26 Mayıs 2020 09:29

Libya’da savaş uzun sürecek

Emperyalist devletlerin yanı sıra bölgesinde aktör olma mücadelesi veren ülkelerin açıktan müdahil olduğu bu savaşta tarafların, tıpkı Suriye’de olduğu gibi, kısa sürede uzlaşmaları mümkün görünmüyor.

Fotoğraf: Abdul-Jawad Elhusuni/Wikimedia Commons (CC BY-SA 3.0)

Paylaş

Yücel ÖZDEMİR
Köln

Alman hükümetinin yoğun diplomatik girişimleriyle 19 Ocak günü Berlin’de toplanan Libya konferansından her ne kadar “ateşkes” ve “taraflara silah ambargosu”nu da kapsayan 55 maddelik bir anlaşma sağlansa ve bu dünyaya “başarı” olarak sunulsa da bunun gerçeği ifade etmediği daha o gün biliniyordu. Çünkü konferansın sürdüğü saatlerde bile General Halife Hafter ve Başbakan Fayiz Serrac’a bağlı güçler arasında çatışmalar devam ediyordu. Konferansın bir diğer önemli çağrısı da dışarıdan Libya’daki çatışmalara taraf olan yabancı güçlerin askeri olarak artık müdahil olamayacağı da belirtiliyordu. Ancak bütün bu “iyi dileklerin” sadece kağıt üzerinde kaldığı saha gerçeklerine uymadığı kısa sürede netleşti.

DEĞİŞEN DENGELER

Zira son haftalarda arkasında Türkiye, Katar, İtalya ve ABD’nin olduğu ve Serrac’ın başını çektiği Ulusal Mutabakat Hükümetine (UMH) bağlı güçler; Birleşik Arap Emirlikleri (BAE), Mısır, Rusya ve Fransa’nın destek verdiği Halife Hafter’i geriletti ve bu nedenle dengelerin değişmeye başladığı tartışmaları gündeme geldi.

Kısa bir süre öncesine kadar Hafter’in liderliğindeki Libya Ulusal Ordusunun (LUO) ülkenin başkenti Trablus’u ele geçirip kontrol edeceği beklentisi hakim iken, ordu birkaç kilometre geri çekildiğini açıkladı. Önemli bir askeri üssü de kaybetti.

ABD, TÜRKİYE ÜZERİNDEN DAHİL OLUYOR

Öte yandan Kuzey Afrika’nın “petrol tankeri” sayılan Libya’da bu kadar gücün karıştığı bir savaşın kısa sürede biteceğini beklemek gerçekçi olmazdı. Zira son günlerde Alman basınında yer alan haberlere göre de, ABD’nin de Türkiye üzerinden sürece dahil olmaya çalıştığı ifade ediliyor.

Suriye sahasında aynı cephede yer alan Türkiye ve Rusya ise uzun süredir Libya’da karşı cephelerde yer alıyor. Her iki ülke, Suriye’deki dengeleri de sarsmaması için ateşkes çağrısı yaptı ve Birleşmiş Milletler gözetiminde barış sürecinin başlatılmasından yana olduklarını açıkladı. Rusya ve Türkiye dışişleri bakanlarının geçen hafta yaptığı ateşkes çağrısı ise şimdilik karşılık bulmadı. 

ALMAN BASININDA LİBYA

Libya’da olup bitenler adeta Suriye’nin devamı gibi görünüyor. Özellikle de Türkiye yönetiminin müdahalesi açısından. Bir çok medya analizinde de olduğu gibi Der Spiegel dergisi de, “Tuzakta” (In der Falle) başlıklı haber-yorumda Serrac’a bağlı güçlerin Halife Hafter karşısında güç kazanmasında Türkiye’nin büyük bir rol oynadığını yazdı. 

Türkiye’nin Serrac Hükümeti ile imzaladığı anlaşmayla Doğu Akdeniz’den Avrupa’ya doğal gaz akışını engelleme yönündeki hamle, aynı zamanda gereklerini yapmayı da beraberinde getiriyor. Dergi, bu çerçevede öncelikle Serrac’a bağlı güçlere silah sevkiyatına Berlin Konferansından beş gün sonra başlandığını; 24 Ocak 2020’de Mersin Limanından içinde panzerlerin olduğu bir geminin Libya’ya doğru yola çıktığını yazdı. 

LİBYA’YA TAŞINAN SURİYELİLER

Berlin Konferansında taraflara Libya’ya asker göndermeme ve gönderilenleri geri çekme sözü verilmesine rağmen Türkiye aracılığıyla Libya’ya gönderilen Suriyeli cihatçı gruplar Der Spiegel’in makalesinde de yer aldı. 

Dergi, Suriye’den Libya’ya götürülen 7 bin cihatçının Serrac’a bağlı güçlerle birlikte savaştığını yazdı. Bazı kaynaklar bu sayıyı 10 bine kadar çıkarıyor. Der Spiegel, daha önce de gündeme geldiği üzere, her cihatçıya 2 bin dolar maaş verildiğini ve bu miktarın Suriye’deki cihatçılara verilenden beş kat yüksek olduğunu belirtti. 

