yerlisinden yetişen köyde durmuyor. İnip şehirde asgari ücrete çalışıyor. Demek ki köyde kalınca asgari ücret bile kazanamıyor, tarım desteklense böyle mi olur.

YUMURTAYI VERESİYE YAZDIRAN VAR

Murat Duşmuş ekonomik kriz nedeniyle işten atılınca, ‘Yaşım geçiyor el kapısında çalışmayım’ diyerek gelip köydeki evinin bahçesinde 5-10 tavukla başladığı üretimde tavuk sayısını 100’e çıkarmış.  Tavuk ve yumurta satarak geçimini sağlıyor. Günlük 70-80 yumurta alıyorum, hepsi hergün yumurtlamıyor aralarında dinlenerek yumurtlayan var diyor. “Korona girdi bütün satış durdu. Aldığın şu yumurta geçen yıl 1 liraydı, 2020’de 1 lira, 2023’te gel gene aynı 1 lira. Bunun bir tanesinin hesabını yapan insanlar var. Düşünebiliyor musun, akşama kadar buradan geçen köylülerden yumurtayı veresiye yazdıran köylüler var. Ülke bitmiş abi. Dışarıdan para eliyor, o kadar yardım toplanıyor, Allah yukarıda hakkıyla yardıma gitmiyor. Bunlar ne yapıyor 3’ünü bana ver, birini o tarafa ver. Koronavirüs dediler 1000 lira para dağıtıyoruz diyorlar. Türk Telekom 40 milyon TL bağışta bulundu nereye gitti bu paralar. Çiftçi bitmiş, benim durumum iyi diyen yalan söyler. Bağı bahçeyi satan çok. meyve ağaçlarını kesiyorlar, kiraya veriyorlar.  

ÇİFTÇİYE DESTEK Mİ? GÖRÜRSEK SÖYLERİZ

Koronavirüs ilan edildiğinden bu yana Tarım Bakanı dahil pek çok yöneticinin aralıklı olarak  “Çiftiye şu kadar para dağıtıldı” diye verdikleri beyanatları hatırlatarak görüştüğümüz üretici köylülere aldıkları tarım desteklerini soruyoruz. Habit Coşkun “Çiftçiye destek mi, görürsek söyleriz” diyerek gülümsüyor ve ekliyor “Bunların çiftçiye yaptığını ne Erbakan ne de Demirel yaptı bir şiir okuyum da durumu anla” diyerek başlıyor “ Ne güzel akıyor çeşmenin suyu, sabah uyandık içeceğiz çayı, dostlara verildi bal şeker payı, bir yanlışlık oldu tuz bize düştü. Bu zamanda kim kurtarır paçayı, üç mevsimi ayırmıştır seneyi, yaz bahar bitince güz bize düştü, biz aşık değiliz ama saz bize düştü.”

TÜCCAR VE İHRACATÇI KORONAYI FIRSATA ÇEVİRDİ

Koronavirüs hastalık olarak bizi korkutuyor ama verdiği zarar daha da kötü diyen Meysem Görüroğlu “ Koronavirüs nedeniyle pazar daraldı. Ülkeler kapılarını kapattı ve korumacı tedbirler arttı. İhracat durma noktasına geldi. Tüccarı, ihracatçısı bu durumu fırsata çevirerek fiyatları daha da düşürüyor. Ben bir destek almıyorum. 2 dekar biber, 10 dekar börülce var. Bunlar için alacağım mazot ve gübre desteği için yaptığım masrafa ve koşturmama değmez. Kendi tarlamızda, seramızda işçiden daha çok çalışıyoruz. Alacağım tarım desteği benim yevmiyeme ancak denk gelir.

