31 Mart 2020 00:05

Koronavirüs günlerinde okuma notları

"Yontması, çizmesi, resmetmesi, müziğe dökmesi gibi şeyler yapıp eylemesi de insanın kendini görünür kılma ve ölümsüzleşme çabasının sonucudur"

Fotoğraf: Pixabay

Paylaş

Tacim ÇİÇEK

Emil Michel Cioran’a göre; insanın soru sormasını engellemek, aslında vaaz verenlerin ürettiği özgün bir terördür. Yine ona göre, farklı fikirlerin bir arada yaşamasını kabullenmemenin sonu mutlaka kan dökmeyle sonuçlanır. Ve Doğmuş Olmanın Sakıncası Üstüne adlı kitabında kurtuluşun ‘mutlakta’ değil de insanın kendisinde olduğunu savunur. Düşünsel anlamdaki hazır yemeklerden kaçınmanın gerekliliğini ve özgünlüğünü anlatır. Aslında biz ölüme doğru büyürken aynı zamanda farkındalık ve bilinç törpümüzle kendimizi daha olguna daha gerçeğe doğru yontarız. Bu bize başkalarını anlamak ve kabullenmek gerçekliğini de kazandırır, yaşatır ve de uygulatır.

Şu saman alevi gibi yaklaşık on üç kilometre çapında olan dünyamızı saran koronavirüs günlerinde evde kalırken okuduğum bir başka kitap da Küçük Prens oldu. Dünyada en çok satan kitaplardan biri de yaklaşık yüz dile çevrilen “Le Petit Prince” (Küçük Prens) çocukların olduğu kadar, büyüklerin de okuması gereken bir eser; her ne kadar Türkçe çevirilerinde orası burası biraz tırtıklansa da. Sulu boya ve kurşun kalem çalışmalarıyla eserini resimleyen de yazarın kendisidir üstelik. Antoine de Saint Exupéry bir yerinde “Gerçeği, ancak yüreğinle görebilirsin” diyor. Söz konusu olan yürek gözü (gönül gözü de diyebilirsiniz buna) bence. Yürek gözü gerçeği görürse, gerçek gözler ona seyirci kalamaz. Seyirci kalamayınca gerçekler için eller, diller ve de gövdeler ayağa kalkar, ağızlar onu haykırır ve insan seli insan gerçeğine set olmaya çalışan yanlışlara, eğrilere, yalanlara dur der. Yeter ki gönül gözümüzle gerçeklere bakabilelim ve de birbirimize yabancılaşmayalım.

İNSANIN KENDİNİ GÖRÜNÜR KILMA ÇABASI OLDUKÇA ESKİ

Sait Faik’in “Haritada Bir Nokta” adlı hikayesinin son cümleleri şöyledir: “Söz vermiştim kendi kendime: Yazı bile yazmayacaktım. Yazı yazmak da, bir hırstan başka neydi? Burada namuslu insanlar arasında sakin, ölümü bekleyecektim; hırs, hiddet neme gerekti? Yapamadım. Koştum tütüncüye, kalem kağıt aldım. Oturdum. Ada’nın tenha yollarında gezerken canım sıkılırsa küçük değnekler yontmak için cebimde taşıdığım çakımı çıkardım. Kalemi yonttum. Yonttuktan sonra tuttum öptüm. Yazmasam deli olacaktım.”

İnsanın kendini görünür kılma ve ölümü yok edebilme çabası oldukça eskidir. “Yazmak eylemi” üzerinden dillendirir insan bu eski sorunu demek eksik kalır. Çünkü yontması, çizmesi, resmetmesi, müziğe dökmesi gibi şeyler yapıp eylemesi de insanın kendini görünür kılma ve ölümsüzleşme çabasının sonucudur. Ölümü aşmak, geçmişte de günümüzde de gelecekte de olanaksız bir şey. Ama kalıcı olmak da bir o kadar olanaksız… Çünkü ölüme doğru büyüyen tek canlı olduğunu bilen insanın sanatı, yontuyu, yazıyı, resmi bulması da ölümsüzlük düşüncesinden hız almış olabilir belki… Yapıp eylemesi insanın ölümünü aşmak ve kendinden sonrakiler tarafından bilinmektir, unutulmamaktır kim bilir. Bence de bu iki çabanın pratik hayatta bir karşılığı yoktur, beyhudedir. Çünkü ne yapılırsa yapılsın ne yeterince görünür olabilmenin bir yolu var, ne de ölüme bir çare bulabilmenin… Az önce de dediğim gibi ölüm yok edilemez ne bugün ne de gelecekte… Yine de insanlık bu alandaki çabasından asla vazgeçmeyecek. Farkındalık/bilinç olduğu sürece ölümle dövüşüp onu alt edebilmek kaygısı, düşüncesi, çabası da olacaktır hep… Ölümüyle dünyaya gelen insan da bu hazin sona karşı hep çalışacaktır.

BEYNİMİZİ BESLEMEK DENGELİ BESLENMEK KADAR ÖNEMLİ

Yazmak da, yontmak da, ömrü uzatmaya çalışmak, hatta ölümsüzlüğü aramak bulmak çabası da mitolojilerden gerçeğe dönüştürmeye çalışmak da; görünür olmak ve ölümsüzleşmek yolunda bir tür delilikten başka nedir ki zaten… Ve bu zor günlerde sağlığı korumamın zinde kalmanın beynimizi de beslemenin dengeli beslenmek kadar önemli olduğunu aklımızdan çıkarmamalıyız.

ÖNCEKİ HABER

Dersim’de Geçitveren Köyü, koronavirüs nedeniyle karantina altına alındı

SONRAKİ HABER

"Tüketici faiz indirimi değil, kredi kartı taksitlerin faizsiz ertelenmesini istiyor"

Sefer Selvi Karikatürleri
Evrensel Gazetesi Birinci Sayfa
Evrensel Ege Sayfaları
EVRENSEL EGE

Ege'den daha fazla haber, röportaj, mektup, analiz ve köşe yazısı...