8 Kasım 2012 08:53

Mecliste bütçeye emekçi ‘müdahalesi’

Tüzel, bütçenin öncelikle hazırlanma biçiminden ayrı düşünülemeyeceğini ifade etti. “Bu ülkenin emek örgütleri var, sendikaları var, meslek kurumları var, demokratik kuruluşları var, dernekleri var ve bunların talepleri var” diyen Tüzel, hükümetin tasarıyı bu kurumlarla değil, “patron örgütleri, finans örgütleri, Dünya Bankası, ekonomik forumlar, zirveler, zirvelerdeki tavsiyeler” ile hazırladığını söyledi. Tüzel, bu koşullarda bütçenin “halkın, yoksulun, işsizin, emekçinin ihtiyacına yanıt verdiğini söylemenin mümkün olmadığını” kaydetti.

HALK BU BÜTÇEYE ONAY VERMEYECEK

“Bütçenin genel niteliğine baktığımızda, işsizlik ve yoksulluğun devamını getiren, borçların, açıkların yükünü halka yükleyen ve en önemlisi de hâlâ devam etmekte olan savaşın faturasını emekçilere yıkan bir bütçe” olduğunu belirten Tüzel şunları ifade etti: “Kamu yatırımları geriliyor, güvenlik harcamaları artıyor, sosyal güvenlik hizmetleri ve harcamaları kısıtlanıp bu alan tamamen piyasaya terk ediliyor ve tabii ki en çok işçi sınıfımız ve emekçiler için de taşeron, güvencesiz çalışma her alanda bütçenin temel bir yaklaşımı. Dolayısıyla, halkın yoksulluğuna, işsizliğine zerrece çare, derman olmayacak bu bütçeye halkımız onay vermeyecektir.”

DAĞI TAŞI BOMBALAMA BÜTÇESİ

Bütçe kanun tasarısına dair eleştirilerin yoğunlaştığı alanlardan birisi de ‘savunma’ harcamaları. Tüzel, bu konuya da dikkatleri çekiyor: “Ölen her can, giden, yiten her beden bizim insanımız diyorsak hepimiz büyük bir sorumlulukla bu taşın altına elimizi koymalıyız. BKürt kardeşlerimizin eşit, özgür, adil, onurlu, adaletli yaşamını sağlamak üzere hızla çözümler üretmek ve artık insanları gereksiz, yok yere, sadece siyasi faaliyetleri nedeniyle, sadece görüşleri nedeniyle cezaevlerine tıkmaktan vazgeçmemiz gerekir. Bunun bir çözüm üretmediği artık görülmüştür. Bu sağlandığı takdirde dağın, taşın bombalanmasına böyle büyük bir pay ayrılmadığı takdirde sosyal güvenliğe, eğitime, işsizlere, öğretmenlerimize, işçilere gerçekten bir hizmet sunulduğu takdirde, yol gösterildiği takdirde o zaman gerçekten ülkemiz kelimenin anlamıyla gelişecek, kalkınacak ve o zaman gerçekten bir barış gücü olacaktır.”

DERSİM ÖRNEĞİ

Tüzel konuşmasında bütçenin nasıl kullanıldığına ilişkin çarpıcı bir örnek de verdi: Dersim’e ayrılan ödenek. “Patlama haberlerinin geldiği, ölüm haberlerinin geldiği Tunceli örneğine baktığımızda, Tunceli’ye ayrılan paydan yüzde 63’ü güvenliğe, yüzde 6’sı sağlığa, yüzde 15’i eğitime ayrılmış. İşte bu, aslında Türkiye’nin tablosu, ülkenin doğusunun, güneydoğusunun tablosu, ayrımcılığın, eşitsizliğin tablosu ve ne yazık ki, asıl, eğitim, sağlık, şu bu derken parçalanan ekonomide asıl payın savunmaya, güvenliğe ve buna bağlı kurumlara ayrıldığı görünüyor.”

EĞİTİMİN BÜTÇESİ ARTTI AMA...

Tüzel eğitime ayrılan payın rakamsal olarak büyüdüğünü söylerken, bu ödeneğin nasıl harcanacağının da sorgulanması gerektiğini kaydetti. Hükümetin eğitime ayrılan payla övündüğünü belirten Tüzel, “Bakıldığında, bu paylar, bu büyüklükler; aslolan bu nereye harcanacak, kime harcanacak? Bakıldığında, eğitimde, FATİH Projesi ve diğer şeyler -ve tabii ki atanmayan öğretmenleri unutmadan- aslında piyasaya, şirketlere, özelleştirilen, özel teşebbüse terk edilen bu alan, hazinenin bir kez daha piyasaca hortumlandığı anlamına geliyor” diye konuştu. (HABER MERKEZİ)

Evrensel'i Takip Et