GEÇEN SENE BU AYDA SATACAK GÜL KALMAMIŞTI

İlhami Öztaş, koronavirüs köylüyü vurdu, gül üretenleri daha çok vurdu diyor. “Sevgililer Günü geçti ondan sonra Anneler Günü, Babalar Günü, düğün dernek, toplantılar vs. her şey durdu. Bu saydıklarım durunca çiçekçiler de durdu. Diktiğimiz çubukları, aşı ve budama sonrası kök salıp, dal çoğalınca seralara dikilmek üzere satıyorduk. Şimdi seralarda talep yok. Geçen sene yaban diktik aşıya başlamadan Türkiye’nin dört bir tarafından seracılar gelmişti. Bu sene diktik, aşı yapıldı, gül çıkıyor ne gelen var ne de soran. Geçen sene bu ayda satacak gül kalmamıştı, köyün yüzde 10’u gül dikiyor bu sene daha bir tane satan yok. İnsanlar karnımızı doyuralım ve hastalığa yenik düşmeyelim diye uğraşıyor. Kimsenin güle bakacak hali yok. Narenciye desen fırtına, dolu, sel gördü bir de bu seneki sıcak tamamen kavurdu. iki günde bir suladım yine de meyvenin yarısı döküldü. 250 kg meyve veren ağaç 50 kg ancak verir. Koronavirüse karşı C vitamini hastalığa iyi gelir diyerek, narenciye çok para eder diyorduk o da yok. Sigorta hak getire. Biz bir destek görmüyoruz.” İlhami Öztaş, ilaçlama yapan traktörün sahibini göstererek “Bak Selehattin abinin babası köyün zenginidir. Ama bak, ilaçlama için traktör getiriyor alacağı 50 lira. Toprak zengininin oğlu bile bu durumdaysa sen düşün gerisini” diyor. Selehattin Alan ise destek yok biz ÇKS’yi (çiftçi kayıt belgesini) destek için değil banka ve tarım kredi kooperatifinden kredi çekmek için kullanıyoruz diyor.

Bekirde Muhtarı Ahmet Hamdi Er, narenciye 1 yıl daha böyle gitsin, herkes söker diyor. “Devletten iyi bir destek olmazsa durum vahim. 60 dekar ÇKS var, destek dekara 18 lira. Sulama parası bile değil. 15 bin liraya 9 bin lira faiz ödedim. Buna can dayanmaz. Bir tarım politikası yok. Ne üretildiğini bilen de yok. Tarım tekelleşiyor, büyükler, zenginler el atıyor. Eskiden mayıs-haziran’da ÇKS yapılırdı şimdi, şubatta ÇKS çıkarıyorlar, herkes borçlu. Borç da, borçla kapatılıyor.

Ziraat Bankasına 5 dekar ipotek yaptırdım kredi alamıyorum. Ben gerçek üreticiyim alamıyorum, kiralayıp iş yapan alıyor diyen Yasin Temel  Kredi doktora,iş adamına ve siyasetçiye veriliyor diyor. “Ufak çiftçiye hiçbir destek yok. Dağıtılan bir destek de yok.

ÇİFTÇİNİN YÜZÜNÜ GÜLDÜRMEK LAZIM

Üretici köylünün tarım üretimine davam edebilmesi ve emeğinin karşılığını alması için ne yapılması lazım sorumuzu Habit Coskun iki cümle ile özetliyor “Çiftçinin yüzünü güldürmek lazım mazot, gübre, ilacı düşürmek lazım” diyor. Önceki yıllarda sorsan tarım desteklerinin artırılması derdim ama bugün çiftçi borçlarının ertelenmesi de çok önemli diye düşünüyorum diyen Meysem Görüroğlu “Tamam Ziraat Bankası çiftçi borçlarını 6 ay erteledi ama diğer bankalar hem faiz işletiyor hem de günü gelen parasını istiyor. Tarım kredi ve Ziraat Bankası başta olmak üzere tüm bankalara olan borçlar faizsiz ertelenmelidir. Üretici köylüye yeni dönem için faizsiz kredi verilmelidir.”

Bekirde Muhtarı Ahmet Hamdi Er öncelikle köylünün ürettiği ürün satış garantili olmalı diyor. “Güven olmalı, ürünün kaça gideceği belli olmalı. 1.9 liraya sattığın patlıcana üç gün sonra 1 lira veriliyor. Aracı senden aldığını 3-4 liraya satıyor. Emeği biz çekiyoruz parayı başkası kazanıyor. Gübre ve mazot için gerçek anlamda destek olmalı. Tarım sigortasının her koşulda zararı karşılayacak şekilde kapsamı genişletilmeli.  Yasin Temel de fiyat ve pazar garantisi olmalı bunu da devlet sağlayacak diyor.

ÖNCEKİ HABER

İngiltere, Cemal Kaşıkçı cinayeti nedeniyle 20 kişiyi yaptırım listesine aldı

SONRAKİ HABER

"Çoklu baro" teklifi kabul edilmeden yeni baro için başvuru yapıldı

Sefer Selvi Karikatürleri
Evrensel Gazetesi Birinci Sayfa
Evrensel Ege Sayfaları
EVRENSEL EGE

Ege'den daha fazla haber, röportaj, mektup, analiz ve köşe yazısı...