07 Mart 2020 13:06

“Öğrenciler artık çalışmadan geçinemiyor”

Kayseri’de de hangi kafeye, mağazaya bakarsak çalışan öğrenciler görebiliriz. Bizlerde, üniversite yakınlarında öğrencilerin yoğun yaşadığı bölgede bir kafe de çalışan Nur ile bir araya geliyoruz.

Paylaş

Barış TİMUR

Kayseri

Özellikle son yıllarda ekonomik krizin hayatımızda epeyce yer yetmesiyle geçim sıkıntısı yaşayan birçok üniversite öğrencisinin hem okuyup hem çalışmak zorunda olduğunu söyleyebiliriz. Kayseri’de de hangi kafeye, mağazaya bakarsak yarı zamanlı çalışan çok sayıda üniversite öğrencisini görebiliriz. Kimisi saatlik ücreti 5-6 TL olan kafelerde okul saatleri dışında çalışıp harçlığını çıkarıyor, kimisi de haftada 4 gün okula gidiyorsa geri kalan 3 gününü çalışarak, maddi gelirini sağlıyor.

“GÜNLÜK KAZANDIĞIM PARA GÜNLÜK HARCAMALARIMA GİDİYOR”

Bizlerde, üniversite yakınlarında öğrencilerin yoğun yaşadığı bölgede bir kafe de çalışan Nur ile bir araya geliyoruz. Gününün 6 saatini çalışarak geçiren Nur, okul ile işin kendisini çok yorduğunu belirtiyor.

“Her şeye gelen zamlarla birlikte hayat şartları giderek zor bir hal aldı. Kaldığım yurttan tutalım da dışarıda yediğim yemeğe, okula giderken bindiğim otobüs fiyatlarına her şey zamlandı. Fakat benim aylık cebime giren para değişmedi. Yalnızca KYK’ dan aldığım geri ödemeli krediye 50 TL’lik bir artış geldi. Fakat ayda artı olarak gelen bu para, benim geçinmemede bana yardımcı olacak bir para değil. Bende okul masraflarımı ve günlük ihtiyaç ve harcamalarımı çıkarmak için bir kafede çalışmaya başladım. Benim çalıştığım kafe, daha kurumsal bir iş yeri olduğu için diğer yerlere göre biraz daha fazla ücret alıyorum. Fakat günlük aldığım parada yine aynı gün içinde harcanıp gidiyor. Her ne kadar günlük ihtiyaçlarımı çalışarak çıkarsam bile okul ve iş beni çok yoruyor” diye konuşuyor Nur.

“HASTA OLSAM BİLE ÇALIŞMAK ZORUNDAYIM”

Günlük yaşamını anlatan Nur, sabahları tiyatro grubuna katılıyor ve grupla beraber yapacakları etkinliklerini planlıyor, okuma yapıyor. Tiyatronun hayatındaki önemine değinen Nur, “Bu sanat dalı ile uğraşmak bıkmadan yapabileceğim bir şey. Hem çok sevdiğim bu işle uğraşıyorum hem de bir ekibin parçası olmak beni mutlu ediyor. Çünkü ekip içinde kendi aramızda yarattığımız bir dayanışma ortamı var. Aramızda herhangi birinin bir şeye ihtiyacı olsa hemen kendi aramızda çözmeye çalışıyoruz. Mesela ben panik atak hastasıyım. Ekip arkadaşlarım hastalığımdan ötürü geçirdiğim krizlerde yanımdan hiç ayrılmadılar ve bana çok destek oluyorlar. Kafede de çalışırken defalarca kriz geçirdim. Fakat hastalığım çalışmama engel olmamalı, yoksa geçimimi rahat sağlayamam.”

İkinci öğretim öğrencisi olan Nur okulun ardından çalıştığı kafeye geçiyor. Kitap okumaya vakti olmadığı için yolu, kitap okuyarak değerlendiriyor. “Yurda giriş saatim 23.00 olduğu için işten de bu saate yakın çıkıp yurda gidiyorum. Ertesi günümde yine aynı şekilde geçip gidiyor. Anlayacağınız yurdu yalnızca yatmadan yatmaya kullanıyorum. Zamanım kısıtlı olması sebebi ile tiyatro dışında yaptığım hiçbir sosyal aktivite yok. Vakit bulduğum zamanda da zaten çok masraflı olduğu için yalnızca dinlemeyi tercih ediyorum, ancak bazı geceler uykumdan zaman ayırıp resim yapıyorum. Resim ile uğraşmak beni rahatlatıyor ve stres atmış oluyorum” ifadelerini kullanıyor.

“GİTMEM GEREKEN KURSLAR ASGARİ ÜCRETTEN FAZLA”

Vize final sınav dönemleri ise çalışmak zorunda kalan üniversite öğrencileri için oldukça zorlu geçiyor. Çünkü işe gitmeyip sınava çalışmayı tercih etseler işlerinden olma riskleri çok fazla.

“Sınav dönemlerinde işi bırakamayıp sabaha kadar sınavlara çalıştığım günler oldu. İşe sınavı bahane edip gitmezsem patron işime son verir. Büyük sıkıntı. Çünkü yeniden iş arama derdi ve iş bulamama ihtimali benim göze alamadığım bir durum” diye anlatıyor.

Öte yandan üniversite son sınıf öğrencisi olan Nur, ilerde iş bulabilmek çeşitli kurslardan sertifika almayı düşünüyor. “Okuldan mezun olduğum zaman iş bulabilecek miyim bilmiyorum. İşe alan şirketler çeşitli alanlarda sertifikalar istiyor. Ya da en azından ikinci, üçüncü dil istiyorlar. Haliyle, eğitim hayatımızda ilkokuldan dil eğitimi alsak da birçok öğrenci ikinci bir dil bilmiyor. Dil öğreneceğimiz alanlar ise yalnızca fiyatları 3 bin liradan başlayan kurslar oluyor. Bu kurslar asgari ücretin de çok çok üstünde. Geçinmek için çalışmam bir yana bir de bu kurslara gidebilmek için para biriktiriyorum. Tek kursun 3 bin lira olduğunu düşündüğümüzde, iş bulabilmek için gitmemiz gereken kursların ücreti ile aylarca geçinen insanlar var” diyor.

“GELECEKTEN UMUTLUYUM”

“Normalde iş bulabilirsem ve geçim şartları bu kadar zor olmaz ise Ankara, İstanbul, İzmir gibi büyük şehirlerde yaşmak istiyorum. Fakat bugünkü şartlara baktığımızda bu söylediklerim oldukça zor görünüyor. Bu sebepten ötürü kısa sürede alıştığım ve sevdiğim şehir Kayseri’de kendi alanımdan iş bulabilirsem kalmayı düşünüyorum. Ben kendi ayaklarının üzerinde duran ve güçlü bir kadın olarak, geçim sıkıntısı yaşayan ailemden de çok fazla yük olmadan kendi hayatımı devam ettirmek istiyorum. Bugünün şartları her ne kadar zor olsa da geleceğe dair her zaman umutlu bakıyorum” diye tamamlıyor Nur.

ÖNCEKİ HABER

Dünün göçmenleri bugünün mültecilerine neden düşman?

SONRAKİ HABER

Kıbrıs’ta ‘kapıları kapatma kararı’ protesto edildi: Barış engellenemez

Sefer Selvi Karikatürleri
Evrensel Gazetesi Birinci Sayfa