Dergiye göre Türkiye, Suriye’deki her cihatçı tugaydan 200 savaşçı istedi. Vermeyenlere desteğin çekilmesi uyarısı yapıldı. Bu iddia, Suriyeli İslamcı güçlere dayandırıldı. 

Der Spiegel, ayrıca, Libya’daki savaşta yaralananların uçaklarla Türkiye’ye gönderildiğini de ileri sürdü. Bu iddia da bir askerin dergiye yaptığı açıklamalarda yer aldı. Asker, “Her gün Türkiye’den kalkan iki uçağın Libya’ya inerek, yaralıları aldığını” ileri sürdü. 

23 Mayıs’ta Der Spiegel’in internet sitesinde yer alan başka bir yazıda ise, Erdoğan ile Trump arasında yapılan görüşmede Libya’daki durumun da ele alındığı yazılıyordu. 

Beyaz Saray’a dayandırılarak verilen haberde Libya’da ABD’nin Türkiye’ye ile birlikte çalışacağının mesajı veriliyordu. ABD’nin önceliği Rusya’nın bölgede üstünlük sağlamasını engellemek.

BAE DE SAVAŞ BARONUNA SİLAH TAŞINIYOR

Libya’daki savaşa ateş taşıyan sadece Türkiye değil. Hafter güçlerini destekleyen BAE ve Rusya başta olmak üzere diğer ülkeler de sürekli askeri yardımda bulunuyor. Kremlin’e yakınlığıyla bilinen özel güvenlik şirketi Wagner’in uzun süredir sahada Hafter’e destek verdiği biliniyor. Yine ağır silahların özellikle BAE ve Mısır üzerinden geldiği de bilinen bir diğer gerçek. Müslüman Kardeşler’in ülkeyi ele geçirmesine karşı çıkan BAE’nin, Halife Hafter’i desteklemek için yaklaşık 100 uçuş gerçekleştirerek Libya’ya büyük miktarda cephane ve askeri mühimmat ulaştırdığını basına yansımıştı. 

AB, LİBYA’DA BÖLÜNMÜŞ DURUMDA

Berlin Konferansı ile Libya’da istikrarı sağlayarak, petrol akışını sürdürme ve mültecilerin Akdeniz üzerinden Avrupa’ya ulaşmasını hedefleyen Avrupa Birliği’nin (AB) ise, bu konuda tam anlamıyla bölündüğü söylenebilir. Fransa, Rusya, BAE gibi ülkelere birlikte hareket ederken, İtalya ise Türkiye ve Katar ile birlikte aynı cephede yer alıyor. Ülkenin petrolünü ise asıl olarak İtalyan Eni ve Fransız Total tekelleri çıkarıp piyasaya sürüyor. AB, Sarrac Hükümetini resmi olarak tanırken yeni seçeneklere de açık görünüyor. Özellikle, Libya’dan en fazla petrol satın alan ülke olan Almanya en kısa siyasi çözümün bulunmasından yana.

KISA SÜREDE BİTMEYECEK

Öncesi bir yana, Muammer Kaddafi’nin NATO müdahalesiyle devrilmesiyle başlayan Libya üzerinde süren paylaşım mücadelesi, gelinen aşamada çok aktörlü bir denkleme dönüşmüş durumda. Emperyalist devletlerin yanı sıra bölgesinde aktör olma mücadelesi veren ülkelerin açıktan müdahil olduğu bu savaşta tarafların, tıpkı Suriye’de olduğu gibi, kısa sürede uzlaşmaları mümkün görünmüyor. Bu nedenle Libya’daki ateş bütün güçler tarafından körüklemeye devam ediliyor. 

Yine savaş, birkaç kentin ya da kasabanın ele geçirilmesiyle seyir değiştirmeyecek, çünkü her şeye rağmen dengeler henüz savaşın kaderini alt üst edecek kadar değişmiş görünmüyor.

Dünyanın kononavirüsle boğuştuğu dönemde Libya üzerinde egemenlik mücadelesi yürütenlerin, savaşı körüklemeye devam etmeye devam etmesi, bölge üzerindeki planlarından kolay bir şekilde vazgeçmeyeceklerini gösteriyor. Bu nedenle Libya’da daha uzun bir süre daha kan akacak gibi görünüyor.

ÖNCEKİ HABER

Kelepçeden, izole üslere: Yeni normal kimin?

SONRAKİ HABER

Kâr hırsı eşittir işçi düşmanlığı

Sefer Selvi Karikatürleri
Evrensel Gazetesi Birinci Sayfa
Evrensel Ege Sayfaları
EVRENSEL EGE

Ege'den daha fazla haber, röportaj, mektup, analiz ve köşe yazısı...